19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Muhammed: Türkiye’deki darbe şuuru Mısır’da yoktu 

Mısırlı Rami Muhammed, iki darbenin tanığı. Mısır darbesindeki hayal kırıklığını İstanbul’da telafi etti. Darbe karşısında kenetlenemeyen Mısır halkı Rami’yi üzmüştü. Ama 15 Temmuz sonrası darbenin başarısızlığını bir Türk vatandaşı gibi bizimle kutlamanın gururunu yaşıyor.

ZAHİT KAPLAN12 Şubat 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Muhammed: Türkiye’deki darbe şuuru Mısır’da yoktu 

Kısaca kendini tanıtır mısın?

Ben Rami Muhammed, Mısırlıyım. El-Ezher Üniversitesi Din Usulü Fakültesi’nden mezunum. Daha sonra SAE Üniversitesi Ses Mühendisliği okudum. Türkiye’de yaşıyorum ve müzik yapım şirketinde çalışıyorum. 

Türkiye ve Mısır’da darbeyi yaşadın. Mısır halkını 25 Ocak’ta meydanlara inmeye motive eden ne oldu?

Mısırlılar kendi kaderlerini tayin etmek istediler, bunu ilk defa pratiğe dökmek için adaletsizliğe, haksızlığa ve zulme savaş açtılar. Siyasal zulmün en büyük aracı Mısır’da polisler olduğu için 25 Ocak Polis Günü seçildi. Bu kez kutlama için değil, onlara karşı durmak için meydanlar doldu. 28 Ocak’ta asıl olaylar patlak verdi. Hem Mısır polisi hem de halk hiç beklenmedik bir tepkiyle karşı karşıyaydı.

25 Ocak’ta neredeydin?

Halk hareketlerine baştan beri destek veriyordum ama maalesef Mısır’da değildim. 10 yıl olmuştu ülkemi terk edeli. 

O gün meydanlarda olan sanatçılar bugün nerede?

Bir zamanlar meydanlarda olan sanatçıların bir kısmı Mısır’da askeri rejimin zulmünden ya kaçmış ya da kaçmaya uğraşıyor. Büyük bir kesim önce devrime katıldıklarını iddia etti, sonra Mısır’ın ilk demokratik yolla seçilmiş Cumhurbaşkanı’na karşı çıkıp askeri darbeyi desteklediler. Şimdi Mısır muhalefetine karşı, inanmadıkları sözleri söyleyip huzur içinde yaşıyorlar!

Mursi hapishanede, taraftarları da ya cezaevi ya da sürgünde. Umut var mı?

Daima şans vardır. Fakat bunu sadece Mısırlılar yapabilir. Halk yeni bir değişim için çaba harcamaya uzak duruyor.

Ailen nerede?

Mısır’da yaşıyorlar. Mısır dışında görüşebiliyorum.

Türkiye ile Mısır darbelerini karşılaştırmanı istesek...

Mursi ile Erdoğan mukayese edilir. Mursi’nin partisi, Özgürlük ve Adalet Partisi, Erdoğan’ın partisi Adalet ve Kalkınma Partisi... Benzerliklerin olduğu doğru, fakat iki ülke arasında darbeler konusunda kıyaslamanın adil olmadığını düşünüyorum. Türkiye güçlü bir ülke, 1960 darbesini yaşamış, darbe ortamının ne olduğunu iyi biliyor, tecrübesi var. Askeri yönetimin toplumsal yaşamı, siyaseti, ekonomi ve kültürü nasıl etkilediğini tecrübe etmiş. Bu nedenle hem muhalefet hem de iktidar hızlı bir şekilde kenetlendi ve darbeye hep birlikte karşı koydu. Daha da önemlisi, Türk istihbaratı, ordu ve polis, hükümete sadık kaldı ve asileri desteklemedi. Mısır’da durum tümüyle farklı. Mursi ve hükümeti 25 Ocak 2011 devrimi sonrası, geçiş döneminde, hiçbir zaman askeri vesayetten, polisin zorbalığından, istihbaratın ve devlet içindeki mafyaların tasallutundan kurtulamadı. Mısır’ın devlet kurumlarını elinde tutan güçleri hiçbir zaman Mursi’yi desteklemedi. Sisi geldi ve ordu yönetimi kolaylıkla devraldı. Sokaklara çıkan binlerce insanın üstüne soğukkanlılıkla ateş açıldı. Topyekûn tüm silahlı güçler halkın karşısına dikildi. Zaten Mursi’ye ve demokrasiye sadık olan insan sayısı azdı. Buna maalesef, Mısır halkının askeri yönetimin tehlikelerini, onların yaşamı üstüne etkilerini anlamaları için yeterli bilince sahip olmadıkları gerçeğini de ekleyin. Türkiye’de olduğu gibi, halkın tüm kesimleri darbeye karşı koyacağı bilinç ve şuur Mısır’da yoktu. O sebeple Mısır’daki durum oldukça farklı.

O GECE KENDİMİ TÜRK VATANDAŞI GİBİ HİSSETTİM

15 Temmuz’da İstanbul’daydın, neler hissettin?

Darbe girişimi esnasında İstanbul’daydım. Türk vatandaşlarının ülkelerini nasıl sevdiklerini ve nasıl ait olduklarını hissettim. Eylemlerini kelimelerden daha yüksek sesli konuştuklarını anladım. Büyük kalabalıkların silahlı kuvvetlere karşı nasıl durduğunu gördüm. Vatandaşlar kendi ülkelerinin menfaatini o gece kişisel çıkarlarının üstünde görüyordu. Kendilerini unutmuşlardı, sadece ülkelerini düşünüyorlardı ve askeri yönetim altında olmayı hep beraber reddettiler. Vatandaşlarla beraber askeri darbenin başarısızlığını kutlama fırsatına sahip olduğum için ayrıcalıklı olduğumu hissediyorum. Çok mutluyum ve gururluyum. Bana bu gururu kendi halkım yaşatmadı ama Türk milleti, bir darbeye karşı koyma onurunu ve mutluluğunu bana yaşattı. Bunu asla tahmin edemezdim. O gece, kendimi bir Türk vatandaşı gibi hissettim. Yaşananların etkisiyle bir program hazırladım. ‘Büyükler Gölgede’ isimli özel bir bölüm. Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim kampanyası reklam yapımcısı Erol Olçok ve 16 yaşındaki oğlunun, o gece Şehitler Köprüsü’nde darbeci askerler tarafından öldürülüşünü anlattım. Gerçek kahramanların hikayesine ışık tutmaya çalıştım.

DÖNERSEM HAPSE GİRERİM

Mısır’da seçim öncesi halkın darbe hükümetine bakış açısı neydi?

Darbe hükümetini destekleyenlerin çoğunluğu Mursi’ye karşıydı. Aslında Mursi’ye olan karşıtlık, Müslüman Kardeşler’e olan bir karşı çıkış oldu. Sivil kontrol yerine askeri kontrolü tercih ettiler. Her şeyi Mübarek öncesi döneme geri döndürdüler.

Mursi döneminde sanatçıların ve müzisyenlerin özgürlükleri nasıldı?

Mursi özgürlükler konusunda kimseye sınır koymadı. Gerçek bir halk devrimi, ilk serbest ve adil seçimden bekleneceği gibi, özgürlüklere asla dokunulmadı. Bu sadece sanatçılar için değil tüm Mısır vatandaşları için geçerli, herkes bu özgürlüğü Mursi döneminde tecrübe etti.

Darbe Hükümeti kurulduktan sonra Mursi’ye, tıpkı Mubarek’e de söyledikleri gibi “defol” diyenler pişman oldu mu?

Sanırım Mursi’ye en büyük düşmanlığı sanatçılar, müzisyenler ve şairler yaptı. Çok azı ülkeyi terk etti ya da bir kenarda sessiz kaldı. Komşu ülkelere sığınanların bir kısmı sanat çalışmalarına devam ediyor. Mursi muhaliflerinin ya da darbe taraftarlarının şu an ne hissettiğini bilmiyorum. Fakat bir şeyden eminim, demokrasi ile yöneten seçilmiş sivil bir cumhurbaşkanı ile baskıcı askeri hükümet arasındaki farkı iyi anladılar.

Mısır’a dönecek olsan başına ne gelir?

Kahire’den 10 yıl evvel ayrıldım, çalışmak için Mısır’ı terk ettim. Yani darbeden sonra olanlardan dolayı ayrılmadım. Buna rağmen şarkılarım beni mevcut askeri hükümetin hedefi haline getirmiş durumda. Hakkımda tutuklama kararı var, şarkı sözlerim darbecileri oldukça rahatsız etmiş. Hem ayrıca, başıma bir şey gelmeyecek bile olsa Mısır’a dönmek hiç akıllıca değil!

 

DEVRİM RÜYA GİBİ GELDİ KABUS GİBİ SONA ERİYOR  

İnsanların beklentileri neydi? 25 Ocak Devrimi ne getirdi?

Mısır halkının beklentileri ile politikacıların vaatleri arasında büyük fark vardı. Her şey, sonunda beklendiği gibi gitmedi. En azından, o zamana kadar hiç olmayan bir umut doğmuştu. Şöyle söyleyebilirim: Devrim rüya gibi geldi, kabus gibi sona eriyor! ‘Burası Kahire’ isimli şarkımda da haykırdığı gibi: “Aptallıkla silinmiş bir devrim!”

ARAPÇA-TÜRKÇE ŞARKI YAPACAĞIM

Müslüman coğrafyaların sorunlarına dair müzikler yapıyorsun. Türkçe-Arapça müzik yapmayı denedin mi?

Müslüman ülkelerin güncel meselelerine dair müzikler yapıyorum. Mesela ‘Here is Cairo’, ‘Oh My World’, ‘One Road’, ‘For How Long” gibi şarkılarım gibi... Milletimizin meselelerine hizmet etmeyi benimsiyorum. İnandığımız erdem, değer ve ahlakı yaygınlaştırmak için müzik yapıyorum. Bu değerleri Türkiye’de paylaştığım, uyuştuğum müzisyenler var. Onlarla düet yapmayı planlıyorum. Hem Arapça hem de Türkçe sözleri olan şarkılar üretmeye başlayacağım.