24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

'Yaklaşıyor yaklaşmakta olan...'

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de dijital gazetecilik her geçen gün basılı gazetecilik aleyhine mevzi kazanıyor. Bunun en güncel örneği Habertürk Gazetesi oldu. Gazete yönetimi baskısını durdurarak dijital olarak yayın hayatına devam edeceğini açıkladı. Peki Türk medyası dijital dönüşüme hazır mı? Ekran, matbu gazetenin yerini tutar mı?

ALİ DEMİRTAŞ8 Temmuz 2018 Pazar 07:00 - Güncelleme:
'Yaklaşıyor yaklaşmakta olan...'

Yazılı basın giderek öngörüldüğü üzere hacmini düşürüyor. Medyada dijital devrim diye bir şey yaşıyoruz ve bu en çok basın-yayın sektörünü etkiliyor. Yani medya, tarihinin en köklü ve ciddi değişimini yaşıyor. Gazetelerin reklam gelirlerindeki büyük düşüş, okuyucu profilleri ve alışkanlıklarının değişimi, tüm sektörün zarar etmesine neden oluyor. Ancak medya bazı nedenlerden dolayı sağlıklı bir dönüşüm ortamına giremiyor. Öngörüsüzlük, politikasızlık gibi gerekçeler var elbette. Bunların dışında mesleğin geldiği noktaya ilişkin farklı sorunlar da söz konusu. Olası bir dijital dönüşüm durumunda gazetenin abonelik sistemi, reklam döngüsü, etik kuralları konusunda çözüm üretecek bir zemin oluşmuş değil. Ayrıca halen dijital alanda çalışan gazetecilerin yazılı basındaki meslektaşları gibi gazeteci olarak tanınmaması da bir diğer sorun.

ÖZELEŞTİRİ EKSİKLİĞİ SONUN BAŞLANGICI

Gazetelerin kapanma kararı almalarında reklam gelirlerinin azalması, belirgin ölçüde okur kaybı, dijital ortama göre fazla çalışan barındırması baskılarını durdurmaları için yeterli olabiliyor. Öte yandan tiraj rakamına doğrudan etki eden okurlar için de gazetelerin içeriğinin zayıflaması ve tekrara düşmesi, tasarımın estetikten yoksunluğu gibi nedenler gazeteleri artık cazip ve okunur olmaktan çıkarıyor. 

DİJİTAL, KAĞIDIN YERİNİ TUTAR MI

Yazılı basın için öngörülen kötü senaryoların gerçeğe dönüşünün son örneklerinden biri baskısını durdurma kararı alan Habertürk Gazetesi oldu. Kapanma kararı alan gazete, online olarak yayın hayatına devam edecek. CİNER Yayın Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Tekdağ, verdikleri ‘stratejik karar’ için okur ilgisinin ve gelirlerin azalmasını gerekçe gösteriyor. Uzunca bir zamandır yeni nesil gazete okuru bayiden gazete alma yahut abone olma alışkanlığını bırakmış durumda. Özellikle köşe yazarları için gazete satın alanlar da artık sevdikleri yazarın köşesine sosyal medyadan ulaşabiliyor. Basılı  gazete okuma alışkanlığından vazgeçmeyen geniş okur kitlesi gazeteleri ayakta tutan en önemli etken. 

Yazılı basının reklam gelirlerinin düşüşü de bir vaka. Şimdilik Basın İlan Kurumu’nun verdiği destek bir çok basın kuruluşu için kurtarıcı oluyor. Bu durum matbu gazeteciliğin ömrünü uzatırken beklenen sonu biraz daha erteliyor. Bu nedenle batı basınının aksine bizde gazetelerin dijital dönüşümü daha yavaş ilerliyor. Dolayısıyla bugüne dek Radikal ve Habertürk dışında ekonomik gerekçelerle kapanan gazete henüz olmadı. 

SORUN GAZETEDE Mİ GAZETECİLİKTE Mİ

Gazetecilik konusunda eski reflekslerin kalmadığı, elinde akıllı telefon bulunan herkesin ‘yurttaş haberciliği’ni bilmeden yurttaş haberciliğine soyunduğu bir ortamda mesleğin yeni bir düzlemde devam etmesi kaçınılmaz. Basılı ya da görüntülü olsa da temel olarak doğru bilgiye ve iyi araştırmalara ihtiyaç duyulduğu sürece gazetecilik hayatiyetini devam ettirecek gibi gözüküyor. New York Times’ın içeriğinde çeşitliliğini artırıp dijital aboneliği yaygınlaştırarak varlığını sürdürmesi bu düşüncemizi doğruluyor. Bu anlamda iletişim bilimciler yeni medyanın içeriğe yoğunlaşacağını öngörüyor. Dolayısıyla yazılı basının da dijital bir dönüşümden önce içerik konusunda kendine çeki düzen vermesi gerekiyor. 

MEDYADA KİTLESEL İŞSİZLİK ARTACAK

Kimine göre ise yazılı medya, çağın iletişim teknolojisine yenildi. Böyle düşünenlerden biri de Star Gazetesi yazarı Mehmet Yeşilkaya. Yeşilkaya baş döndürücü hızla ilerleyen dijital zamanlarda yaşadığımızı söylüyor ve bu çağın en başat özelliğinin bilgiye ve habere hem çok kolay hem de çok hızlı ulaşabilmek olduğunu belirtiyor. Durum böyleyken bir gün sonra çıkan gazetelerdeki haberler bayatlamış oluyor. Geleneksel medyaya alışkın neslin hızla yaşlandığını ve azaldığını söyleyen Yeşilkaya, dijital medyayı kullanan genç nüfusun ise arttığını ve gazete bayiinden gazete almaya gidenlerin azaldığını söylüyor. Yeşilkaya’ya göre batı medyası bunu çok erken fark etti ve önlemini aldı. “Maalesef bir iki medya kuruluşu dışında kimse dijital platforma yatırım yapmıyor. Hâlâ geleneksel düzen devam ettiriliyor. Hâlâ vasat haberciler dijitalde donanımlı haberciler ise yazılı basında çalıştırılıyor. Oysa dünyada habercilik ya da gazetecilik çoktan kendini yeniledi. Çağın gereklerine göre aksiyon aldı.” diyen Mehmet Yeşilkaya, Habertürk’ün kapanma durumunun devamının da geleceğini, yazılı basının hızla sona doğru gittiğini ve bu durumların medyada kitlesel işsizliklere neden olacağını söylüyor.

DR. İNCİ TARI: HABERTÜRK’ÜN KARARI ERKEN

Yazılı basının durumu hakkında konuştuğumuz İstanbul Arel Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi ve eski Yatırımcı İlişkileri Müdürü İnci Tarı, Habertürk Gazetesi’nin kapanmasının erken alınmış bir karar olduğunu söylüyor.

Yazılı basının gelenekselliğini korumakla beraber hacminin düşmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Dünya Gazeteciler Birliği WAN’ın 2017 Basın Trendleri Raporu’na baktığımızda dünyada 2012 yılında günlük ortalama gazete tirajı 614 milyon iken bu rakam 2016’da 757 milyona çıkmış ama bunun nedeni Hindistan başta olmak üzere birkaç Asya ülkesi. Bunun dışında diğer tüm coğrafyalarda düşüşler söz konusu. En büyük düşüş ise son beş yılda yüzde 30,7 ve son bir yılda yüzde 7,7 ile kayba uğrayan Avustralya ve Okyanusya’da. Bunu Avrupa ve Kuzey Amerika izliyor. Yani bu durum yadsınamayacak bir şekilde hayatımızın bir gerçeği oldu. Bizim de Türkiye olarak bu gerçekten etkilenmemiz oldukça doğal. Gerek ulusların değişen toplumsal yapıları ve buna bağlı olarak değişen alışkanlıklar, gerekse artık cep telefonlarımızın birer bilgisayar işlevi görmesi, bilgiye çabucak ulaşma arzusu, bir nevi sabırsızlık genç nesli, bizleri, hatta anne babalarımızı bile haberi dijital ortamdan takip etmeye zorluyor.

HABERE PARA ÖDEMEYİZ 

Aslında Habertürk’ün biraz erken davrandığını düşünüyorum. Evet, gidiş bu yönde ama ülkemizde -nüfusa oranla az sayılsa da- halen gazeteden keyif alan azımsanamayacak bir kitle var. Sonunda bu iş dijitale kayacak da olsa bugün için dünya çapında gazetelerin yıllık 153 milyar dolarlık gelirine baktığımızda bunun yüzde 91,6’sı yazılı basından geliyor ve dijitalin payı henüz yüzde 10’larda. Dijital gazetecilik gelirlerine baktığımızda ise bunun yaklaşık yüzde 70’i görüntüleme esaslı (display) reklam, yaklaşık yüzde 30’u ise dijital aboneliklerden kaynaklanıyor. Dünyada dijital reklamcılıkta aslan payı Google ve Facebook gibi dev platformlara gidiyor. Doğuştan dijital olarak kurulmuş Huffington Post gibi örnekler bile zorlanıyor. Yani display reklamdan pay kapmak giderek zorlaşıyor. Dijital abonelik dediğimizde kast ettiğimiz gazetenin içeriğini dijital ortamda erişebilmek için konulan çeşitli seviyelerdeki ödeme duvarları. Bunu başarmak ve gelir elde etmek hayli zor. Türkiye’de ise henüz bu modeli uygulamaya alabilen yok. Online habere ödeme yapmaya biz toplum olarak pek hazır değiliz. Sözün özü dijital ortamda da ekmek aslanın ağzında ve Habertürk’ün basılı gazetesinin desteği olmadan sadece dijital ortamda ayakta kalabilmesi çok büyük başarı istiyor. Sonuçta hatırlarsanız, Radikal Gazetesi de benzer bir iddia ile basılı gazeteyi durdurdu ve sonrasında yayın hayatından çekildi. 

ASYA’DA DURUM ÇOK FARKLI

Japonya çok ama çok geleneksel bir toplum. Basın Kulübü diye bir kavramları var. Bu kulüplere yakın zamana kadar yabancı gazeteci bile almıyorlardı. Televizyon sahipliğinde yabancı yatırım var ama gazeteleri konusunda aşırı muhafazakârlar. Basın orada adeta bir kale gibi. İnsanlar babadan oğula aynı gazeteyi okuyor, gazetelerin yüzde 90’dan fazlası abonelikle dağıtılıyor, okuryazarlık oranı çok yüksek gibi şeyler söyleyebilirim. Ama şaşırtıcı bir şey söyleyeyim Japonya’da da gazete tirajları azalıyor. Nihon Shimbun Kyokai yani Japon Gazete Yayıncıları ve Editörleri Birliğine göre Japonya’da gazete tirajları 2008’de günde ortalama 51,5 milyon iken 2017 sonunda 42,1 milyon ve her yıl yaklaşık 1 milyon adet azalıyor. Dolayısıyla bu bağlamda Türkiye’den çok da farklı bir yönde ilerlemiyor, sadece başlangıç noktası daha güçlü ve gazetelerine bağlılıkları daha fanatik boyutta diyebiliriz.