25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

İsrail’in Mavi Marmara travması

İsrail’in, 10 yardım gönüllüsünü katlettiği Mavi Marmara Gemisi’nde gazeteci olarak bulunan Star Muhabiri Kemal Gümüş, Tel Aviv Havaalanı’nda 7-8 saat sorguladıktan sonra sınırdışı edildi. İsrailli yetkililerin kendisine yaşattığı eziyeti anlatan Gümüş, “Gördüm ki 7 yıl önceki Mavi Marmara girişimi İsrail’de derin travma yaratmış” dedi.

24 Kasım 2017 Cuma 07:00 - Güncelleme:
İsrail’in Mavi Marmara travması

Mavi Marmara’da İsrail ablukası altında Gazze’nin inleyen sesine yanıt vermek için 37 ülkeden sivil toplum kuruluşu temsilcisi, siyasetçi ve aktivist bulunuyordu. O gemide yerli ve yabancı onlarca gazeteci de bulunuyordu. Mavi Marmara’da gazeteci kimliğimle ben de görev almıştım. 2010 yılı 31 Mayıs gecesinde İsrail’in en seçkin (!) birlikleri tarafından gemiye saldırı düzenlenmiş ve gazeteci ağabeyim Cevdet Kılıçlar ile birlikte 9 insanımız şehit edilmişti.  

Bu sefer de Kudüs’e gidip Mescid-i Aksa’yı ziyaret etmek için niyetlendim. 22 kişiden oluşan gazeteci arkadaşlarımla beraber bir tur şirketiyle önceki gün Tel Aviv Ben Gurion Havalimanı’na indik. Uçaktan sorunsuz bir şekilde inip pasaport kontrolünden geçmek için sıra bana geldiğinde ilk soruda işlerin ters gideceğini anladım. Aslında 7 yıl önce Mavi Marmara’da yaşananlar o gün için İslam dünyasının kalbinde derin bir acı bırakmış gibi görünüyordu. Ama bu gün hiçte öyle olmadığını Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “One Minute” çıkışından sonra Mavi Marmara’nın İsrail’in kalbinde asla iyileşmeyecek derin bir yara açtığına şahit oldum. Özelikle Mavi Marmara’da sadece kendilerini korumak için gönüllülerin İsrail’in en seçkin birliklerini etkisiz hale getirirken yayınlanan görüntülerinin acısı halen tazeliğini koruyor... 

HER ŞEYİM FİŞLENMİŞ

Pasaport kontrol memuru ismimi bilgisayara girdikten sonra babamı, dedemi ve dedemin babasının isimlerini teker teker sıralayınca hakkımda çok detaylı bir araştırma yapıldığını ve dosyamın güvenlik sisteminde kayıtlı olduğunu fark ettim.Pasaport kontrolünde elendikten sonra dört farklı alana alındım. İlki bekleme bölümü, biri arama, diğer iki birim ise sorgu alanlarıydı. Her iki sorguda muhataplarım sivil giyimli görevlilerdi. İlk sorguda kadın görevli hangi gazetede çalıştığımı, ne tür haberler yaptığımı, ne zamandan beri bu tür haberler yazdığımdan tutun da gazetemin Türkiye’deki diğer gazetelerle kıyaslayarak yayın politikasına dair tuhaf sorular sordu.  

DAHA ÖNCE GELDİN Mİ?

İsrail’e daha önce gelip gelmediğim sorusu en az beş sefer soruldu. Sonuç itibarıyla Mavi Marmara ile geldiğimi ama İsrail tarafından engellendiğini söyledikten sonra beni tekrar bekleme odasına aldılar. Bir süre daha bekledikten sonra bu sefer farklı bir sorgu odasına alındım. İçerde üç kişi vardı. Sadece biri benimle muhatap olurken diğer iki kişi ise bir paravanın arkasında bizi dinliyordu. Karşımdaki görevli bir öncekinin tekrarı sorular sorduktan sonra konuyu direkt Mavi Marmara’ya getirdi ve niçin gemide bulunduğumu sordu.Gazeteci olduğumu ve Mavi Marmara’ya da haber takibi amacıyla bindiğimi söyledim. Sorgucum “Bir gazetecinin Mavi Marmara da işi olamaz” çıkışı yaptı!.. Görevli, Mavi Marmara’nın kendilerini çok üzdüğünü ve çok tehlikeli olduğunu benim de özel bir misyonla o gemide bulunduğumu söyleyince, tek misyonumun haber yapmak olduğu cevabını vererek  itiraz ettim. “Askerlerimiz gemiye girdiğinde sen neredeydin ve ne yapıyordun” diye sordular. Gemideki basın odasında beklediğimi söyledim, sorgucu ise başını sallayarak öyle olmadığını söyledi. O an anladım ki gemide çekilmiş görüntülerden neler yaptığıma dair bazı görünler üzerinden soru soruyor. Sorgunun sonuna doğru ise “Sen şimdi niçin geldin” diye sordu. Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı ziyaret etmek için geldiğimi ve turist olduğumu söyledim ancak yine “hayır sen turist olarak burada değilsin yine özel bir misyonla geldin seni alamayız deport etmek zorundayız” yanıtı verdi. Türkiye ile İsrail’in anlaştığını İsrail’in özür dilediğini ve tazminat ödediğini bu meselenin iki ülke arasında çözüme kavuştuğunu hatırlatarak haksızlık yaptıklarını ifade ettim. Böyle bir cevap beklemeyen görevli “Gazeteci bey o başka, bizi ilgilendirmez” diyerek sorguyu bitirdi. Ardından farklı bir bölüme götürülerek ben ve eşyalarım detaylı bir aramadan geçirildi. Bu şekilde sorgu ve aramalar derken 7-8 saat bekletildikten sonra ilk uçakla Türkiye’ye gönderildim. 

İSRAİL’İN DERİN YARASI

Görmeyi çok arzuladığım Mescid-i Aksayı ziyaret etmek nasip olmadı belki ama şunu gördüm ki ‘one minute’ ile Mavi Marmara İsrail’in kalbimde asla iyileşmeyecek derin bir yara açmıştır. Mavi Marmara ile İsrail’in zihninde oluşan derin travma halen canlılığını koruyor.

İsrail’in Mavi Marmara hazımsızlığı inanılmaz bir kompleksi beraberinde getirmiştir. İsrail Mavi Marmara ile ilgili belki de tarihinin en derin güvenlik arşivi oluşturarak intikam duygularını sürekli diri tutuyor. Ama ne olursa olsun bir gün mutlaka Mescid-i Aksayı ziyaret edeceğime inanıyorum...