23 Nisan 2024 Salı / 15 Sevval 1445

Vali Şahin’i en çok güldüren Tweet

Karda okulları tatil etti, milyonlarca çocuğun kalbinde taht kurdu. Sosyal medyada yorum ve caps fırtınaları estiren İstanbul Valisi Vasip Şahin’in evinin kapısını çaldık, karşımızda vatandaş Şahin’i bulduk. Üç evlat iki torun sahibi valimiz, bakın minik takipçilerine ne mesaj gönderdi.

SERPİL ÇEVİK GÖRGÜLÜ 22 Ocak 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Vali Şahin’i en çok güldüren Tweet

Dile kolay 14 milyonu aşkın nüfuslu İstanbul’u üç yıldır yönetiyor. İstanbul Valisi Vasip Şahin, hizmetlerini bir tarafa bırakırsak çoğu valinin başaramadığı bir şeyi yaptı: Çocukların kalbini kazandı, İstanbulluların hafızasına adını kazıdı. Peki, siyasetin soğuk ve mesafeli tabusunu babacan tavrıyla silen, sosyal medyada hakkında yorumlar ve caps fırtınaları estiren Vali Şahin aslında nasıl biri? Ketum mu, otoriter mi, dediğim dedik bir yönetici mi, rol mü yapıyor? Her gün ekranlar aracılığıyla evimize giren valimizi ev haliyle görmek istedik. Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak ile Vali Şahin’in kapısını çaldık. Karşımızda ‘koskoca İstanbul’un valisini değil Bayburtlu vatandaş Vasip Şahin’i bulduk. İlk izlenimimi söyleyeyim: Bürokrasi bu eve hiç uğramamış. O kadar sıcak ve samimi bir aile ortamı var ki, çok kısa bir süre içinde bu eve gazeteci olarak, misafir olarak kabul edildiğimizi unuttuk, kendinizi ailenin parçası olarak hissettik. Vali’nin eşi Şeyma Hanım müthiş bir kadın. Özgürlüğünden ödün vermeyen güçlü bir yapısı var. Vasip Şahin’e gelince.... Evcimen bir eş, sevecen bir baba. İşten eve gelir gelmez bir torununa hikaye okuyan, diğeriyle oyunlar oynayan sevimli dede. Duruşu olan insanlar vardır. Hayatını, yaşamın getirdiklerine göre şekillendirmez, kendi kurallarından ödün vermez ya. Omurgalı bir adam, iyi bir vatandaş Vasip Şahin. Röportaj bitip çaylarımızı yudumlarken, aklımdan bir şey geçti: Başta oğlum olmak üzere çocuklar Vasip Şahin’i boşuna sevmemişler. Çünkü onun dediği gibi çocuklarla, insanlarla anlaşmak onun fıtratında var!

 

Vali Şahin, İstanbul’daki yeni çalışmalar hakkında Yayın Yönetmenimiz Nuh Albayrak’a açıklamalarda bulundu.

Türkiye’nin pek çok ilinde valilik yaptınız. 2014’te Malatya’dan İstanbul Valiliği’ne atandınız. Göreve başlarken aklınızdan ilk ne geçti? 

İstanbul çok büyük bir şehir. Zamanın getirdiği sorunları ve imkanları yaşayan bir şehir. Tüm bunları yönetmek başlı başına mesele. Türkiye’nin diğer 80 iliyle mukayese edilmesi mümkün değil. Doğru da olmaz. İşim dışında vaktimin olmayacağı aşikardı.

Eşiniz ara sırada da olsa tepki göstermiyor mu bu tempoya?

Başından beri mesleğimiz eve geliş gidiş saati izni gerektirmeyen bir iş olduğu için eşim de kabul etti.

Şeyma Şahin: Sınırsız izin verdim. Ben değil ama annesi çok sıkı takip eder. Saat 10’u geçince bana “Bir arasaydın” demeye başlar.

Göreve başladığınız son üç yıl içinde İstanbul’un sevilen ismi oldunuz. Çocuklar sizi seviyor, aileler duacı. Bu ilişkiyi nasıl kurdunuz?

Vallahi benim suçum yok. (Gülüyor) Göreve geldiğim sene kış sert geçti. Kar yağınca çocukların ulaşımı, servislerin geliş gidişi sorun olacaktı. Tatil yaptım, yorumlar, capsler ondan sonra kendiliğinden gelişti. İnanın sosyal medyada yorumlara cevap da vermedim. Tamamen çocukları düşündüm. Kar kaynaklı olası olumsuzluklardan çocuklar etkilenmesin dedim. Okulda geçirmesi gereken vakitlerin dışarıda geçirilmesi çocuklarımızın geleceği açısından çok doğru olmayan bir durum ama eskilerin bir sözü var; ehemmi mühimme tercih etmek, yani daha önemliyi önemliye tercih etmek durumundaydık. Böylece çocuklarla aramızda bir muhabbet bağı oluşturdu. Çok da güzel oldu.

ÖĞRENCİ ÇANTASINI HAZIRLAMIŞ YA VASİP DEMİŞ!

Öğrenciler ve gençler sosyal medyada sıkı takipçiniz. Sanal alemde bu kadar etkin ve güçlü olmayı nasıl başardınız?

Aslında sosyal medyayı çok kullanmıyorum. Kararında ve yeterince cümle kurmaya çalışıyorum. Belki de ondan takip ediliyorum. O kadar mesaj geliyor ki, yorumların hepsini okuyamıyorum, dediğim gibi cevap da yorum da yazmıyorum.

Peki bir ilk yapalım kar tatiline sevinenlere bir mesaj gönderin desek...

Çocuklar biz tatili tüm gün kar topu oynayın diye yapmıyoruz. Evde derslerinizi tekrar edin, eğitime mola vermeyin.

Çocuklardan aldığınız mesajlar içinde favoriniz var mı?

Çok var. Siz benden çok takip ediyorsunuzdur. Ama en çok güldüğüm ilk aklıma geleni söyleyeyim: Öğrenci çantasını hazırlamış ya Vasip demiş!

Üç çocuğunuz, iki torununuz var. İstanbul’un babacan valisinin sırrı sevecen baba faktörü mü?

Vasip Şahin: Belki hanım benden daha iyi cevaplar bu soruyu. Aman Şeyma Hanım, kötü bir şey söyleme...

Şeyma Şahin: O da Allah vergisi. Çocuklarla arası hep çok iyidir. Nasıl başarıyor çözemedim. Evde hiç sesini yükseltmeden otoriteyi sağladı. Hep böyleydi. Sizin karşınızda nasıl oturuyorsa ev hali de öyledir. Değil bağırdığına sesini yükselttiğine şahit olmadım.

Vasip Şahin: Çocuklarla arkadaş olun derler ya... Yanlış! Çocuklarla herkes arkadaş olabilir. Bizim onlara anne baba olmamız lazım. Yani ana baba çocuk mesafesi olmalı. Bu iletişimi nasıl sağladığımı inanın bilmiyorum... Belki fıtrat. Hamdolsun ne çocuklarımla ne de torunlarımla iletişim problemimiz oldu. Çocuklarımız da şükürler olsun istemediğimiz yöne gitmediler. Vali çocuğu gibi değil Vasip Şahin’in çocuğu gibi davrandılar. Küçük kızım hukuk fakültesinde okuyor. Çoğu arkadaşı bilmez vali kızı olduğunu. Hatta geçenlerde kızımın okuduğu üniversitenin kulübü vali ziyareti yaptı. Kızımla makamında göz göze geldik. O bakışta babam açık verecek mi tedirginliği vardı. İkimiz de açık vermedik. 

VASİP BEY ÇOCUKLUK ARKADAŞIM! 10 YAŞINDAN BERİ TANIRIM

Kaç senedir evlisiniz?

Şeyma Şahin: Çok oldu 33 yıl. Çocukluk arkadaşım. Vasip Bey’i 10 yaşından beri tanıyorum hiç değişmedi. İstikrarlı. Tıpkı isminin anlamı gibi.

Çocuklar büyürken eşinize yardım ettiniz mi? 

O anlamda eksikliklerim olmuştur muhakkak. Derslerine yardım ettim. Beklenen kadar yardımcı bir baba olduğumu düşünmüyorum. Mesela çocuklarım uyutmadan önce onlara kitap okuyamadım ama şimdi torunlarıma okuyorum. Sanıyorum o açığı torunlarımla kapatmaya çalışıyorum.

İstanbul valisi olarak bir neslin hafızasına kazındınız. Peki sizin unutamadığınız bir vali var mı?

Kendimi çok şanslı hissettiğim bir konu bu hep iyilerle çalıştım. Müsade ederseniz saymayayım. Unuttuklarımız olursa saygısızlık olur.

Israr etsek?

Mesela rahmetli Galip Demirel, Vecdi Gönül, Saffet Arıkan Bedük gibi birçok isim. Bizim meslek biraz da usta çırak ilişkisini içinde barındırıyor. Dolayısıyla bizden önceki ustanızın hal ve hareketleri yönlendirici olabiliyor. Allah’a şükür meslektaşlarımızın bu anlamda en iyileriyle çalıştık.

PİLOT BÖLGELERDE İSTANBUL DERSİ UYGULAMADA 

İstanbul kültürü eğitimle destelenebilir mi?

Okullarda İstanbul konusunun işlenmesini istiyoruz. Hatta pilot bölgelerde değerler eğitimi altında sadece İstanbul dersi konuldu. Yani İstanbul’da yaşıyoruz ama İstanbul’un anlamı, özelliği ne? Taşıdığı zenginlikler neler? Bir sürü tarihi eser var. Yanından geçiyoruz anlamını bilmiyoruz. O çocuk onun özelliğini bildiği anda bizim göz ucuyla bakıp geçtiğimiz eserin önünde 10 dakikasını harcayacak. Onun mahiyetini tefekkür etmekle geçirecek. Deneme dersleri başladı. Tabii müfredat konusuna bakanlık karar verecek. İstanbulluluk bilincinde herkese rol düşüyor. Özellikle kamuoyunu etkiyen dizi yapımcılarına, fikir, ilim adamlarına, sanatçılara siyasetçilere, bize, size... En çok izlenen dizilere baktığınızda ya tarihimizle ya da mahalle hayatıyla ilgili. İzleyici orada kendini bulup anlamlandırıyor.

İstanbul insani açıdan da diğer metropollerden farklı.

Metropoller insanların egosantrik olduğu kentler. Metropol insanı kalabalık içinde yalnızdır.  Ama İstanbul öyle değil. Buranın insanı, kalabalık içinde yaşıyor, sosyal bir hayat sürüp geleneklerin vücut bulduğu bir ortamı soluyor.

Biz bir dönem tarihi yapılarımızı ve kültürümüzü hunharca harcadık. Kaybedince değerlerin önemini anladık, itina göstermeye başladık. Bu eğilim tarihi yarımadanın tekrar canlandırılmasını da mümkün kılabilir mi?

Bu konuda hem Belediye hem Kültür Bakanlığı hassasiyetle hareket ediyor. Koruma Uygulama ve Denetim Büroları (KUDEB) payları bütçesiyle ciddi çalışmalar yapılıyor. Birçok metruk durumda olan külliyeler, medreseler vakıf eserleri böylece ayağa kaldırıldı. Bu noktada mühendis, mimar uzman ihtiyacı da doğdu. Dolayısıyla çalışma bir taraftan da kendi sektörünü oluşturuyor. Önümüzdeki dönemde İstanbul’da çok daha farklı eserlerin kazandırıldığını göreceğiz. Bir tarihi yarımadada en büyük sorun işyerlerinin kapanmasından sonra orada hayatın durması. Orada aileler, mahalle kültürü olsa o bölgeler de yaşayan hale gelecek. Bu anlamda belediyenin çalışması var. Gece de hayatın devam ettiği ‘Tarihi Yarımada’ öngörülüyor. Orada turistik tesis olmalı ama aynı zamanda mahalleyi de yaşatmamız lazım ki hem güveni sağlayalım hem kültürü yaşatalım.

Bu şehir için hedefleriniz neler? 

İstanbul iddiası büyük olan bir şehir hedefleri de büyük. İlki tam güvenliği sağlamak. İkincisi trafiği rahatlatmak. Üçüncüsü uyuşturucu madde ve teknolojik bağımlılık gibi illetlerden arındırmak. Diğerleri sağlık, eğitim sporda çok kolay ulaşılan bir şehir olması. Ulaşım metro sistemi tamamladığında rahatlayacak.

İstanbul sizden hizmet bekliyor. Siz İstanbullular’dan ne bekliyorsunuz?

Burası 8500 yıllık bir medeniyet. Her medeniyetin bir izi, emaresi kalmış. Toplamından da İstanbul oluşmuş. Bizim milletimiz mayasını rengini katarak bu kültürün temelini atmış. Dolayısıyla biz bu medeniyeti daha iyi muhafaza ederek canlı tutarak sağlamayız. Öncelikle İstanbul nezaketini yaşatalım. Birbirimize saygılı olalım. İstanbullular’ın en çok kullandığı kelimeler, özür dilerim, teşekkür ederim ve estağfurullah olmalı. Saygıyı sağlarsak devamı gelir.

ASIL MESELE İSTANBULLU OLABİLMEKTE

Mega kent aynı zamanda Türkiye’nin en çok göç alan şehri. Buna mülteciler de eklendi. Yeni İstanbullu olacaklara bu şehrin tarihi ve kültürel yapısını korumak için ne öneriyorsunuz?

Bu hepimiz için önemli. İnsan doğduğu toprakların rengini desenini tabii ki muhafaza edecek. Hatta onlardan uygun olanı da İstanbul’a katacak. Bir şeyi unutmayalım: İstanbul bu coğrafyanın üst kültürünü ifade ediyor. Biz buraya belki katkıda bulunacağız ama İstanbul kültürü olgusunu örselemeyeceğiz. Bu güzel kültür gelecek nesillere daha da zenginleştirilmiş şekilde bırakılmalı. Bu yüzden ‘İstanbulluluk’ ortak paydasında buluşulmalı. İstanbullular önce ‘İstanbulluyum’ demeli. Sonra orijinini söylemeli. İstanbul kültürünün içinde olduğumuz için belki fark edemiyoruz ama bu şehir dünyaya sunacağımız bir kültür teklifimizdir. Herkesin buna katkıda bulunması lazım. Tabii ki bu şehrin zorluklar var. Her şeye rağmen cazibesini muhafaza ediyor. Düşünün İstanbul New York’tan sonra dünyada en çok yabancı misyon şefliğinin olduğu kent. Buraya gelen yabancı misyon şefleri arasında büyükelçi unvanı sahip olan da var. İstanbul olunca bir düşük kademeye razı oluyorlar. 

Göç süreci nasıl ilerliyor? Gelenlerin belli siteler ve semtlerde toplanması İstanbul kültürüne adaptasyonun önündeki en büyük engel sayılmaz mı?

Belki sosyolojik bir vaka. İnsanlar gelince önce tanıdıkları ailelerin yakınında kümeleşiyor. Dolayısıyla bu olgu da İstanbul kültürü açısından da negatif etki. Şunu söyleyebilirim biz 1970 ve 80’lerdeki gibi ağır bir biçimde bu olguyu yaşamıyoruz. İnsanlar daha hetorojen bir ortama girmeye başladı. Gerek kentsel dönüşüm ve yeni yapılanmalar veya ikinci üçüncü nesiller bunu bir araya getiriyor. Bizim dikkat etmemiz gereken bu yapıyı birbiriyle kaynaştıracak, bu kültürü de aksettirecek bir takım işler yapabilmek.

BU TOPRAKLAR BİN YILDIR VATANIMIZ

Reina saldırganının sağ olarak ele geçirilmesi hepimizi sevindirdi.  Bu şehrin güvenliği nasıl sağlanacak?

Reina saldırısından sonra teröristin sağ olarak ele geçirilmesi çok büyük bir moral takviyesi oldu. Bizim güvenlik kuvvetlerimiz, askerimiz, polisimiz, jandarmamız, Doğu’da, Güneydoğu’da Suriye’de ve Irak’ta çok başarılı operasyonlar yaptılar. Buralarda sıkışan örgütler hem kendi tabanlarına moral verme hem de dünyaya sesleri duyurma adına metropollerde eylem yapma stratejisini maalesef uygulamaya koydular. Önde olan metropollerden birisi de İstanbul. Bizler de güvenlik sorumluları olarak elimizden gelen tedbirlerin azamisini almaya çalıştık ve bunda da dünyaya örnek teşkil edecek önlemler geliştirdik. Çok operasyon yapıldı muhtemel eylemler önlendi ama bir takım eylemler de maalesef gerçekleşti ve canımızı acıttı. Tabii bu eylemlerin önlenmesi için hep çalışacağız. Bu olaylar bizim hiçbir zaman istikbale dönük umutlarımızı yok edemez. Güvenlik birimleri ve görevli kısımlarda başından beri yüksek bir moral var. Hamdolsun vatandaşlarımız, şehit ve gazi ailelerimiz müthiş bir metanetle bu olayları karşılıyor. Atalarımızın bu topraklara kanlarını canlarını katık ettiği gibi biz de buna hazırız tavrı var ki bu bizim için çok büyük bir psikolojik üstünlüktür. Bu topraklar bizim bin yıldır vatanımız inşallah kıyamete kadar vatan olmaya devam edecek. Kimseye tavizimiz yok. Kararlı bir şekilde mücadeleye devam edeceğiz.

Sayın valime bir istirhamım olacak!

Başarılı erkeğin arkasında bir kadın var. İstanbul’u Vali Şahin yönetiyor ama evin yönetimi Şeyma Hanım’da. Bir de buna sosyal sorumluluk projeleri eklendi. Şeyma Hanım öncelikle Suriyelilere yardımlarınız ne aşamada?

Şeyma Şahin: Suriyelilerle ayrı bir gönül bağımız var. Mülteci kardeşlerimizle sık sık bir araya geliyoruz. Hatta bugün 22 aileye kömürlerini gönderdik. Bunları devletin haberi, yardımı olmadan yaptık. 

Vasip Şahin: Bunlardan gerçekten benim haberim olmuyor. Biz sadece Suriyelilerle değil yardıma muhtaç halkımızla da ilgileniyoruz.

Şeyma Şahin: Büyük bir grubun temel ihtiyaçlarını bir nebze de olsa karşılayabildik. Yalnız bir kısma yetişemedik. Hazır basın buradayken onlara yardım ulaştırmak için valimizden yardım bekliyoruz.

Nasıl ulaştınız Suriyelilere?

Şeyma Şahin: Suriyelilerin derneği var. Doğrudan o dernekten aldık adresleri. Tek tek ziyaret ediyor, en mağdurunu seçiyoruz. Gerçekten o kadar zor durumda olan var ki... Beni en çok etkileyen her şeye rağmen şükrediyorlar. Bugüne kadar hiç isyan eden görmedim.

Avrupa üç kat duvar örüyor. Türkiye’deki Suriyeli sayısı ise 3 milyona ulaştı. Halkımız zor durumda kalana yuvasını açmaktan yemeğini paylaşmaktan çekinmiyor.

Vasip Şahin: Milletimizi millet yapan bu.

Şeyma Şahin: Bizi yaptığımız iyiliklerin koruduğuna inanıyorum. Mesela 15 Temmuz’da dışarı çıkarken aklıma ilk onlar geldi. Onların duası bizi korudu.

Vasip Şahin: Sadece Suriyeliler değil dünyadaki tüm mazlumlar Anadolu coğrafyasına dua ediyorlar. 15 Temmuz gazilerimizden birinin annesi bir olay anlattı çok etkilendim. Fatih’te oturdukları evin yanında yaşayan Suriyeli aile darbeyi öğrenince ağlayıp “Biz şimdi nereye gideceğiz” demiş. İşte bu Anadolu’yu ayakta tutan duygu. Tüm dünyadaki mazlumlar “Başımıza bir şey gelse sığınacak Anadolumuz var. Orada bizi kabul edecek bir millet var” diyor. İstanbul’daki Suriyeli sayısı 500 bini aştı. 35 bin kişi de beklemede. Bu nüfusu İstanbul kendi içinde absorbe etti. Belki bu insanlara daha çok yardım etmemiz, daha iyi şartlarda yaşatmamız lazım ama hamdolsun son kar yağışında kimse bir Suriyeli’yi sokakta görmedi. Herkes sığınacak bir yuva buldu. 

15 TEMMUZ’DA TELEFON ÇALDI VE...  

Göreviniz süresince İstanbul darbe girişimine de sahne oldu. O geceyi Şahin ailesi nasıl yaşadı?

Şeyma Şahin: O gün bir istisnaydı eşim eve erken gelmişti. Yemeğimizi yedik bahçede çayımızı demledik içiyorduk. O ara bir telefon geldi. Vasip Bey renk vermedi karşı tarafla konuştu, sonra hızla hazırlandı evden çıktı. Giderken de bize bir şey demedi. Düşünün “Bahçeden içeri girin azıcık toparlanın” bile demedi. Sonradan “Bizi gözden mi çıkardın” diye sordum. “Yok panik olmayasınız diye demedim” açıklamasını yaptı. Biz oturmaya devam ettik. Televizyonda köprüde hareketlilik haberini izledik. İşin vehametini anlayınca bize telefon açtı. “Dışarı çıkın başka bir yere gidin” dedi. Çocuklar, torunlar damadın arabasına  bindik. Nereye gidebilirdik ki? O anda insanın aklına hiçbir şey gelmiyor. Saatler geçerken trafik arttı. Ağabeyim aklıma geldi ama vazgeçtim. Sonra başka bir adreste kaldık.

Vasip Şahin: Ben doğrudan köprüye gittim. Telefonlardan bilgi gelince köprüde yerimi aldım. Emniyet Müdürümüz Mustafa Çalışkan ve Birinci Ordu Komutanımız Ümit Paşa ile buluştum. Gittiğim saatte Avrupa’dan Asya’ya geçiş müsaitti.

Mustafa Bey’in korumalarının şehit edildiği zaman köprüde miydiniz?

Belli bir saatten sonra Birinci Ordu Komutanımız bizim daha güvenli bir noktaya nakledilmemiz gerektiği yönünde ısrarcı oldular. Biz oradan ayrılıp başka noktadan olayları yönetmeye başladık. Acı olay o esnada gelişmiş. Cumhurbaşkanımızla havaalanında buluştuk. Ertesi gün öğleden sonra eve geldim. Allah bir daha göstermesin.

ŞEYMA ŞAHİN: EV İŞLERİ İÇİN YARDIMCI TUTMADIM

Vali eşi olmanın en büyük zorluğu nedir?

Şeyma Şahin:Çok özgür olamıyorsunuz. Ben biraz özgürlüğüme düşkünümdür. Protokol insanı değilim. En çok zorlandığım konu o oldu. Tabii onuru çok büyük, zorlukları da muhakkak olacaktır.  Çocukları büyütürken zorlandım. İstanbul görevinden önce pek çok şehirde bulunduk. Büyük kızım ilkokulu 5 ayrı okulda okudu. Hatta hiç unutmam 1994’te Muş’tan Mudurnu’ya tayin olmuştuk. Ailelerimize de yakın olduk diye mutluyduk. Heyecanla ev yerleştiriyordum. Oğlum o zamanlar 5 yaşında dedi ki “Anne bizim ne zaman gerçek evimiz olacak”, “İşte gerçek ev” dedim. “Hayır hiç taşınmayacağımız hep oturacağımız, anneannemin, babaannemin dayımın evi gibi.” O kadar etkilendim ki o gün hiçbir iş yapmadım. Tabii o Muş’ta birçok arkadaş edinmiş, ayrılığın acısını yaşıyor.

Evleri hep kendiniz mi taşıdınız yardım almadınız mı?

Şeyma Şahin: Evin, ailemin işlerini hep ben yaparım.

Vasip Şahin: Malatya’da Düzce’de valilik yaptım. Tabii o zaman çocuklar burada. Kimi okuyor kimi evli. Hanım burada belediye otobüslerinin güzergahını benden çok daha iyi bilir. O yıllarda akbilini alır İstanbul’da belediye otobüsleriyle yolculuk yapardı.

Şeyma Şahin: Büyük kızım ilk torunumu dünyaya getirince babaanneyle dönüşümlü baktık. Sırayla gelip kalıyorduk yanında.