19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Zarrab tezgahı 2010’da kuruldu

Türkiye’yi hedef alan Reza Zarrab tezgahının 17-25 Aralık kumpasından tam 3 yıl önce ABD tarafından hazırlandığı, 2010’dan itibaren de adım adım uygulamaya konulduğu ortaya çıktı.

17 Kasım 2017 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Zarrab tezgahı 2010’da kuruldu

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)’nün 17-25 Aralık 2013’teki darbe girişimi girişimin ardından fotokopi belgelerle ABD’de ‘Zarrab Dosyası’ açılmasının perde arkasında, kumpasın ABD’de hazırlandığı ve 2010 yılından itibaren adım adım uygulamaya konulduğu ortaya çıktı. Türkiye’nin küresel oyunculara rağmen İran ve Kuzey Irak’la geliştirdiği ticari ilişkiler ve bu sırada Halk Bankası’nın başarıları konusunda ABD’de derin devletinin bu ticareti engellemeye çalıştığı, arkasından maşası olan FETÖ ile darbeler denediği, başarılı olamayınca da Zarrab dosyasıyla Türkiye’ye karşı şantaja başladığı belirlendi. Komplonun yeni aşaması; Zarrab dosyasındaki İran ambargosunun delinmesi ve yolsuzluk iddialarıyla, Türk hükümetinin Türkiye’de ve uluslararası arenada itibarsızlaştırılması ve baskı altına alınması. 

ABD’DEN GELEN HEYET

Türkiye’nin hedef alındığı ABD’deki Zarrab dosyası ve Türkiye’deki 17-25 Aralık darbe girişi öncesi ve sonrasında yaşanan gelişmelere bakıldığında, aslında komplonun başlangıç tarihi Ağustos 2010. Türkiye, 2009’dan itibaren İran ve Kuzey Irak ile petrol ve doğalgaz ticaretinde Küresel Para sistemini devre dışı bırakarak Halk Bankası aracılığıyla TL ile ticaret yapmaya başladı. Ağustos 2010’da ise “Terörün Finansmanı ve Finansal Suçlardan” sorumlu ABD Hazine Bakan Yardımcısı Daniel Glaser başkanlığındaki ABD heyeti, Türkiye’ye gelerek Türkiye Bankalar Birliği’nde yaptığı görüşmelerle  üst düzey Türk bankacıları ‘ABD’nin ambargo uyguladığı İran bankaları ile çalışmaları konusunda’ adeta tehdit etti. ABD Hazine Bakanlığı Terörizm ve Finansal İstihbarat” müsteşarı David Cohen ise, Türkiye’nin İran ile olan ticaretini tamamen sona erdirmesini talep etti.  Bu tehdit ve açıklamalara sert tepki gösteren Türkiye ise, Birleşmiş Milletler (BM)’in resmi bir ambargo kararı olmadığına dikkat çekerek uluslararası ticaret kurallarına göre İran ve Irak ile işbirliğine devam etti. 6 Şubat 2013’de, İran ve Türkiye arasındaki bu işbirliğine darbe vurmak için ABD’den yeni bir yaptırım paketi çıktı. Türkiye ve İran arasındaki doğalgaz karşılığı altın uygulamasını hedef alarak “İran’a değerli taş satışını yasaklayan yeni bir yaptırım paketi” devreye sokuldu. 

17 ARALIK KUMPASI

17 Aralık 2013 sabahı ise terör örgütü FETÖ mensubu polis, savcı ve hakimlerin montaj ses kaydı ve asılsız belgelerle Türkiye Cumhuriyeti hükümetini hedef alan darbe girişimi başladı.25 Aralık’ta ise bu darbenin ikinci dalgası yaşandı. Püskürtülen darbe girişimin en önemli noktası, sözde sahte belgelerle bakanlar ve bankacılarında yer aldığı çok sayıda isim yolsuzluk yapmakla suçlanıyor ama satır aralarına saklanan ifadelerde İran’a yönelik ABD ambargosunun delindiği suçlaması yer alıyordu. FETÖ, ABD’nin jandarmalığına soyunmuş, ABD adına operasyon çekiyordu.

FETÖ SAVCISI GİBİ

Üstelik, Reza Zarrab dosyasını hazırlayan savcı Bharara’nın, FETÖ’den ‘himmet’ alan senatör Schumer’e danışmanlık yaptığı ve davayı kabul eden hakim Richard Berman’ın ise 8-9 Mayıs 2014 tarihinde FETÖ tarafından İstanbul’da düzenlenen ve FETÖ’nün tezlerinin savunularak Türkiye hukukunun eleştirildiği uluslararası sempozyuma katıldığı ortaya çıktı. Yeni ABD başkanı Trump’ın görevden aldığı Bharara’nın yerine bu defa derin ABD tarafından Bharara’nın New York Güney Bölge Savcıvekili Joon H. Kim’in getirilmesi ve operasyonlara aynı şekilde devam etmesi de dikkat çekti. 

ALGI OPERASYONU

17/25 Aralık komplonun yeni aşaması ise; Zarrab dosyasındaki İran ambargosunun delinmesi ve yolsuzluk iddialarıyla, Türk hükümetinin itibarsızlaştırılması ve baskı altına alınması. ABD’li Zarrab dosyasıyla, 17-25 Aralık’ta becerilemeyen kumpasın bu defa sözde yolsuzluk ve ambargonun delinmesi iddialarıyla Türk hükümetinin uluslararası arenada itibarsızlaştırılması amaçlandığı görüldü. 

BİR İMPARATORLUĞUN ‘ÇÖKÜŞÜNÜ GÖRECEKSİNİZ’

Dönemin ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Ricardin Francis Ricciardone, tepkiler üzerine daha sonradan bunu inkar yoluna gitse de, 17 Aralık sabahı buluştuğu Avrupa Birliği (AB) büyükelçilerine “Halkbank konusunu dile getirmiştik. Sonuç alamadık. Şimdi imparatorluğun çöküşünü izleyeceksiniz” dediği ortaya çıktı. Türkiye’den ayrılmasının ardından ABD’de açıklamalarına devam eden Ricciardone, “ABD, Hizmet Hareketi’ni hiçbir şekilde şiddetli bir silahlı örgüt olarak görmüyor. Nokta.” da diyerek FETÖ’ye destek de çıktı. ABD konsolosluk çalışanı Metin Topuz’un 17-25 Aralık öncesi bu dosyayı hazırlayan FETÖ’cü hakim ve savcılarla olan yoğun trafiği, darbe başarısız olunca o belgeleri ABD’ye kaçırmaya arıcılık etmesi, Ricardione ve CHP yöneticilerinin açıklamaları ve

Türk medyasındaki manşetlerle birleşince tamamlanan puzzele’ın parçaları, Zarrab ve 17-25 kumpasının 2013’ten çok önce ABD’de hazırlandığını ortaya koydu. 

SİYASİ AYAĞI CHP Mİ

Türkiye’yi hedef alan kumpasın Türkiye’deki siyaset ayağını ise yine CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’liler oluşturdu. ABD’nin Zarrab dosyasına destek veren CHP’liler, 17-25 Aralık’ın yolsuzluk dosyası olduğu algısını oluşturmaya yönelik açıklamalarıyla dikkat çekti. Hatta Kılıçdaroğlu, ABD’li savcının direkt diyemediğini Zarrab-hükümet ilişkisini kurmaya çalışarak FETÖ’nün sahte belge ve montaj ses kayıtlarında geçen rakamları ve detayları tekrarladı. ABD’deki Zarrab davalarını izleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger ise “Bu bir şantaj davası kabul” diyerek, adeta itirafta bulundu.

MEDYAYA ALGI GÖREVİ

17-25 Aaralık kumpas girişimi sonrası FETÖ’ye destek veren ve Hükümeti itibarsızlaştırmak isteyen medya organları operasyonun algı yönetimini üstlendi. Montaj kaset, usulsüz ses kaydı ve sipariş haberlerle yolsuzluk havası oluşturulmaya çalışıldı. Şimdi ise ABD’deki savcı ve hakimlerin, davayı ‘bireysel yolsuzluk ve ambargonun delinmesi’nden çıkarıp, Halk Bankası ve eski bakanların ‘kurumsal olarak karıştığı’ bir olaya çevirerek Türk hükümetini hedef alma gayreti anlaşılıyor. ABD’den gelen Zarrab hamlesinin medya ayağını yine Cumhuriyet, Sözcü ve Hürriyet gibi gazeteler üstlenmiş gibi.

ABD’DEKİ İDDİANAME FETÖ’DEN KOPYA

Türkiye’de başarısız olan FETÖ’nün 17-25 Aralık darbe girişimindeki belgeler, başta ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz’un da yer aldığı organazisayonla ABD’ye götürülerek, bu defa ABD’li Savcı Bharara tarafından aynı darbe girişimi tekrarlanmaya çalışıldı. Topuz’un, FETÖ’cü emniyet müdürleri Mahir Çakallı, Yasin Topçu, Mehmet Akif Üner, Serdar Güldalı gibi isimlerle 17 Aralık 2013 kumpası öncesinde defalarca irtibatı belirlendi. Şimdiki Başkan Trump tarafından görevden alınan New York Güney Bölge Savcısı Preet Bharara tarafından hazırlanan iddianamenin, FETÖ’cü polislerce hazırlanan 17 Aralık fezlekesinin ‘noktasına kadar’ kopyalandığı tespit edildi.

Zarrab’ın sağlık durumu iyi

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Reza Zarrab’ın durumuyla ilgili ABD’ye verilen notaya ilişkin, “ABD’den bir sözlü cevap şu anda gelmiştir, Reza Zarrab’ın sağlık durumunun iyi olduğu hakkında Dışişleri Bakanlığı’na bir bilgi ulaşmıştır” dedi. Önceki gün ABD’de tutuklu yargılanan işadamı Reza Zarrab’ın sağlık durumu ve haber alınamaması sebebiyle ABD’ye verilen notanın ardından, ABD’den açıklama geldi. 

NOTA İLE BİLGİ İSTEMİŞTİK

Basında  birkaç gündür Reza Zarrab’dan haber alınamadığına ilişkin haberlerin yer aldığını hatırlatan Bozdağ, şöyle konuştu: “Bunun üzerine ABD’ye nota verilmiştir. Bu notanın özü, vatandaşımız  Zarrab’ın durumu hakkında bilgi almaktan ibarettir ama bazı çevreler bu notayı fevkalade  çarpıtıyorlar, farklı takdim etmeye çalışıyorlar ve biz bunların kim olduğunu çok iyi biliyoruz. Nota esasında diplomatik yazışma usulüdür. Türkiye’den pek çok ülke kendi vatandaşları ve kendileriyle ilgili bilgi almak istediğinde  onlar da nota veriyor, bizden bilgi alıyorlar veya bir bakanla herhangi birisi görüşmek istediği zaman nota vasıtasıyla görüşme talebinde bulunuyorlar. Yani nota, çok net bir şekilde diplomatik yazışma usulüdür.  Yapılan da budur. Amerika Birleşik Devletleri’nden bir sözlü cevap şu anda gelmiştir. Reza Zarrab’ın sağlık durumunun iyi olduğu hakkında Dışişleri Bakanlığı’na bir bilgi ulaştırılmıştır.”      

ABD zoraki açıklama yapmış

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD’de tutuklu Reza Zarrab’a avukatlarının da ulaşamadığı haberleri üzerine Washington’a nota verildiğini söyledi. Çavuşoğlu, “6 gün sonra değil. Daha ikinci günde biz aynı günde yazılı bir notayla sorduk. Bu bizim vatandaşımızdır ve böyle haberler var, bunun durumu nedir. Aradan 3-4 gün geçti. ABD’den herhangi bir ses çıkmadı. Dün (önceki gün) itibarıyla arkadaşlarımız tekrar bir notayla, ‘Biz şu tarihli bir notayla sorduk ama sizden dönüş olmadı’ diye sordu. Hem Adalet Bakanlığından hem de ABD Dışişleri Bakanlığından Büyükelçiliğimize dönüşler olmuş. ‘Başka bir yerde. Sağlığı da iyi, güvende, bir sorun yok’ diye genel bir cevap verilmiş. Olayın özü budur.” 

REZA ARA DURUŞMAYA KATILMADI

Mart 2016’dan bu yana ABD’de tutuklu bulunan Reza Zarrab ve avukatları, 27 Kasım’da başlayacak jürili duruşma öncesi dün yapılan son ara duruşmaya katılmadı. Eski Halk Bank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla ve avukatları hazır bulundu.Hakim Richard Berman, Atilla’nın son iddianameye yönelik itirazlarını reddederek, iddianamenin geçerli olduğuna hükmetti. Atilla’nın avukatı Victor Rokko, mahkemenin hakimine “Müvekkilim tek başına mı yargılacak, Zarrab’la mı?” sorusunu yöneltti. Berman ise “Bunu davanın günlük kayıtlarından takip edip öğrenin” yanıtını verdi. Hakan Atilla, bir soru üzerine “Neden sanık olarak yargılandığımı anlamadım” dedi.