20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

"Amaç, FETÖ mensuplarının çözülmesini engellemek"

"Amaç, FETÖ mensuplarının çözülmesini engellemek" - İstanbul Şehir Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Doç.

18.08.2017 - 11:01
Dr. Ardıç: - "Örgütün tutuklu mensupları arasında hızlı biçimde hiyerarşik yapının tekrar tesis edildiği, dışarıdan verilen talimatlar doğrultusunda mahkemede nasıl davranmaları gerektiği, hangi sorulara nasıl cevaplar verileceği konularında hazırlık yapıldığı anlaşılıyor. Buradaki temel amaç elbette hem tutuklu olan hem de dışarıdaki örgüt mensuplarının çözülmesini engellemek. Bu anlamda 'içeridekiler' kadar 'dışarıdakilerin' de örgüt bağlılığını devam ettirmesi, örgütün hayatiyetini sürdürmesi açısından çok kritik" - "Cezaevi vaizliği sistemi ile mahkum mensuplar bu yapıdan koparılmaya çalışılmalı, ıslah olmayacak kadar radikalleşmiş olanların patolojik hale (suikastçı vb.) dönüşmemesi için psikiyatrik tedavi uygulanmalı, örgütün gizli yapısı ve işleyişi deşifre edilerek ahlaken de mahkum edilmeli, örgütün eleman devşirmesi engellenmeli, yurt dışında diaspora oluşumunun engellenmesi için hukuki, idari ve iletişimsel tedbirler alınmalı"

İSTANBUL (AA) - İstanbul Şehir Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Nurullah Ardıç, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) tutuklu mensupları arasında hızlı biçimde hiyerarşik yapının tekrar tesis edildiğini ve dışarıdan verilen talimatlar doğrultusunda mahkemede nasıl davranmaları gerektiği, hangi sorulara nasıl cevaplar verileceği konularında hazırlık yapıldığının anlaşıldığını belirterek, "Buradaki temel amaç elbette hem tutuklu olan hem de dışarıdaki örgüt mensuplarının çözülmesini engellemek." dedi.

Ardıç, FETÖ davalarında yargılananların tutumlarını AA muhabirine değerlendirdi.

FETÖ sanıklarının tamamının benzer ifadeleri kullanması ve davalardaki tutumlarının, örgüt hiyerarşisinin ne kadar katı olduğuna ve bu hiyerarşik ilişkilerin tutuklular arasında hala sıkı bir şekilde işlediğini gösterdiğine dikkati çeken Ardıç, şunları kaydetti:

"Her bir cezaevinde örgütün tutuklu mensupları arasında da hızlı bir biçimde hiyerarşik yapının tekrar tesis edildiği ve dışarıdan verilen talimatlar doğrultusunda mahkemede nasıl davranmaları gerektiği, hangi sorulara nasıl cevaplar verileceği konularında hazırlık yapıldığı anlaşılıyor. Buradaki temel amaç elbette hem tutuklu olan hem de dışarıdaki örgüt mensuplarının çözülmesini engellemek. Bu anlamda 'içeridekiler' kadar 'dışarıdakilerin' de örgüt bağlılığını devam ettirmesi, örgütün hayatiyetini sürdürmesi açısından çok kritik. Bu konuda görüldüğü kadarıyla maalesef başarılı olduklarını söyleyebiliriz."

Nurullah Ardıç, yargılamalardaki örgütlü ve toplu ifadelerle davranışların aynı zamanda yargılama sürecinin aksaklıklarından birini de gösterdiğine işaret ederek, şu görüşleri dile getirdi:

"Bir kısmı birbirini şahsen tanıyan örgüt mensuplarını aynı cezaevi ve koğuşlarda barındırmak aralarındaki iletişimin yoğun bir şekilde devam etmesini mümkün kılıyor, hatta bazen 'dışarıdan' daha sıkı bir iç iletişim imkanlarını onlara sunuyor. Bunun yerine özellikle darbe girişimine bizzat iştirak etmiş olanların birbirlerinden ayrı tutularak hem istihbarat ve talimat akışı hem de duygu paylaşımı imkanları en aza indirilmeye çalışılmalıydı. Görüldüğü kadarıyla bu yapılmadı. Sonuçta yargılananlar sıkı bir denetim mekanizması içerisinde hem aynı ifadeleri verme hem de birbirlerini örgütün talepleri doğrultusunda motive etme imkanını buldu. Bu durum mahkemedeki tutumlarını bir ölçüde açıklıyor."

- "Yaşanan mağduriyetler, örgütün bu durumu istismar etmesine imkan veriyor"

Yargılananların beyanlarının toplumda inandırıcılığı olmadığını belirten Ardıç, şöyle devam etti:

"Zira meşum darbe girişimini yaşamış veya şahit olmuş hiç kimse verilen 'uçuk' ifadelerden ikna olmaz, özellikle de FETÖ'nün takiye pratiklerinde ne kadar ileri gitmiş olduğunu bilenler için bu söz konusu olamaz. Ancak bu değişken bir durum arz edebilir, zira yargılama ve soruşturma süreçlerinde yaşanan mağduriyetler örgütün bu durumu istismar etmesine imkan veriyor. Bu durumda bazı spesifik davalar veya kişiler için ortada mağduriyet varsa kamuoyunun etkilenme ihtimali söz konusu olabilir. O yüzden yargılama sürecinde adalet terazisinin çok hassas bir şekilde kurulması ve bu temel ilkeden asla taviz verilmemesi gerekir. Aksi halde hem içeride hem de yurt dışında dava ve OHAL süreçleri siyasi maksatlarla kullanılmaya müsait hale gelir."

- Alınabilecek tedbirler

Doç. Dr. Nurullah Ardıç, alınabilecek tedbirlerden bazılarını şöyle sıraladı:

"Cezaevi vaizliği sistemi ile mahkum mensuplar bu yapıdan koparılmaya çalışılmalı; ıslah olmayacak kadar radikalleşmiş olanların patolojik hale (suikastçı vb.) dönüşmemesi için psikiyatrik tedavi uygulanmalı, ıslah edilecek durumdakiler için psikolojik tedavi ve uygun dini sosyalleşme imkanı sağlanmalı; örgütün gizli yapısı ve işleyişi deşifre edilerek ahlaken de mahkum edilmeli; imam konumunda olanların örnek pişmanlığı sağlanmalı; suçluların aile fertlerinin, çocuklarının rehabilite edilmesi, ülkeye ve topluma nefret duymaması sağlanmalı; örgütün eleman devşirmesi engellenmeli; bunun için mensuplarının geniş toplumla irtibatları koparılmamalı; yurt dışında diaspora oluşumunun engellenmesi için hukuki, idari ve iletişimsel tedbirler alınmalı."