25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Müstakim olursan mahçup olmazsın

Ramazan ayının sonlarına doğru yaklaşırken hepimizin gündemine alması gereken önemli bir husus var: İstikamet. İstikamette dikey; yani yukarı doğru bir hareketlilik vardır.

8 Haziran 2018 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Müstakim olursan mahçup olmazsın

Çünkü istikamette kıyam için ayağa kalkma iradesi ve amele yöneliş söz konusudur. Müstakim olmak, istikamet üzere hareketin sürekliliğidir.

Sırât-ı müstakim ise hareket için ayağa kalkma iradesi gösteren insanın yürüdüğü yol güzergâhının düzgün olma gerekliliğini ifade eder. Günde yaklaşık kırk defa okuduğumuz Fâtiha’daki sırât-ı müstakim duası, gündelik hayatta insana gereken, ayak kaymasına engel olacak sağlam ve düzgün bir yol talebidir.

Allah Teâlâ yüce peygamberinden de istikamet istiyor ve bunu iki şarta bağlıyor:

Emrolunduğun gibi dosdoğru ol,

Seninle birlikte tevbe edenler de dosdoğru olsunlar.

Emrolunan şekilde dosdoğru olmada; istikamet ve doğruluğun şahıslara göre izafî ve değişken olmaması gerektiğine işaret vardır. Herkes kendi ölçüleriyle kendini doğru sanır; istikamet üzere olduğunu düşünür. Bu ise kafa karışıklıklarına sebebiyet verebilecek bir zaaftır. Bu işin sağlam ve herkes için geçerli bir ölçüsü olmalıdır. O da Allah nasıl emrediyorsa O’nun emrettiği gibi ihlâs üzere, eğilip bükülmeden, nefse ve dünyaya pirim vermeden, indî mütalaalarla kendine haklılık payı ayırmadan, kurallara bağlı bir doğruluk ve istikamet üzere olmaktır. Senin kafana ve duygularına göre doğru saydığın bir dürüstlük ve istikamet değil.

Herkes kendini doğru sanır. Sübjektif olarak, yaptıklarını hep doğru görür. Ama gerçekten öyle midir? İnsan kendini içerden öyle gördüğü gibi, dışarıdan da öyle mi görünür acaba insan? Elbette hayır. Bu yüzden kişilere göre değişen istikamet ve doğruluk ölçüleri yerine, Allah’ın koyduğu ve O’nun emrettiği kurallar çerçevesinde bir istikamet ve doğruluktur aslolan. 

Bir de insanın kendisinin istikamet ve doğruluk üzere olması yetmez. Çevresindekilerin de doğruluğu, kişinin sorumluluğuna verilmiş bir keyfiyettir. Bu yüzden Allah peygamberine: “Sen ve seninle beraber tevbe edenler emrolunduğunuz gibi dosdoğru olun” buyurmaktadır. İstikametteki zorluk da buradadır.

Etrafındaki insanları da istikamet üzere yaşatmaktan sorumlu olduğu içindir ki Allah Rasûlü: “Hûd sûresi ve benzerleri beni ihtiyarlattı” buyurmuştur. Rasûlüllaha zor gelen ve onu yoran, etrafındakilerin de istikametinden sorumlu olmasıydı.

Ziya Paşa der ki:

İnsana sadakat yaraşır görse de ikrah

Yardımcısıdır doğruların Hazret-i Allah

Dünya ve ahirette insanın yüzünü ağartacak olan doğruluk ve istikamettir. Dini hayatın istikamet zemininde yaşanması insanı huzur ve mutluluk ile rızâ-i Bârî’ye ulaştırır. Kur’an ve sünnette istikamet vurgusunun çokluğu da bundandır. Kulu erdirecek olan istikamet ve ihlâstır. Bu istikamet ve ihlası ibadet yoğun bir ay olan ramazanda aramak ve bu yolda çaba sarf etmek daha bir anlamlıdır.