25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Katar’ı bırak Kudüs’e bak

Ambargoyla Katar’a nefes aldırmayan Körfez ülkeleri, Kudüs’teki İsrail terörüne suspus kaldı. Kardeşlik dersi ise Erdoğan’dan geldi: İslam dünyası tepkisiz kalamaz, işbirliği ve dayanışmaya ihtiyacımız var.

23 Temmuz 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Katar’ı bırak Kudüs’e bak

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan, Kuveyt ve Katar’ı kapsayan  2 günlük Körfez turuna dün başladı. Suudi Arabistan’a hareketinden önce İstanbul Atatürk Havalimanı’nda basın toplantısı düzenleyen Erdoğan, Körfez ülkelerinin İsrail zulmüne sessiz kalmasını eleştirdi. İşte Erdoğan’ın önemli mesajları…

- KÖRFEZ TURU:Suudi Arabistan, Kuveyt ve Katar’ı kapsayan bir Körfez ziyareti yapacağım. Türkiye ile kader birliği olan bu ülkelerle geçmişte olduğu gibi bugün de siyasi, ekonomik, askeri, kültürel ve beşeri alanlarda yakın ilişkiler var.

- GÜNDEM KATAR:Ziyaretin ana gündem maddesini Katar ekseninde yaşanan kriz oluşturacak. Bizler Körfez’deki kardeşlerimiz arasında ne surette olursa olsun sorun ve sıkıntı yaşanmasını doğru bulmuyor, son hadiselerden de büyük üzüntü duyuyoruz. Bugün Müslümanlar olarak her zamankinden daha çok birbirimize kenetlenmemiz, safları sıklaştırmamız gereken bir zaman dilimi içerisindeyiz.

- İSLAM ALEMİNİN ONURU:Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Filistin’de yaşanan sıkıntılar, acılar ortadadır. Maalesef bu sorunlara her gün bir yenisi ekleniyor. Tüm dünyanın gözü önünde Mescid-i Aksa’da yaşananlar bunun bir örneğidir. Mescid-i Aksa’ya karşı özellikle son bir kaç gündür sergilenen pervasızlıklar, İslam dünyasını derinden üzmektedir. Kudüs’teki Harem-i Şerif, sadece Filistinlilerin değil 1,7 milyarlık tüm İslam aleminin onurudur, namusudur, kutsal mekanıdır. Harem-i Şerif’e yönelik kısıtlamalar ile Müslümanlar’ın onurlarının incitilmesi karşısında, İslam dünyasının tepkisiz kalması beklenemez. Nitekim ülke olarak tepkimizi güçlü bir şekilde ortaya koyduk.

- TEPKİLER ÖLÇÜLÜ OLMALI: Bizler başta Kudüs olmak üzere asırlar boyu tüm dinlerin barış içinde bir arada yaşamasını sağlamış köklü bir medeniyetin de mensuplarıyız. Kudüs’te yapılan hak ihlalleri Müslümanların da başkalarının hakkını ihlal etmesine asla bir gerekçe olamaz, olmamalıdır. Tepkiler hukuk çerçevesinde ve ölçülü olmak zorundadır. Başka dinlere mensup insanların ibadet hürriyetine ve ibadethanelerine halel getirmeye bizimmedeniyetimizde asla yer yoktur. Bu anlayıştan hareketle Kudüs’te yaşanan gerilimin bir an önce nihayet bulması, Mescid-i Aksa çevresinde yeniden sükunetin hakim olması için yoğun çaba sarf ediyoruz.

- İSRAİL HUKUKA UYSUN: Bu kapsamda Abbas, Rivlin ve Macron’la telefon görüşmeleri yaptık. Görüşmelerde durumu ele aldık ve değerlendirme yaptık. Kim olursa olsun insanların can, mal ve ibadet haklarına yönelik saldırıları tasvip etmediğimizi ifade ettik. İslam İşbirliği Teşkilatı Zirve Dönem Başkanı olarak ben buradan bir kez daha mevcut İsrail yönetimini, yerleşik teamüllere, hukuka ve temel insani değerlere uygun davranmaya davet ediyorum. Bölgede gerilimi daha da tırmandıracak adımlardan kaçınmaları gerektiğinin altını tekrar çizmek istiyorum. Türkiye, dün olduğu gibi bugün de bölgede barışın tesisi için çalışmaya, Filistinli kardeşlerimizin hak, özgürlük ve adalet mücadelelerini desteklemeye devam edecektir.

- DAYANIŞMAYA İHTİYAÇ VAR: İslam dünyasının yeni ayrılıklara değil, iş birliğine ve dayanışmaya ihtiyacı vardır. Böylesi hassas bir dönemde enerjimizi iç tartışmalarla heba etmemeliyiz. Katar krizinin ilk anlarından itibaren bizler, barış istikrar dayanışma ve diyalogdan yana olduk. Sorunun suhuletle çözümü için taraflara gerekli telkinleri yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Krizin daha fazla uzamasının kimseye bir faydası yok. Mevcut krizden istifade edenler, bölgenin geleceğini ipotek altına almaya çalışan, kardeş kavgasının alevlenmesi için fırsat kollayan hasım çevrelerdir. İslam İşbirliği Teşkilatı Zirve dönem başkanlığı bize, bu sorunun kardeşlik hukuku temelinde halli için önemli mesuliyetler yüklüyor.  Kuveyt Emiri Şeyh Sabah’ın yürüttüğü ara buluculuk çalışmalarını destekliyoruz. Bölge ülkelerinin yanı sıra diğer aktörlerin de bu çabalara güçlü destek vermesi gerekiyor. Bu bağlamda başta ABD olmak üzere uluslararası toplumun üyelerinin faaliyetlerini faydalı buluyor, çözüme katkı sağlamalarını da temenni ediyorum.

- SUUDİ ARABİSTAN TEMASLARI:Körfez bölgesinin ağabeyi olarak Suudi Arabistan’a Körfez’de yaşanan krizin çözümünde büyük rol düşüyor. Çeşitli vesilelerle ifade ettiğim gibi, bu krizi çözebilecek isimlerin başında Kral Selman geliyor. Bu ziyaret vesilesiyle aziz kardeşim Kral Selman’la bir araya geleceğim. Ayrıca görevine yeni atanan Veliaht Prens, Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Muhammed bin Selman’ı da ziyaret sırasında kabul edeceğim.

‘Ha Ali ha Veli’

Erdoğan, YPG’nin ismini ABD’nin tavsiyesiyle değiştirmesine tepki gösterdi: Ha Ali ha Veli, değişen bir şey var mı? Yok. Aslolan tabelayı değiştirmek değil, içeride ne var, budur. Biz kimin kim olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bunları yutmayız.  Dostlar birbirini aldatmamalı.”      

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütü PKK’nın Suriye kolu olan YPG’nin ismini Suriye Demokratik Güçleri olarak Değiştirmesine  “Ha Ali ha Veli değişen bir şey var mı?” şeklinde tepki gösterdi.

- İSİM DEĞİŞİKLİĞİ:(YPG’nin, ismini ABD’nin tavsiyesiyle Suriye Demokratik Güçleri olarak değiştirmesi)Ha Ali ha Veli, değişen bir şey var mı? Yok. Biz kimin kim olduğunu gayet iyi biliyoruz. Her ikisi de aynı ve bunların nerede, nasıl cirit attığı hepsi zaten ortada. Aslolan tabelayı değiştirmek değil, içeride ne var, budur. Bunları zaten istihbaratıyla her şeyiyle takip eden bir Türkiye var. Hep söylüyorum, biz bir kabile devleti değiliz. Biz, altyapısıyla her şeyiyle güçlü yapılanması olan bir devletiz, kimin kim olduğunu gayet iyi biliriz. Türkiye’de de arazide dolaşanların içerisinde, onlar orada bu tür isim değişikliklerini yaparken, ama kollarındaki kokartlarla, malum terör örgütünün kokartını taşıyan hatta bölücü terör örgütünün başının resmini dahi oralara koyanları da biliyoruz. Biz bunların hepsinin resimlerini, videoyla vesaireyle hepsine bunları gösterdik. İsim değiştirmişler. Yok, bunları yutmak mümkün değil. Dostlar birbirini aldatmamalı.”      

‘Mescid-i Aksa’yı Erdoğan özgürleştirecek’

Arap yarımadasındaki ülkelerin İsrail askerlerinin Mescid-i Aksa’daki zulmüne sessiz kalması tepki çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail zulmüne tepki göstermesi ise Filistin’de bir umut ışığı oldu. Araplar ve Filistinliler, 2015 yılında Kudüslü bir gencin,  Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın okuduğu “Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde” şiirine çektiği kısa filmini sosyal medyada yeniden gündeme taşıdılar. Film, ‘Mescid-i Aksa’yı Erdoğan özgürleştirecek’ vurgusuyla dikkat çekiyor. Filmde, Erdoğan’ın Medeniyet ve Şehirler Konferansı’nda okuduğu, Mehmet Akif İnan’ın ‘Mescid-i Aksa Şiiri’nin ilk ve son dörtlüğüne yer veriliyor.

FETÖ’CÜ HAİNLERİ BAĞRINIZA BASMAYIN

Cumhurbaşkanı, iki ajanı isteyen Almanya’ya sert çıktı: Türkiye’nin içişlerine kimsenin karışma yetkisi yoktur. Türkiye’den kaçan teröristleri eğer Cumhurbaşkanlığı makamında ağırlarsanız, bizim sizlere bakışımız o kadar rahat olmaz. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı’ndaki basın toplantısında soruları da yanıtladı. 

- ALMAN DIŞİŞLERİ BAKANI’NIN SÖZLERİ: Türkiye, her şeyden önce bir hukuk devletidir. Sosyal bir devlettir, laik bir devlettir. Bu anayasasında zaten amir hükümler olarak yerini bulmaktadır. Türkiye’nin demokratik, sosyal bir hukuk devleti olarak içişlerine hiç kimsenin karışma yetkisi yoktur. Gerek güvenlik gerek yargı süreci içerisindeki atılmış adımları, atmaya da kimsenin yetkisi yoktur. Türkiye’nin içinde ajan, provokatörlük yapan hatta hata bunu diplomatik servislerini kullanmak suretiyle sürdürmeye gayret edenlere karşı tabii ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti de elinden geleni yapacaktır.

- ORTAKLIK YENİ DEĞİL:Alman Dışişleri Bakanının şahsında Alman yetkililerine şu ana kadar bir şeyi devamlı söyledim. Lütfen bizler NATO’da beraberiz. Avrupa Birliği süreci içinde müzakereci bir devletiz. Dolayısıyla aramızdaki stratejik ortaklık yeni değil. Uzun zamandır olan bir ortaklığımız var. Bu ortaklığa gölge düşürecek herhangi bir adım atılmamalıdır. Türkiye’den kaçan teröristleri eğer siz kalkar Almanya’da barındırırsanız, onlara hatta teşvik imkanı verirseniz, bunlar üstelik bir de suçlu konumunda olursa ki Türkiye’de yargılanıp, suçlu görüldüğü halde tutuksuz yargılanma sebebiyle serbest bırakılanı, Türkiye’den kaçtığı zaman siz alır bağrınıza basarsanız ve bunu çeşitli devlete ait toplantılarda konuşturmak suretiyle ödüllendirirseniz, Cumhurbaşkanlığı makamında bunları ağırlarsanız, kusura bakmayın bizim sizlere bakışımız o kadar rahat olmaz.

- FETÖ’CÜLER CİRİT ATIYOR:Türkiye Cumhuriyeti Devletine darbe girişimde bulunan FETÖ terör örgütünün birçok mensubu şu anda Almanya’da cirit atıyor. Bunların isimleri verildi. Bütün bunlara yönelik aramızda suçluluların iadesi anlaşması olmasına rağmen bunlar bize iade edilmeyecek, siz sürekli olarak iki tane burada, bir tanesi tutuklu olmak kaydıyla, bir diğeri de şu anda gözaltı süresi henüz dolmadı bildiğim kadarıyla böyle bir süreçte olmasına rağmen, kalkıp bunlarla Türkiye’yi sıkıştıracaksınız, yok böyle bir şey. Türkiye burada yargının gereği neyse bu yargı sürecini işletmektedir ama Almanya’da şu anda siyasetin içerisinde olanlar kalkıp da ekimde yapılacak seçimler için böyle bir, adeta pazar oluşturmaya çalışıyorlarsa o bizi pek de ilgilendirmiyor. O başka bir şey, bu başka bir şey.

HEPSİ YALAN 

Almanya’da medya organlarında başta şahsım olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne saldırıların affedilir hiçbir yanı yoktur. Geçenlerde de söyledim. Türkiye’de bulunan Alman şirketlerinin hiçbirine karşı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ne soruşturması ne kovuşturması, böyle bir şey de yoktur. Bunların hepsi de yalan, yanlış uydurma haberlerdir. Öyle bir şey yok. Ne var? Olan şu: Türk şirketlerinin yurt dışındaki bir çok ülkelerle ilgili yaptıkları, işte bu FETÖ ile iktisatlı olan bazı meşru olmayan bir girişimleri var. O tür şirketlere yönelik bir şeydir. Alman şirketlerine yönelik kesinlikle böyle bir şey yok. Ve 100 yılı aşkın bir süredir Türkiye’de faaliyette bulunan Alman şirketleri var. Siemens gibi, Bosch gibi. En ufak bir şey, bunlara karşı yapıldı mı? Yok böyle bir şey. Dolayısıyla kimse kimseyi, bu tür yalan yanlış haberlerle ve bir de adete buradan hareketle tehdide yönelmesin. Bu siyasetin içerisinde olan insanlara yakışmaz.