CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir iddiası daha yalan çıktı. Sağlık Bakanlığı, Kılıçdaroğlu’nun, Sakarya’da yaşayan bir hastanın prim borcu nedeniyle tedavi edilmediği iddiasının doğru olmadığını açıkladı. Sağlık Bakanlığı yaptığı yazılı açıklamada “Hastamıza, 118 kez tıbbi destek işlemi yapıldı” bilgisini verdi. Sakarya İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Aziz Öğütlü de Kılıçdaroğlu’nun bahsettiği aileyi üç senedir kendisinin de tanıdığını ve hastanın evde bakım ve tedavilerinin yapıldığını söyledi. Öğütlü, “Üç senedir doktorlarımızı, hemşirelerimizi göndererek yattığı yerden tedavi ediliyor. Yeri geldiğinde ambulansla hastaneye taşınıp hastanede tedavisi yapılıyor” dedi. Kılıçdaroğlu’nun iddiasını yalanlayan Bakanlık açıklamasında şunlar kaydedildi:
EVDE HİZMET VERİLİYOR
“İddialar üzerine yapılan incelemede, hastanın 2015 Aralık ayından itibaren Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Evde Sağlık Hizmetleri tarafından takip altında olduğu ve kesintisiz sağlık hizmeti aldığı tespit edilmiştir. Sistem incelendiğinde, hastamıza, evde sağlık hizmetleri kapsamına alındığı tarihten itibaren 118 kez tıbbi destek işlemi yapıldığı görülmektedir. İddia edildiği gibi hastanın Bağ-Kur prim borcundan dolayı sağlık hizmeti alamadığı bilgisi gerçeği yansıtmamaktadır. Hastanın evde sağlık ekibi tarafından ev ziyaretleri devam etmektedir; yara polikliniğinde takip ve tedavisi yapılmaktadır.”
TAMAMEN ÜCRETSİZ ZATEN
Sakarya İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Aziz Öğütlü Star’a yaptığı açıklamada, aileyi üç senedir kendisinin de tanıdığını ve hastanın evde bakım ve tedavilerinin yapıldığını söyledi. Öğütlü, “Cemal Derbeder bundan üç yıl önce kafasına ilaçlı bir torba geçirilerek darp edilmiş bunun sonucunda oksijensiz kalıyor ve felç geçiriyor. Üç senedir doktorlarımızı, hemşirelerimizi göndererek yattığı yerden tedavi ediliyor. Yeri geldiğinde ambulansla hastaneye taşınıp hastanede tedavisi yapılıyor. Bu amaçla biz evde bakım hizmetlerini ve tedavilerini yaptık. Üç yılda 118 kez tedavisi yapılmış. Sigorta borcu olduğundan dolayı tedavi edilmemesi söz konusu değil, bu iddia asılsız. Ülkemizde aile hekimliği tamamen ücretsiz. Aile hekimi gelip gördükten sonra rapor veriyor ve evde bakım hizmetlerine bilgi veriyor. Bundan sonra evde bakım hizmetleri bu süreci devamlı takip ediyor. Zaten bunlar ücretsiz. Kişiden bir ücret talep etme zaten söz konusu değil kaldı ki bu hasta engelli. Biz engellilerimize öncelik tanıyoruz zaten. Elimizde her türlü belge var. Bu kadar net, gerçek bulgular varken böyle talihsiz bir iddia olmuştur.”
ANKARA’DAN BRÜKSEL’E ZEHİR ZEMBEREK CEVAP
Vizyonsuz, içeriksiz geri kalmış bir rapor
AVRUPA Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, AB Türkiye Raporu’nun objektif d olmadığını belirterek, PKK’nın terör örgütü olduğunun altının çizilmesini bir kez daha olumlu olarak karşıladıklarını ancak bunun somut karşılığını görmek istediklerini vurguladı. “Sürekli altı çiziliyor ama pratikte bir uygulama görülmüyor” diyen Çelik, DEAŞ saldırılarında gösterilen dayanışmayı PKK saldırılarında göremediklerini hatırlatarak PKK’nın cami ve Türk vatandaşlarına yönelik saldırıları karşısındaki sessizliği de bir kez daha kınadıklarını vurguladı.
FETÖ’YE YANLIŞ RETORİK!
Çelik, “Halen FETÖ’den ‘Gülen hareketi’ diye bahsedilmesi, masum bir sivil toplum örgütüymüş gibi bir retorik kullanılmasını son derece yanlış buluyoruz. Bunun yanı sıra Gülen hareketinin hükümetimizce terör örgütü olarak nitelendiğine dair bir kayıt düşülmüştür. Bu kısmi de olsa bir ilerlemedir. Ama gerçek bir ilerleme anlamına gelmez” diye konuştu. AB belgesini, “İlişkilerin yoğunluğu, boyutu, perspektifini anlamaktan uzak, vizyonsuz, içeriksiz, gelişmelerin gerisinde bir rapor” ifadeleriyle eleştiren Çelik, Türkiye’nin bir Avrupa devleti ve güçlü bir Avrupa demokrasisi olduğunun altını çizdi.
POTANSİYELİ YANSITMIYOR
Çelik, “Bundan sonrasında daha çok Avrupa diyorlarsa, daha çok Avrupa için bizim çağrımız şudur: Daha çok Avrupa demek, Türkiye ile daha çok yakınlaşma ve işbirliği demektir” ifadelerini kullandı.
Hem Balkanlar hem Ortadoğu’da Türkiye’nin bir rakip olmadığını, tam tersine Kudüs ve Arakan konularında olduğu gibi AB ile birbirini tamamlayan politikalar ortaya koyduğunu vurgulayan Çelik, şunları kaydetti: “Bu çerçevede bu rapor, Türkiye ile AB arasındaki ilişkinin potansiyelini yansıtmaktan uzak bir rapordur. Türkiye ve AB arasındaki bütün bu saydığım dünyadaki koşulları gözeterek kurgulanması gereken ilişkinin yoğunluğunu, boyutunu, gelecek perspektifini anlamaktan uzak bir rapor. Vizyonsuzlukla, içeriksizlikle malul bir rapor. Biraz anakronik ve gelişmelerin gerisinde kalan bir rapor olmuş. Keşke içinde değerlendireceğimiz, üzerinde çalışacağımız daha çok maddeyle karşı karşıya olsaydık. Pek öyle bir şey görmedik.”
MÜZAKERE DEVREDIŞI
Çelik, Türkiye ve AB arasındaki yakınlaşmayı teşvik etmekten uzak olduğunu vurguladığı raporda, “herhangi bir faslın müzakereye açılmamasının düşünülmesine” tepki gösterdi. Fasılların açılmasıyla ilgili baştan konulan kriterlerin AB’nin müzakere yapma yeteneğini devre dışı bıraktığını ifade eden Çelik, “Fasılların açılmamasından bahsedilmesi demek 18 Mart anlaşmasına bağlılığın reddedilmesi demektir” diye konuştu.