25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Afrin'de artık her şey an meselesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Liseliler Destan Yazıyor Şiir ve Kompozisyon Yarışması Ödül Töreni'nde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Zeytin Dalı Harekatı'nın başlangıcından bu yana 3525 terörist etkisiz hale getirildi' dedi.

AA15 Mart 2018 Perşembe 07:00 - Güncelleme:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezinde gerçekleştirilen "Liseliler Destanı Yazıyor Şiir ve Kompozisyon Yarışması Ödül Töreni"ne katıldı.

Erdoğan, törende yaptığı konuşmada, Milli Eğitim Bakanlığı ile Türkiye Dil ve Edebiyat Derneğine yarışmayı düzenleyerek gençlerin ve edebiyat dünyasının bir araya gelmelerini sağlamaları dolayısıyla teşekkür etti.

Ödül alan öğrencileri isimlerini tek tek sayarak tebrik eden Erdoğan, projede okul elemelerinden başlayarak tüm aşamalarda emeği geçen herkese ve yarışma jürisine teşekkürlerini sundu.

Erdoğan, Türkçenin dünyanın en kadim ve yaygın kullanılan dillerinden biri olduğuna işaret ederek, geniş bir coğrafyada hüküm süren Türkçenin asırlar boyunca farklı siyasi sınır, farklı alfabe ve farklı eğitim-öğretim sistemlerinden kaynaklanan lehçe ve ağız değişikliklerine rağmen hala etkisini sürdürdüğünü ifade etti.

 

Türkçenin ilk yazılı metni Orhun Abideleri ile ilk yazılı kaynağı Kaşgarlı Mahmud'un "Divan-ı Lügati't Türk" adlı eserinden beri varlığını, gücünü ve yaygınlığını ispatlamış bir dil olduğunu vurgulayan Erdoğan, Yusuf Has Hacip, Ahmet Yesevi, Yunus Emre ve Ali Şir Nevai gibi isimlerin Türkçenin taşıyıcısı olduklarını anımsattı.

Benzer şekilde "Dede Korkut hikayeleri", "Danişmendnameler", "Saltuknameler", "Battalnameler", "Ahmediyeler" ve "Muhammediyeler"in Türkçenin gelişmesine önemli katkılar sağladığına işaret eden Erdoğan, son yüzyılda da Türkiye'de Mehmet Akif Ersoy, Ömer Seyfettin, Yahya Kemal Beyatlı, Necip Fazıl Kısakürek, Arif Nihat Asya, Azerbaycan'da Bahtiyar Vahapzade, İran'da da Şehriyar ve daha pek çok dil ustasının Türkçenin gücünü gösteren eserler ortaya koyduklarını anlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Dilimizin siyasi tartışmaların tarafı haline getirilmiş olmasını yakın tarihte yaşadığımız en ciddi sıkıntılardan biri olarak görüyorum. Dil devrimi adı altında Türkçemiz tatsız, tuzsuz, ruhsuz, renksiz kelimelerin tasallutuna sokularak milletimizin kadim medeniyetiyle arasındaki bağ zayıflatılmaya hatta kopartılmaya çalışılmıştır. Yani bizim aslında damarlarımız kesilmiştir. Tarihten olan bağımız o damarlar kesilmiştir. Zaten bir milletin siz dil noktasında bu damarını kestiğiniz anda dedesiyle arasındaki bağı koparmış olursunuz.

Bugün genç bir kardeşimizin Fuzuli, Baki, Şeyh Galib bir yana Mehmet Akif'i, Ömer Seyfettin'i ve Ahmet Haşim'i dahi anlayamıyor olması bu dönemde suikastın sonucudur. Dilimizin zenginliğini kendi elimizle yok etmeye çalıştığımız bu cinnet dönemini artık inşallah geride bıraktığımıza inanıyorum. Artık önü kesilmiş olmakla birlikte bu dönemin tahribatı hala devam ediyor. Bunun için kadim Türkçenin önemli bir zenginliği olarak gördüğümüz Osmanlı Türkçesinin okullarda öğretilmesini önemli bir adım olarak görüyorum."

- "Yeni bir bozulma süreci yaşıyoruz"

Türkçenin yeni bir tehlikenin tehdidi altında olduğuna işaret eden Erdoğan, "Maalesef Türkçemizde internet ortamı başta olmak üzere pek çok mecrada genç nesilleri tesiri altına alan yeni bir bozulma süreci yaşıyoruz. Bu konuda aileden okula, basın yayın kuruluşlarından iş dünyasına kadar herkese düşen önemli görevler var. Tabelalarda, yazışmalarda ve konuşmalarda şahit olduğumuz yabancı kelime kullanma hastalığı artık tahammül sınırlarını aşan bir boyuta ulaşmıştır." diye konuştu.

"Tabii diyeceksiniz ki Sayın Cumhurbaşkanım siz ne işe yarıyorsunuz?" ifadesini kullanan Erdoğan, şunları belirtti:

"Öyle bir berbat alışkanlık ki ne dersen de... Nasıl ki sigara alışkanlığıyla bir mücadele başlattık önünü alamıyoruz, en yakın arkadaşlarımız dahi konuşuyoruz, konuşuyoruz 'Söz' diyor, bir ay sonra bir araya geldiğimizde bakıyorsun yine affederseniz leş gibi sigara kokuyor. Bu da böyle bir alışkanlıktır maalesef. Gençler, aranızda inşallah sigara içen falan yoktur. Bak gelen sinyal olumsuz. Gençler ben sizi çok seviyorum, sizleri çok sevdiğim için de hele hele okulların önünde elinde sigara gördüğüm zaman kahroluyorum. Çünkü bu genç yaşta bizim gençlerimiz içtikleri bu sigaralarla ciğerlerini, kalbini adeta tehdit ediyor, buna fırsat vermeyelim, fırsat vermeyin ve Allah'ın bizlere emaneti olan bu vücudu hep birlikte koruyalım. Yarın 'Yazık oldu' deriz ama iş işten geçer. Kızlar siz zaten içmiyorsunuz biliyorum.

Kişisel olarak açılışını yaptığım yerler başta olmak üzere Türkçe dışında tabelalar gördüğüm mekanların sorumlularına bu isimlerin değiştirilmesini bugün bu vesileyle televizyonlarda ekranları başında bizi izleyenlere sesleniyor ve tavsiye ediyorum. 'İnternet kafe', 'kafe', bizim kıraathanemize ne oldu? Vardı ya bizim kıraathanemiz. Kıraathane kumar oynama yeri değildir, kıraathane okuma evidir, okuma yeridir. Oralarda hem kitaplarımızı okuyalım hem çayımızı, kahvemizi içelim ve dinamik olarak da okulumuza gidelim. Ama şimdi evler bile adeta 'cafe house' oldu, böyle şey olur mu? Ancak bu konuda arzu ettiğim hassasiyeti henüz göremediğimi de belirtmek durumundayım. İnşallah elbirliğiyle bu meselenin de üstesinden geleceğiz, ben size inanıyorum, bunu başaracağız."

Türkiye'nin, yakın tarihte 1960, 1971, 1980, 28 Şubat darbe ve muhtıralarını yaşadığını hatırlatan Erdoğan, 2007'de de muhtıra teşebbüsünde bulunulduğunu ancak hükümetin kararlı duruşuyla bu niyetin akamete uğratıldığını dile getirdi.

"Ülkemizin demokratik standartlarını yükseltmek için attığımız adımlardan sonra artık bu tür sıkıntılarla karşılaşmayacağımızı düşünmeye başlamıştık." diyen Erdoğan, 17-25 Aralık 2013'te yargı ve emniyet teşkilatları eliyle sinsi bir darbe teşebbüsüne maruz kaldıklarını, dik duruşla bu sinsi saldırıyı boşa çıkardıklarını belirtti.

Daha sonra 15 Temmuz 2016 gecesinde, bir daha asla yaşanmayacağını varsaydıkları türden bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldıklarını anımsatan Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesine sızan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarının, Pensilvanya'dan aldıkları emir ve talimatla ülkenin meşru yönetimini devirmek üzere harekete geçtiklerini söyledi.

Ülkenin en üst yöneticisi olarak kendisinin, böyle bir darbe girişimini kabul etmediğini ve tüm devlet mekanizmalarını darbecilere karşı koymak üzere harekete geçmeye davet ettiğini hatırlatan Erdoğan, millete de meydanlara inmeleri çağrısında bulunduğunu belirtti.

O gece liseli gençlerin de meydanlarda olduğunu, onların da darbe girişimine karşı koyduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Binbir zorlukla ve ancak cep telefonu aracılığıyla televizyon kanallarını kullanarak milletimizle buluştuğumuz an aslında darbe teşebbüsünün akamete uğramaya başladığı andır. Darbeciler bizi ortadan kaldırmak için bulunduğumuz yere gelirken, biz de milletimizle birlikte darbecilere karşı mücadele etmek üzere Marmaris'ten yola çıkmıştık. Hamdolsun Rabbimin yardımıyla İstanbul'a indik ve havalimanında bizi karşılayan onbinlerce vatandaşımla halkımla milletimle birlikte darbecilere karşı tarihi bir meydan okuması yaptık. Ertesi gün de darbecileri tamamen derdest ederek, bu büyük ihaneti önlemiş olduk. 15 Temmuz gecesi öyle sahneler yaşanmış, öyle cesaret ve kahramanlık örnekleri sergilenmiştir ki gerçekten anlatmakla bitmez. Tankın altına yatanından üstüne çıkanına, tam teçhizatlı darbecilerin karşısına dikilip hesap soranından kurşunların üzerine üzerine yürüyenlerine kadar milletimiz tüm fertleriyle gerçekten destan yazmıştır."

- "Bunu siz başarabiliyorsunuz"

Şimdi de liseli öğrencilerin bu destanı deneme, şiir ve hikayeye dönüştürerek ebedileştirdiğini belirten Erdoğan, şunları söyledi:

"Türkiye'nin darbeler ve muhtıralar döneminin ardından doğan nispeten istikrarlı, müreffeh bir ortamında büyüyen sizlerin, bu tür durumlarda ne yapacağı sorusu orta yaşın üzerindeki büyüklerinizin zihnini kurcalıyordu. 15 Temmuz gecesi gördük ki bu milletin yediden yetmişe tüm fertleri, genci yaşlısı, kadını erkeğiyle yeri ve saati geldiğinde, özlerindeki, mayalarındaki o kahramanlık ve cesaret ateşini yakabilmektedir. Bunu siz başarabiliyorsunuz. Üzerindeki kül savrulduğunda altından çıkan o kor ateş bize ezanımızın, bayrağımızın, vatanımızın, devletimizin bizatihi milletimizin güvencesi altında olduğunu göstermiştir."

Erdoğan, 15 Temmuz'dan önce ve sonra özellikle terörle mücadele harekatlarında bunun sayısız örneğiyle karşılaşıldığına dikkati çekerek, "Gezi olaylarıyla sokaklarımızı terörize etmeye kalkanlara vakur duruşuyla cevap veren milletimiz, çukur eylemleri sırasında bölücü terör örgütüne attığı şamarla mesajının kapsamını genişletmiştir." dedi.

Fırat Kalkanı Harekatı ile 2 bin kilometrekarelik alanın kontrol altına aldığını, daha sonra 140 bin Suriyelinin tekrar topraklarına, evlerine döndüğünü dile getiren Erdoğan, şu anda güvenliklerinin de Türkiye'nin emniyeti altında olduğunu belirtti.

- "Hesapların üzerinde bir hesap var"

Teröristlerin, Suriye'nin kuzeyinde terör koridoru oluşturmaya çalıştıklarını söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bunlar, oradan Hatay, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Mardin, buralara tacizde bulundular. Havan toplarıyla, çeşitli silahlarla ve yüz civarında havan biz harekata başladığımız ana kadar atılmıştı. Hep sabrettik, sabrettik, sabrettik... Artık dedik yeter ve Afrin harekatının talimatını verdik. Tabii teröristlerin hesabı farklıydı ama onlar şunu bilmiyordu, bunların hepsinin bir hesabı var ama bilmiyor ki hesapların üzerinde bir hesap var, o da Allah'ın hesabıdır.

Ne oldu? Kuzeydeki o terör koridorunu Rabbimin lütfuyla temizlemeye başladık. Salona girerken sordum, şu anda etkisiz hale getirilen terörist sayısı ne oldu? 3525. Artık her şey an meselesi. Hani diyor ya şair, 'Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan, Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan'dan.' Bütün mesele bu. Bu iş bitiyor, bitecek. Az kaldı. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarına verilen destek milletimizin gerektiğinde yedi düvele meydan okumaktan asla geri durmayacağının da işaretidir."

- "Türkiye'ye Avrupa Parlamentosu'nun söyleyebileceği hiçbir söz yoktur"

Türkiye'de 3.5 milyon Suriyelinin misafir edildiğini belirten Erdoğan, "Ey Avrupa Parlamentosu, sen burada benden hangi yükü aldın da kalkıp şimdi bunu söylüyorsun. Türkiye'ye Avrupa Parlamentosu'nun söyleyebileceği hiçbir söz yoktur. Bu sözlerin hepsi de bizim bir kulağımızdan girer, öbüründen çıkar." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin geleceğine güvenle baktığının altını çizen Erdoğan, "Dün Balkan Savaşlarında, Çanakkale'de, Kafkasya Harekatında, Kut'ül Amare'de ortaya çıkan ruh bize Kurtuluş Savaşımızı kazanma imkanı vermişti." şeklinde konuştu.

Pazar günü Çanakkale'de olacaklarını kaydeden Erdoğan, "Çanakkale'de sadece zafer türküleri söyleyemeyeceğiz. Aynı zamanda 18 Mart Köprüsü'nün de fore kazıklarının temel atma töreni yapacağız. Bugün de 15 Temmuz'la ve sınır ötesi harekatlarımızla büyüyen, olgunlaşan bir nesle teslim edeceğimiz 2053 vizyonumuzun, 2071 vizyonumuzun başarıya ulaşacağının gönül huzuru içindeyiz." dedi.

- "Bizi parçalayamayacaklar"

Ekonomiden demokrasiye kadar her alanda adeta yerle yeksan olmuş halde teslim aldıkları Türkiye'yi 2023 hedeflerinin eşiğine kadar getirdiklerini kaydeden Erdoğan, 2023 hedeflerine de ulaşacaklarını ve Türkiye'nin önünde yepyeni bir dönem açacaklarını vurguladı.

Gençlere inandığını ve güvendiğini belirten Erdoğan şöyle konuştu:

"Sizlerden tek isteğim şu; Biz tek milletimiz, tek bayrağız, tek vatanız, tek devletiz. Bizi bölemeyecekler. Bizi parçalayamayacaklar. Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Arapıyla, Gürcü'süyle, Boşnak'ıyla, 81 milyon tek milletiz. Biz yaratılanı, yaratandan ötürü sevdik. Makam mevki için değil. Bizde bölücülük olamaz. İki, tek bayrak. Rengi şehidimizin kanı, hilal bağımsızlığımızın ifadesi, yıldız şehidimizin ta kendisi. Üç, tek vatan. Bildiğiniz gibi 780 bin kilometrekareyle tek vatan. Biz 780 bin kilometrekareye, 18 milyon kilometrekareden geldik. Bir zamanlar, bizim bütün topraklarımız, Osmanlı 18 milyon kilometrekareydi. Kaybettik, kaybettik, kaybettik."

- "Bu çatı altında birleşeceğiz"

Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'un şiirinden "Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz. Gelmişiz dünyaya millet, milliyet nedir öğretmişiz." dizelerini okudu.

"Biz böyle bir millettik." diyen Erdoğan, gençlere, "Sizlerden beklentimiz, tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet." diye seslendi.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye Cumhuriyeti Devletinden başka bizim devletimiz yok. Bu çatı altında birleşeceğiz. Birileri hesaplar yaptı ya... Güneydoğu'da falan, oralarda kendilerine göre devlet kuracakmış. Birisi de çıktı 'paralel devlet' diye başladı, ondan sonra da gitti 1999'da Pensilvanya'ya. Niye kaçtın gittin? Kursaydın ya devleti. Şimdi arkasını bir yerlere dayamış, oralardan kendine göre aldığı güçle orada kaşane, Avrupa'nın değişik yerlerine yerleşmişler oradan Türkiye'ye dünyanın değişik yerlerine mesaj veriyor. "

PKK, PYD ve YPG'nin, Cudi'de, Gabar'da, Kandil'de, Tendürek'de inlerine girildiğini ifade eden Erdoğan, bugün Hakkari'de 10 teröristin etkisiz hale getirildiğini belirtti.

Erdoğan, "Sadece Afrin'de değiliz. Gabar'da, Cudi'de, Tendürek'te, Bestler Deresi'nde, buralarda da mücadelemiz devam ediyor. Avrupa Parlamentosu da karar alıyor. Sen ne yapıyorsun ya? Dürüst olun dürüst." dedi.

Birilerinin gençleri sürekli tenkit, tezyif eden, küçümseyen, iğneleyen tavrını doğru bulmadığını dile getiren Erdoğan, pırlanta gibi bir gençliğin olduğunu kaydetti.

Gençlere çok güvendiğini ifade eden Erdoğan, Arif Nihat Asya'nın Fetih Marşı'nın, "Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini. Göster, kabaran sular nasıl yıkar bendini. Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini. Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın, Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın." dizelerini hatırlattı.

Erdoğan, ecdadın izinden giden gençlerin her birini birer "Fatih" adayı olarak gördüğünü, bunun için gençlerin kendilerini çok iyi yetiştirmeleri gerektiğini vurguladı.

Fatih Sultan Mehmet Han'ın 21 yaşında dünyanın en gelişmiş toplumunu tasarlayabilen, en usta kılıç erbabının karşısına çıkabilen, altı dil konuşabilen, dünya siyasetine yön verebilen birikime sahip olduğunu anımsatan Erdoğan, gençlerden de bu gayretin beklendiğini söyledi.

Erdoğan, "Millet olarak destan yazıyor ama bunu edebi değere dönüştürmekte aynı başarıyı sağlayamıyoruz. Gençlerimizden Mehmet Akif'in Çanakkale Şehitleri ve İstiklal Marşı şiirleri, Arif Nihat Asya'nın Bayrak, Fetih ve Dua şiirleri kıvamında nesillere salih şiirler bekliyoruz. Aynı şekilde bu destanlarımızı gönüllere nakşedecek romanlar, hikayeler, senaryolar bekliyoruz." diye konuştu.

Ödüle layık görülenlere ve "Liseliler Destanı Yazıyor" yarışmasına katılanları tebrik eden Erdoğan, yarışmanın düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.

- Törenden notlar

Yarışmada şiir, deneme ve hikaye dallarında dereceye giren öğrencilere Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Başkanı Ekrem Erdem ile eski Kültür Bakanı Atilla Koç tarafından ödülleri takdim edildi.

Reyhan Can, İbrahim Ethem Alper, İkbal Nur Taşdelen, İnanç Kırmaz, Remle Açıkgöz, Gökçe Güler, Gizem Gülbüz, Beyza Nur Demirtaş ve Elif Buse Mermi ödül almaya hak kazandı.

Daha sonra öğrencilerle hatıra fotoğrafı da çektiren Erdoğan, bu sırada hikaye dalında ikinci olan Aydın Derici Mustafa Gürbüz Anadolu Lisesi öğrencisi Gökçe Güler ile sohbet etti.

Erdoğan, daha sonra “Benim kızım şu anda okul birincisi ve üniversiteye hazırlanıyor. İnşallah üniversitede de ideallerine ulaşacak. Rabbim yar, yardımcısı olsun." dedi.