24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

İftar sofralarının vazgeçilmezi

Ramazan ayının gelmesi ile birlikte hemen birçok yerde, özellikle iş adamları kalabalık iftar davetleri verecek. İftar davetlerinin hiç şüphesiz en önemli kısmı iftar menüsü. O’pilavcı Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Yılmaz iftar davetleri ve mevlit programları için pilav konseptli menülerin bu yılda revaçta olduğunu söyledi.

3 Haziran 2017 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
İftar sofralarının vazgeçilmezi
Anadolu’nun birçok yerinde iftar programlarında ve mevlit programı davetlerinde tavuklu pilav, etli pilav ikram ediyordu. Bugün sadece bu bölgelerde değil başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin hemen her yerinde düğünlerde pilav ikram ediliyor. 
Et dönerli pilav, ton balıklı pilav, tavuklu pilav, misket köfteli pilav, nohutlu pilav, kuru fasulyeli pilav gibi çeşitleri bulunan pilav düğün törenlerinin vaz geçilmez menüsü arasında yerini çoktan aldı. Ekonomik durumu her ne olursa olsun, artık Ramazan davetlerinde pilav ikram ediliyor. 
O’Pilavcı’nın danışmanlığını yapan Ali Seçgin geçmiş günümüzde kaybolmaya yüz tutmuş yemeklerin araştırmasını ve geliştirmesini yapan ünlü bir gurme. Ali Seçgin bu kültürü şuan O’Pilavcı’da verecek. 
Osmanlı Sarayı’nın En Meşhur Yemeği: Pilav!
Türk mutfağının vaz geçilmez bir yemek türü olduğunu söyleyen O'Pilavcı’nın pilav pişirme konusunda danışmanı ünlü gurme Ali Seçgin, Osmanlı döneminde pirinç nadir bir malzeme olduğu için çok uzun bir dönem pilavın sadece zengin Osmanlı sofralarını süslediğini ve buralarda da sofranın en önemli yemeği konumuna yükseldiğini söyledi.  Ali Seçgin sözlerine şu şekilde devam etti: “ Kayıtlara ve arşivlere göre 15. yüzyılda sarayda pilav yeniyor ve Fatih Sultan Mehmet Han’ın sofralarında sade pilavın dışında sebzelisi, etlisi ve tavuklusunun yer aldığı kayıtlardan anlaşılıyor. Ancak 16. yüzyılda pilav pişirme yöntemleri gelişmiş, aynı öğünde birkaç çeşit pilav yenmeye başlanmış. Şölenlerde ikramların zenginliği, etin yanı sıra pirinç pilavlarının bolluğuyla da ölçülür hale gelmiş. 17. yüzyılda Evliya Çelebi, Bitlis Beyi'nin kent meydanında verdiği ziyafette 13 çeşit pirinç pilavı bulunduğunu yazıyor. Bu da pilavların sadece Osmanlı sarayına özgü olmadığını gösteriyor. Ancak yine de nadide bir yemek olan pilavı sıradan halk yüzyıllar boyu ancak zenginlerin şölenlerinde tadabilmiş. Pirincin demokratikleşmesi 18. yüzyıldan sonra gerçekleşiyor ve pilav artık orta halli insanların da sofralarının vazgeçilmez yemeği haline geliyor. Özellikle İstanbul'da bu yüzyıldan sonra pirinç buğday kadar tüketilir oluyor. Kültür tarihçisi Marianna Yerasimos, Osmanlı Mutfağı adlı eserinde 18. yüzyıl yemek tarifleri arasında çok değişik pilavların bulunduğunu, hatta benmari usulü pişirilen "susuz pilav" ve balıklı pilava bile rastlandığını yazıyor. “ Dedi