20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

Binali Yıldırım: Bu süreçte Türkiye olarak sağduyuyu elden bırakmayacağız

Başbakan Yıldırım, Türkiye ile ABD'nin vize işlemlerini karşılıklı askıya almasına dair, 'Temennimiz iki müttefik arasındaki ilişkilerin kısa sürede normale dönmesidir. Bu süreçte Türkiye olarak sağduyuyu elden bırakmayacağız.' dedi.

AA11 Ekim 2017 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:
Binali Yıldırım: Bu süreçte Türkiye olarak sağduyuyu elden bırakmayacağız

Yıldırım, Çankaya Köşkü'nde düzenlenen "Valiler Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, mevcut idari yönetim yapısının 2 bin 200 yılık Türk devlet geleneğini ve birikimini ifade ettiğini belirtti.

Türk milletinin temel özelliklerinden birinin de tarihi yolculuk esnasında gidilen coğrafyalarda tanışılan kültürlerin müspet yönlerini kendi potasında eritmek olduğunu anlatan Yıldırım, bunun Türkiye'nin tarih ve mazi kültürünü zenginleştiren önemli bir unsur olduğunu söyledi.

Başbakan Yıldırım, bugünkü devlet kurumlarının geçmişine bakıldığı zaman yüzlerce hatta binlerce yılı aşan bir geleneğin olduğunu gördüklerine dikkati çekti.

Osmanlı devletini teşkil eden 33 vilayet üzerinde bugün 60'dan fazla devlet ve hükümet kurulduğunu vurgulayan Yıldırım, köklü geleneğin tüm bu toprakları adaletle disiplinli idari yapısıyla başarılı bir şekilde yürüterek, bugünlere geldiğini aktardı.

Bu eşine az rastlanan başarının kodlarının Orhun abidelerinde görülebileceğini belirten Yıldırım, şöyle devam etti:

"Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe ilini, töreni kim bozabilir? İşte biz devlet yönetimini böylesine önem atfeden kadim bir geleneği sahibiz. Sizler de 81 ilimizin en üst düzey yöneticileri olarak bu geleneği sürdürüyor, ağır bir vazifeyi omuzlarınızda taşıyorsunuz. Devletimizin, şehirlerimizdeki tutan elleri, hizmete koşan ayakları, şefkatle bakan gözleri, hakkı işiten kulakları ve hisseden kalbi konumundasınız. Sizler, bizler, 15 yıldır Türkiye'yi takip eden değil takip edilen bir ülke haline getirmek için büyük gayret gösteriyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde çıktığımız bu kutlu yolculukta hepimize önemli görevler düşüyor."

Türkiye ile ABD'nin vize işlemlerini karşılıklı askıya almasına da değinen Yıldırım, son günlerde Amerika ile yaşanan vize krizinin gündemin sıcak konularından birini oluşturduğunu dile getirdi.

Amerika'nın diplomatik misyonlarının güvenlik zafiyetini öne sürerek, vize işlemlerini askıya aldığını duyurduğunu anımsatan Yıldırım, "Biz de yakışanı yaptık, mütekabiliyet esasına dayanarak aynı karşılığı verdik. Temennimiz, iki müttefik arasındaki ilişkilerin kısa sürede normale dönmesidir. Bölgesel ve küresel gerilimlerin tırmanmakta olduğu bu süreçte Türkiye olarak sağduyuyu elden bırakmayacağız." ifadelerini kullandı.

Başbakan Yıldırım, ülke ve milletin, istikrarı bozmaya çalışan e-muhtıra, gezi olayları, 17-25 Aralık darbe girişimi ve 15 Temmuz kanlı darbe girişimi ile birçok kez sindirilmeye çalışıldığını belirtti.

Ülkenin bölgede yaşanan terör olayları nedeniyle hedef ülke konumuna getirildiğinin altını çizen Yıldırım, şunları kaydetti:

"Bütün bu gelişmeleri dikkate alarak, özellikle terörle mücadelede olay sonrası operasyon yaklaşımını bırakıp, kesintisiz operasyon yöntemine geçerek, faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Başka bir deyişle müdafaa anlayışı ile değil taarruz anlayışı ile terörle mücadeleye devam ediyoruz. Bir yandan dağda terörist kovalıyor, şehirde spor salonu, okullar açıyoruz, hizmet tesislerini hizmete veriyoruz. Fabrikalarda kendi silahımızı, insanlı ve insansız hava araçlarımızı üretiyoruz.

Son bir yılda teröre karşı, teröristlere karşı 178'i büyük olmak üzere toplam 42 bin 650 operasyonu başarıyla gerçekleştirdik. Bu faaliyette 298 bin polis, asker ve güvenlik korucusu aktif görev aldı. Son iki yıl içerisinde terörle mücadelede muazzam bir uyum mevcuttur. Asker, polis, jandarma, bütün birimler birbirleri ile dayanışma halinde uyumlu bir şekilde bu mücadeleyi başarıyla devam ettirmektedir. Şehirde ve kırsalda PKK bölücü terör örgütüne karşı net bir saha hakimiyeti tesis edilmiştir. Bölücü örgütün yollara mayın döşemesini engellemek amacıyla güvenli yollar projesini de başlatmış bulunuyoruz. Bu bağlamda, toplamda 2 bin kilometreyi aşan yolu güvenlik yolları kapsamında ele aldık ve inşa ettik."

Başbakan Yıldırım, uyuşturucu ve kaçakçılık operasyonlarıyla da örgüte ağır darbe vurularak, finans kaynaklarını lojistik desteklerini önemli ölçüde kısıtladıklarını vurguladı.

Gençleri, dini duygularını istismar ederek hedef alan bir diğer terör örgütünün de DEAŞ olduğuna dikkat çeken Yıldırım, bu örgüt ile de aynı kararlılıkla mücadelenin sürdüğünü bildirdi.

Fırat Kalkanı Harekatı'yla DEAŞ'ın elinden alınarak özgürleştirilen bölgelere Suriyelilerin döndüklerini hatırlatan Yıldırım, "Bu sene başından itibaren bin DEAŞ mensubu tutuklandı. 146 ülkeden 53 bin kişinin üzerinde terör zanlısına ülkeye giriş yasağı getirildi." diye konuştu.

Başbakan Yıldırım, 1960, 1980 darbelerinden daha büyük tahribat yapan 15 Temmuz'un faili olan FETÖ'ye de göz açtırmadıklarını belirterek, şöyle devam etti:

"Milletimizin inanç değerlerine, hayırseverlik anlayışına, eğitim aşkına karşı istismar araçları geliştirerek kendine alan açan FETÖ mensupları, bugün Allaha şükür yargı karşısında hesabını veriyor. FETÖ operasyonları kapsamında birçok zanlı tutuklandı, adalete teslim edildi. Örgütün finans kaynaklarına gerçekleştirdiğimiz operasyonlarla para akışını önemli ölçüde azalttık. Terör örgütünün elindeki eğitim kurumlarını, asıl sahibi olan millete iade ettik. Örgütün gizli haberleşme ağlarını deşifre ettik, bu anlamda büyük bir darbe vurduk. Biliyorsunuz biz, bu kalkışma sonrası millete değil kendimize olağanüstü hal ilan ettiğimizi ifade ettik. 'Milletimiz rahat olsun, işine gücüne, ticaretine, maişetine baksın' dedik. Bizim görevimiz, bu mikrobu, virüsü devletin bütün kurumlarından temizlemektir. Bu arındırma sürecimiz her an devam ediyor."

Valilere tavsiye ve uyarıda bulunan Yıldırım, "Gerek FETÖ gerek PKK terör örgütü ile mücadele kapsamında gerçekleştirilen faaliyetlerde, dikkatli, titiz bir şekilde, kılı kırk yararak işlem yapmanız büyük önem arz ediyor. Unutmayın, bizim değerlerimizde zulmetmek yoktur. Ne tek bir terör mensubunun devlet içinde barınmasına ne de tek bir mazlumun zarar görmesine asla rıza göstermemelisiniz. Bu anlamda sizlere ve devletin adaletini temsil eden vicdani muhakemelerinize inanıyoruz." ifadesini kullandı.

- "Barış kuşağı oluşturmak için gayret gösteriyoruz"

"Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok." diyen Yıldırım, Suriye üzerinde oluşturulmaya çalışılan terör koridorunun farkında olduklarına dikkati çekti.

Tedbirleri peşin olarak almak üzere sahada olduklarını belirten Yıldırım, "Biz bölgede bir terör değil, barış kuşağı oluşturmak için gayret gösteriyoruz." dedi.

Başbakan Yıldırım, Astana'da 14-15 Eylül'de gerçekleşen toplantıda İdlib'de tırmanan gerginliği azaltma ve çatışmaların önüne geçme noktasında bir karar alındığını vurgulayarak, şu an itibarıyla bu kararın gereğini yerine getirmek için askerlerin İdlib'de bir görev ve sorumluluk üstlendiklerine işaret etti.

Yıldırım, bu çalışmaların nihai amacının, Suriye'de kalıcı bir barışın tesis edilmesi ve yıllardan beri devam eden zulmün sona ermesi olduğunu belirtti.

- "Kaybetme olasılığını iyi hesap etmeliler"

Bölgedeki bir diğer sıcak gelişmenin de geçtiğimiz günlerde Irak'ın kuzeyinde gerçekleşen hukuk dışı referandum olduğuna değinen Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Irak'taki bölgesel yönetimin bir oldubittiyle, anlamsız bir şekilde attığı bu adım, Irak'ın mevcut statüsünü, toprak bütünlüğünü bozmakta, aynı zamanda da ulusal güvenliğimiz için bir tehlike oluşturmakta, bölgesel barışı da tehdit etmektedir. Bu terör oluşumlarıyla kol kola girenler, Irak'ın tüm kazanımlarını kaybetme olasılığını iyi hesap etmeliler. Biz bölgede yaşayan, farklı dini ve etnik gruplara ait insanların hukukunu geçmişte koruduğumuz gibi bundan sonra korumaya özen göstereceğiz."

Valilerle tavsiyelerini paylaşan Yıldırım, "Biz en baştan beri 'Millet devletin değil, devlet milletin emrinde, hizmetinde olacak.' dedik. Bu çerçevede hem bize hem size düşen önemli görev, devlet ile millet arasındaki mesafeyi kapatmaktır, mesafe koymamaktır. Sizlerin zaten bu anlayışla görev yaptığınıza yürekten inanıyorum. Çünkü hepiniz milletin derdiyle dertlenmeyi hayat tarzı haline getiren yöneticilersiniz. 81 ilimizdeki bütün vatandaşlarımızın mutluluğunu, huzurunu, derdini, sevincini yüreklerinizde hissederek görev yaptığınızı biliyorum. Gün bittiğinde eminim ki her bir arkadaşım, başını yastığa koyduğunda, o gün şehri için ne yaptığının muhasebesini yapıyor. Sizleri bu bilinç ve gayretinizden dolayı tebrik ediyorum. Fakat hayatın bir gereği olarak sürekli yenilenmeye ihtiyaç var. Başarılarımızla övünerek değil, daima yeni başarılar için, 'daha iyisini nasıl yapacağız' düşüncesiyle çalışmak mecburiyetindeyiz." ifadesini kullandı.

Türkiye'de çok uzun süreler, milletin devleti yüceltmek için çalıştığını, özellikle tek parti döneminde bu ülkenin bunu yaşadığına değinen Yıldırım, "Devlet adamları, millete yüz verirse millet şımarır" anlayışının yıllarca Türkiye'de hakim olduğunu bildirdi. Yıldırım, bu zihniyet yüzünden uzun seneler milletin yüzünün gülmediğini söyledi.

Başbakan Yıldırım, son 15 yılda bu durumu tersine çevirdiklerine değinerek artık "Milleti yaşat ki devlet yaşasın, milleti yücelt ki devlet yücelsin." prensibini hayata geçirdiklerine işaret etti.

Yıldırım, bu prensibin Osmanlı'nın 6 asırdan daha fazla üç kıtada hakim olma başarısını göstermesini sağlayan en önemli prensip olduğunu kaydetti.

Şehirlerin mamur hale getirilerek geleceğe hazırlandığını dile getiren Yıldırım, vatandaşların, devletin kendilerine ne kadar yakın, ne kadar ulaşılabilir olduğunu gördüğünü belirtti.

Valilerden devletin adalet ve merhamet eli olmaya devam etmelerini isteyen Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu iki temel kavramı yaşatmak için azami gayret gösterin. Unutmayın ki devlet millete aittir, milletindir. Ayrıca Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Tatbik eden, icra eden karar verenden daima kuvvetlidir' sözünü de unutmayın. Masa başında olanlar hesap yapar, kitap yapar ama sahadaki uygulama her zaman planlara uymaz. Onun için uygulayıcı olarak sizler işinizi yaparken korkak, çekingen davranmayın.

Mevzuatla uygulama arasında sıkışıp kalmayın. Memleketin, milletin işini yaparken usul, şekil hatası yapmaktan korkmayın. Şekil şartlarına asla takılmayın. Sahadaki işler usul, şekil hatası olmadan yapılmaz. 'Hata yapmayacağım' diye titizlenen iş yapamaz. Eğer usulü, biçimi, her şeyi dört dörtlük yapmaya çalışırsanız iş yapamazsınız. Bir tercih yapmak durumundasınız, iş mi yapacaksınız, yoksa mevzuata mı sarılacaksınız? Mesele milletin menfaati, ülkenin geleceği ise hata yapın ama hainlik yapmayın. Hata yapmaya alan var, hainliğe asla alan yok."

- "Sizler merkezi idarenin gören gözüsünüz"

Yıldırım, devletin şevkat ve merhametinin, vatandaşın sadakatini artıracağını, devlete olan bağlılığını geliştireceğini vurgulayarak, "Sizler de merkezi idarenin gören gözü, işiten kulağı, konuşan dilisiniz. Şehirlerimizdeki her haneden haberiniz olmalı ki derdiyle dertlenebilesiniz. Bu konudaki samimiyetinize yürekten inanıyorum. Sizlerden beklentim, hemşehrilerimiz sizin yüzünüzü sadece resmi törenlerde görmesin. İnsanımız her zaman sizi yanı başında görmek, sizlerle dertleşmek, acılarını, sevinçlerini sizlerle paylaşmak ister." değerlendirmesini yaptı.

Bulunduğu şehrin çehresini değiştirmenin ve o şehirde yıllar sonra bile hatırlanacak hizmetler bırakmanın valilerin elinde olduğuna dikkati çeken Yıldırım, valilere "Yönetiminizde çalışan memurlarınız sizi temsil ediyor." hatırlatmasında bulunarak, devletin şevkatinin kurumların bütün odalarında, bütün çalışanlarında aynı derecede hissedilmesi gerektiğini dile getirdi.

"Asık suratlı, vatandaşına tepeden bakan, 'bugün git yarın gel' tavrı, asla bizim hoş göreceğimiz bir tavır değildir." diyen Yıldırım, bunu yapanların makamların hakkını vermediğini ifade etti.

- "Sorunları birebir dinlemek en önemli önceliklerimizdendir"

Yıldırım, toplumsal kaynaşmanın önemine dikkati çekerek, Doğu ve Güneydoğu illerinde son yıllarda yaşanan sorunların gençlerin üzerindeki tahribatını ortadan kaldırmak için batı, kuzey, güney illeri ile doğudaki gençlerin bir araya getirilerek, kaynaşmanın sağlanması gerektiğini vurguladı.

AK Parti hükümetinin masa başı iş yapmayacağını her fırsatta dile getirdiğini söyleyen Yıldırım, şöyle devam etti:

"Elimizden geldiğince vatandaşlarımızla kucaklaşmak, onların sorunlarını birebir dinlemek en önemli önceliklerimizdendir. Bölgelerimizde, şehirlerimizde yapılan yatırımları yerinde incelemek, bunları hizmete almak için şehir şehir dolaşıyoruz. Her gün başka bir şehrimizde yeni temeller atılıyor, yeni hizmetler halkın kullanımına sunuluyor. Halkımız bizim yüzümüzü sadece televizyonlarda görmesin. Şehir yönetimiyle de, vatandaşlarla da, sivil toplum kuruluşlarıyla da sağlıklı ilişkiler kurmak önemlidir, bu konuya da özellikle dikkatinizi çekmek isterim."

- "Sırtınız yere gelmez"

Yıldırım, valilerin işinin sadece şehrin asayişini, güvenliğini sağlamak olmadığına aynı zamanda bulundukları şehrin ekonomisini geliştirmeleri, istihdama katkı sağlayacak projeler üzerinde çalışmaları gerektiğine de işaret ederek, valilerin ildeki vatandaşların mutluluğunu sağlamasının önemine dikkati çekti.

Valilerin şehirlerde ortaya koyacağı projeler ve çalışmalarla heyecan verebilmesi gereğini dile getiren Yıldırım, "Şehirde bir dalgalanma meydana getirmelisiniz çünkü şehir heyecanlanmazsa geleceği inşa edemez, geleceğe yönelik umutları yeşermez. Mutlaka ve mutlaka şehrin geleceğini inşa edecek, şehre heyecan verecek yeni, yaratıcı projeleri bulmak zorundasınız. Eğer idare ettiğiniz şehirlerdeki hemşehrilerinizi işin içine katmazsanız ne kadar başarılı olursanız olun sonuç almanız mümkün değil. Vatandaş işin içinde olmalı, vatandaş sizin heyecanınızı görmeli ve sizin heyecanınıza da katılmalıdır. Eğer bunu sağlarsanız rahatlıkla ifade ediyorum sırtınız yere gelmez." ifadelerini kullandı.

Yıldırım, bütün sorunları merkezi idareye havale eden bir anlayışa karşı olduklarını, gerektiğinde valilerin önünü açan, illerin ufkunu genişleten yasal düzenlemeleri yaptıklarını, valilerin de bu düzenlemeleri en iyi şekilde kullanarak vatandaşa erişimi, hizmeti geliştirmeleri gerektiğini vurguladı.

Bölgesel farklılıkları azaltmak için Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki valilerinin diğer valilerden daha büyük bir yükü olduğunu vurgulayan Yıldırım, burada da dayanışmaya ihtiyaç olduğunu ifade etti.

Elinde imkanı olan valilerin daha az imkanı olanlara mutlaka destek olmasını beklediklerinin altını çizen Yıldırım, "Cazibe Merkezleri Programı, son halini aldı ve kısa bir süre içerisinde kamuoyuyla paylaşılacak. Böylece, Doğu ve Güneydoğu'daki 23 ilimizde yeni bir kalkınma hamlesi başlamış olacak." dedi.

15 yıldır Türkiye'nin 81 iline yaptıklarının ortada olduğuna dikkati çeken Yıldırım, üniversite sayısını 76'dan 185'e, öğretmen sayısının 500 binden bir milyonun üzerine çıktığını, 19 bin 500 kilometre 15 yıl içerisinde bölünmüş yol yaparak hizmete aldıklarını aktardı.

Yıldırım, havaalanı sayısının da 26'dan 55'e ulaştığını belirterek, 5 yeni havaalanının da inşa aşamasında olduğunu, gelecek yıl doğalgazı bulunmayan ilin kalmayacağını söyledi. 79 yılda 276 baraj inşa edildiğini son 15 yılda ise bu sayının bin 451'e çıktığına işaret eden Yıldırım, bin 156 olan sağlık tesisinin 3 bin 526 ilaveyle 4 bin 682'ye yükseldiğini, 30 adet şehir hastanesinden dördünün tamamlandığını diğerlerinin de gelecek yıllarda bitirilip hizmete alınacağını söyledi.

Başbakan Yıldırım, bin 213 kilometre yüksek hızlı tren hattının da tamamlandığını belirterek, 3 bin kilometrelik hat üzerinde çalışmaların devam ettiğini bildirdi.

Dünyanın hayranlıkla izlediği dev projeleri birçok engele rağmen ülkeye kazandırdıklarına dikkati çeken Yıldırım, kazandırmaya devam ettiklerini söyledi.

Yıldırım, şöyle devam etti:

"2008 krizinden bugüne kadar dünyada 10 tane mega proje yapıldı. Bu 10 mega projenin 5 tanesini Türkiye olarak biz yaptık. Konuşulan 10 projenin 5'i Türkiye'ye ait. Bu gurur da ülkemize yeter. Osmangazi Köprüsü, İzmir-İstanbul Otoyolu, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Çanakkale Köprüsü, Kanal İstanbul, Marmaray, Avrasya Tüneli daha birçok projeler. 15 yıl içinde Türkiye'nin nereden nereye geldiğini her aklı selim görüyor. Allah'a şükür bunun karşılığını da milletimiz veriyor."

Yıldırım, 15 yıldır üst üste iktidar olan her iktidarda da desteğini artıran dünyada başka bir siyasi parti ve iktidar olmadığını belirterek, "Bu ülkeyi eğer seviyorsanız bu ülkedeki gelişmeleri görmemeniz mümkün değil." ifadesini kullandı.

- "Protokol davetlerinde seçici olun"

Kaybedecek tek bir saniye olmadığını vurgulayan Yıldırım, şu görüşlere yer verdi:

"Biz de hizmet mesai saatleri ile sınırlı değildir. Biz 7 gün 24 saat görev başında çalışmak durumundayız. Artık protokol yöneticiliği bitmiş hizmet valiliği devreye girmiştir. Protokol davetlerinde de bu anlamda lütfen seçici olun. Siz bir etkinliğe gittiniz zaman bütün memurlar, bütün yöneticiler cümbür cemaat arkanıza takılıyor. Vatandaşa iş yapacak dairelerde kimse kalmıyor. Bu konuda da dikkat edin. Kendiniz gidin herkesin gelmesine gerek yok. Otursunlar işlerin başında dursunlar. Size yakın durmaktan, gözükmekten vazgeçsinler, işlerine yoğunlaşsınlar. Lütfen şehir merkezine takılıp kalmayın. Köylere, kasabalara her yere gidin. İnsanlar sizi her yerde görsün. Eksik neyse, ileteceksiniz. Sorun neyse, söyleyeceksiniz İçişleri Bakanımıza o da hükümete getirecek, biz de gereğini yapacağız."

Sorunların torunlara ve Ankara'ya havale edilmemesi çağrısında bulunan Yıldırım, sorunların yerinde müdahale edilerek çözülmesi gerektiğini dile getirdi.

Valilerden güncel teknoloji ve uygulamalardan da en üst düzeyde yararlanmalarını isteyen Yıldırım, bu kapsamda başbakanlıkta bakanlıklarla birlikte e-devlet dönüşümünü yaygınlaştırma çalışmasını başlattıklarını hatırlattı.

E-devletin yurt genelinde uygulamasının daha da yaygınlaştıracağına değinen Yıldırım, şunları kaydetti:

"Burada şu ana kadar 35 milyon vatandaşımızın e-devlet hizmetinden yararlandığını görüyoruz. 2009'da açtığımızda bir yılda bu sayı 6 milyonu ulaşmıştı. Şu anda 35 milyon, ancak e-devlet bilgi toplumu anlamında ülkemiz geniş bant internet erişiminde yüzde 68'e çıkmasına rağmen vatandaşlarımızın sadece 35 milyonu e-devlet marifetiyle hizmet alıyor olması bizim gideceğimiz daha çok yolumuz olduğunu gösteriyor. E-devlet uygulamalarının yaygınlaşması demek, zaman tasarrufu demek, bürokrasinin azalması, vatandaşın işinin kolaylaşması, hayat kalitesinin artması demek. Ülkenin gelişmesi, kalkınması demek.

Bugüne kadar kamu hizmetlerinin ancak yüzde 30'u e-devlet platformuna aktarılmış durumunda. O halde yapacağınız valiliklerde bulunan bütün hizmetleri e-devlet platformuna aktarmak ve böylece işlerin bürokrasiden kurtulmasını sağlamak olmalıdır.

Şu anda 350 devlet kurumu, 2 bin 600 kalem hizmet e-devletten veriliyor. Toplamda devlette yaklaşık 8 bin 600 hizmet türümüz var. O halde daha çok çalışmamız lazım. Daha fazla e-devlet uygulamalarına alan açmamız gerekiyor. Başbakanlık koordinasyonunda yürütülen bu çalışmayla merkezde bütün bakanlıkların entegrasyonu tamamlandı."

Daha önce ortalama 7 günde gelen bir evrakın şimdi artık bir tuşla bir dakika içinde ulaştırıldığına dikkati çeken Yıldırım, bunun hem çevrenin korunmasını hem de iş gücünden ve bütçeden tasarruf sağladığını söyledi.

Bürokratik işlemlerin azaltılmasının vatandaşları memnun ettiğini dile getiren Yıldırım, bürokrasinin asgari düzeye indirilmesinin, prosedür ve mevzuatın bir engele dönüştürülmemesinin önemine işaret etti.

Yıldırım, tatırımlar konusunda çok titiz olunmasını isteyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yatırımları yaparken, şehirleri inşa ederken, imar ederken, çevre tahribatına meydan vermeyelim. Şehirlerin tanıtımı ve yatırımcı çekmesi, ihracatın arttırılması, toplumsal heyecanın oluşturulması, sosyal yapının güçlenmesi için gerekli gayreti göstermenizi istiyorum. Her il ihracatla tanışmalı, gerçi tanıştı, ihracat yapmayan ilimiz yok ama bu rakamlar sembolik olarak kalmamalı. Bugün 10 milyar dolar ihracat yapan ilimiz var, 10 milyon dolar ihracat yapan ilimiz var. İstiyoruz ki 10 milyon ihracat yapan ilimiz de 100 milyon ihracata çıkabilsin. Böylece katma değer oluşturacağız. Bu katma değer de ülkemizin, geleceğimizin, refahımızın teminatı olacak."

Ferah, yeşili bol, çevre düzeni iyi şehirler görmek istediklerini belirten Yıldırım, bakanlığı döneminde şehir giriş çıkışlarındaki yolların muntazam hale getirilmesi, sıcak asfaltla kalitelerinin yükseltilmesi konusunda büyük gayret harcadıklarını aktardı.

Şehirlerin peyzajının, şehrin vitrini olan havaalanları ve giriş arterlerinin, ana yolların özenle güzelleştirilmesi gerektiğine işaret eden Yıldırım, valilerin belediyelerle yakın koordinasyon içinde çalışmasını arzu ettiklerini söyledi.

Yıldırım, Türkiye'nin zor günler geçirdiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Sizlerin kendi ilinizdeki hemşehrilerinizle dayanışmanız ve ülke çapındaki kaynaşmamız, birliğimiz, beraberliğimiz, ülkemizin gelecek yılları için en önemli sermayemizdir, en önemli teminatımızdır. Ülkemiz üzerinde oynanmaya çalışılan bu oyunları bozmak için canla başla gayret edeceğiz, birlikte çalışacağız. Birbirimizi daha çok seveceğiz. Farklılıklarımızı değil, ortak yanlarımızı ortaya çıkararak kardeşliğimizi arttıracağız."

- Notlar

Valiler toplantısına, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin, Başbakanlık Müsteşarı Fuat Oktay, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Muhterem İnce ve 81 il valisi katıldı