25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Abdurrahman Dilipak: Onlara güveniyorlar

Yeni Akit Gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, FETÖ'nün son zamanlarda darbe söylemlerinde bulunduğunu ve birtakım örgütlerden beslendiğini söyledi.

Mehmet Bayar - Star.com.tr15 Şubat 2016 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Abdurrahman Dilipak: Onlara güveniyorlar

Yeni Akit Gazetesi yazarı, gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak, FETÖ'nün son zamanlarda darbe söylemlerinde bulunduğu ve birtakım örgütlerden beslendiğini ifade etti. Paralel Yapı ve PKK'nın aynı yapıdan beslendiğini ve asıl hedefin AK Parti ile Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu söyledi. Dilipak; FETÖ, PKK terör örgütü, başkanlık sistemi ve Bülent Arınç hakkında Star.com.tr'ye önemli açıklamalarda bulundu.

FETÖ Türkiye'de hangi kirli oyunları oynuyor?

Eskiden bir derin devlet vardı. Fetullah Terör Örgütü denen yapı, Paralel devletin derin devlete entegre, enjekte edilen operasyonuna verilen adıdır. Tek başına Paralel devlet her şeyi açıklamaya yetmeyebilir, adına ılımlı İslam dedikleri, dine karşı bir din, paralel bir din örgütleme çabası da söz konusu bu arada..

17-25 Aralık sürecinde FETÖ'nün 'Süleyman Abisi'nin ses kaydı yayınlanmıştı. Sözcü Gazetesi’nin muhabiri ile konuşuyordu. Orada konuşulan konu Barzani ve Öcalan'ın devre dışı bırakılacağı, yeniden çatışma ortamına dönüleceği gibi konulardan bahsediliyordu. FETÖ bunu nereden biliyordu ve FETÖ doğuda yaşanan saldırıların bir parçası mı?

Yeniden yapılanma için bu işin senaryosunu yazanların, kendilerine yeni oyuncular bulmaları gerekiyordu. Barzani onlara göre feodal bir kimlik, Öcalan soğuk savaştan kalan bir figür, değişen şartlara uyumlu yeni aktörler bulmaları gerekiyordu. Bu sadece PKK için değil, dün AK Parti’nin başında Erdoğan’ı istemiyorlardı. Bugün de Beştepe’de istemiyorlar. AK Parti’nin ilk döneminde de Erdoğan’ı, AK Parti’nin başında görmek istemedikleri için şiir okudu diye siyaset yasağı getirdiler. Gül, tezkereyi geçirmeyince bu kez Erdoğan’ı götürenler onu geri getirmek için başka yollar aradılar. Ama Erdoğan’ı getirirken Baykal’ı da Cumhurbaşkanı yapmak istiyorlardı. Baykal rolünü iyi oynamayınca ipler koptu.

FETÖ son zamanlarda çok fazla darbe söyleminde bulunuyor. Geçtiğimiz günlerde Mümtazer Türköne bir yazısında "... İdam cezasının geri gelmesi, Dolmabahçe’de noktalanan Çözüm Süreci’nin sahiplerinin ipe dizilmesi lazım. Sakın yanlış anlamayın, bir öneride bulunmuyorum, devlet aklının bu tür badirelerden çıkış yöntemini hatırlatıyorum..." ifadelerini kullandı. Paralel’e yakın isimler neye dayanarak darbe söyleminde bulunuyorlar.

Bunlarda biraz batınilik var. Keramet ötesi bir şeye inanıyorlar. Kehanetlerde bulunmayı seviyorlar.. Sürekli komplo üretiyorlar ve bu ürettikleri şeye daha sonra kendileri de inanıyorlar.. Bir de sırtlarını dayadıkları bir takım güçlü istihbarat örgütleri var. Onlara çok güveniyorlar. Onların her yerde gözleri ve kulakları olduğunu, onların her şeyi yapabileceklerini, onlara karşı hiçbir şey yapılamayacağını düşünüyor olsalar gerek.

Paralel Yapı ile ilgili son zamanlarda bir endişeniz ya da rahatsızlığınız var mı?

Son zamanlarda özel yeni bir durum yok. Sadece daha çok paniklediler ve daha hırçınlar..

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Paralel Yapı ile olan mücadelesi hakkında neler söylemek istersiniz?

'Hükümet siyasi iradesini ortaya koydu. Devlet kurumları da gereğini yapıyor. Bürokrasi idari açıdan, Yargı hukuki açıdan gerekeni yapıyor. Cumhurbaşkanı da, kararlı bir şekilde olayın üzerine gidiyor ve gelişmeleri takip ediyor..

-PKK ile FETÖ ilişkisi nedir?

Bu yapılar aynı kaynaktan besleniyor. Kadrolarında peygamberlik, şeyhlik iddiasındaki insanlar da var, fahişeler de, devlet adamları da teröristlerde.. Kontrollü bunalimstratejisi böyle bir şey. Dün FETÖ dediğiniz şey Komünizme ve Kürtçülüğe karşı idi, hoşgörü ve diyalogdan söz ediyordu. Terörü reddediyordu. KCK operasyonunu yapanlar bunlardı. Bugün kol kola girdiler. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Gezi’de, son seçimlerde, AK Parti ve Erdoğan’a karşı herkesle ittifak kurdular.

Akil insanlar heyetinde yer aldığınız dönemde, bölgede hangi sorunlarla karşılaştınız? Halkın devletten beklentileri nelerdir?

Bir sürü sorun var bölgede. Bizim ziyaretimizle halk özgürce derdini, talebini anlattı. Biz bir sorunla karşılaşmadık, bir kaç küçük olay dışında. Adalet, barış ve hürriyet. İktidar da zaten bunu vadediyor, bunun için anayasa değişikliği istiyor, daha etkin ve hızlı karar almak için de başkanlık sistemini öneriyor.

PKK’nın hendek siyasetinde uygulamak istediği amacı nasıl değerlendiriyorsunuz?

PKK, Suriye krizini ve Irak’taki belirsizlikten istifade ederek, İran’ı da arkasına alarak, Esed ile iş birliği yaparak, PYD üzerinden batılı ülkelerle de iş birliği yaparak ve bölgedeki Hristiyan unsurları da yanlarına alarak özerlik paravanı arkasına saklanarak şiddet yolu ile kurtarılmış bölgeler, kantonlar kurmak istiyorlar. Ama başarılı olamadılar...

Seçimde kendilerine verilen sorunun siyaset yolu ile çözümü yönündeki desteği yanlış anladılar ve silaha sarıldılar. Bugün seçim olsa barajı geçemezler. Esed’in, yabancı örgütlerin, marksist grupların taşeron örgütü durumuna düştüler.

Yaşanan terör olayları hakkında kısa, orta ve uzun vadede yapılması gerekenler nedir?

Önce şu darbe anayasasından kurtulmak gerekir. Ardından kapsamlı bir hukuk reformu gerekecek. Türkiye örnek alınacak bir hukuk devleti olduktan, hak ve özgürlükler garanti altına alındıktan sonra, hatta, eş zamanlı olarak terör belasından kurtulmamız gerek. Adalet, barış ve özgürlük. Bu üçünün birden ele alınması ve hayata geçirilmesi gerek. Adalet olmadan barış olmaz. Barış olmadan hiçbir özgürlük garanti altına alınamaz.

Yeni Anayasa ile birlikte Başkanlık sistemi konuşulmaya devam ediyor. Başkanlık sistemi tartışmaları 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal zamanında başladı. Başkanlık sistemine geçmeden önce Türkiye’de mevcut uygulanan parlamenter sistemin gelişimi nasıl başladı?

Hala darbe anayasası ile yönetiliyoruz. ANAP döneminde önemli adımlar atıldı. AK Parti döneminde daha da ileri adımlar atıldı. Bu gün yeni bir anayasayı ve Başkanlık sistemini tartışıyoruz.

Aslında tek parti dönemi, Başkanlık sisteminin ötesinde tek adam, ebedi şef rejimi idi. Darbe dönemleri de oligarşik bir cunta yönetimi idi. 12 Eylül Anayasası, esasen sınırsız ve sorumsuz bir Başkanlık rejimi. Bugün sinirli ve sorumlu bir başkanlık rejimi talep ediliyor. Kuvvetler ayrılığı prensibinin hayata geçirilmesi ve parlamentonun etkin denetimi isteniyor.

Başkanlık sistemi Türkiye’ye uzak mı, yakın mı, Türkiye’de uygulanırsa ne gibi değişiklikler olur?

Fiili Başkanlık sistemi ile yönetiliyoruz. Mecburi istikamet.

Sizce tam Başkanlık sistemi mi yoksa yarı Başkanlık sistemi mi Türkiye’ye daha uygundur?

Bu biraz da Türkiye’nin gelecek vizyonu ile ilgili. Bana kalırsa tam Başkanlık.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Bülent Arınç arasında yaşanan polemik nasıl başladı?

Seçim öncesi de Arınç’ın bazı açıklamaları vardı. "Ben partinin 3 en önde gelen isminden biriyim" diyordu. Partide ve hükümette etkin ve önemli bir rol talep ediyordu. Daha doğrusu bunu hissettiriyordu. Ama beklentileri cevap bulmayınca sesi yükselmeye başladı. Tabi bir de Paralel Yapı ile ilişkisi olduğu iddialarından ciddi rahatsızlık duyuyordu.. Parti içinde bu olaylar patlamadan önce Paralel Yapı ile yakın ve sıcak temas noktaları vardı. Sorunun temelinde bu konu var.

Bülent Arınç'a sosyal medyadan destek veren pek çok isim oldu. AK Parti tabanı içinde bir kırılmadan söz edilebilir mi, bunlar ne gibi sonuçlar doğurabilir?

Hayır. Bir kırılma olmaz. Daha önce yaşanan benzer olaylarda ayrılanlar zarar gördüler. Keskin sirke küpüne zarar verdi.. Arınç olayı bu talihsizliğe uğrayanlar zincirinin son halkası. Tabanları üslup ve yöntem konusunda bu tepkili çıkışlardan rahatsız.

Yeni jenerasyonda kayda değer bir karşılıkları yok. Erdoğan, baskın bir kişilik, sembolik ve karizmatik bir kişiliğe sahip. Halk Erdoğan’ı muhaliflerinden kıskanıyor.

Türkiye nereye gidiyor, size göre.

Gelişmeler doğru yönde ileri doğru.