19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bu ifade özgürlüğü değil casusluk

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İfade ve düşünce özgürlüğü maskesi altında ülkeye saldırı hakkı kimseye tanınamaz. Çünkü bu bir casusluktur. Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum” dedi.

29 Şubat 2016 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bu ifade özgürlüğü değil casusluk

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fildişi Sahili’ne hareketi öncesi Atatürk Havalimanı’nda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Anayasa Mahkemesi’nin Can Dündar ve Erdem Gül’ün tahliyesine ilişkin verdiği kararla ilgili görüşlerini sorması üzerine Erdoğan, bu konuda şu ana kadar bir açıklama yapmadığını hatırlattı. “Çok açık ve net söyleyeyim. Bu olayın ifade özgürlüğüyle yakından, uzaktan alakası yok. Bu bir casusluk davasıdır” diyen Erdoğan, şöyle konuştu: “Bakar kör olmak durumunda değiliz, bazı gerçekleri çok açık, net görmeliyiz. Medyanın sınırsız özgürlüğü olamaz. Dünyanın hiçbir yerinde de medyaya sınırsız özgürlük yoktur. Bu haberlerde, bu ülkenin Başbakanına, Cumhurbaşkanına bugünkü göreviyle burada her türlü saldırı var. Basın mensubu yazılı görsel, kalkacak Cumhurbaşkanına, Başbakana istediği gibi saldıracak, istediği gibi onunla ilgili iftira oyunlarının içerisine gerecek, biz buna seyirci kalacağız. Böyle bir şey söz konusu olamaz.

DOĞRU ADIM DEĞİL

 Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karara sadece sessiz kalırım o kadar. Ama onu kabul etmek durumunda değilim, bunu da çok açık net söyleyeyim ve verdiği karara da uymuyorum, saygı da duymuyorum. Çünkü ortada bir gerçek var. Bakın bu bir beraat kararı değildir, bu bir tahliye kararıdır. Aslında onlarla ilgili kararı veren mahkeme kararında direnebilirdi. Eğer kararında direnmiş olsaydı bu bireysel başvuru veyahut Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu karar boşa çıkacak veyahutta şu anda tahliye edilmiş olan bu kişiler AİHM’e gideceklerdi. AİHM’e gittikleri zaman da oradan alacakları netice bellidir. Fakat bu süreç bu şekilde atılan adımlar bana göre doğru adımlar değildir.”     

 İktidarları döneminde fikir ve düşünce özgürlüğü noktasında medyanın en ideal noktaya ulaştığını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti: “Yüzlerce basın mensubunun cezaevlerine tıkıldığı dönemler bizden önceki dönemlerdir. Bizim iktidarımızda bunlar cezaevlerinden çıkmışlardır, biz önlerini açtık. Biz yaptığımız yasal düzenlemelerle önlerini açtık ve demek ki yanlış yaptık herhalde. Bunları görmezden gelerek bize saldırıyorlar. İfade ve düşünce özgürlüğünün sonuna kadar yanındayım ama ifade ve düşünce özgürlüğü maskesi altında bu ülkenin adına veya bu ülkeye saldırı hakkını da kimseye tanınmasına da taraftar değilim. Çünkü bu bir casusluktur.   Hangi ülke olursa olsun istihbarat örgütleri herhangi bir savcının rahatlıkla müdahale edeceği bir örgüt değildir. İstihbarat örgütlerinin adeta sınırsız diyebileceğimiz yetkileri vardır. Zaten bu yetkiler olmazsa o devlet güçlü olamaz, o devlet ayakta duramaz.”     

DOĞRUDAN YANAYIM

MİT tırları ihanetine de değinen Erdoğan, “Bayırbucak Türkmenlerine Milli İstihbarat Teşkilatımız yardım götürüyor, bu yardım sebebiyle sen kalkacaksın müdahale edeceksin, oradaki şoförünü, subayını hepsini yatıracaksın yere ve onları adeta sanki bir düşman ordusunun mensuplarını yakalamış veya teröristleri yakalamış, onları yere yatıracaksın, silahları onlara uzatacaksın ve düşünün şimdi bu ülkede yargı makamında olanlar o sürecin resmedilmesine aracı olanları, yardım yataklık edenleri tahliye edecek. Kusura bakmayın ben bu kadar rahat onların yanında olamıyorum ve bu konuda da inandığım doğrular neyse bu doğruların da sonuna kadar arkasında olduğumu ifade etmek istiyorum. Şimdi tabii yola çıkıyorum bundan herhalde biraz daha ortalık çalkalanabilir yani” diye konuştu. 

KÜRT KORİDORUNA iZiN VERMEYiZ 

Suriye’de siyasi bir çözümün bulunmaması halinde ülkenin üçe bölüneceği ve Kürt devleti kurulacağı iddialarının sorulması üzerine Erdoğan, Suriye’deki bölünmeyle ilgili endişelerin şu anda herkeste olduğu gibi Türkiye’de de olduğunu söyledi. PYD ve YPG’nin kuzeyde sağlamak istediği koridorun birileri tarafından desteklendiğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti: “Bu destekleyenlerin kimler olduğunu sizler de bizler de takip ediyoruz. Türkiye olarak Suriye’nin kuzeyinde böyle bir koridorun oluşmasına imkan veremeyeceğimizi daha önce söyledik ve bu konuda da üzerimize düşen neyse, bunu yapacağımızı da söyledik. Çünkü orada oluşacak böyle bir terörist örgütlerin koridoru, bizim için her an bir sıkıntıdır, tehlikedir. Buna fırsat veremeyeceğimizi tüm dostlarımıza söyledik. Şimdi dedikodusu olan şeyler baktığımız zaman üçte birin bir bölümünü de kim oluşturacak? DAEŞ. Bu görüşmelerde rol alan ülkeler bunu kabul edebilecek mi? Eğer kabul ederlerse onlar da teröre destek vermeleri açısından çok ciddi bir sorumluluğun altına gireceklerdir. Batıya gittiğiniz zaman Lazkiye, kuzeyinde ve güneyindeki daha öncede söylediğim gibi oluşturulmak istenen bir butik devlet anlayışı var. Bu butik devleti de kimlerin, kimler için kurmak istediğini daha önce de söylemiştim. Böyle bir gayretin içindeler. Bu gayretler inşallah gerçekleşmeyecek diye düşünüyorum.”  

STAR FARKI

Star gazetesi, yüksek yargı darbesine 26 ve 27 Şubat tarihli manşetlerinde dikkat çekmişti. Star’ın her iki manşeti de büyük ses getirmişti. 

KARARI MECLİS VERECEK

- “Başkanlık sistemi ile yeni anayasa ayrı ayrı mı referanduma mı taşınacak?” sorusu üzerine Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu görev tamamıyla parlamentonun görevidir. Bunun kararını parlamento verecektir. Parlamento da böyle bir kararı verirken 330’a ihtiyaç var. Eğer 330 sağlanabilirse  referanduma gidilebilir. Hükümetin böyle bir gayreti olduğunu biliyoruz. Ama şu anda Anayasa Mutabakat Komisyonunun çalışması sıkıntıya uğramış vaziyette.”  Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın 4 siyasi partiye tekrar bir mektup gönderdiğini dile getiren Erdoğan,“Bu mektuptan ne gibi bir netice çıkar, bunu da göreceğiz. Bu komisyon iş görür veya görmez” dedi.

MİLLETTEN KORKUYORLAR

İktidar partisinin tek başına da teklifini sunabileceğine dikkati çeken Erdoğan, “Zaten neredeyse teklif hazır durumda. 330’u yakalanırsa zaten mesele yok, millete gidilir.  ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.’  Bunlar Atatürkçüyüz demiyorlar mı? Atatürkçüyseniz millete gidelim. Kayıtsız şartsız millete soralım. Bunlar milletten dahi korkuyorlar. Sıkıntı burada. Onun için bunlar kolay kolay millete gidemezler” diye konuştu.

MİLLİ İRADE HAKİM OLACAK

- Başbakan Ahmet Davutoğlu, sosyal paylaşım sitesi Twitter’daki hesabından yaptığı açıklamada, 28 Şubat süreciyle ilgili değerlendirmede bulundu. “28 Şubat’ta, milletin kendisi tehdit ilan edilmiş, imam hatiplerde yetişmiş gençlere üniversite kapıları kapatılmaya çalışılmıştı” ifadesini kullanan Davutoğlu, şunları kaydetti: “Milleti yok sayanların ve ‘28 Şubat bin yıl sürecek’ diyenlerin hedeflerini aziz milletimiz AK Parti ile boşa çıkardı. Yeni Türkiye, bugün hamdolsun ki, başörtülülerin baskı altında olduğu, fikir söylemenin imkansız görüldüğü o dönemleri geride bıraktı. 28 Şubat döneminde, okuduğu bir şiir için hapse atılan Sayın Recep Tayyip Erdoğan bugün Cumhurbaşkanlığı makamında. Yeni Türkiye, vesayetin, cuntaların, paralel yapıların olmadığı, özgürlüklerin, milli iradenin hakimiyetinde bir Türkiye olacak.”