18 Nisan 2024 Perşembe / 10 Sevval 1445

Gökay Kalaycıoğlu ile haber bahane

Oyunculuk, sunuculuk derken Zuhal Topal izdivaç programıyla da evlerimize girdi. Bugün ise biz onun gizli dünyasının kapısını çaldık. Karşımızda popüler olmayı aklından bile geçirmeyen çalışkan bir kız çocuğu bulduk. Küçük yaşlarda ailesinin sorumluluğunu üstlenen bu küçük kız bakın nasıl Zuhal Topal’a dönüştü.

Gökay Kalaycıoğlu 16 Ekim 2016 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Gökay Kalaycıoğlu ile haber bahane

Hakikaten öyle! O ekranda büyüdü... Genç bir kızdı, genç bir kadın oldu. Evlendi, anne oldu! Tiyatro sahnesindeydi, dizi setlerine, sinema platolarına oradan da televizyon programlarına geçti. Kendini sevdirdi, gördüğü sevgi başını döndürmedi. Zuhal’i Zuhal yapan değerlerden vazgeçmedi, bozmadı yani kendini! O sevgi, güveni getirdi. Sevenleri ona güvendi, sahip çıktı! O da her daim ekran duruşu ile sevenlerine saygı duydu ve sahiplendi. Ortaya çelikten güçlü görünmez bir bağ çıktı.Hiçbir güç de bu bağı zedelemeyi başaramadı. Bu dünyaya gelme sebebini “insanları güldürmek” olarak özetleyen bir insanın yüreğinden şüphe etmek mümkün mü dostlar? Kayıpları ile, hüzünleri ile, en içten kahkahası ile hayatını olduğu gibi Masaya yatırdı sevgili Zuhal Topal siz sevgili Star Gazetesi okurları için... Bana da keyifle sormak ve her aldığım cevap ile bu güzel yürekli kadına hayran olmak düştü! Ha bekarlığımı kendine dert edinen dostlar! Zuhal kafaya koydu, yakında beni de evlendirecek! Hadi bakalım haberbahane, Zuhal Topal ile sohbet şahane... 

Yeni dönem bomba gibi başladı, nasıl gidiyor memnun musun?

 Gayet iyi gidiyoruz vallahi! Çok memnunum...

Var mı yeni projeler?

Nasıl olsun 5 gün radyo, 5 gün televizyon... Nasıl yapayım?

Bu yoğunlukta aile hayatını nasıl dengeliyorsun?

Planlı programlı bir insanım. Hep aynı anda iki iş yaptım. Mesela tiyatroda oynadığım zamanlar dizi de çekmiştim. Dizi çekerken, program da sunmuştum. Sinema filmi çekerken, reklam filmi de çekmiştim. Bu yoğunluğa çok alıştım. Sabah erken kalkıyorum, kızımla ailemle vakit geçiriyorum. Öğlen çıkıyorum, akşam evdeyim. Akşam yemeklerini beraber yeriz. Haftasonu da eşim Kıbrıs’a gidiyor 10 senedir o da orada çalışıyor. Hafta içi beraberiz. Hafta sonu arada onun yanına kaçıyorum. Böyle dengeliyorum.

Hep iki iş yaptım dedin ya, öyle mi denk geldi yoksa medya kaygan zemin deyip sen mi garantici gittin?

Aslında o zamanlar bu kadar bilinçli değildim, ne olduğunun ne olacağının farkında değildim. Sadece oyunculuk yapmak istiyordum. Mimarlığı da kazanmıştım.

Bak yine iki tercih yapmışsın!

Mimarlık benim tercihim değildi, aile kaynaklıydı. 14 ile 20 yaşlarım gitar, ingilizce, tiyatro, seramik, stilistlik gibi kurslarla geçti. Harçlığımdan artırıp kurslara gidiyordum. Arkadaşlarıma gelinlik, mezuniyet elbisesi tasarlamışlığım var. Mimarlık okurken, yüreğimin sesini dinledim.

O süreci anlatsana biraz...

Hafta sonları Bakırköy Sahne Sanatları’nda kursa gidiyordum. Belediye tiyatrolarının organizasyonunda ilk kez sahneye çıktım ve dedim ki ben sahnede olmalıyım. O yüzden rahmetli babamdan habersiz tiyatro sınavına girdim. Bir seçim yaptım. Çünkü T cetvelleriyle kapalı bir yerde mutlu olamayacaktım.

Baban öğrenince ne yaptı?

Yalan söyledim babama. “Mimarlığı kazanamadım, tiyatroyu kazandım üzülme” dedim. Mecbur bıraktım. Problemler yaşadık.  Sabah 7, akşam 7! Bir de sahne derslerimiz var. Gece 10’a kadar tiyatro oyunları sergiliyoruz kısa kısa... Ev Bahçelievler’de, okul Kayışdağı’nda. Babam kızmaya başlar, bu işler bize ters diye!

Ailen sıkı mıydı?

Ben 5’ten sonra sokağa çıkamazdım. 5 çayları olurdu babam götürür kapıdan alırdı. Mutaassıplardı. O dönem herkes öyleydi akşam dışarı çıkmalar, arkadaşlarda kalmalar falan yoktu. O zamanlar ben sıkı metalciyim, Metalica konserine gizlice giderdim. 

Kurslar ne zaman paraya döndü?

İlk paramı lise 2’de kazandım, çok güzel bir duyguydu! Meslek liseli olduğum için, iki gün okul 3 gün staj vardı bizde. Asgari ücret üzerinden maaş alıyorduk. 16 yaşımda babamdan harçlık almayı kestim.

TV TERCİHİM DEĞİLDİ! HAYAT BENİ ORAYA SÜRÜKLEDİ  

Tiyatro kadar önemliydi, peki ne oldu da ihmal ettin?

Aileme bakıyordum. Halen de anneme ve kardeşime bakıyorum. Çok seviyorum tiyatroyu ama bakmakla sorumlu olduğunuz insanlar varsa başka işler de yapmalısınız. TV benim tercihim değildi. Hayat beni oraya sürükledi.

Televizyon süreci nasıl oldu?

Bizim Bakırköy’deki tiyatroda hocamızın arkadaşı Kandemir Konduk’muş. Show TV’de ‘Palavra Aşklar’ diye bir gençlik dizisi çekiyorlarmış. Ümit hocam beni seçmelere gönderdi, kazandım.

Sunuculukla tiyatro birlikte yürümüyor muydu?

Yürüyordu, yapıyordum da! Ama evlilik programı öyle bir şey değil! 5 gün canlı yayın ve performans. İnan çok zor bir iş ve motivasyon. Canlı yayın 5 gün şu an için herkese haksızlık olur. Kendime sonra iş yaptığım insanlara ve izleyicime!

Tiyatroya dönmeyecek misin?

Döneceğim neden dönmeyeyim. Şu an TV’den bir teklifle gelindi. Ben de bunu değerlendirdim. İki sene sonrasını bilemem. 

Medyada tek başına kendini ispatlamayı nasıl başardın?

16 yaşımda başladım ve 25’inci yılıma giriyorum. Hiçbir zaman popüler olmaya uğraşmadım. Hedefimde ünlü olmak yoktu. O zamanlar zaten öyle bir ortam da yoktu. Bir tane özel televizyon vardı, sosyal medya yoktu. Sadece çalıştım ben ya! Çalıştım ve sadece önüme baktım, polemiğe girmedim. Başarılı olmaktı tek hedefim. Evet herhangi bir destek de görmedim, torpilim yoktu. Tırnaklarımla kazıya kazıya bugünleri gördüm.

Peki Türk halkı Zuhal’de ne buldu?

Samimiyet buldu bence. Evlerinin kızı gibi gibi oldum, gözlerinin önünde büyüdüm. Genç bir kızdım, genç bir kadın oldum. Evlendim, anne oldum. Bütün bu sürece şahitlik edip beni sahiplendiler. Bende samimiyeti görmeseler ve bana inanmasalar o kadar uzaktan uzağa bu güzel sevgi bağını oluşturamazdık. Bana inanıyorlar, güveniyorlar ve beni sahipleniyorlar. Seninle karşılaştığımızda gülesimiz geliyor diyorlar, alışverişlerde sohbet ediyoruz. Tipik bir ünlüye davrandıkları gibi davranmıyorlar bana! Mıcıklıyorlar beni çok hoşuma gidiyor.

Pazar, market alışverişlerini sen yapıyorsun anlaşılan!

Mahallede büyüdüm. Çok keyif alırım. Ben öyle yetiştim, izole bir hayat sevmem! İnsanların içinde olmayı seviyorum. Bizim çocukluğumuz Taksim’de, Bakırköy’de geçti. Maddi olarak da şimdiki imkanlar yoktu ve 6 vesaitle tiyatroya gidiyordum. İnsan geldiği yeri unutmamalı. Ben köklerime çok bağlıyımdır. O tecrübeler beni şimdiki Zuhal yapmış ben onları nasıl yadsırım? Nasıl öyle değilmişim gibi davranırım? Ben o zaman ben olmaktan çıkarım!

Mutaassıp bir ailede büyüdüm. 5 çayları olurdu babam götürür kapıdan alırdı. Öyle arkadaşlarla çıkmalar, kalmalar yoktu.

İZDİVAÇ PROGRAMLARINDA EVLENEMEZDİM! MAHREMİME ÇOK DÜŞKÜNÜM!

Bekar olsaydın, kendini Zuhal’e emanet eder miydin?

Zuhal, mert ve dürüst kadındır derdim ve ederdim.

İzdivaç programında evlenmeyi dener miydin?

Hakikaten ben buna cesaret edemezdim. Bunu yapanı tebrik ediyorum, hakikaten medeni bir cesaret bu.

Benim bir erkekten beklentim şu, evi olmalı falan filan diyemez miydin?

Diyemezdim herhalde. Ben utangaç biriyimdir, çekinirdim. Kötü bir şey yok bunda ama yapabilirmişim gibi gelmiyor bana. Yapanları takdir ediyorum, saygı duyuyorum ama ben yapamazdım. Çünkü ben özel hayatına çok dikkat eden biriyimdir. Çekirdek ailemizde mahremime özelime çok düşkünümdür. Korumak icin çaba sarfederim. Bunu ekranda yaşayabileceğimi zannetmiyorum.

Kadın erkek ilişkileri evlilik, nereye gidiyor?

Vallahi geriye doğru gidiyor.Boşanma oranları artıyor, üzgünüm. Roller değişti. Kadınlar artık erkek gibi yaşıyorlar. Evinin hanımı, çocuğunun annesi, iş kadını, çok cephede savaş veriyor. Bu anlamda kadına çok yük biniyor. Kimse kimseye tahammül edemiyor, fedakarlıkta bulunmuyor. Oysa toleranslı olmak ve direnmek lazım. Önceki nesillere nelere göğüs germiş. Kadın kadın gibi erkek de erkek gibi olmalı.

Sen kadının, kadın gibi olabildiği bir örnek misin?

Evcimenim. Bir erkeğin de şevkate ihtiyacı var. Doğanın bir dengesi var. Allah bizi ayrı ayrı iki cins olarak yaratmış birbirimizdeki eksikleri tamamlayalım diye. Bana göre erkek eline tornavida alıp evdeki prizleri tamir edebilmeli. Kadın erkeğin, beklentilerine karşılık verebilmeli.

Post modern görücü mü, çöpçatan mı oluyorsun?

Biz aracıyız yani. Orası onlara bu imkanı sağlayan bir platform. Bunun normal hayatta da karşılığı var. Mahalledeki teyzeler vardır ya bilmem kimin kızını bilmem kimin oğluna yakıştırıyorum der. Vesile oluyoruz işte, bu durumu illa tanımlamaya gerek var mı?

Bu programlarla gençler eski görücü kavramına geri mi dönüyor?  

Artık insanların birbirlerine güveni kalmadı. Eskisi gibi değil ilişkiler, sosyal hayat, insanların bakış açışı. Tüket, bırak ve sıradaki! Gidip de evlenmek için gece kulubünden bir insan seçemezsiniz bana göre yanlış bu. İnsanlar tanışacak yer arıyorlar ve güvenemiyorlar birbirlerine. Eskiden daha zordu her şey. Birine mektup yazılırdı, arkadaşla mesaj gönderilirdi falan.

Sosyal medyada her şey bu kadar riskli ve dejenere iken..

Bize geldi bir tanesi. Facebook üzerinden tanışıp evlenmiş. 5 gün sonra boşanmış. Dolandırıcı çıkmış adam! Oysa biz araştırıyoruz. GBT’sine kadar bakılıyor. Yeri geliyor çok yakışıklı bir adam ya da güzel bir kız geliyor ama kriterler uygun değilse çıkarmıyoruz. 

İzdivaç programına evlenmeye cesaret edemezdim. Bunu yapanı tebrik ediyorum. Hakikaten medeni bir cesaret bu.

Dünyaya insanları güldürmek için geldiğime inanıyorum

Hayata dair pişmanlıkların var mı?

Hiçbir şey yok! Bunların hepsi hayatta yaşamamız gereken şeylerdi. Ben çok kayıplar yaşadım. Babamı 48 yaşında kaybettim, çok gençtim. Çok sevdiğim hocalarımı kaybettim, gencecik arkadaşlarım gitti. Geçen sene teyzem öldü, canlı yayına çıktım. Annem ameliyatlıydı, babannem vefat etti, canlı yayındaydım cenazesine gidemedim.

Ekranda mı hayat buluyorsun?

Bizim işimiz böyle bir şey. Zaten hem ülke hem dünya olarak zor şeyler yaşıyoruz. Çok zor hayatlar var. Bize bakıp birazcık olsun onları tebessüm ettirmek benim gayem.

İçinde yaşattığın hüznün ne?

Hayatın ne kadar kısa olduğunu anladım. Çok genç yaşta anladım. Tabii çok canınız acıyor, hayatımıza devam etmek maddi manevi çok zor oluyor. Kardeşim 14 annem 44 yaşındaydı babamı kaybettiğimizde. Hiçbir maddi desteğimiz yoktu tek çalışan bendim daha yeni çalışmaya başlamıştım doğru düzgün para kazanmıyordum. O sorumluluklar size büyütüyor, olgunlaştırıyor hayata bakış açınızı değiştiriyor.

Kaybetme korkusu bir fobi gibi yüreğinde yer etmiş olabilir mi?

Hayır. Asla! Ben hiçbir şeyi kronikleştirmem, dramatize etmem hayatımda. Mutlu olmayı becerebilen bir insanım. Mutluluğun çok farklı yerlerde olduğunu çok çok önceden keşfettim şükürler olsun. Babamı kaybedince erken yaşta sorumluluk sahibi olmayı hayattaki şeylere kucak açmayı, şükretmeyi, elimdekilerin kıymetini anlamayı her şeyin hayırlısını, her şeyin Allah’tan geldiğini kabullenmeyi öğrendim.

3 yaşında bir kızın var. Anne oluşun ile programdaki duruşun ve konularak bakışın değişti mi?

Çok değiştirdi, çok farklı bakıyorum artık.

Yeni Zuhal’de nasıl farklılıklar var?

Daha sabırlı olmayı öğrendim kızımın doğumundan sonra. Programda artık daha hasasım, daha duyarlıyım, daha dikkatliyim. Daha tepkili olabiliyorum özellikle çocuğunu terk edip giden annelerle karşılaştığımda. 

Travma yaratmıyor mu sende?

Yaratmaz olur mu?

Kanaldan çıktıktan sonra unutabiliyor musun?

Hemen unutamıyorsunuz ama takılı kalırsanız devam edemezsiniz. ‘Bir Delinin Hatıra Defteri’ni oynuyor yıllardır oyuncular, şimdi delirsinler mi? Tabii ki o an ne gerekiyorsa onu yaşayacağız,konuşacağız, paylaşacağız, ekrandan gerekli mesajları vereceğiz ama hayatımıza da devam edeceğiz etmek zorundayız yani.

Annem ameliyattaydı, canlı yayındaydım. Babaannem ve teyzem öldüğünde yayındaydım, cenazeye gidemedim.

HESABINI VEREMEYECEĞİM HİÇBİR ŞEY YAŞAMADIM...

Evlilik programı yapmaya başladın olay oldu! Bu işi kartel haline getirmiş isimleri bir dönem format değiştirecek noktaya getirdin! Korkmadın mı?

Çok fenasın! Birincisi ben Allah’tan başka hiç kimseden korkmam. Çünkü benim altım yaş değil. Korkacak durumum yok. Hesabını veremeyeceğim hiçbir şey yaşamadım bugüne kadar. Mesleki anlamda hatalarım olmuştur, ama özelimde zannetmiyorum. Harika bir sunucuyum, çok yetenekli oyuncuyum diyemem ama iyi bir insanım. Ben bu programlarla var olmadım. Kökenim, aile hayatım, alt yapım, terbiyem, karakterim ortada. Kimsenin ekmeğiyle oynamıyorum. Kimseye saygısızlık yapmıyorum. Hiçbir iş, hiç kimsenin tekelinde değil.

Mücadelen kiminle peki?

Hep kendimle ve hayatımla. Benim özelimde mutlu bir hayatım var. İş benim için ikinci, planda. Herkes de bunu çok iyi bilir. Ben işiyle, parayla mutlu olan bir insan değilim. Ben elindekilerle mutlu olmayı beceren biriyim. Cebimde 5 liram varken de ben aynıydım hala aynıyım. Neden çekineceğim, kimle neyin yarışına gireceğim? İhtiyacım yok, gerek de yok. Çok sevdiğim arkadaşlarım ve ailem var, kendime göre dertlerim ve uğraşacağım meselelerim var. Bir de bunlarla mı uğraşacağım? Çok gereksiz!

Kaç kişiyi evlendirdin bugüne kadar?

2009’dan bu yana, 75 çifti evlendirdiğim toplu nikahı da sayarsak 150 çift civarı. Gayet mutlular. Çocukları olanlar var. Ziyaretimize geliyorlar. Bugüne kadar problem yaşamadık.

Sizin bu adaylara, yarışmanın formatına kurgu diyen çok var... 

Bizde cast göremezsiniz. Başka TV programlarında yer almış kimseyi gördünüz mü bizim programlarımızda? Başvurular, dosyalar, istihbarat açık. İnternetten başvuru yapıyorlar, mülakata alınıyorlar. Her şey ortada. Böyle bir şeye gerek yok çünkü yeterince gelmek isteyen insan var. Niye  kurguya gidelim ki?

Kökenim, ailem, terbiyem, karakterim ortada. Kimsenin ne ekmeğiyle oynarım ne de saygısızlık ederim.