25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

İman edenleri müjdele

Şüphesiz ‘Rabbimiz Allah’tır’ deyip de sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki: ‘Korkmayın, üzülmeyin, size (dünyada iken) vaat edilmekte olan cennetle sevinin! (Fussilet 30)

22 Haziran 2017 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
İman edenleri müjdele

İman, Allah’ın varlık ve birliğini, O’nun elçisi Hz. Muhammed’in (S.A.V) peygamberliğini ve o Rahmet Peygamberinin Allah’tan getirdiği hakikatleri kalp ile tasdik, dil ile ikrar etmektir. İman, insanın iç dünyasında doğuştan sahip olduğu temizlik ve berraklığın, tüm hayatını kuşatması ve gönlünü Yaratıcısına tarifi imkânsız bir sevgiyle bağlamasıdır. Allah’a olan bu sevgi ve bağlılık, kişiyi fikir buhranlarından, niyet bozukluklarından, bunalımlardan, açmazlardan, dengesizliklerden kurtarır. Bu ulvi duygu sayesinde insan, basit dünya hesaplarının dışına çıkar; hem bu dünya hem de ebedi âlem için büyük gayelerin, engin düşüncelerin insanı haline gelir.

İmanın temelinde büyük bir muhabbet ve sevda yatar. Rabbin rızasına giden yolda birçok çile ve sıkıntılar bulunabilir. Ancak müminler, durum her ne olursa olsun bunların Yüce Allah tarafından sadakat ve sabrın sınandığı birer imtihan olduğunu gönülden kabul eder. Hiçbir zaman endişeye düşmez, asla ümitsizliğe kapılmaz. “Lütfun da hoş kahrın da hoş” ifadesinde anlamını bulan bir teslimiyet gösterir. “Secde et ve Rabbine yaklaş!” (Alak, 19) ayetinin emri gereği, Rabbe daha bir gönülden secde ve dua eder. Allah’ın emir ve yasaklarına itaati en büyük sorumluluk bilir. İşte bu bilinç, insanı kulluğun, teslimiyetin ve sadakatin zirvesine çıkaracaktır. 

GÜZELLİK PENCERESİ

İman, kötülüklere, şerlere karşı bir kilit; hayra, güzelliklere açılan bir penceredir. O pencereden bakıldığında ahlak, adalet, şefkat, merhamet, hakkaniyet, saygı ve sevgi görülür. Sadık bir iman ile konuşma hikmete, sükût tefekküre, çalışma ibadete, bakış ferasete dönüşür. Hayat, nezaket, nezafet ve zarafetle yaşanır. Dostluklar vefalı, arkadaşlıklar beklentisiz ve samimiyet yüklü olur. Yüzlerden tatlı tebessümler yayılır. Dertler paylaşılır; muhtaçların, çaresizlerin derdine çare olunur. Sevinçler ortaklaşa yaşanır. Küçükler sevgi, büyükler saygı görür.  Sadık bir iman ile nefisler terbiye ve tezkiye edilir, tertemiz olur. Aileler huzur ve mutluluk yuvasına dönüşür. Çocuklar, şefkatle büyürler. Gençler, güvenle geleceğe bakar, neşeyi imanda bulurlar. Herkes birbirinin hak ve hukukuna riayeti imanî ve insanî bir sorumluluk olarak kabul eder.