17 Nisan 2024 Çarşamba / 9 Sevval 1445

Küresel ısınmada tahıllara besin değeri şoku!

Son araştırmalar gösteriyor ki küresel ısınmaya bağlı asıl sorun tarlaların çölleşmesi ve kuraklık değil. En tehlikeli sorun buğday ve mısır gibi tahılların besin değerinin azalması. Bu durum hem açlık riskini artırıyor hem de tarım ülkelerinin önümüzdeki 20 yıl içinde büyük ekonomik sıkıntıya gireceğini gösteriyor.

19 Eylül 2017 Salı 07:00 - Güncelleme:
Küresel ısınmada tahıllara besin değeri şoku!
Harvard Üniversitesi Kamu Sağlığı Fakültesi’nden Dr. Samuel Myers ve ekibi; buğday, pirinç ve mısır gibi tahılların besin değerinin hızla azaldığını tespit etti. Buna atmosferdeki karbondioksit fazlılığı yol açıyor. Sera gazı karbondioksit, hem küresel ısınmayı hızlandırıyor hem de bitkilerin besin depolama kabiliyetini azaltıyor. Bu durumda daha sağlıklı olduğu öne sürülen organik gıdalar da küresel ısınmadan olumsuz etkilenecek ve besleyiciliğini kaybedecek.
 
Ancak gelişmiş ülkeler de bu riske bağışıklı değil. Hazır gıdalardaki sözde besleyici katkı maddelerinin kanser riskini ve diğer hastalıklara yakalanma oranını artırdığına yönelik haberler kamuoyunda kaygı uyandırıyor. Kısacası gıdaların besin değerlerini yapay yollarla artırmanın sağlıklı bir çözüm olup olmadığını ayrıca ele alınıyor.
 
Araştırmalar 2050 yılına kadar buğdaydaki çinko, demir ve protein oranının yüzde 10’a kadar azalacağını gösteriyor. Myers, bunun özellikle gelişmekte olan ülkelerde yaşayan milyarlarca insanda yetersiz beslenmeye yol açacağını söylüyor ama bu daha başlangıç. Bir de besi hayvanları var. İnek ve sığırların tükettiği yulafla arpa gibi tahılların besin değerinin azalması ayrı bir risk oluşturuyor. Özellikle süt ve peynirin besin değerinin azalması ya da kırmızı et kaynağı sığırların kilo kaybına uğramasının beslenme sorunlarını körükleyeceği düşünülüyor.
 
Karbondioksit oranındaki artışın küresel ısınmayı ne kadar hızlandırdığını ve tarıma ne kadar zarar verdiğini ölçmek için uzun yıllara dayanan saha araştırmaları yapmak gerekiyordu. Bilim insanları bu konuda ağır sanayi lobisinin artan baskısı altında kaldı. Özellikle küresel ısınmaya insanların yol açtığı gerçeği, şirketler tarafından kabul edilmiyor ve sanayi devleri küresel ısınmaya inanmayan vatandaşlarının görüşlerini TV ekranlarına taşıyarak algı yönetimi yapmaya yöneliyordu.

 

ABD Küresel Değişiklik Araştırma Programı tarafından yayınlanan Üçüncü İklim Değerlendirme Raporu (NCA), Amerika’da küresel ısınmanın biyo çeşitlilik ve ekosistemlere büyük zarar verdiğini ortaya koyarak tartışmaları alevlendirdi. Ancak bu kez ABD televizyon tarihinde bir ilk yaşandı ve bazı TV kanalları küresel ısınmaya yönelik bilimsel gerçeklere açıktan destek vermeye başladı.
 
Örneğin HBO TV kanalının talk show sunucusu John Oliver, Amerikalıların dörtte birinin küresel ısınmaya inanmadığı yönündeki anket sonuçlarını “Kim takar?” diye değerlendirdi ve bilimsel gerçekler için kamuoyu yoklamasına ihtiyaç duyulmadığını belirtti. Oliver “iklim değişikliği var mı yok mu diye sormak yerine, iklim değişikliği için neler yapmak gerektiğine odaklanmalıyız ” dedi ve konuşmasını “bilim insanlarının yüzde 97’si küresel ısınmaya insanların yol açtığını düşünüyor” sözleriyle bitirdi.
 
Tahılların besin değerini yitirmesiyle ilgili olarak Japonya, Avustralya ile Amerika Birleşik Devletleri’nde araştırmalarını sürdüren Myers’ın ve ekibinin bulguları bu noktada büyük önem taşıyor. Tahılların besin değerinin azalması küresel ısınmayla ilgili tedbir alınması açısından halkı politikacılar veya şirketlerin değil, bilim insanlarının bilgilendirmesi gerektiğini gösteriyor.
 
Her yıl 63 milyon insan ölüyor
Myers, “Bu muhtemelen ilklim değişikliğiyle ilgili olarak belgelenmiş en önemli sağlık riski” diyor. “Pirinç ve buğdaydaki demir, çinko ve protein oranının büyük ölçüde azaldığını bulduk. Soya fasulyesi ve tarla bezelyesindeki demir ve çinko oranı da önemli ölçüde azalıyor.” Bugün dünya nüfusunun yaklaşık üçte biri demir ve çinko eksikliğine bağlı sağlık sorunları yaşıyor.
 
Açlık bir yana, sadece beslenme yetersizliğinden her yıl 63 milyon insan hayatını kaybediyor. Myers, durumun ciddiyetini şöyle açıklıyor: “Yaklaşık 2 milyar insanın demir ve çinko ihtiyacının yüzde 70’ini tahıllarla bakliyattan sağladığını saptadık. Ancak, besin yetersizliğini gidermek için daha çok ekmek yemek iyi bir çözüm olmaz. Her gün yüzde 5 ila 10 oranında ek kalori alırsanız birkaç ay içinde obez olursunuz ve bu kez de şişmanlığa bağlı hastalıklara yakalanırsınız.”
 
Karbondioksite dayanıklı yeni tahıllar
2050 yılında atmosferdeki karbondioksit miktarı milyonda 500 parça değerine ulaşacak, fakat yüksek orandaki karbondioksitin bitkilerin besin depolama kapasitesini nasıl azalttığı bilinmiyor. Bilim insanları karbondioksit arttıkça bitkilerin karbonhidratları besin maddelerine dönüştürerek ideal besin değerini koruyacağını düşünüyordu. Ancak yeni araştırmalar öyle olmadığını gösterdi.
 
Myers ve ekibi farklı pirinç türlerinin atmosferdeki karbondioksit oranına farklı tepki verdiğini saptadı. Bu da karbondioksite dayanıklı yeni tahılların yetiştirilmesinde umut vaat ediyor. “Yeni bulguların karbondioksite daha az duyarlı pirinç yetiştirme programlarına temel oluşturacağını düşünüyoruz. Henüz kanıtlayamadık ama gen mühendisliğinden yararlanarak bunun bir yolunu bulabiliriz. Gerçi bitki yetiştirme programları kağıtta güzel duruyor, ama kültür bitkisini tarlaya ektiğinizde rekolte azalabiliyor veya tadı kötü oluyor. Zor bir durum.”
 
Karbondioksit oranının besin düzeyleri üzerindeki olumsuz etkisi global gıda üretimine büyük darbe indirdi. Birleşmiş Milletler Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli IPCC raporlarına göre, global sıcaklık artışı tahıl rekoltesini düşürüyor. IPCC İklim değişikliği 2014 Raporu’nda mısır, buğday ve pirinç üretiminin 21. yüzyıl içinde büyük ölçüde azalacağı öngörülüyor. Buna aşırı kullanıma bağlı olarak toprağın tarım değerini yitirmesi, erozyon ve kuraklık eklendiğinde 2050’de 9 milyara ulaşacak olan dünya nüfusu için şimdiden önlem almak gerektiği görülüyor.
 
Popular Science Türkiye'de yer alan habere göre, bu bağlamda Ukrayna’daki tahıl ambarlarının önemi de Batı dünyası için artıyor. Küresel ısınma modelleri Sibirya’nın donmuş tundra arazisinin 2050 yılında kısmen tarıma elverişli hale geleceğini ve Rusya’nın global tahıl ambarı olarak çölleşen ülkelere destek olabileceğini gösteriyor.
 
Öte yandan, tahılların besin değerinin azalması hem Rusya hem Dünya için risk oluşturuyor. ABD’nin küresel ısınmaya bağlı olarak kalıcı kuraklık tehlikesiyle karşılaşan tarım eyaletlerindeki son durumu ortaya koyan küresel iklim değişikliği raporu, biraz da bu yüzden tartışma uyandırıyor.