19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Reza Zarrab davasında hedef Türkiye

Prof. Şen, ABD’nin Türkiye’yi kuşatma operasyonunun bir parçası olan Zarrab davasının, milli bir mesele olduğunu belirterek “Bu davada hedefin Türk devleti ve milleti olduğunu söyleyebilirim” dedi.

SELİM EFE ERDEM18 Kasım 2017 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Reza Zarrab davasında hedef Türkiye

Hukuk profesörü Ersan Şen, FETÖ’nün 17-25 Aralık ihaneti başarısız kalınca, kumpasa kendisi devam eden ABD’nin kurduğu Reza Zarrab tezgahını deşifre etti. 27 Kasım’da ABD’de görülecek Zarrab duruşması öncesinde Star’a konuşan Prof. Şen, davada sunulan delil ve iddiaların yasadışı toplanması nedeni ve uluslararası hukuk ile iki ülke arasındaki anlaşmalara göre geçersiz olduğunu söyledi. ABD’deki dosyada daha önce gündeme gelmeyen yeni ses kayıtları ve 2015 yılına ait e-mail yazışmalarının da yer aldığı iddiasına dikkat çeken Prof. Şen, “ABD Türkiye’yi uzaktan dinlediyse veya takibe aldıysa, bu hukukdışı bir delildir ve ABD yasalarına göre de geçersizdir. Burada, üç beş kişinin yolsuzluğu tartışılıyor gibi konuşuluyor ama bir hukukçu olarak burada delillerin geçersiz olduğunu ve hedefin Türk devleti ve milleti olduğunu söyleyebilirim” diye konuştu. 

TÜRKİYE’Yİ BAĞLAMAZ 

Dava dosyasındaki Türk kurum ve kişilere ilişkin iddiaları değerlendiren Prof. Şen, dosyadaki temel suçlamanın ABD’nin İran’a uyguladığı ambargonun delinmesi, bu yapılırken ABD yasaları ve bankalarının kandırıldığı iddiası olduğunu söyledi. Prof. Şen, “ABD’nin dediği şu: ‘İran’a olan ticaretinizi, bizim yasalarımıza aykırı şekilde ve bankalarımızı kandırmak suretiyle gerçekleştirdiğiniz. Dolayısıyla, bu davayı ABD’ye ve bankalarına karşı işlenmiş suç olarak yapıyoruz.’

ABD, ‘İran ve Türkiye arasındaki ticaretin ABD yasa ve bankalarından kaçırılması için dolar yerine altınla yaptınız, 1 Temmuz 2013’ten itibaren de altınla ticaret de yasaklanmıştı’ diyor. ABD’de İran ile ticaret yasaklanmış olabilir ama bu Türkiye’yi bağlamaz” diye konuştu. 

DELİLLER HUKUKSUZ

ABD’deki Zarrab davasının hem hukuki hem de siyasi tarafı olduğuna dikkat çeken Prof. Şen, şunları söyledi: “ABD’nin ayrı bir ajandası var. Siyasi kısmına bakamam ama hukuki kısmında, bizim ABD ve Türkiye arasında 1980’de devreye giren ve vatandaşlarının yargılanmasına ilişkin anlaşmaya göre, tarafların birbirinden resmi belge paylaşımı yapması gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti’nden adli yardım talep etmeksizin, 17-25 Aralık dosyasındaki bazı telefon trafiği nasıl oluyor da ABD’deki bir soruşturma dosyasında yer alıyor. ABD yasalarına göre, hukuksuz delil, delil sayılamaz ve o zaman bu delil denen şeyler Zarrab dosyasında kullanılamaz. Şimdi medyaya yansıyan yeni bilgilere göre, 17-25 Aralık dosyasında olmayan ama ABD’deki Zarrab dosyasında yer alan yeni ses kayıtları, telefon ve e-mail trafiği olduğu ve bununda ABD’nin Türkiye’yi uzaktan dinleme ve takibiyle yapıldığı iddia ediliyor. Bu da hukuksuz bir delil ve doğruysa geçersiz.”

MİLLİ BİR MESELE

ABD tutuklu bulunan Reza Zarrab’ın cezaevinde bıçaklı saldırıya uğradığı ve itirafçı olduğuna dair iddialara da değinen Prof. Şen, “Garip bir şekilde ABD’de Zarrab hakkında altı ayrı suçlamadan 125 yıl hapis cezası isteniyor. Burada, iki ABD bankasının örgütlü şekilde dolandırıldığı ve yolsuzluk yapıldığı iddia ediliyor. Bir kişiyi 125 yıl hapis istemiyle cezaevinde tutarken itirafçı yapıp ifadelerini de delil olarak kullanmak da ne kadar hukukidir o da ayrı bir sorun” diye konuştu. 

Dosyaya hukukçu ve akademisyen gözüyle baktığında, sadece kişi ve kurumların hedef alınmadığının görüldüğüne dikkat çeken Prof. Şen, şunları söyledi: “Türkiye’deki devlet bankası ve yöneticilerinin, ABD yasalarını deldiği ve bankalarını kandırdığı iddia ediliyor. Böyle bir durumda, Türkiye’deki hükümetin ‘Böyle bir ticaret varmış, bizim haberimiz olmamış’ diyecek hali yok. Elbetteki dönemin hükümetini suçlayan bir dava. Toplum bakımından kenetlenmemiz gereken nokta şu: Şu üç lira, bu beş lira aldı diye değil, bunun milli bir mesele olduğunu düşünmemiz lazım. Bu davanın faturası, tüm Türkiye’ye çıkarılacak.”

Amerikalı Zekeriya Öz 

FETÖ ile maddi ve manevi ilişkileri deşifre olan Zarrab’ı tutuklatan eski savcı Preet Bharara’nın, firari savcı Zekeriya Öz’ün ABD versiyonu olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Bharara’nın FETÖ trolü ‘rayina’ isimli twitter hesabının tweetini kendi hesabından paylaştığı ortaya çıktı. Tweette şu ifadeler yer alıyordu: “Erdoğan rejimi polisi, 2013 yolsuzluğuna ve Zarrab operasyonlarına liderlik eden polis şeflerinin eşlerini tutukladı.” Bharara’nın FETÖ’cü polislerin 17 Aralık kumpasında hazırladığı ve takipsizlik kararı verilen fezlekenin virgülüne bile dokunmadan aynen kopyaladığı da ortaya çıkmıştı. 

İtirafçı ol baskısı 

ABD’de hem kendi iç hukuku hem de uluslararası hukuğa aykırı şekilde tutuklanan Reza Zarrab’ın Amerikan makamları tarafından itirafçı olmaya zorlandığı bildirildi. Amerikan basınında önce 11 Kasım’da tahliye edildiği ilan edilen ancak bunun teknik bir sorundan kaynaklanan hata olduğu açıklanan Zarrab’ın itirafçı olduğu iddiaları ortaya atıldı. NBC televizyonu “bilgi sahibi olan iki kaynağa” dayandırdıği haberinde  Zarrab’ın savcılıkla işbirliğine başladığını öne sürerek “Savcılık, Zarrab’dan Türkiye hükümeti ile görevden alınan Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn arasındaki bağlara ilişkin bilgi talep edebilir” denildi. Haberde, Zarrab´ın hapisten çıkarıldığını, ancak halen federal tutuklu olarak gözetim altında, savcılık makamı ile görüşmeye başladığı ileri sürüldü. 

ZARRAB KATILMADI

Zarrab ile aynı davada, aynı suçlamalarla yargılanan Halkbank yöneticisi Hakan Atilla, önceki gün New York’ta yeniden yargıç karşısına çıkarken, Reza Zarrab ve avukatları duruşmaya katılmadı. Yaklaşık iki saat süren duruşmada, Yargıç Richard Berman, Atilla’nın hakkındaki davanın düşürülmesi ve kendi davasının Zarrab davasından ayrılması taleplerini reddetti. Atilla, duruşma arasında “Zarrab itirafçı mı oluyor, biliyor musunuz?” sorusunu, “Ben öyle bilmiyorum, hiçbir fikrim yok. Hakkımda anlatılanlar doğru değil” diye yanıtladı. Berman ayrıca, savunma ve savcılık makamlarından FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ve Türk hükümeti arsında neler yaşandığını ve ne tür farklılıkların olduğu konusunda bir bilirkişiyi mahkemeye getirmelerini istedi.