20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

GDO nedir nerelerde kullanılır sağlığı nasıl etkiler? Ekmekte GDO var mı?

GDO nedir? Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar nerelerde kullanılır, sağlığı nasıl etkiler? Ekmekte GDO var mı? Hangi ürünlerde GDO var? vatandaşlar son günlerde bu soruların cevabını merakla araştırıyor. Nedeni ise ekmekte GDO olduğunun iddia edilmesi. Son zamanlarda yapılan GDO'lu ürünlerle ilgili açıklamalar vatandaşların kafalarında soru işaretleri oluşmasına neden oldu. GDO'nun insan sağlığına etkisini merak edenler internetten bu konuda bilgi edinmeye çalışıyor. İşte merak edilen soruların cevabı.

27 Mart 2017 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Son zamanlarda ortaya çıkan ekmekte GDO olup olmadığıyla ilgili tartışmalar sonrası vatandaşlar GDO'nun ne olduğunu merak etmeye başladı. GDO, yani Genetiği Değiştirilmiş Organizma, bir canlının genetik özelliklerinin insan eliyle laboratuar ortamında değiştirilmesiyle elde edilir. Başka bir şekilde tanımlarsak, genetik mühendisliğinin çeşitli teknikler kullanarak yaptığı müdahalelerle kalıtımsal değişikliğe uğrattığı organizmalara Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar yani GDO denir. GDO, dünyamız ve canlılar üzerinde yapılan tehlikeli bir deneydir. Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar nerelerde kullanılır, sağlığı nasıl etkiler? Ekmekte GDO var mı? Hangi ürünlerde GDO var? sorularının cevabını haber detayımızda bulacaksınız.
 
GDO'lar genellikle bir canlı türünün doğal hayatta sahip olmadığı bir özelliğin bir başka canlıdan gen aracılığıyla aktarılmasıyla elde edilir. Örneğin mısıra zehir salgılayan bir bakteriden gen transfer edilerek mısırın böcek öldüren zehir üretmesi sağlanır.
 
HANGİ ÜRÜNLER GDO İÇERİYOR?
Mısır, domates, patates, pirinç, soya, buğday, kabak, bal kabağı, ayçiçeği, yer fıstığı, bazı balık türleri. Bunların dışında çalışmaların devam ettiği ürünler: muz, ahududu, çilek, kiraz, ananas, biber, kavun, karpuz, kanola.
 
Bitki ve besi hayvanları ürünleri gibi GDO’lu ürünler marketlerde bulunmaktadır. GDO bitkileri sandığımızdan çok daha fazla yaygındır. Aşağıda en azından bir marketten alışveriş yaparken daha dikkatli olabileceğimize yarayabilecek en yaygın GDO’lu ürünlerin listesi verilmiştir.
 
1. Soya Fasulyesi
Marketlerde bulunan soya fasulyesinin yaklaşık % 90’ı yabancı bitki öldürücü kimyasallara karşı dirençli olması için modifiye edilmiştir. Bu kimyasallara karşı artan direnç çiftçileri yabani otları öldürmek için daha fazla ilaç kullanmaya zorlamıştır. Sonuçta sadece genetik olarak modifiye edilmiş soya fasulyesi üretilmekle kalınmamış ve daha çok kimyasalla yüklü bir ürün ortaya çıkmıştır.
 

2. Mısır
Mısır da en fazla oranda genetiğiyle oynanan ürünlerden biridir. Örneğin Amerika’da çiftçilerin yarısı GDO’lu tohumlar kullanmaktadır. Bu da büyük oranda doğrudan ya da dolaylı (hayvanlara verilen mısır daha sonra süt ürünleri olarak yine insanlara dönmektedir) olarak insanların tüketimiyle sonuçlanmaktadır.
 
3. Pamuk
Pamuk da hastalıklara karşı direnç kazanabilmesi için genetik olarak modifiye edilen ürünlerdendir. En büyük risk de pamuk yağındadır. Hindistan, ve özellikle Çin kaynaklı pamuğun insan hayatı için büyük risk taşıdığı düşünülmektedir.
 
4. Süt
İneklere daha hızlı büyümeleri için ve verimlerinin artması için büyüme hormonu enjekte edilmektedir. Bu hormonlar da üretilen bazı sütlerde bulunabilir. Bu büyüme hormonlarının insan vücudu içinde değişik olumsuz etkileri olabilmektedir.
 
5. Şeker
Şeker kamışlarının da direnç kazanabilmesi için birçok ülkede genetiği değiştirilmektedir.
 
6. Aspartam
Aspartam da yapay tatlandırıcı olarak birçok insan tarafından şeker yerine kullanılmaktadır. Aspartamın vücutta kanserojen etki yaptığı ispatlanmıştır. Aspartam genetik olarak modifiye edilmiş bakterilerden üretilmektedir.
 
7. Kanola Yağı
Kanola yağı da en fazla satışı yapılan GDO’lu ürünlerdendir.
 
8. Kabak
GDO’lu kabaklar böceklere karşı daha dirençli olmasını sağlayan bir toksik protein içermektedir. Bu böcek öldürücü son zamanlarda insan kanında, hamile kadınlarda ve fetüste görülmüştür. Bu da bazı böcek öldürücülerin parçalarına ayrılıp vücuttan atılmadan insan vücudunda kalabildiğini göstermektedir.
 
Bu 8 ürün hariç daha birçok ürün market raflarında hiç haberimiz olmadan yerini alabilmektedir.
 
Özelikle GDO’lu soya ve mısır nedeniyle geniş bir ürün yelpazesinde GDO’lu ürünler kullanılıyor. GDO’lu soya; sucuk, salam, sosis gibi kırmızı etin kullanıldığı ürünlerde, etsuyu tabletlerde, fındık-fıstık ezmesi, çikolatalı ürünler, çeşitli unlu mamüller, süt tozu, hazır çorbalar ve hayvan yemlerinde kullanılıyor. GDO’lu mısırın kullanıldığı alanlarsa; nişasta bazlı tatlandırıcılar yoluyla gazoz.
 

EKMEKTE GDO VAR MI?
Adana’da bir firma tarafından üretimi yapılan ekmeğin katkı maddesinde GDO’lu soya bulunduğunun ortaya çıkmasının ardından gözler yeniden insan vücüduna zararı oldukça fazla olan Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar yani GDO'ya çevrildi.
 
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, ekmekte genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) kullanıldığı iddiasına ilişkin, yaptığı açıklamada, "Hem katkı maddesi üreten firmadan hem de ekmek ve unlu mamuller üreten işletmelerden numuneler alınmıştır. En kısa zamanda laboratuvar sonuçları belli olacak ve kamuoyumuzla paylaşılacaktır" dedi. Bakan Çelik, Türkiye genelinde 2016-2017 yıllarında 12 bin 286 GDO denetimi yapıldığını ve bu denetimlerde soya içeren 112 üründe GDO tespit edildiğini ifade etti.
 
BİR CANLININ GENETİĞİNİ DEĞİŞTİRMEK NE SONUÇLAR DOĞURUR?
GDO'ları üreten genetik mühendisleri canlılara lego muamelesi yaparlar. Rahatlıkla bir parçanın çıkartılabileceğini veya bir başkasının takılabileceğini düşünürler. Oysa canlıların yapısı yap-boz gibi değildir. Canlının bütünlüğü on milyonlarca yıllık gelişimin sonucunda çok hassas bir denge ile oluşmuştur. Canlılara yap-boz muamelesi yapmak o canlının bütünlüğünü, bu hassas dengeyi bozar.
 
Bu bütünlüğün bozulmasının ne gibi sonuçlar doğurabileceği asla öngörülemez. GDO üreticilerinin aksine genetik bilimi canlıların gen yapısının detayları ve genlerin birbiriyle etkileşimleri hakkında çok az bilgiye sahip olduğunu kabul eder.
 

GDO'LAR HANGİ AMAÇLA ÜRETİLİR?
Dünyada yoğun biçimde kullanılan GDO'ların %99'u sadece 2 özellik taşır:
 
Böcek öldüren zehir içermek.
Yabancı otları yok eden kimyasal ilaçlara dayanıklı olmak.
Böylece tarlalarda fütursuzca zirai ilaç kullanılabilmektedir.
 
En çok hangi türlerin genetiği değiştirilir?
 
Mısır, soya, kanola ve pamuk dünyada ticareti yapılan GDO'ların %99'unu oluşturur.
 
GDO'lar bütün dünyada kullanılmakta mıdır?
 
Hayır! Dünyada 192 ülkenin 167'sinde GDO'lu tarımsal üretim yapılmamaktadır.
 
GDO'LAR AÇLIĞA ÇARE MİDİR?
Hayır! Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası'nın öncülüğünde 300 bilim insanı tarafından hazırlanan ve Türkiye'nin de imzaladığı Dünya Tarım Raporu, GDO'ların verim artışı sağlamadığı ve açlığa asla çözüm oluşturmadığını açık olarak ifade eder. Zaten mevcut GDO'ların hiçbirisi verim artışını amaçlamamaktadır. Hedef sadece ot ilaçlarına direnç sağlamak veya yabancı böcekleri zehirlemektir. Peki öyleyse GDO'lar niye var?
 
Tohum üreten dev küresel şirketler aynı zamanda zirai ilaç da üretirler. Bu şirketler üretip patentini aldıkları genetiği değiştirilmiş tohumları yaygınlaştırarak kimyasal ilaç satışlarını da arttırmayı hedeflerler. Böylece üreticiler gitgide daha fazla kendilerine bağımlı hale gelirler. GDO'ların dayattığı endüstriyel tarım yöntemlerinden sadece devasa tarım şirketleri kazanç sağlarken, üreticiler, tüketiciler ve doğa büyük zarar görür.
 

LEGO MUAMELESİ
Her canlı, yapı, özellik ve işlevlerinin bir tür kullanım kılavuzuna sahiptir. Bu devasa kullanım kılavuzuna genom diyoruz. Kılavuzu oluşturan ve neyin nasıl yapılacağının anlatıldığı her bir cümleye –veya iş emrine- ise gen adı veriyoruz. Örneğin insan genomu bu tarz 25000 cümleye sahiptir. Canlılar varlıklarını bu cümleler sayesinde sürdürür. Her bir hücremizde ayrı ayrı saklanmış olan bu ansiklopedide tam olarak neler yazdığı ve özellikle cümlelerin birbirini nasıl etkilediği ise insanlık için büyük ölçüde bir muamma.
 
İşte genetik mühendisliği GDO'ları bu sırlarını tam olarak bilmediğimiz kullanım kılavuzu içerisinde değişiklikler yaparak üretir. Genellikle GDO üretiminde yapılan işlem, bambaşka bir canlının kullanım kılavuzundan beğendikleri bir cümleyi alıp mevcut canlının kullanım kılavuzundaki rastgele bir yere yerleştirmeye çalışılmasıdır.
 
Örnek vermek gerekirse, diyelim ki elinizde bir standart mısır bir de böcek öldürücü zehir salgılayan bakteri var. Diyorsunuz ki “ah keşke bu mısır da böyle zehir salgılayabilse!” İşte bu noktada genetik mühendisleri devreye giriyor.
 
Genetik mühendisleri bu bakterinin kullanım kılavuzundan zehrin salgılanmasını sağlayan cümleyi bulurlar. Sonra bu cümleyi kitabın içinden keserek çıkartırlar ve mısırın kullanım kılavuzunda rastgele bir yere koymaya çalışırlar. Bu aşamada kılavuzun (veya iş akışının) bütünlüğünün bozulmasını, dışarıdan eklenen cümle ile kılavuzdaki diğer mevcut cümlelerin birbiriyle çelişip çelişmemesini ise pek dert etmezler.
 
Genetik mühendisliğinin çeşitli teknikler kullanarak yaptığı müdahalelerle kalıtımsal değişikliğe uğrattığı organizmalara Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar yani GDO olarak adlandırılıyor. ilk olarak 1973 yılında üretilen bir bakteri ile başlayan bu olay o tarihten bu yana tartışmalara yol açmıştır.
 
Özellikle 1980’lerden sonra bitki biyoteknolojisi alanında önemli gelişmeler sağlandı. İlk transgenik (genetiği değiştirilmiş) ürün olan, uzun raf ömrüne sahip Flavr Savr domaesi 1996 yılında raflardaki yerini aldı. Bunu, gen aktarılmış mısır, pamuk, kolza ve patates izledi.
 
Bu yöntemle elde edilen bitkiler, ilaçlara ya da zararlılara karşı daha dirençli oluyor. Bu da kimyasal böcek ilaçlarının kullanılmasını azaltıyor. Günümüzde mısır ve pamuğun zararlılara, soya ve kanolanın böcek ilaçlarına, papaya ve kabağın da virüslere karşı dirençli olmasında GDO teknolojisi kullanılıyor.
 
GDO TARIM DIŞINDA NERELERDE KULLANILIYOR?
Gıdaların genetiğinin değiştirilmesi ile ilgili tartışmalar devam etse de genetiği değiştirilmiş ürünler yeni değil. İnsülin geninin domuzlardan alınıp bir bakteriye aktarılmasıyla diyabet hastalarına insülin sağlanabiliyor. Tiroid ve büyüme hormonları genleri, hayvanlardan kesilerek bakterilere aktarılıyor ve hormon eksikliği olan insanlar faydalanabiliyor. Şekersiz yiyecekler kullanılan Aspartame maddesi de GDO’lardan üretiliyor.En önemlisi ise hepatit B aşısı başta olmak üzere bir çok aşının GDO’lardan elde ediliyor olması.
 
GDO NEDEN ZARARLI?
- Kimyasal ilaçlara dayanıklı bir GDO’nun poleni melezleme suretiyle bir yabancı ot tohumuna geçebilir ve bu geni alan bitki de kimyasal ilaçlara dayanıklılık geliştirebilir.
 
- Kimyasal ilaçlara dayanıklı genetiği değiştirilmiş ürünler bir sonraki yıl da çıkabilir. Ve kültürel olarak kontrol edilmeleri zor olabilir.
 
- Böcekler (örneğin böcek ilaçlarına dayanıklı) genetiği değiştirilmiş bir organizmadaki genlere karşı bağışıklık kazanabilirler.
 
- Genetiği değiştirilmiş bitkiler toprak içinde bulunan doğal canlı yaşama zarar verebilir, böylece besin döngüsünü sona erdirebilir.
 
- GDO’lu ürünler yeterli kadar besleyici olmayabilir ve hazmı zor olabilir.
 
- Genetiği değiştirilmiş organizmaların toksik, alerjik, teratojenik (anne karnında maruz kalan bebekte görülen yapısal anomaliler) zararları olabilir.
 
- Çeşitli devletlerin denetimindeki bilimciler gen aktarımı yoluyla şimdiye dek yeryüzünde ilk kez meydana gelen yüzlerce yaratık meydana getirmişlerdir. Dolayısıyla istenmeden de olsa, insan türünü yok edecek bir mikroorganizma ya da bir türün yaratılmasına yol açılabilir.
 
- Yeni yapılan araştırmalar GDO ile beslenen hayvanlarda organ problemleri ortaya çıktığını ortaya koymuştur. GD mısır ve soya fasülyesi ile 90 gün süreyle beslenen farelerde karaciğer ve böbrek zehirlenmeleri ortaya çıkmıştır.
 
HANGİ ÜLKELERDE GDO'LU ÜRÜN YETİŞTİRİLİYOR?
Halen yetiştirilmekte olan transgenik ürünlerin yetiştirildiği ekim alanlarının % 99’un ABD, Arjantin, Kanada ve Çin’de yer alıyor. ABD‘de işlenmiş gıdaların yüzde 75’i GDO’lu ürün içeriyor. Yapılan araştırmalarda, Amerkian vatandaşların çoğu GDO içeren ürünler hakkında resmi kuruluşlara güvendiği, AB vatandaşalrınınsa daha çok sivil toplum kuruluşları ile üniversitelere itibar ettiği görülüyor.