20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

Adalet Bakanı Gül: ABD ile gerçekleştirilen toplantı çok verimli sonuçlandı

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, 'ABD ile dün bir görüşme oldu. Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcımız başkanlığında, Adalet Bakanlığımızdan da bir genel müdürümüzün katıldığı bir toplantı geçti. Toplantı çok verimli sonuçlandı. Bundan sonraki etapların da daha olumlu sonuçlara sebebiyet vereceğini düşünüyorum.' dedi.

AA19 Ekim 2017 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Adalet Bakanı Gül: ABD ile gerçekleştirilen toplantı çok verimli sonuçlandı

Gül, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı, açıklamalarda bulundu.

ABD ile Türkiye'nin vizeleri karşılıklı askıya aldığı hatırlatılarak, "ABD'den gelen heyetin bazı şartlar öne sürdüğü yönünde iddialar var. Bu heyet bakanlığınızdan yetkililerle görüştü? Vizelerle ilgili süreç hangi durumda normale döner?" sorusu üzerine Gül, ABD heyeti ile dün Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı başkanlığında, Adalet Bakanlığından bir genel müdürün de katıldığı toplantı yapıldığını bildirdi.

Bu toplantının çok verimli sonuçlandığını aktaran Bakan Gül, "Bundan sonraki etapların da daha olumlu gelişmelere, sonuçlara sebebiyet vereceğini düşünüyorum." dedi.

Bu krize nasıl gelindiği ile ilgili değerlendirmelerde de bulunan Gül, şöyle devam etti:

"İstanbul Başsavcılığımızın yapmış olduğu bir soruşturmada konsolosluk görevlisi olan ama ABD vatandaşı olmayan, diplomatik dokunulmazlığı olmayan bir kişiyle ilgili soruşturma neticesinde buraya gelindi. Elbette Türk yargısı bağımsız ve egemen bir ülke olarak kendi ülkesinde işlenen suçlarla ilgili soruşturma yapma, bu konuda tedbirleri alma, uygulama konusunda yetkilidir. Diplomatik dokunulmazlığı da olmadığı için normal süreç işlemiş, yargılaması yapılmış ve tutuklamaya karar vermiş mahkeme bu kişiyle ilgili. Burada ABD'nin biraz daha yüksek bir şekilde tepkisiyle karşılaşıldı ama yapılan bütün işlemler hukuka uygun gerçekleşti."

"Ailesiyle görüştürülmedi" ve "avukatlarıyla görüştürülmedi" şeklinde iddialar ortaya atıldığını anımsatan Gül, böyle bir şeyin asla söz konusu olmadığını bildirdi.

Konsolosluk görelisinin gerek gözaltındayken, gerekse sorgudayken, mahkemedeki sürecin avukatların şahitliğinde tamamlandığını dile getiren Gül, "Ailesiyle görüştürüldü. Dolayısıyla burada Amerika'nın çok oransız bir şekilde bu sürece tepki koyduğunu düşünüyorum. Sonuçta savcılık belgeleri toplayacak, bununla ilgili bir iddianame hazırlayacak, mahkeme de takdir edecek. Dolayısıyla ben bu sürecin hukuka uygun bir şekilde gerçekleştiğini düşünüyorum. Elbette tutuklamayla ilgili savcılık, mahkeme her an bunu değerlendirebilir farklı gelişme olabilir ama delile göre dolayısıyla bu hususta süreçte devam ediyor." açıklamasını yaptı.

Gül, kuvvetli şüphe durumunda tutuklamanın gerçekleştiğini belirterek, tutuklamanın bir tedbir olduğuna, mahkumiyet olmadığına işaret etti.

"Görüşmeler olumlu bir şekilde dün yapıldı. Ben daha olumlu anlamda seyretmesi gerektiğini düşünüyorum." diyen Gül, ABD'nin çifte vatandaşlarla ilgili talep ettiği bazı görüşmelerin de sağlandığını bildirdi.

Vize konusundan bağımsız bir şekilde, uluslararası sözleşmelerden kaynaklı olarak bunların sağlandığını belirten Gül, Türkiye'nin bu konuda her türlü yardımı yaptığını da açıkladı. Gül, şunları söyledi:

"Avukatı ile görüştürülmediği noktasında yapılan bir bilgi kirliliği vardı. Bunun da olmadığı ortaya çıktı. Ailesiyle görüştürüldü, avukatlarıyla görüştürüldü, diğer hususlar mahkemelerin takdiridir. Ben bu konuda daha başka bir, farklı bir suiniyet yoksa, normal hukuk çerçevesinde, diplomasi çerçevesinde vizelerle ilgili daha olumlu anlamda bir gelişmenin olmasını bekliyorum. Elbette bunun bağlayıcı bir şey olacağı, şu tarihte olacak diye bir şey söylemek mümkün değil. Ama vizeyle ilgili bir karar alınınca biz de aynen karşılık verilmiştir. Çünkü Türkiye'nin de bu anlamda konuşacağı çok şey var. Bizim orada korumalarımızla ilgili dava, 19 kişi hakkında dava açılıyor. Düşünebiliyor musunuz, Cumhurbaşkanımızın ABD ziyaretinde Amerika'da olmayanlarla ilgili bile dava açılıyor, tutuklama isteniyor. Konuşulacak çok konu var, bunların hepsi de konuşuldu. Tek taraflı değil. Bu konular oldu diye Türkiye vizelerin kaldırılması konusuna gitmemiştir ama bu hususta bir karşılıklık gösterilerek Türkiye de bir adım atmıştır. Ama iyi niyetle, konuşularak bu konuların bir olumlu sonuca bağlanacağını umut ediyorum ben."

Abdulhamit Gül, ABD tarafından iyi niyetli, olumlu bir adım atılması durumunda Türkiye'nin de buna olumlu karşılık vereceğini kaydetti.

Türkiye'deki yargılamaların uluslararası mevzuat çerçevesinde gerçekleştirildiğini vurgulayan Gül, bu hususlarla ilgili gerekli bilgilendirmelerin yapıldığını, olumlu gelişmeleri beklediğini de tekrarladı.

- FETÖ ile bağlantısı ve işlevi nedir?

Adalet Bakanı Gül, Metin Topuz'un tutuklu bazı FETÖ üyeleriyle görüntülerinin ortaya çıktığı hatırlatılarak, "Topuz'un örgütle bağlantısı ve işlevi nedir? Topuz'un örgüt üyelerine vize işlerinde kolaylık sağladığı iddiası doğru mu? Topuz'un ailesinden bir görüşme talebi geldi mi?" yönündeki soruyu da yanıtladı.

Gül, "Ailesiyle görüşme sağlandı. Hatta bu hususla ilgili de savcılık makamlarımız, 'Ailesiyle görüşemedi' beyanları olduğunda 'Ailesinin talebi olması halinde görüşebilir' diye savcılıktaki arkadaşlarımız aradılar, onlar da talep ettiler. Gerekli görüşmeler sağlandı. Türkiye bir sosyal hukuk devleti. Her türlü kolaylık ve yardım yapılmıştır, gösterilmiştir." diye konuştu.

"Metin Topuz'un örgütün içindeki görevi, rolü... Elbette yargılama devam ediyor. Bu anlamda soruşturma gizli bir şekilde sürüyor." diyen Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Zaten bu soruşturmaların neticesinde ortaya çıkacak. Yani, örgüt içerisindeki rolü, neler yapmış... Ama kuvvetli şüphe olduğu için mahkeme tutuklama kararı vermiştir. Savcılık talep etmiştir. Dolayısıyla burada illa bunu yapmıştır... Kesin bir mahkumiyet olsa o zaten yargılama sonucunda çıkacak. Bir şüphe var, bu şüphe kuvvetli. Dolayısıyla bulgular, belgeler de bu kişi üzerine yoğunlaşmış, savcılık da böyle bir talepte bulunmuş. Bize düşen mahkemenin bu yargılama sürecini her iki ülke olarak ve masumiyet ilkesini de koruyarak bu süreci takip etmek. Ama özellikle FETÖ'den tutuklu örgütün üst kademe yöneticileriyle temasları, irtibatları, yoğun görüşmeleri, bunlarla ilgili savcılıkta bu anlamda belgeler var. Eğer böyle bir kuvvetli şüphe olmasaydı tutuklama olmazdı. İfadesi alınırdı, hatta soruşturma da açmazdı. Öncelikle bu Türk vatandaşı. ABD'nin bundan böyle bir kendi üzerine alınacak bir şey yok ki. Türkiye'de doğmuş, büyümüş, bizim vatandaşımız. Suç işlemişse bu yargılanır. Eğer suçsuzsa da en başta kendi vatandaşımızı biz koruruz."

-"Belki irtibatlar artacaktır, farklı kişiler çıkacaktır...

Bir ülkenin kendi vatandaşına suçsuz yere damga vurmaktan kesinlikle mutlu olmayacağına dikkati çeken Gül, suç işleyen birisinin de mutlaka yargı önünde hesap vereceğini belirtti.

Yargılama neticesinde suçsuz olduğunun da ortaya çıkabileceğine işaret eden Abdulhamit Gül, "Kuvvetli bir şüphe var. Savcılık makamı bunu araştırıyor. İddianame hazırlayacak, mahkeme kabul ederse yargılanacak. Ama yoğun bir şüphenin örgütle temas anlamında yoğunlaştığını savcılık kanaat getirdi ki burada böyle bir tasarrufa gitti." dedi.

Gül, başka isimlerin de olup olmayacağının sorulması üzerine de "Soruşturmada çıkan deliller, belgeler, tanıklar, bunların hepsi soruşturmada ilgili kişi aleyhine deliller olabileceği gibi onun lehine de deliller çıkabilir. Dolayısıyla soruşturma tam tamamlanıp iddianame çıkıncaya kadar tüm bunların hepsini savcı topluyor. Belki irtibatlar artacaktır, farklı kişiler çıkacaktır ya da elde delillere göre irtibatın olmadığı anlaşılacaktır. Bunların hepsi muhtemel. Ama savcılık makamı bu konuda en hızlı şekilde, en adil bir şekilde, sorumluluğunun bilincinde olarak soruşturmayı sürdürüyor. Umarım çok kısa bir sürede gerçekler ortaya çıkmış olacak." diye konuştu.

"FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in darbe girişiminden önceki suçlarına ilişkin ABD'ye iade talebini içeren dosyalar gönderilmişti. Gülen'in, darbenin emir ve komutasını yürüttüğüne dair hangi deliller ABD'ye gönderildi? Bu suçlamalarla yeni bir iade talebi oldu mu? İki ülke arasında bununla ilgili bir görüşme trafiği yaşanır mı?" sorusu üzerine Gül, örgütün lideri Gülen'in, FETÖ kapsamında darbe girişiminden önce de ABD'den istendiğini hatırlattı.

ABD ile yapılan adli yardımlaşma uluslararası sözleşmesi çerçevesinde Gülen'in iade edilmesi gerektiğinin altını çizen Gül, kesin bilgi, belge olmasa dahi olası bir nedenin iade için yeterli olacağını söyledi.

Türkiye'de bulunan bir kişi ABD'ye saldırsa ve ABD vatandaşı olsa Türkiye'nin iade için "Bu işi o mu yapmıştır? Belge getirin, yargılayın" demeyeceğini ifade eden Gül, böyle bir durumda Türkiye'nin sözleşmenin gereğini yaparak bu kişiyi ABD'ye iade edeceğini bildirdi.

Bunu yapmanın hem uluslararası hukukun hem de hukuk devletinin gereği olduğunu vurgulayan Gül, her türlü belgenin, kesinleşen tüm kararların verilmesine rağmen iade hususunda bir gelişmenin olmadığına işaret etti.

Gül, en son 2017'nin Temmuz ayında iadeye ilişkin talepnamenin olduğunu, bu konuyla ilgili görüşme yaptıkları ABD Adalet Bakanının "ilgileneceği"ni söylediğini belirterek, "Şu an itibarıyla herhangi bir gelişme olmamıştır. Ama bu konu hem bu heyetlerle olan görüşmede sürekli Türkiye'nin talep ettiği bir husustur. Son Marmaris suikast davasında çıkan kararda da bir numaralı sanık yine Gülen'dir. Bu kararı da dercederek yeni bir talepname daha göndereceğiz. Yeniden iadesini bu anlamda isteyeceğiz. Kemal Batmaz ile ilgili gelen belge üzerinden yeniden bir talepname olacak." dedi.

Bakan Gül, Türkiye'nin varlık mücadelesi anlamındaki bu hukuk mücadelesinin ısrarlı bir şekilde süreceğini bildirdi.

- "Deliller ABD'ye iletildi"

"Gülen'in iadesine yönelik taleplerin kaça ulaştığı" sorusuna Gül, "Beş talepname oldu mahkemeden ayrı ayrı ama neredeyse 100'e yakın klasör, belgeler, ifadeler, itiraflar, deliller açıkça ABD'ye iletildi. Bu konuda öncelikle ABD'nin bu hususta mahkemelerin talebini yerine getirmesini bekliyoruz." yanıtını verdi.

Bakan Gül, "Marmaris suikastı davası eklenince iade talebi 6 mı olacak?" sorusu üzerine, "Bu sürekli gelişen bir şey. Mahkemelerin de takdirinde. Bu konu Türkiye'nin ısrarlı bir şekilde takip ettiği bir konudur. Ben inanıyorum ki ABD'de işleyen bir hukuk bunun gereğini yapacaktır. Bugün ya da yarın ama bir gün bu Gülen'in iadesiyle ilgili mahkemelerce ortaya konan delillerin dikkate alınacağını ümit ediyorum." ifadesini kullandı.

- "Türkiye pratiğine uygun"

"Müftülere nikah yetkisi olarak kamuoyunda tartışılan, il ve ilçe müftülerini de evlendirme memurları arasına alan düzenleme Mecliste kabul edildi. Buna CHP'den ve kadın örgütlerinden tepki var. Bu düzenleme, tepkilerde dile getirildiği gibi 'laikliğe aykırı' bir düzenleme midir?" sorusuna karşılık Gül, "Laikliğe aykırı bir düzenleme söz konusu değil. CHP üyelerinin en az yüzde 90'ı gidip bu nikahı ilk yapacaklardır. Tabanlarına sorsalar böyle bir düzenlemenin çok doğru olduğunu söyleyeceklerdir." yanıtını verdi.

Gül, hem imamın hem de resmi görevlinin nikah kıymasının Türkiye gerçeği olduğunu belirterek, kanunların sosyal hayata uyması gerektiğine işaret etti.

Bir zamanlar uygulanan "şabloncu" yaklaşımın geri teptiğine vurgu yapan Gül, Türkiye'de nüfus memurunun da muhtarın da nikah kıyabildiğini hatırlattı. Gül, "Vatandaşa zorluk çıkarmanın bir gereği yok. Müftüler nikah kıyacak. Müftüler kim? Müftüler de 657 sayılı kanuna göre yemin eden, adaylık statüsünü geçiren, her türlü güvenlik soruşturmasını geçirmiş, Türkiye'ye, laik sosyal hukuk devleti ilkelerine bağlı olarak yetişmiş, üniversite mezunu ve denetime tabi tutulan kamu görevlileri." ifadesini kullandı.

Gül, üniversiteden mezun olmuş bir müftünün kıyacağı nikahtan memnun olunması gerektiğini belirterek, "Türkiye pratiğine uygundur, kayıt dışılığı da ortadan kaldırma anlamında. İşte bir köylü imam nikahı kıydırıyor ki onlar da çekiniyor, bunun ceza kanunu anlamında farklı sorunları var. Pratikte yaşanan sorunun hukuken giderilmesi anlamında bence çok yerinde bir düzenlemedir." dedi.

Bakan Gül, yapılan bir araştırmaya göre vatandaşların yüzde 100'üne yakınının hem resmi nikahı hem de imam nikahını yaptırdığına dikkati çekti.

- "Toplumdan gelen bir talepti"

Nikahla ilgili bir ayrımcılığın olamayacağını vurgulayan Gül, "Bu konuda CHP'nin kullandığı dili ben şiddetle kınıyorum. Çok yanlış ve tehlikeli buluyorum. Bu asla ötekileştirmez. Bu sosyal, Türkiye'nin geleneklerinde olan bir hadisenin hukuki hale getirilmesidir." ifadesini kullandı.

Gül, aileyi güvence altına alan bu düzenlemeden başta CHP'li vatandaşlar olmak üzere herkesin memnun olacağını dile getirerek, bunun laikliğe de uygun olduğuna değindi.

"Müftülerin nikah kıyması düzenlemesi tabandan gelen bir talep üzerine mi oldu, yoksa yukarıdan aşağı mı şekillendi?" sorusunu Gül, "Yukarıdan aşağıya ne kadar yaparsanız yapın eğer toplumda, sosyal hayatta bir karşılığı yoksa bunlar hep kadük kalır. Çıkarsanız bile kanun uygulanmaz. Türkiye'de bazen 'Ben nasıl olsa nikahımı kıydım, imam nikahını yaptım' diye resmi nikaha gitmeyip kurulan aileler var. Evlendiklerinde, çocuk, miras olduğunda çok ciddi sorunlar yaşanıyor." diye yanıtladı.

Adalet Bakanı Gül, resmi görevlinin kıydığı nikahın anında nüfus kaydına verileceğini belirterek, bunun bazı mağduriyetleri gidereceğini vurguladı.

Gül, şunları kaydetti:

"Toplumdan ve sosyal tabandan gelen bir talepti yıllarca, bu talebin de karşılandığı bir düzenleme olmuştur. Umuyorum vatandaşlarımız için çok güzel bir düzenleme olacak. En rahat, en pratik bir şekilde nikahlarını kıyacaklar ve güzel bir aile yuvası kurulmuş olacak."

Gül, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı, açıklamalarda bulundu.

"Ağustos ayında çıkartılan KHK ile Ceza Muhakemesi Kanunu'nda değişiliklik yapıldı. Artık her ihbar için soruşturma başlatılmıyor. Böyle bir düzenlemeye neden ihtiyaç duyuldu?" sorusu üzerine Gül, şunları söyledi:

"Bu vatandaşlarımız için iftirayı, yersiz suçlamayı lekelenmeyi, çamur at izi kalsın davranışını sona erdirecek çok önemli bir düzenleme. FETÖ yargılandırmalarının bilinçli olarak sulandırılması ve yaşanan suistimallerin önüne geçmek için bu düzenlemeye gidildi. Dün Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland ile görüşmemiz oldu. Bir İngiliz vatandaşı, Uluslararası Af Örgütünün Türkiye Temsilcisi hakkında inceleme vardı. Bu inceleme neticesinde kendisiyle ilgili iddialar soyut, genel olduğu için soruşturma açılmamasına karar verildi. OHAL düzenlemesiyle getirdiğimiz bu lekelememe hakkını burada kullandık. 'OHAL döneminde hukuk askıya alındı, özgürlükler kısıtlandı.' diye söyleniyor. Tam da özgürlükleri koruma anlamında, OHAL bile olsa biz vatandaşlarımızın hukukunu koruma anlamında çok önemli bir reform getirdik. Bunu da herkes için savcılarımız uyguluyor."

- "Savcılar, iftira atanlarla ilgili soruşturma başlatıyor"

Düzenlemeden önce yargıya "bu kişi şu terör örgütüyle bağlantılı" şeklinde çok sayıda isimsiz ve soyut dilekçe ve ihbarın geldiğini vurgulayan Gül, bu başvurular üzerine de adli makamların dosya açtığını, dosyaya bağlı olarak da emniyet güçlerinin hakkında iddiada bulunan kişinin ev ya da işyerine gönderildiğini belirtti.

Yapılan düzenlemeyle, iddiaların hedefindeki kişiler hakkında kayıt açılmayacağını, böylelikle de vatandaşların lekelenmeyeceğini anlatan Bakan Gül, şöyle devam etti:

"İster OHAL olsun ister farklı hal olsun hiç kimse haksız yere kimseyi suçlayamayacak. Savcılarımız da iftira atanlarla ilgili soruşturma başlatıyor. Kimse bu yargılamaları sulandırmaya kalkmasın. Asıl terör örgütleriyle mücadele eden yargıyı meşgul etmesin. Bir iş yükü getiriyor, iş yapanı, iş adamlarını, vatandaşları, memuru bu konuda iftiralarla tedirgin ediyorlar. Bunu ortadan kaldıracak bir düzenleme yapılmıştır."

Bakan Gül, FETÖ tutuklularına tek tip kıyafet giydirilmesiyle ilgili olarak "Bu konuda teknik çalışmalar var. Elbette yönetmelikte olsaydı daha erken yapılabilirdi. Ama bir kanun gerekiyor. Muhtemelen KHK düzenlemesinde, bir kanun düzenlemesinde değerlendirilecek bir konudur. Teknik hazırlıklar, değerlendirmeler yapıldıktan sonra en kısa sürede yürürlüğe gireceğini söyleyebilirim." açıklamasını yaptı.

- "4 bin hakim savcı ihraç edildi"

"FETÖ ile mücadele kapsamında Adalet Bakanlığı ve yargı kurumlarından ilişkisi kesilen personel sayısı kaçtır? Oluşan açık nedeniyle Adalet Bakanlığına yeni personel alımı söz konusu mu?" sorusuna Gül, şu yanıtı verdi:

"4 bin hakim savcı ihraç edildi. Bu toplam hakim savcıların üçte biri. Bu, yargıya güvenin azalmasının en büyük sebeplerinden biri. Gezi olayları sürecinde çadırları yakan polislerin FETÖ örgütü olduğu, oraya giden çocuklarla ilgili, yargılananlarla ilgili aşağı ya da yukarı cezayı verenlerin aslında bu örgüte mensup yargı mensupları olduğu görülüyor. Yine Kobani olaylarında oradaki kamu görevlilerinin parmağı… O dönem Türkiye'deki belli bazı davalar ve kamuoyunda hükümete ve adalete güveni azaltan hangi gelişme varsa ya güvenlilik ya yargı bürokrasisinin verdiği kararlardan kaynaklı olduğunu görüyoruz. Bunu yapanlar tespit edilip, ihraç edildi. Dolayısıyla yargıda bu ayıklamanın ardından bundan sonra hakim savcılarımıza güveninin daha da artacağı bir döneme ulaştığımızı düşünüyorum."

Adalet Bakanı Gül, mevcutta görev yapan bütün hakim ve savcılara sonuna kadar güvendiklerinin altını çizerek, "Bütün vatandaşlarımız da güvensinler. Biz, 'şu kadar daha FETÖ'cü vardır.' diye asla bir şey söylemeyiz. Bu her organda, her kurumda belgeli, bilgili, delilli bir şey çıkması durumunda olabilir ama biz şu anda bütün hakim ve savcılarımıza güveniyoruz. ByLock kullanan bir adliye çalışanı adının olduğu dosyadan adını silebiliyor. Bu örgüt takiyeyi rehber edindiği için her zaman çıkabilir. 'Şu kadar temizledik bitti.' denemez ama herkese şüpheli gözüyle de bakılamaz." ifadelerini kullandı.

"Anayasa değişikliğine ilişkin uyum kapsamında Bakanlığınızın yeni uyum yasaları çalışmaları sürüyor. Bunların kapsamı ne olacak? Hangi düzenlemeleri içeren taslaklar Meclise gönderilecek?" sorusuna Gül, 16 Nisan'daki referandum sonrasında anayasa değişikliğinin gerçekleştirildiğini hatırlattı. Anayasa değişikliğine uygun olarak da kanunlarda uyum yasalarının çıkması gerektiğine işaret eden Gül, konuyla ilgili Adalet Bakanlığının teknik olarak çalışmaları tamamladığını bildirdi.

Siyasi partiler kanununun yargıya ilişkin yapılması gereken değişiklikleri, milletvekili seçim kanunu ile cumhurbaşkanı seçim kanunu hususlarındaki çalışmaları yaptıklarını belirten Gül, konuların nihai hale gelmesi halinde kamuoyuda tartışılacağını, sonrasında Mecliste kanunlaşacağını ifade etti.

Bakan Gül, "Çok daha katılımcı, demokrasiyi güçlendiren, dolayısıyla Türkiye'yi ve hukuku güçlendiren bir yasa çalışması olduğunu ifade edebilirim. Yine toplumun her kesiminin görüşlerini alarak kanun Mecliste yasallaşacaktır." dedi.

"Seçim kanunuyla ilgili olarak partinizin ilan edilmiş bir görüşü var mı?" sorusu üzerine Gül, bir takım teknik konular olduğunu, bunların belki binlerce kez düzenlendiğini belirtti.

Siyasal katılım anlamında işin mimarisi için partinin bir çalışma yapması gerektiğini aktaran Gül, AK Parti'nin çalışma yaptığını, diğer partilerin de olgunlaştıktan sonra katkılarının olacağını söyledi. Gül, çalışmaların siyasal tasarım tamamlandıktan sonra kamuoyuyla paylaşılacağına işaret etti.

Çok hummalı bir çalışma bir şekilde yürütüldüğünü belirten Gül, milletin "evet" diyerek kabul ettiği anayasa değişikliğinin ruhuna uygun, demokratik temsili daha da artıracak, toplumun her kesiminin Mecliste temsiliyetini sağlayacak bir düzenleme olacağını vurguladı.

- "Millet kimi isterse egemen olacağı sistemi inşa etmeye çalıştık"

Bakan Gül, şöyle devam etti:

"Biz Anayasa çalışmaları sürecinde MHP ile yapmış olduğumuz görüşmede, bir araya geldiğimiz her ortamda ve genel başkanlarımızla birlikte bir araya geldiğimizde parti, amblem ve metinleri bir tarafa bıraktık. Memlekette 50 sene sonra da kim gelirse, Türkiye'deki tüm o yaşama kültürünü, 80 milyonu kucaklayacak hangi demokratik sistem, kurumlar ve aygıtlar olsun, hep ona baktık. Bir gün AK Parti'nin de MHP'nin de farklı bir yerde ya da 10-20 sene sonra siyasal kültür ne olursa olsun milletin egemen olacağı bir sistemi tasavvur etmeye çalıştık. Yani bürokratik vesayet, oligarşiyi ortadan tamamıyla kaldıracak, ama millet kimi isterse her zaman egemen olacağı sistemi inşa etmeye çalıştık."

Uzlaşının her şeyden daha önemli olduğunu vurgulayan Gül, MHP ile uzlaştıkları temel noktanın Türkiye Cumhuriyetinin bekası ve 80 milyonun birliği beraberliği olduğuna dikkati çekti.

Ortaya çıkan metnin Türkiye için çok önemli olduğunu aktaran Gül, "Biz arzu ederdik ki CHP de o Anayasa çalışmalarına katılsın. Hep çağrılarımızı yaptık. Ama böyle önemli bir sorunda, çözüm noktasında masaya gelmedi CHP. Şimdi de biz bu uyum yasalarıyla ilgili CHP'nin yapacağı olumlu katkılardan istifade etmek isteriz." ifadesini kullandı.

Gül, konuya bir parti taassubundan öte memleket meselesi olarak bakılması gerektiğini belirterek, MHP ile sürecin devam edeceğini vurguladı.

- "Adil Öksüz ile ilgili yakalama kararı çıkarttırdık"

"FETÖ'nün hava kuvvetleri imamı firari Adil Öksüz'ün Almanya'ya kaçtığı haberleri üzerine Dışişleri Bakanlığı bir nota göndermişti. Şu ana kadar Almanya'dan herhangi bir resmi bilgi, geldi mi? Öksüz'ün Almanya'da bulunduğu doğru mu?" sorusuna Gül, basında bu yönde haberler çıkınca Adil Öksüz ile ilgili Ankara Ağır Ceza Mahkemesinde yakalama kararı çıkartıldığını söyledi. Gül, Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla da Adil Öksüz'ün Almanya'dan talep edildiğine değindi.

Bakan Gül, şunları kaydetti:

"Bu günlerde Adil Öksüz'ün evinin olduğu iddia edilerek, Almanya'da olduğu, yaşadığına ilişkin yeni bir haber daha çıktı. Bununla ilgili de yine tekrar, daha somut bu belgeyle bir daha istenecek. Yargı, Türkiye'nin bekasını ortadan kaldırmak isteyen bu örgüt üyeleriyle Türkiye Cumhuriyeti ay yıldızlı bayrağımız dalgalandığı sürece bu suçlularla ilgili mücadeleyi asla bırakmayacaktır. Bu kişisel bir mücadele değil, devletin mücadelesi. Bu talepler yapıldı, yapılmaya devam edilecek."

Gül, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) sivil yöneticilerinden tutuklu Kemal Batmaz'ın FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'le görüşeceğini söylediği sorgu tutanağının ABD'den gönderildiği ve bu belgenin dava dosyasına girdiği hatırlatılarak, "Bu belge, ABD'nin FETÖ'ye yönelik soruşturma ve davaları önemsediğini gösterir mi? Batmaz ve diğer sivil yöneticilerle ilgili yeni deliller söz konusu mu?" sorusuna karşılık, "Kemal Batmaz, en az Adil Öksüz kadar önemli bir isimdir. Yargılama sürecinde ortaya çıkıyor. Belki de en azından eştir, belki daha üsttür. Yargılamalar sonucunda çıkan bulgular onu gösteriyor." ifadesini kullandı.

Gelen belgenin ABD'nin bu davaları önemsemesi olarak da yorumlanabileceğini belirten Gül, "İşin realitesi... Mızrak çuvala sığmıyor, gerçekler. Bu ortaya çıkan belgelerden sadece bir tanesidir." diye konuştu.

Gül, bunu iyi niyetli bir yaklaşım olarak değerlendirebileceklerini vurgulayarak, "Bunun neticesinde, bu gerekçeyle de FETO'nün iadesi anlamında somut bir bulgu olmuştur. Bu konu da ilgili makamlarca değerlendirilip yine Amerika'dan talebe de konu olacaktır." dedi.

- "FETÖ yargılamalarında şu anda 50 bin 66 tutuklu bulunmakta"

Bakan Gül, "Darbe girişiminin ardından cumhuriyet savcılıklarınca kaç ilde kaç dava açıldı? Ayrıca kaç sanığa hangi oranlarda ceza verildi? FETÖ'den tutukluların güncel sayısı nedir? Bir de kamuoyu bu davaların ne zaman sona ereceğini merak ediyor, bu konuda görüşlerinizi almak isteriz. Son olarak da FETÖ tutuklularının diğer suçlardan hükümlülerle aynı koğuşlarda kalmasına yönelik bir çalışma olacak mı?" şeklindeki soru üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu:

"FETÖ yargılamalarında şu anda 50 bin 66 tutuklu bulunmakta. Bu yargılamalar sebebiyle tahliyeler, tutuksuz yargılamalar da olmakta ya da yeni yargılamada elbette yeni tutuklamalar da olabilir. 2 bin 128 kişi hakkında bir mahkumiyet verilmiştir. FETÖ soruşturmalarında 591 kişi beraat etmiştir. 7 bin 468 soruşturma dosyası bulunmaktadır. Bunlar genel olarak değişiklik arz etmektedir. Yani bugün de, yarın da dava açılıyor, mahkumiyet kararı alanlar, beraat edenler oluyor.

Davaların ne zaman sonuçlanacağına ilişkin bir tahminde bulunmak, elbette mahkemeler bunu takdir edecek, yargılamalar bunu sonuçlandıracak ama şunu söylemem gerekir, yargılamalarda herhangi bir gecikme olmamaktadır. Bu konuda da bazı teknik sıkıntılar Bakanlığımızca giderilmektedir. Yani özellikle Ankara ve İstanbul'da yaşanan bazı sorunlar var, yani duruşma salonunun yetersiz olması..."

Ankara ve İstanbul'da yeni duruşma salonlarına ilişkin inşaatların devam ettiğine değinen Gül, "Bir an evvel herkesin adil, hızlı bir şekilde yargılanma hakkı var. O kişiler de, sanıklar da bir an evvel yargılanacak." ifadesini kullandı.

- "Ağırlaştırılmış müebbet, örgütün psikolojisini çökertmiş durumdadır"

Adalet Bakanı Gül, mahkemeler içerisinde yeni heyetler oluşturmak noktasında çok hızlı adımların atıldığını, yeni mahkemelerin kurulduğunu vurgulayarak, "Dolayısıyla yargılamalar çok hızlı, adil bir şekilde yapılacaktır. Bu konuda kimsenin şüphesi olmasın." açıklamasında bulundu.

Hakim ve savcıların duruşma bittikten sonra gece yarılarına kadar da dosyalarına çalıştığına dikkati çeken Gül, zabıt katibinden hakim ve savcılara kadar bütün yargı çalışanlarına, millet adına teşekkürlerini iletti. Gül, yargılamaların hızlı bir şekilde sona ereceğini, fakat bu konuda bir tarih vermenin doğru olmadığını aktararak, yakın zaman içerisinde mahkemelerin hızlı bir şekilde karar almaya başladığına işaret etti.

Bakan Gül, şöyle devam etti:

"Büyük fedakarlıklarla yargılamalar milletimiz adına devam ediyor. Milletimiz müsterih olsun, 250 şehidimizin kanı yerde kalmayacak. Adalet terazisinden şaşmadan bu suçlular cezalarını alacaklar. Ağırlaştırılmış müebbetler geliyor. Terör örgütü mensupları birbirlerine rüyalarla 'Bugün çıkıyoruz, yarın çıkıyoruz' diye söylediklerinde, bu ağırlaştırılmış müebbet, örgütün psikolojisini çökertmiş durumdadır. İtiraflar, çözülmeler de artmaktadır.

Terör örgütü üyeliğinden yargılanan kişiler, itiraf etmesi, pişman olması, somut belge, bilgi vererek örgütün çökmesine katkıda bulunmaları halinde etkin pişmanlık nedeniyle hiç ceza almama durumları bile vardır. Bu konularla ilgili eğer gerçekten bir pişmanlık, Türk adaletine duyulan bir güven, ailelerde de böyle bir şey varsa, kendi yakınlarına gitsinler, bu hususta yasal haklarını kullansınlar."

Gül, FETÖ ile mücadelenin bir parti meselesi değil, çocukların, Türkiye'nin geleceğini tehdit eden bir örgütle mücadele anlamına geldiğinin altını çizerek, örgütün çökmesine katkıda bulunacak somut bilgi ve belge veren kişilere yönelik mahkemelerin cezayı indirme veya ceza vermeme yönünde yasal imkanları sağlayacağını belirtti.

- "Cezaevi inşaatlarımız devam ediyor"

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, bakanlığın FETÖ'den mahkum olanların hangi cezaevlerinde nasıl barındırılacağına ilişkin planlamasının sorulması üzerine, hüküm giyen FETÖ mensuplarının hemen tek kişilik hücrelere alındığına dikkati çekti.

Şu anda darbenin elebaşlarının bir veya üç kişilik hücrelerde kaldığını belirten Gül, "Teknik kapasite yetersizliğinden dolayı koğuşlarda kalanlar da oluyor ama çok yoğun bir şekilde yeni cezaevleri yapılmakta. 330 bin kapasiteye çıkacak şekilde cezaevi inşaatlarımız devam ediyor. Önümüzdeki yıl da bu ihaleler ve yeni inşaatlar yapılacak, değişik illerde." bilgisini paylaştı.

İmkanların insani açıdan da iyileştirildiği bir inşa sürecinin sürdüğünü vurgulayan Gül, "Amacımız daha az kişinin, özellikle örgüt elemanlarının da farklı yerlerde kalması. Muğla Marmaris suikast davasında karar verildikten sonra bunların hepsi Türkiye'nin farklı yerlerine dağıtıldı. Genel yaklaşım, bunlar hücresel ya da organik bir şekilde bir irtibat kuramayacakları, birbirleriyle temas edemeyecek şekilde anında Türkiye'nin farklı yerlerine, karar verilir verilmez farklı illere dağıtıldı." ifadesini kullandı.

"Cezaevlerinde de neler yaptıklarını, dışarıdan kimlerin onlara destek verdiğini takip ediyoruz. Devletimizin gözleri üzerindedir." diyen Gül, bu konuda hem Emniyet'in hem de yargı organlarının gereken takibi yürüttüğünü ve kimin hangi adımı attığının farkında olduğunu kaydetti.

"Yeni yargı reformu stratejesinin hazırlanıp hazırlanmayacağına" yönelik soru üzerine Gül, AK Parti iktidarları döneminde yargılamaların adil, etkin ve hızlı şekilde yapılmasına yönelik çalışmalar gerçekleştirildiğini belirtti.

Mahkemelerin yaklaşık 6 milyon dosyaya baktığını bildiren Gül, dosyalardaki sanık sayılarının da değiştiğini hatırlattı.

Uzun sürebilecek davaların kısa zaman dilimlerinde tamamlandığını ve bu konuda büyük bir özverinin bulunduğunu ifade eden Gül, hakim ve savcıların yüzde 50'sinin 5 yıldan daha az kıdeme sahip olduğunu aktardı.

Gül, FETÖ kapsamında bazı hakim ve savcıların ihraç edildiğini, yeni alınan hakim ve savcıların da büyük fedakarlıkla çalışmalar yaptığını anlattı.

İş Mahkemeleri Kanunu'nun TBMM'de kabul edilerek yasalaştığını anımsatan Gül, 200 binin üzerindeki dosyanın dava açılmadan arabulucuya gitmesine yönelik düzenleme yapıldığını dile getirdi.

Söz konusu düzenlemenin yargının hızlandırılması için gerçekleştirildiğine dikkati çeken Gül, anlaşma sağlanamadığında dava açma hakkı tanınacağını bildirdi.

- "Aile arabuluculuğu üzerinde çalışıyoruz"

Adalet Bakanı Gül, üzerinde çalışılan yargı paketine ilişkin şu bilgileri verdi:

"Vatandaşın vatandaşla, vatandaşın kamuyla, kamunun kamuyla olan uyuşmazlıklarının da mahkeme dışı yollarla çözülmesi için bir yargı paketi üzerinde çalışıyoruz. Daha hızlı, etkin bir yargılama noktasında bu çalışmalarımız tamamlandığında bunları hayata geçireceğiz. Aile arabuluculuğu konusunu da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız ile çalışıyoruz. Adliyelerde herkesin önünde, özellikle aile mahremiyetini de ortadan kaldıracak şekilde mahkemelere gitmek yerine, boşanma konusunda bir dava açmadan aile arabuluculuk kurumuna giderek bu konuda mümkünse uzlaşmayı ya da südürülemez bir haldeyse, boşanacaklarsa da mahkemeye gitmeden kendilerinin bir uzman marifetiyle, arabulucu ya da hakem marifetiyle mahkeme psikolojisini görmeden bir aile arabuluculuğu üzerinde de çalışıyoruz."

Dava açılmadan aile kurumunun ayakta durabilmesi için arabulucuya, hakeme gitme ve düşünme için süre verebilmeye yönelik çalışmalar yapıldığını belirten Gül, arabulucuyu yaygınlaştırmaya ilişkin çalışmaların da sürdüğünü aktardı.

- "Sanıyorum haftaya mülakat sonucunu açıklar"

"Hakim ve savcı alımıyla ilgili yapılan mülakatların sonuçlarının ne zaman açıklanacağının" sorulması üzerine Gül, "Hakimlik sınavıyla ilgili komisyonumuz mülakatları bitirdi. Sanıyorum haftaya bakanlığımız hakimlik, savcılık ile ilgili yaptığı mülakat sonucunu açıklar. Komisyonumuz son çalışmalarını bitiriyor." bilgisini paylaştı.

"Yurt dışında bulunduğu tespit edilen ve hakkında yakalama kararı çıkartılan kaç FETÖ üyesi var?" sorusu üzerine ise Gül, FETÖ üyelerinin yurt dışında ya da Türkiye'de bulunup bulunmadığına yönelik çalışmalar yapıldığını ifade etti.

İhraç edilen ve aranan bir FETÖ üyesi hakimin, dün Türkiye'de yakalandığını bildiren Gül, tespitlerin sürdüğünü kaydetti.

"Bakan olduktan sonra hayatında nelerin değiştiğinin" sorulması üzerine Gül, çocuğunun, Başbakanlığa "Babamı görmek istiyorum." şeklinde dilekçe yazdığını söyledi.

Bakan Gül, Türkiye'nin FETÖ, PKK ve DEAŞ ile mücadele eden bir ülke olduğunu, Türkiye'nin bekası için de yoğun mücadele gerektiğini, bu mücadeleye devam ettiklerini belirtti.