16 Nisan 2024 Salı / 8 Sevval 1445

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Terör örgütlerinin adını değiştirerek bizi kandırabileceklerini sanıyorlar

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti İl Kongresi'nde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Terör örgütleriyle ülkemizi kuşatmaya çalışanların heveslerini kursaklarında bırakacağız. Terör örgütlerinin adını değiştirerek bizi kandırabileceklerini sanıyorlar' dedi.

AA20 Ocak 2018 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Terör örgütlerinin adını değiştirerek bizi kandırabileceklerini sanıyorlar

Erdoğan, Yeni Spor Salonu'nda gerçekleştirilen AK Parti Kütahya 6. Olağan İl Kongresi'ne katılarak partililere hitap etti.

Konuşması öncesinde, partililerin "Bir şarkısın sen" sözlerinin yer aldığı şarkıyı söylemeleri üzerine Erdoğan, "Biliyorum, siz bir şarkısınız. Allah yol arkadaşlığımızı daim etsin. Bu imanla, bu aşkla, bu inançla, bu dava arkadaşlığımızı Rabbim daim kılsın." diye konuştu.

Tüm Kütahyalıları selamlayarak başladığı konuşmasında Erdoğan, kuruluşundan bugüne Kütahya AK Parti teşkilatlarında görev yapanlara şükranlarını sundu, ahirete irtihal edenlere de Allah'tan rahmet diledi.

Kongrenin hayırlara vesile olmasını dileyen ve görevi devredecek yönetime teşekkürlerini ileten Erdoğan, görevi devralacaklara da muvaffakiyet temenni etti.

Partililerin "AK Gençlik burada Reisinin yanında" şeklindeki tezahüratlarına, "Asla şüphem yok, sizlere inancım tam." şeklinde karşılık veren Erdoğan, cumhurbaşkanı seçimindeki yüzde 69,3'lük destek ve 16 Nisan halk oylamasındaki 70,3'lük "evet" oyu dolayısıyla tüm Kütahyalılara şükranlarını sundu.

Halk oylamasında yüzde 86'lık destek veren Aslanapa ilçesini tebrik eden Erdoğan, bu sonuçlarla Kütahya'nın Ege Bölgesi'nde birinci sıraya yerleştiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, partililerin yoğun tezahüratı üzerine, "Kaç gün çalıştınız bu dersi? Maşallah, gerçekten suskun dünyanın gür sesi Kütahya'dayız bugün." dedi.

Kütahya'nın tarihin her döneminde hem kurtuluşa hem kuruluşa ev sahipliği yapmış kadim bir şehir olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Çanakkale Zaferi nasıl 200 yıllık ataletten silkinişin sembolüyse, Dumlupınar da Anadolu'da kuracağımız yeni devletimizin müjdecisiydi. İstiklal Harbimizin dönüm noktası olan bu büyük zafer uğrunda canlarını feda eden tüm şehitlerimizi bir kez daha rahmetle yad ediyorum. Bağımsızlığımız için, geleceğimiz için, haysiyetimizi, namusumuzu korumak için bir gül bahçesine girercesine toprağa düşmüş tüm kardeşlerimize, terörle mücadelede ve 15 Temmuz'da hayatlarını kaybetmiş tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum."

- "Onlara yanıldıklarını göstermek boynumuzun borcudur"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türk milleti inancı ve onun sembolleri olarak gördüğü ezanı, bayrağı, vatanı, devleti uğruna canını feda etmekte hiçbir zaman tereddüt göstermemiştir. Bugün de şehit verebileceğimiz tehdidiyle bizi istiklal ve istikbal mücadelemizden geri çekilmeye, başımıza gelecekleri kabullenmeye razı edebileceklerini düşünenler varsa onlara yanıldıklarını göstermek boynumuzun borcudur. Terör örgütlerinin saldırılarıyla, darbelerle, ekonomik tuzaklarla bizi içeriden çökertemeyenlerin, sınırlarımız dışından ülkemizi kuşatma heveslerini de Allah'ın yardımıyla kursaklarında bırakacağız."

"Türkiye, 2 bin 200 yıllık bir devlet geleneğine sahiptir. Bu coğrafya ise bin yıldır kesintisiz vatanımızdır." diyen Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Kadim geçmişimiz bize her türlü tuzağı, her türlü kumpası, her türlü ihaneti öğretmiştir. Suriye'de kendilerince bir oyun kurgulayanlar terör örgütünün adını değiştirerek kurnazlık yaptıklarını sanıyorlar. Bizim gözümüzde adı ne olursa olsun teröristlerden müteşekkil her türlü organizasyonun adı terör örgütüdür. Yok 'Suriye demokratik güçleriymiş', yok 'sınır ordusuymuş', yok 'sınır muhafızlarıymış', yok 'iç güvenlik oluşumuymuş'... Siz kimi kandırıyorsunuz? Bu örgütün adı PKK'dır, bu örgütün adı PYD'dir, YPG'dir. Hani Amerika'nın da Avrupa Birliği'nin de terör örgütleri listesinde PKK var ya, Suriye'de iş tuttukları örgüt işte onun ta kendisidir. Böyle olduğunu kendileri de çok iyi bildikleri halde bizi ve tüm dünyayı kandırmak için adeta 40 takla atıyorlar. Bunu yaparken de sürekli kendileriyle tenakuza düşüyorlar.

Biri diyor ki 'ordu kuracağız', öteki 'bizim asla böyle bir amacımız yok'. Bu şekilde söze başlıyor, bir başkası da 'sınır muhafızları oluşturacağız' diye bir laf ediyor. Daha bunun mürekkebi kurumadan 'iç güvenlik oluşumu' diye bir şey çıkıyor ortaya. Ya bunların birbirlerinden haberi yok, ya da birinin söylediği yalanı öteki duymadığı için her biri başka telden çalıyor. Üstelik bir de 'bu girişimlerimiz Türkiye'yi hedef almıyor' diyerek güya üste çıkıyorlar. Her ne olursa olsun artık onların ne dedikleri bizi hiç ilgilendirmiyor. Çünkü biz sahada ne olup bitiyor sadece ona bakıyoruz."

- "Terör örgütlerine güvenmenin ne kadar yanlış olduğunu öğrenecekler"

Partililerin "Bir gece ansızın gelebiliriz" şeklindeki tezahüratları üzerine, "Geldik ve geliyoruz" şeklinde karşılık veren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Sahaya son birkaç yılda 4 bin 900 tır ve 2 bin uçak dolusu silah, mühimmat, araç, gereç yığdılar mı? Yığdılar. Biz bunların hepsini tespit ettik. Bu silahların bir kısmını ülkemizdeki teröristlerin üzerinde yakalamaya başladık mı? Başladık. Öyleyse bunun daha konuşulacak neyi kaldı? Terör örgütünün yuvalarına kendi bayrağınızı çekerek, teröristlerin omuzlarına ne idiği belirsiz armalar takarak bu hakikatleri ortadan kaldırabileceğinizi mi sanıyorsunuz? Okyanus ötesinden buraya bakıldığında eğer Türkiye'nin bütün bunları kabul edip eli böğründe oturacağını sananlar varsa ne bu ülkeyi, ne bu milleti hiç tanımamış demektir. Galiba onların aklına Türk deyince sadece kucaklarında besleyip büyüttükleri fetocular ve bu ihanet şebekesinin karaktersiz, omurgasız, her türlü kullanıma elverişli elemanları geliyor.

Yine bunların aklına galiba bölgede çalışılacak ortak deyince de sadece parayı verenin tepe tepe kullanabildiği bir kiralık katiller ordusundan ibaret olan PKK'lılar geliyor. Ama merak etmeyin. Öğrenecekler, terör örgütlerine güvenmenin ne kadar yanlış olduğunu öğrenecekler. Bu bölgede Türkiye'den başka çalışılabilecek müttefik bulamayacaklarını öğrenecekler. Mazlumların feryadı, masumların kanı üzerinde demokrasi inşa edilemeyeceğini, zulümle abad olunamayacağını da öğrenecekler. Biz bu coğrafyadaki bin yıllık varlığımızı cesaretimizle birlikte sabrımıza da borçluyuz. Çünkü biz şuna inanmışız, 'Men sabera zafera', 'kim ki sabreder zafer onundur', biz bunu yaptık. Tabii sabrederken aynı zamanda üzerimize düşenleri de yapmaktan geri durmayacağız."

kadar yerine getirilmedi, öyleyse bunun gereğini yapmamıza kimsenin söyleyecek bir sözü olamaz." ifadesini kullandı.

Erdoğan, ardından da kademe kademe Irak sınırına kadar ülkeyi kuşatmaya çalışan bu "terör pisliğini" temizleyeceklerini belirterek, "Burada bir hususun altını özellikle çizmek istiyorum. Bizim, Suriye'nin toprak bütünlüğüyle, bağımsız ve müreffeh geleceğiyle, Suriye halkının demokratik talepleriyle ilgili en küçük menfi bir düşüncemiz yoktur. Tam tersine kendi milli güvenliğimizle beraber ülkemizdeki 3,5 milyon sığınmacı başta olmak üzere evlerinden ve vatanlarından olmuş, Suriye nüfusunun yarısından fazlasını teşkil eden 13 milyona yakın kardeşimizin güvenliği, huzuru, geleceği için de bu adımları atıyoruz." diye konuştu.

Batı'nın tüm ülkelerine seslendiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Allah aşkına ya sizin bu 3,5 milyon sığınmacıyla ilgili bir derdiniz yok mu? Bu 3,5 milyon insan ne yer, ne içer, ne giyer, bunlar hastalandığı zaman nereye gider, bununla ilgili bir derdiniz yok mu? Tüm Batı'ya sesleniyorum. Siz bunlara karşı bugüne kadar ne yaptınız? Türkiye'ye verdiğiniz sözler vardı. İşte 'Biz size şu kadar para vereceğiz.' Bu parayı zaten bize vermiyorsunuz, uluslararası kuruluşlar vasıtasıyla Kızılayımıza ulaştıracaktınız. Ne verdiniz?

Verdikleri, 900 milyon avro. Birleşmiş Milletlerin verdiği 600-700 milyon dolar. Bizim harcadığımız ise şu anda 30 milyar doları geçti. Verseler de vermeseler de biz bu desteğe devam edeceğiz. Çünkü biz, 'İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olanıdır' diyerek bu yola koyulduk. 'Veren el alan elden hayırlıdır' diyerek bu yola koyulduk. Bunların ise böyle bir dertleri yok."

- "Suriye halkını çoluk çocuk demeden katleden herkes işgalcidir"

Suriye güvende olmadan Türkiye'nin de güvende olmayacağını bildiklerinin altını çizen Erdoğan, Suriye halkı geleceğine güvenle bakmadan Türkiye'nin de huzur içinde bulunamayacağının farkında olduklarını, Batı'nın da bunu öğrenmesi gerektiğini söyledi.

Erdoğan, Fırat Kalkanı Harekatı bölgesinde 2 bin kilometrekarenin Türkiye'nin güvencesinde ve korumasında olduğunu belirtti. Şu ana kadar 100 bine yakın Suriyeli muhacirin evlerine döndüğünü vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

"Bunu biz sağladık ama bunların hiçbirinin böyle bir derdi yok. Ülkemizin sağladığı imkanlarla bu insanlar normal hayatlarını yaşamaya başladılar. Aynı güzel gelişme niçin İdlib'de, Afrin'de, Münbiç'te, diğer bölgelerde yaşanmasın? Şimdi onu yapmaya çalışıyoruz. Biz kendimizle birlikte Suriyeli dostlarımız için de mücadele ediyoruz. Ülkemizin için nasıl 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' anlayışıyla hareket ediyorsak Suriye'de de ayak bastığımız her yerde aynı ilkeyi hayata geçiriyoruz.

Suriye'de kimler işgalcidir? Suriye halkını çoluk çocuk demeden katleden herkes işgalcidir. Bir milyon yakın Suriyeliyi katledenlerden daha büyük işgalci olur mu? Bu ülkede ele geçirdikleri her yerde baskıyla, tehditle hatta infazla kendine alan açmaya çalışan teröristler işgalcidir."

- "Sloganik bir gençlik istemiyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, salondaki bir grup tarafından "taşerona kadro" sloganı atılması üzerine taşeron işçilerin hepsinin kadrolarını aldığını vurgulayarak, "Aldığını anlamayanlar lütfen gitsinler bunu bilenlerden öğrensinler. Bir milyona yakın insana şu anda kadroları verilmiştir ama siz hala orada 10-15 kişi bunu anlamış değilsiniz." dedi.

Bütün bu atılan adımların birilerini şımartmaması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Kimsenin yapamadığını, cesaret edemediğini AK Parti iktidarı olarak bizler yaptık ve bir milyona yakın şu anda taşeron olayındaki elemanların hepsini, kadrolarını vermek suretiyle iş sahibi yaptık. Ne yapıldığını, ne edildiğini bilmeden sloganik bir gençlik biz istemiyoruz. Böyle bir şey olamaz.

Bir defa bütün elemanlara, bu noktada hepsinin şu anda kadroları verildi. Ve yeni kadrolarıyla en azı 450-500 lira şu anda artı zam almak suretiyle bin liraya kadar varan bir artı zamla yollarına devam ediyorlar. Bunu mu benim söylememi istiyorsunuz?"

- "Dün DEAŞ'tı, bugün YPG"

Erdoğan, Türkiye'nin huzura kavuşturduğu Suriye'deki bölgelerde insanların evlerine döndüğünü belirterek, diğer bölgelerden gelenlerin ise hala Türkiye'de yaşadığını, bunun da "oralarda işgal, baskı, zulüm var" anlamına geldiğini kaydetti.

Suriye'deki işgalcilerin bu ülkenin tarihini, kültürünü, medeniyet birikimini yok etmek için yemin eden terör örgütleri ve onların destekçileri olduğunu ifade eden Erdoğan, "Bu örgütün adı dün DEAŞ'tı, bugün YPG, yarın belki başka bir isimle karşımıza çıkacaktır. Aslında hepsi aynıdır. İnşallah hepsinin sonu da aynı olacaktır." dedi.

Erdoğan, tek parti döneminde Türkiye'yi kendi içine kapatmak için her şeyin yapıldığını söyledi. Bu milletin evlatlarının kendi tarihleri ve ecdatlarına düşman edilmeye çalışıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Değerlerimiz sürekli aşağılanarak, sürekli törpülenerek yok edilmeye çalışıldı. Darbelerle, cuntalarla, askerimizle milletimizin arası açılmaya çalışıldı. Ordumuz hem teknik hem de zihni olarak tamamen dışarıya bağımlı hale getirilmeye çalışıldı. Ekonomimizin kendi ayakları üzerinde durmaması için her şey yapıldı.

Uluslararası alanda söz ve itibar sahibi bir ülke olmamız, bizzat kendi siyasetçilerimiz, kendi diplomatlarımız eliyle engellendi. Çok ilginçtir, çünkü dert yok. Dertli değiller, hep engellediler. Bu düzeni bozmaya yönelik adım atan hiçkimsenin de gözünün yaşına bakılmadı. Rahmetli Menderes'in başına gelenler bunun en çarpıcı örneğidir. Aynı şekilde rahmetli Özal'a da hayattayken etmediklerini bırakmadılar. Biz de geçtiğimiz 15 yılda çok daha büyük saldırılara maruz kaldığımız için onların neler yaşadıklarını gayet iyi biliyoruz."

Milletin tüm bu olup bitenleri kimi zaman öfkeyle, kimi zaman metanetle, kimi zaman şaşkınlıkla izlediğini belirten Erdoğan, milletin eline imkan geçtiğinde de büyük bir ferasetle üzerine düşeni yaptığını söyledi.

Türkiye büyüdükçe ve güçlendikçe, milletin özgüveni arttıkça ülke üzerindeki oyunların neticeye ulaşmasının da zorlaştığını vurgulayan Erdoğan, "Artık karşılarında öyle 3-5 milyar dolarla ekonomik kriz çıkartabilecekleri, 3-5 manşetle hükümet düşürebilecekleri, 3-5 askerle darbe yapabilecekleri bir ülke yok." diye konuştu.

Bunun üzerine yeni arayışlara girildiğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

"Gezi olaylarıyla sokakları karıştırmaya çalıştılar, o çok güvendikleri çapulculardan iş çıkmadı. Gerçi o zaman işe yaramayanları şimdi partilere il başkanı yapmaya başladılar ama bu da beyhude. FETÖ'yü devreye sokup polisiyle, yargısıyla, askeriyle ülkemizi teslim almaya çalıştılar. Milletimizle birlikte buna da izin vermedik. PKK'yı harekete geçirip, çukur eylemleriyle milletimizin huzurunu kaçırmanın hesabını yaptılar. Hamdolsun bölge insanımızla birlikte bu oyunu da bozduk. DEAŞ'ı üzerimize salıp, sokaklarımızı kana ve ateşe boğmak istediler. Bir iki eylemin ardından hemen tedbirlerimizi alıp, o meseleyi de hallettik."

- "Pensilvanya'ya kadar kovalayacağız"

Erdoğan, bu arada Suriye'de, Irak'ta ve tüm Kuzey Afrika boyunca farklı senaryoların devreye sokulduğunu ifade etti. Türkiye'nin sığınmacı akınının ağırlığı altında çökertilmeye çalışıldığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ama asıl çatırdı nereden geldi? Avrupa'dan geldi. Bu arada ekonomi silahını her fırsatta kullanmaktan çekinmediler. Artık ne diyoruz? Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Var mı bundan başka yol? Evelallah bu yolculuğa, bununla devam edeceğiz. 80 milyon tek millet. Bayrağımız ortada, eş yok. 780 bin kilometrekareyle tek vatan. Vatanımızı bölemeyecekler. Kim ki vatanımızı bölmeye gayret ediyor Gabar'da, Cudi'de, Kandil'de, Bestler Dereler'de, oralarda F-16 oluruz. Tanklarımızla, helikopterlerimizle, toplarımızla onları inlerine kadar bugüne dek nasıl kovaladıysak, kovalamaya devam ederiz. İşte şu anda onlar kaçıyor, biz kovalıyoruz. Pensilvanya'ya kadar kovalayacağız. Ben buradan sesleniyorum; Ey Feto, ne kadar kaçacaksın? Bu Amerika sana ne kadar bakacak? Bir yere kadar bakacak, bakacak, bakacak, ondan sonra da kirli mendil olarak kapıya atacak. Yapacak. 'Ben seninle mi uğraşacağım ya.' diyecek. O günler yakın. Bunları göreceğiz. Aynı şey Batı için de geçerli. Evet onlarda oyun bitmeyebilir ama bizde bu iman, bu inanç, bu cesaret olduğu müddetçe hepsi de bize evelallah vız gelir."

- "Neyi nerede değerlendireceğimizi de çok iyi bilelim"

Erdoğan'ın "İmandır ilahi ne büyüktür. İmansız olan paslı yürek sinede yüktür." dizelerini okuması üzerine salondaki gençler tekbir getirdi.

Gençlere seslenen Erdoğan, siyasi parti toplantılarında tekbir konusuna değinerek, "Bunlarla cenazede yürür gibi bu tür toplantılarda yürümeyelim. Bunu oralara saklayalım. Tabii ki tekbir bizim her şeyimiz ama neyi nerede değerlendireceğimizi de çok iyi bilelim. Ne demek istediğimizi anlıyorsunuz, değil mi gençler?" dedi.

- "Bu topluluk birbirini hep böyle sevmeli"

"Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız." diyen Erdoğan, milleti ayırt etmeksizin sevdiğini dile getirdi.

Erdoğan, "Sizleri akrabam olduğunuz için, partilim olduğunuz için değil beni yaradan Allah sizleri de yarattığı için seviyorum. Bu topluluk birbirini hep böyle sevmeli ve bu yolculuğa da böyle devam etmeliyiz. Bizi kimse bölememeli, bizi kimse birbirinden ayırt edememeli. Bunu başarmamız lazım." ifadelerini kullandı.

- "İhracatta 157 milyar doları yakaladık"

Erdoğan, Türkiye'nin tüm meselelerini takip ederken kalkınmayı, projeleri ve yatırımları da asla ihmal etmediklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Türkiye'nin gücünün gerisinde milletimizin güven, huzur ve emniyet içinde olmasının bulunduğunu da çok iyi biliyoruz. Bunun için ekonomiyi çok sıkı tutuyoruz. Büyüme rakamlarımız tüm dünyayı şaşırtacak oranlarda gerçekleştiriyor. Bu yıl sonu itibarıyla inşallah 2017'nin tamamında biz yüzde 7 üzerinde bir orana ulaşacağız. İnşallah 2018'de de aynı şekilde devam edeceğiz ve tabii ihracatımızda 157 milyar doları yakaladık. Yeter mi? Yetmez. Şimdi bunu bizim çok daha yukarılara taşımamız lazım. İstihdamda bir ara yüzde 13'lere kadar yükselen işsizliği yeniden yüzde 10,3'e çektik. İnşallah bunu tek haneliye çekeceğiz."