25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Yağız Efe NASA yolcusu

Henüz 13 yaşında olmasına rağmen hazırladığı projelerle gelecek vaat eden Yağız Efe Karadayı, “Migration of Wood Storks” adlı çalışmasıyla NASA’ya davet edildi. NASA Space Apps Challenge - 2017 yarışmasına üniversite statüsünde katılarak birinci olan tek ortaokul öğrencisi Yağız Efe’nin gelecekte ülkemizin önemli bilim adamları arasında yer alacağı öngörülüyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ24 Haziran 2018 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Yağız Efe NASA yolcusu

İEEE Koç Üniversitesi’nin geçen sene düzenlediği ve dünyada aynı anda yapılan NASA Space App Challenge yarışması, ülkemizden 20 üniversiteden pek çok öğrencinin katılımı ile iki gün sürmüştü. Üniversite statüsünde gerçekleşen yarışmaya özel izinle katılarak birinci olan Yağız Efe Karadayı, büyük takdir topladı. Yarışmaya başvurduğunda altıncı sınıf öğrencisi olan Yağız Efe’nin o dönemde Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü son sınıf öğrencisi olan takım arkadaşı Ahmet Serhat Kırıcı ile hazırladıkları “Migration of Wood Storks” projeleri yarışmada birincilik kazandı. Projelerindeki amaç; kıtalararası göç eden kuşların bu göç sırasında sürdürdükleri yaşamsal fonksiyonlarını bir datada toplayan mobil bir yazılım geliştirmek, bu yazılımı NASA ve diğer kuruluşların kullanımına açmaktı. Buradaki başarısının akabinde bu sene NASA’ya gidecek olan Yağız Efe’yi orada da bir sınav bekliyor. Genç yetenek, NASA’daki uygulamayı da başarı ile tamamlarsa eğitimine orada devam edebilecek. 

ASTRONOMİYE OLAN İLGİSİ BİLİME DÖNÜŞTÜ  

Okuma yazma bilmiyorken bile ailesinin ona uzay bilimleri, bitkiler ve doğa ile alakalı kitaplar okuduğundan bahseden 8. sınıf ortaokul öğrencisi Yağız Efe, ilgi duyduğu alanlarla ilgili bilimsel çalışmalar yapıyor. Küçüklüğünden beri uzaya ve doğaya merakı olan Yağız Efe okul eğitimi dışında Usturlab Atölye bünyesinde hizmet veren Ali Kuşçu Uzay Evi’nde astronomi eğitimi, TÜGVA ve Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi’nde kodlama eğitimi almış ve Tübitak tarafından düzenlenen Üstün Zekalılar kampına katılmış.  

NASA Space Apps Challenge - 2017 yarışmasına son anda katılan Yağız Efe bu süreci şöyle anlatıyor: “Bu yarışmadan geç haberimiz olmuştu. Normalde katılımcılar yarışma başlamadan bir kaç ay öncesinde gruplarını belirleyip çalışmalara başlamıştı. Ben son anda özel izin ile dahil olduğum için böyle bir süreç geçiremedim. O dönemde üniversite öğrencisi olan Ahmet Serhat Kırıcı ile takım arkadaşı olduk. Yarışma günü geldiğinde herkese hangi bölümde okuduğu soruluyordu. Sıra bana geldiğinde ‘Ben daha orta okulda öğrenciyim’ dediğimde herkes şaşırmıştı. En başta zorlanacağımı düşündüm. Ancak şansımı denemek istedim. Yarışma yaklaşık iki gün sürdü. Bizim projemiz Orman Leylekleri ile alakalıydı. İlk olarak göç rotlarının datalarını çıkardık. Sonrada mobil uygulama kodlaması yaptık. Bu uygulama ile iklim koşulları, hayvanın gelip gelmeyeceğini, o yoldan geçip geçmeyeceğini, orada ne kadar kalacağını gösteren bir sistem hazırladık. Bu projeyi hazırlarken nesli tükenmekte olan hayvanlara dikkat çekmek istedim ve Orman Leylekleri’ni seçtim. Onların beyinleri CPS gibi çalışıyor. Projenin datalarını Ahmet Serhat Kırıcı çıkardı, ben de mobil uygulamayı yaptım. 20’nin üzerinde grup arasından birinci olmak beni çok heyecanlandırdı.” 

BALIK GÜBRESİ İLE SUDA BİTKİ YETİŞEBİLECEK 

Yarışmada birinci olan ve NASA’ya gitmeye hak kazanan Yağız Efe, Eylül ayında Amerika’ya gidecek. Burada kendisine projesi ile alakalı bir uygulama yaptırılacak ve eğer orada da başarılı olursa NASA’da eğitimine devam edebilecek. Yeni projeler üzerinde de çalışan Yağız Efe bu sene de Milli Eğitim Vakfı tarafından düzenlenen yarışmada konusu balık gübresiyle suda bitki yetiştirmek olan “Akuaponik Tarım” projesiyle Fen Bilimleri dalında ikinci oldu. Uzaydaki toprağın bitki yetiştirmeye elverişli olmadığını düşünerek böyle bir çalışma yaptığından bahseden Yağız Efe, “Evde çalışmalar yapmaya devam ediyoruz. Babam da benimle birlikte projelere katılıyor. Şu anda yapay zekaya sahip engelli ve yaşlı hastalar için bir proje tasarlıyoruz. Hastaların işlerini kolaylaştıracak bu sistemin portatifleri hazır sayılır” diyor.

ÇOCUĞUMUZLA BERABER ÖĞRENİYORUZ

Çocuklarıyla beraber kendilerinin de geliştiğini dile getiren Yağız Efe’nin babası Ozan Karadayı, “Efe ile birlikte yeni şeyler öğreniyoruz. Üstün zekalı bir çocuk ve onun gibi kayıtlara geçen 600 binin üzerinde üstün zekalı çocuk var. Bunların çoğu çeşitli sıkıntılarla karşılaşabiliyorlar. Onlara farklı gözle bakanlar oluyor. Ancak onları öyle kabul edip arkasında durmak lazım. Bu çocukların içindeki cevherinde çıkması için onlara sevgi ve saygı çerçevesinde yaklaşılmalı” diyor. Anne Dilek Karadayı da “İlkokula başladığında çok hareketliydi. Bundan dolayı Efe’yi bir çok kez doktora götürdük. Üstün zekâlı olduğunu yapılan testlerle öğrendik. Sonrasında çeşitli atölyelere götürmeye başladık. Evde çok geniş bir kütüphanesi var. Üstün zekalı bir çocuğa sahip olmak dışarıdan bakıldığı kadar kolay değil. Bu çocuklar iyi bir eğitim almadan başarılı olamazlar” ifadelerini kullanıyor. 

Çocukların içindeki cevheri çıkarmasına müsaade edin

Yurt dışında matematik lisans, yüksek lisans ve pedagoji yüksek lisans eğitimimi tamamladıktan sonra 2012’de Türkiye’ye dönen Sümeyye Ceylan, şehrin çocuk dostu olamadığını ve eğitim anlayışındaki bazı yanlışların çocukların geleceğini etkilediğini düşünerek bu soruna bir çözüm bulmak amacıyla Usturlab Atölye’yi kurdu. Çocuklara istediğini veren bir sistem olmadığından yakınan Ceylan, “Daha önce hiçbir şeyden ilham alıp bir şeyler başarmayan insan yığınlarını görünce burayı açmaya karar verdim. Çocuklara bilimi, başının üstündeki göğü, ayağının altındaki toprağı ve bunun içinde kendini anlamlandırabileceği felsefeyle başlayan sanatla biten bir bakış açısını hangi çerçevede nasıl sunarım diye kafa yormaya başladım. Bu süreç içinde Usturlab doğdu” şeklinde konuşuyor. 

Usturlab’ta çeşitli atölyeler düzenleyerek eğitim verildiğinden bahseden Ceylan, “Atölyeler kapsamında Orman Kaşifleri yapıyoruz. İçinde doğaya yatkınlığı olan çocuklar doğadan ilham alırken buraya yatkınlığı olmayan çocuk da temel ekolojik bilgisi kazanıyor. Astronomi atölyesinde ise bazı çocuklar uzaydan ilham alırken bazıları da temel astronomi bilgisi kazanıyor. Burada çocuklara siz bizi dinleyin size bir şeyler öğreteceğiz diye baskı yapmıyoruz. Çocuklar, atölye eğitiminden ne öğreneceklerine ya da hangi bilgileri alacaklarına kendileri karar veriyor. Böylece ilham alma, doğru yönlendirme başlıyor” diyor ve ekliyor, “Yağız Efe en güzel örneklerden biri. Astronomi eğitimi alıyor ona ilgi duyuyor başka bir yerde kodlama eğitimi alıyor hoşuna gidiyor. Doğayı zaten seviyor. Bu üç alanı bir araya getirerek zekasıyla da birlikte projeler ortaya koyuyor. Çocuğun zeki olması bir şey ifade etmez. Önemli alan bunu kullanabilmesi, keşfedebilmesi.”

TABİAT MANGAL YERİ DEĞİL 

Türkiye’de insanlar tabiata çocuklarla gittiklerinde gerçekten ne yapacağını bilmediklerini belirten Ceylan, yeşil alanın sadece piknik ve mangal yeri olarak görüldüğünü söylüyor ve ekliyor: “Oysaki etrafımızda ilham alacağımız bize fayda sağlayacak muhteşem bir coğrafyanın üzerinden oturuyoruz ama farkında değiliz. Kitaplara çevre korumak yazmakla bu iş olmaz. Çocuğu doğaya götüreceksin, toprağa dokunacak, koklayacak, kuşa bakacak, rüzgârı hissedecek ki değerli olduğunu anlasın. Astronomi için de bu geçerli. Video izlemekle öğrenilmez. Bir gece bir dağ başına ya da deniz kenarına gideceksin ve Samanyolu’nu görecek çocuk. Ve işte o zaman anlayacak nasıl bir evrende olduğunu.”  

HER ÇOCUK BİR HAZİNEDİR

Bütün çocukların içlerinde bir hazine taşıdıklarını belirten Ceylan, “Bu hazineyi işleyecek olan çocuktur. Ailelerin yapacağı şey onları doğru yönlendirmek” diyor. Eğitimcilerinde çocuklara olan bakış açılarını değiştirmeleri gerektiğini söyleyen Ceylan sözlerini şöyle sürdürüyor: Dünyada eğitimciler kendilerini bir bahçıvan, çocukları ise bir çiçek olarak görüyor ve sularını verdikçe onların büyüyeceğini düşünüyorlar. Bu bakış açısı yanlış. Eğitimci toprak olmalı. Çocuk ona geldiğinde tohumdaki cevher ne ise o şekilde çıkabilmeli.”

YAZ OKULU BAŞLIYOR

Usturlab’ın yaz okulları bu sene şehrin her iki yakasında da gerçekleşecek. Anadolu yakasında Şehir Üniversitesi Dragos Kampüsü’nde Avrupa yakasında ise Önder Derneği’nin Hacı Beşir Ağa Medresesi’ndeki Önder Akademi Genel Merkezi’nde dersler yapılacak.