20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

FETÖ darbelerden güçlenerek çıktı

FETÖ’nün 15 Temmuz’daki darbe girişiminin ardından askerlere yönelik yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan ilk iddi-anamede, örgütün 12 Eylül ve 28 Şubat 1997 postmodern darbelerinden zarar görmeyip daha da güçlenerek çıktığı ifade edildi.

6 Aralık 2016 Salı 07:00 - Güncelleme:
FETÖ darbelerden güçlenerek çıktı

Fetulkahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi gecesi Sabiha Gökçen Havalimanının ele geçirilmesi teşebbüsüne ilişkin hazırlanan iddianamede, örgütün 12 Eylül askeri ve 28 Şubat 1997 postmodern darbelerinden zarar görmeyip, daha da güçlenerek devlet yapısını ele geçirdiği ve siyasete doğrudan müdahale edecek korkunç bir dev haline geldiği belirtildi. İddianamede “Fetullah Gülen, 80’li yıllardaki ‘fiili’ mesai arkadaşı Kenan Evren’i yıllar sonra ‘cennetlik’ ilan etmiştir” denildi. 

İNTİHARLARA NEDEN OLDU 

İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 189 sayfalık iddianamede, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’nın (FETÖ/PDY) dilinde, askeri harp okulları, GATA, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), polis kolejleri, Adalet Akademisi, yargı kurumları, Emniyet Genel Müdürlüğü, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), TİB, ÖSYM, TÜBİTAK gibi kuruluşlara “özel kurumlar” denildiği belirtilerek, silah bulunduran TSK, emniyet ve MİT’in “özel mahrem yerler” olarak adlandırıldığı kaydedildi. İddianamede, örgütün işlediği her günah veya kusurun, ayıbın, suçun kılıfına “tedbir” denildiği dile getirildi. İddianamede, örgütün devlet kadrolarında etkin hale geldiği dönemdeki uygulamalarıyla, kişilere karşı kamu gücünü hukuk dışında örgütsel amaçlar için cebren uyguladığı, devlet kurumlarını birbirine düşman hale getirdiği ve “örgüt üyesi olan-olmayan” ayrımına gittiği dile getirildi. İddianamede, “Bu cebir ve şiddet sonucu birçok kişinin ölümüne, sakat kalmasına, hastalanmasına ve intiharına neden olmuştur” ifadesi kullanıldı.

CIA İLE BAĞLANTILI 

FETÖ’yu kuran Fetullah Gülen’in kimliği ve öz geçmişinin anlatıldığı iddianamede, Gülen’in istihbarat örgütleriyle irtibatlı olduğu ve bilgiler aldığı belirtilerek, 12 Eylül 1980  askeri darbesine kadar istihbarat kurumlarınca takibi yapılan Gülen ve örgütünün, darbe sonrasında hiçbir adli soruşturma ve takibata uğramadığı ve örgüt hakkında o güne kadar tutulan her türlü arşivleme çalışmasının durdurulduğu dile getirildi.  İddianamede, Gülen’in 28 Şubat döneminde paniğe kapıldığı, uzun süre kaldığı ABD’de hükümet ve CIA yetkilileri ile görüştüğü, 21 Mart 1999’da gittiği ABD’den bir daha geri dönmediği aktarıldı ve “ABD’ye giden Gülen, ABD merkezli çeşitli lobiler ve neoconların hassasiyetini dikkate alan bir ‘İslam’ arayışına girmiştir” dendi.