23 Nisan 2024 Salı / 15 Sevval 1445

Bağış: Tarihimizin en özgürlükçü dönemini yaşıyoruz

Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, 'Türkiye, insan hakları açısından, ifade özgürlüğü, vicdan özgürlüğü açısından belki de tarihimizin en önemli en özgürlükçü dönemini yaşıyor' dedi.

3 Ocak 2013 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Bağış: Tarihimizin en özgürlükçü dönemini yaşıyoruz
Bağış, Marriott Otel'de düzenlenen 5. Büyükelçiler Konferansı'nda "Türkiye-AB İlişkileri" başlıklı oturuma katıldı.

"Dünyanın dört bir yanından anavatanlarına dönen büyükelçilere hoş geldiniz" diyerek konuşmasına başlayan Bağış, konferansla birlikte diplomatlarla

AB sürecini değerlendirme, son bir yılın muhasebesini yapıp, 2013 yılına ait atılacak adımları paylaşma fırsatı bulduklarını söyledi.

Dışişleri camiasının Asala terör örgütüne çok şehit verdiğini hatırlatan Bağış, konuşmasında tüm şehitleri andı.

Bağış, Türk diplomatların çalışmalarından övgüyle bahsederek, "Bizim diplomatlarımız, bugün dünyanın neresine gidersek gidelim, herkesin parmakla gösterdiği ve mesleki tecrübesine saygı gösterdiği bir konuma geldi. Bu yüzden
herbirinize teşekkür ediyorum, göğsümüzü kabarttığınız için şükranlarımı sunuyorum" diye konuştu.

Atatürk'ün "Dışişlerinde dürüst ve açık olan siyasetimiz özellikle barış fikrine dayalıdır, milletlerarası herhangi bir sorunumuzu barış araçlarıyla çözümlemeyi aramak bizim çıkar ve anlayışımıza uyan bir yoldur" sözlerini hatırlatan Bağış, 5. Büyükelçiler Konferansı'nın temasını oluşturan "insani diplomasinin" aslında Türk devletinin kurulduğu günden bu yana devleti kuranların kendilerine hedef gösterdiği bir yaklaşım olduğunu kaydetti.

"Çok şükür Türk diplomatı her zaman Türkiye'ye yaraşır şekilde büyük düşünmüştür" diyen Bağış, diplomatların yeri geldiğinde başkalarını kurtarmak adına kendi hayatlarını tehlikeye attığını aktardı. Bağış sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugün Türkiye'nin uluslararası kamuoyunda yaşadığı saygınlığın arkasında çok uzun yıllara dayanan diplomasi geleneğimizin olması ve bugüne kadar ülkesi için, milleti için hayatlarını riske eden diplomatların olduğu bir gerçektir. Çok farklı bir noktaya gelen diplomasimiz artık Türkiye'nin bütün büyükelçilerinin bulundukları görev yerlerinde adaletin, barışın temsilcileri olarak gözlemlenmelerine yol açmıştır. Belki bugün dünyadaki diplomat sayısı itibarıyla Türk diplomasisi 9'uncu sırada ama etki itibarıyla çok daha farklı bir noktaya gelmiştir."

Bağış, Türkiye'nin dünyanın dört bir yanında yankılanan gururu olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Komşusu açken tok yatmamayı kendine şiar edinmiş bir ümmetin mensubuysak, insani diplomasi sadece cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana değil aslında tarihimiz boyunca bizim takip etmemiz gereken bir süreç olmuştur. Bu yüzden bizim diplomasimizin sınırları insan faktörüyle belirlenir. Dünyanın neresinde olursa olsun, hangi coğrafyadan olursa olsun Türkiye'yi bir umut kapısı olarak gören, Türkiye;yi bir çare olarak gören insanların sığınağı konumunda olmuşuz."

"Bugün gerçekten Suriye'de, Afganistan'da, Somali'de, Mısır'da Türkiye'nin onlar için oynadığı rolün farkında olan milyonlarca insan var" diyen Bağış, o insanların dualarının kendilerini etkilemeye başladığını aktardı.

Mısır'a giden dönemin Fransa lideri Sarkozy ve İngiltere Başbakanı Cameron'ın ancak üç yüz kişinin toplanabildiği bir kalabalığa hitap ettiğini aktaran Bağış, "Ama Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı sabahın 02'sinde Kahire
Havalimanı'na indiğinde eğer kendisini 20 bin Mısırlı karşılıyorsa, Libya'da bir cuma namazı sonrası meydanda toplanan 30 bin kişiye hitap ettiğinde onlara laikliğin önemini anlatan bir konuşma yapabiliyorsa Türkiye'nin doğunun en batılı, batının en doğulu ülke olduğu çok net bir şekilde ortaya çıkıyor. İşte Türkiye'yi diğer ülkelerden farklı kılan özellik budur" şeklinde sözlerini sürdürdü.

-Türkiye'nin Ortadoğu'da oynadığı rol-

Ortadoğu'da yaşanan değişimin çok önemli olduğuna dikkati çeken Egemen Bağış, Türkiye'nin bölgede oynadığı rolü şöyle anlattı: "Ortadoğu'daki değişimde oynadığımız rol bizim batıda gördüğümüz ilgiyi çok net etkiliyor. Bugün Avrupalı yetkililer bölgeye yapacakları her ziyarette bizim görüşlerimizi alıyorlar, hatta bölgelerindeki politikalarla ilgili bizimle istişare etmeye çalışıyorlar. Bu Türkiye'nin geldiği noktayı gösteriyor."

Bağış, bugün Türkiye'yi ilham kaynağı olarak gören liderlerin hepsinin, Türkiye'nin AB yolunda attığı adımların onlar için ayrı bir ilham kaynağı olduğuna da değindi.

AB sürecini başlattıkları ilk günden itibaren, Türkiye'nin demokrasinin her geçen gün güçlendiğine vurgu yapan Bağış, şunları kaydetti: "Bugün Türkiye, insan hakları açısından, ifade özgürlüğü, vicdan özgürlüğü açısından belki de tarihimizin en önemli, en özgürlükçü dönemini yaşıyor. Bunu söylerken ülkemizin her açıdan mükemmel olduğunu iddia etmiyorum, hala sorunlarımız var ama bugünün Türkiyesinin dünden çok daha iyi bir noktada olduğu ve inşallah yarınının Türkiyesinin de bugünden çok daha iyi yere varacağını görüyoruz."

-Güney Kıbrıs'ın AB dönem başkanlığı-

Bu özgüvenin arkasında AB reform sürecinin bulunduğunu dile getiren Bağış, 3 ay önce kabul edilen yargı reformu paketi sayesinde 33 bin 500 tutuklunun serbest bırakıldığını anlattı.

"34 bin aile bugün daha mutlu" diyen Bağış, AB'nin ilerleme raporunu eleştirdi. Yapılan reformlarla ilgili kendi raporlarını hazırlamak istediklerini söyleyen Bağış, 270 sayfalık bir rapor hazırladıklarını aktardı.

"Birçok farklı konularda reform çalışmaları gerçekleştirdik" diyen Bağış, AB'nin Türkiye'de yapılan reformları görmemezlikten gelmesinin bir haksızlık olduğunu dile getirdi.

AB'nin raporunu da önemsediklerine vurgu yapan Bağış, "Kendilerine göre haklı oldukları yerler vardır, içinde haklı eleştiriler vardır ama haksız eleştireler de vardır. 2012'de farklı inanç gruplarına ait vakıflara devletimizin iade ettiği mülkün toplam değeri 2 milyon Avro'ya varmıştır. Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde yapılmadığı gibi AB üyesi ülkelerinde toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan inanç grubunun dışındaki inanç gruplarına bu kadar bonkör davranabilen başka bir ülke de yoktur. Ama ona rağmen ilerleme raporunda bu zamana kadar hiç görmediğimiz cümle gördük. 'Türkiye'de farklı inanç gruplarına karşı hoşgörüsüzlük kültürü vardır' diye bir cümle var. Tabiki tanımadığımız, diplomatik ilişkilerimizin olmadığı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin dönem başkanlığında farklı birşey bekleyemezdik. Ama biz bu süreçte çok önemli adımları da atmayı başardık. Pozitif Gündem adı altında yeni bir süreci icat ettirdik ve belki de hiç bir dönem başkanlığında olmadığı kadar bereketli bir dönem başkanlığını yaşadık. Bloke edilmiş 8 ayrı fasılda çalışma grupları oluşturduk ve dönem başkanlığını by-passlayarak komisyonla direkt ilişkiye girdik" ifadelerini kullandı.

Vize muafiyet konusuna değinen Bağış, 30 yıldır Türkiye'nin yapamadığı komisyonun bütün üye ülkelerden oy birliğiyle Türkiye ile vize muafiyet görüşmelerine başlama yetkisini almasını sağladıklarını kaydetti.

Rum dönem başkanlığına rağmen, AB'de çok önemli adımlar attıklarını söyleyen Bağış, "Biz de kendi insani diplomasi AB sürecine yansıtmaya çalıştık. Kendi vatandaşlarımızın çıkarları için atılması gereken adımları attık. Bundan
sonraki süreçte de önemli gelişmeler kaydedeceğimize inanıyorum" diye konuştu.

Egemen Bağış, İrlanda dönem başkanlığında daha fazla aşama katedileceğine inandıklarını hatırlatarak, yeni dönemde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Brüksel'de AB liderler zirvesine katılacağına şahitlik edebileceklerini de sözlerine ekledi.