19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Türkiye'nin uzay iddiası macera mı?

GÖKTÜRK-2 uydusunun dördüncü yaşına girdiği, GÖKTÜRK-1 in geçtiğimiz günlerde fırlatılıp yörüngeden ilk görüntüleri aldığı bu zamanlarda bir soru kafamıza takılıyor; Türkiye uzayda kurumsallaşabilecek mi? Türkiye’nin uzaydaki hedefleri macera mı yoksa gerçekleştirilebilir hedefler mi?

star.com.tr / Gökhan Ertaş19 Aralık 2016 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Türkiye'nin uzay iddiası macera mı?

Türkiye’nin toplam bütçesi 1 milyar doları bulan uydu projelerinde iddialı hedefleri var. 2015’de Ankara Kazan’da 112 milyon dolar harcanarak kurulan uydu üretim tesislerinde yabancı ortaklarla birlikte üretilmesi planlanan Türksat 5A ve Türksat 5B uydularının 2018'de, yüzde 100 yerli imkanlarla üretilmesi planlanan Türksat 6A’nın da 2019’da fırlatılması öngörülüyor.

BATI, TÜRKİYE’Yİ ENGELLİYOR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Göktürk-1 fırlatma töreninde ABD ve diğer Batılı devletlerin Türkiye’ye bilhassa terörle mücadelede askeri ambargo uygulandığını belirterek uzayda atılan adımlarla Türkiye’nin kendi göbeğini kendi kesmeye kararlı olduğunu, bu alandaki engellerin hızla kaldırılacağını açıkladı.

 
Cumhurbaşkanı Erdoğan,  “Dost olduğumuz, NATO'da beraber olduğumuz bir çok dostlardan bırakın silahlıyı, 'silahsız İHA'lardan almak istiyoruz' talebimizi kendilerine iletiyoruz. 'Bugün git yarın gel, bugün git yarın gel...' En son söyledikleri ne oluyor, 'Kongreden müsaade çıkmadı.' Ya biz NATO'da beraber değil miyiz? Aynı cephede beraber değil miyiz? Bize bu yaptığınız nedir? İşte bunlar bizi sonunda hacet sahibi yaptı. Şimdi artık kendimiz üretiyoruz. Hem de çok daha ucuzuna üretiyoruz.”
 
TÜRKİYE’NİN HEDEFİ 2023’TE 10 UYDU
 
Hedef 2023 yılına kadar uzaydaki uydu sayısını 10’a çıkarmak. Ayrıca Muğla’nın Datça ilçesinde bir uydu fırlatma istasyonu kurma konusunda çalışmalar yürütülüyor.Türkiye böylelikle Avrupa, Asya, Afrika'nın tamamı; Güney Amerika ve Kuzey Amerika'nın doğusu ve Avustralya'nın batısını kapsayacak bir uydu filosu kurmayı amaçlıyor. Proje tamamlandığında Türk uyduları dünya nüfusunun yüzde 91'ine erişim imkanına sahip olabilecek.
 
Türkiye’nin uzayda aktif görev yapan bazı uydularının kısaca özellikleri ve faliyetleri şöyle:
 
YÜKSEK ÇÖZÜNÜRLÜKLÜ YERLİ KEŞİF UYDUSU GÖKTÜRK-2
 
18 Aralık 2012’de Çin’den LM-2D roketiyle fırlatılarak yörüngesine yerleştirilen Türkiye’nin yüksek çözünürlüklü yerli keşif uydusu, dört yıldır uzayda başarıyla görevini sürdürüyor. GÖKTÜRK-2 uydusu 4 yıl boyunca yörüngesinde 21 bin 387 tur attı ve tüm dünyadan toplam 23 milyon 800 bin kilometrekarelik alanı görüntüledi. Göktürk-2’den alınan görüntüler tüm kamu kuruluşları ile paylaşılıyor. Görüntüler afet izleme, şehir planlama, tarım alanları izleme, orman yangınları ve istihbarat alanlarında kamu kuruluşları tarafından kullanılıyor.
 
RASAT, 5 YILDA 26 BİN KEZ DÜNYAYI TURLADI
 
RASAT; Türkiye’de tasarlanıp üretilen ilk yerli yer gözlem uydusu RASAT, kendisine 3 yıllık görev ömrü biçilmesine rağmen uzayda 5. yılını tamamladı! Türkiye’nin BİLSAT uydusundan sonra sahip olduğu ikinci uzaktan algılama uydusu olan ve 17 Ağustos 2011’de Rusya’dan fırlatılan RASAT uydusu 5 yıl boyunca dünya etrafında 26 bin 724 tur atarak, 11 milyon kilometrekarelik alanı taradı ve bin 800 şerit görüntüyü yer istasyonuna aktardı
 
MEHMETÇİK’İN UZAYDAKİ GÖZÜ: GÖKTÜRK-1
 
GÖKTÜRK-1; TSK’nın hedef istihbaratına yönelik uydu görüntüsü ihtiyacını karşılayacak Göktürk-1 Uydusu’nun montaj ve entegrasyon faaliyetleri, proje yüklenicisi Telespazio (İtalya)-Thales Alenia Space (Fransa) tarafından Fransa’nın Cannes şehrindeki tesislerde gerçekleştirildi. TUSAŞ Akıncı yerleşkesinde yer alan, Türkiye’nin ilk Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test (USET) Merkezi’nde çevresel testleri yapılan uydu, yaklaşık 90 dakikada dünya çevresinde bir tur atacak uydunun, yılda 60 binden fazla görüntü çekmesi öngörülüyor. Uydu, Türkiye üzerinden her geçişinde dünyanın çeşitli bölgelerinden aldığı fotoğraf ve görüntüleri, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Uydu Yer İstasyonuna aktaracak.  Türkiye’nin ilk metre altı çözünürlüğe sahip uydusu olan Göktürk-1, özellikle terörle mücadele alanında Göktürk-2 gibi etkin bir role sahip olacak.
 
 
TÜRKİYE’NİN UZAY STRATEJİSİ
 
Türkiye uzay alanına ilk olarak haberleşme ihtiyacını karşılamak amacıyla 1968’de İran ve Yugoslavya uydu istasyonlarını kullanmaya başlayarak girdi. Türksat Milli Haberleşme Uyduları Projesi’nin 1994 yılında hayata geçirilmesiyle, 1994’te ilk Türk uydusu Türksat-1B, 1996’da ikinci uydu Türksat-1C ve 2001’de Türksat-2A yörüngelerine yerleştirildi.
 
Türkiye’nin hali hazırdaki en büyük eksiği ise uzay stratejisinin belirleneceği ve yönetileceği merkezi bir ulusal uzay ajansına henüz sahip olmaması. İlk olarak 1990’da kurulması planlanan ajansın kuruluşu ilk önce 1995’e sarktı sonra da uzun süre rafa kalktı. 2000 yılında Hava Kuvvetleri’ne bağlı bir Uzay Şube oluşturuldu. 2001’deki bir Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sırasında Türkiye’deki uzay faaliyetlerinin Başbakanlığa bağlı üst seviyeli bir kurum vasıtasıyla yürütülmesi amacıyla Türkiye Uzay Ajansı’nın (TUA) kurulması kararlaştırıldı ama karar bir takım bürokratik engellerin aşılamaması nedeniyle hayata geçirilemedi. 
 
Batı ülkelerinin son yıllarda artan engelleri ise Türkiye’nin bu alandaki çalışmalarını hızlandırdı. Türkiye Uzay Ajansı’nın kurulması kararı, 2011’de tekrar raftan indirildi ve bu alanda ciddi altyapı çalışmaları için kollar sıvandı. TUA’nın dünyanın bu alanda gelişmiş çeşitli ülkelerindeki uzay teşkilatlarına benzer bir yapıda, tamamen sivil bir kuruluş olması, siyasetten uzak, kendi kendine yeterli, icra ve en yüksek seviyede koordine yetkisine sahip bir teşkilat olması hedefleniyor.
 
UZAY POLİTİKASI TUA’DA GELİŞTİRİLECEK
 
TUA bünyesinde ulusal güvenliğe ilişkin askeri ve sivil uzay faaliyetlerinin planlandığı ve koordine edildiği bir birimin de yer alması planlanıyor. Askerlerle siviller arasında yetki ve sorumluluk paylaşımı açısından bugüne kadar devam eden tartışmaların da hızla sonlandırılarak yapının ayağa kaldırılması hedefleniyor. Böylelikle Türkiye’nin uzay politikasının buradan doğarak hayata geçirilmesinin önündeki tüm engeller aşılacak. TUA’nın sadece uzayla ilgili kurumlarla değil, sanayi kuruluşları, üniversiteler ve sivil toplum örgütleriyle de eş güdümü olması sağlanarak, TUA projelerine finansman için sektör ve kamu arasında sürdürülebilir bir model oluşturulacak.
 
TUA’NIN ÖNÜNDEKİ ENGELLER
 
Uzay projelerinin en temel sermayesi olan nitelikli insan istihdamı ve yeni uzmanların yetiştirilmesi konusu ise TUA’nın en stratejik hedeflerinden biri olarak gösteriliyor. Türkiye'de şu anda uzay alanında çalışan kişi sayısının yaklaşık 500 olduğu belirtirtiliyor. İddialı uzay projelerinin gerçekleştirilebilmesi için nitelikli personel yetiştirme konusunda uzun vadeli bir plana ihtiyaç var.
 
Uzay alanında araştırmalar gerçekleştirecek, projeler üretecek TUA için sürdürülebilir bütçe temini de ikinci sırada yer alıyor. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) verilerine göre Rusya gelirinin yüzde 0.25'ini, ABD yüzde 0.23’ünü bu alana ayırırken Türkiye bu listenin sondan ikinci sırasında yer alıyor ve uzay çalışmalarına sadece yüzde 0.01'lik bir pay ayırıyor. Euro Consult 2014 verilerine göre Türkiye’nin 2013 yılı sivil uzay programı harcamaları sadece 67 milyon dolar. Bu seviyenin çok daha üst noktalara çekilmesi için kamu, özel sektör ve uluslararası endüstri kolları ile bilgi paylaşımına dayalı işbirliklerine ihtiyaç duyuluyor.
 
15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ’NİN ETKİLERİ
 
Uzay çalışmalarını sekteye uğratan son gelişme ise 15 Temmuz’da yaşanan hain darbe girişimi oldu. Hava Kuvvetleri F-35 projesini Türkiye’yi uzaya taşıyacak bir köprü proje olarak görüyor. Ancak darbe girişiminin ardından etkisizleştirilen personel arasında FETÖ’ye mensup uzay projeleri alanında çalışan kişiler de yer alıyor. Bu kapsamda Türkiye’nin uzay konusundaki tek yüksek lisans enstitüsü olan Havacılık ve Uzay Teknolojileri Enstitüsü (HUTEN) de darbe girişiminin ardından kapatıldı. 
 
Türkiye’nin uzay çalışmalarının önündeki son ve belki de en önemli yapısal engel ise sosyolojik boyut yani uzay çalışmalarının toplum geneline yayılmamış olması. Toplumda buluşçuluk, bilgi ve teknoloji geliştirmenin bireyler bazında teşviki üzerinde aktif kamu diplomasisi çalışmaları yürütülmesi gerekior. 
 
Türkiye’nin uzaya uzanan adımlarının kurumsallaşabilmesinin başkanlık sistemiyle inşa edilmesi hedeflenen Yeni Türkiye’nin yerli ve milli hedeflerine uygun şekilde kurumsallaşabilme becerisiyle ilişkili olduğu görülüyor.