28 Mart 2024 Perşembe / 19 Ramazan 1445

"Cumhurbaşkanının kişisel özellikleri darbeyi önledi"

"Cumhurbaşkanının kişisel özellikleri darbeyi önledi" - Darbe girişimi sırasında örgütün sözde "Erzurum Sıkıyönetim Komutanı" olan dönemin Erzurum Jandarma Bölge Komutanlığı Kurmay Başkanı Kurmay Albay Koçak ile sıkıyönetim komutanları atama listesindeki eski Harekat ve Asayiş Şube Müdürü Kurmay Binbaşı Yılmaz'ın ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılmasıyla ilgili gerekçeli karar hazırlandı - Gerekçeli kararda, Cumhurbaşkanının kişisel özellikleriyle yöneticilerin basiretli ve etkin tutumlarının darbe girişiminin başarısız olmasında büyük rol oynadığı vurgulandı - Karardan: - "Türkiye'nin özel şartları, konjonktürel ortam, siyasi nedenler darbeyi başarısız kılmıştır" - "Hiçbir saygın Türk askeri içinden çıkmış olduğu kendi milletinin iradesini temsil eden ve tek nişanesi olan millet meclisini bombalayarak yok etmeye çalışmaz.

20.01.2017 - 17:07
Bir milletin meclisinin bombalanması darbe veya başka bir gerekçeyle dahi açıklanamaz bir olgudur"

ERZURUM (AA) - Erzurum'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin davada yargılanan ve örgütün sözde "Erzurum Sıkıyönetim Komutanı" olan dönemin Erzurum Jandarma Bölge Komutanlığı Kurmay Başkanı Kurmay Albay Murat Koçak ile sıkıyönetim komutanları atama listesinde ismi bulunan ve ByLock kullandığı tespit edilen eski Harekat ve Asayiş Şube Müdürü Kurmay Binbaşı Murat Yılmaz'a, ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesiyle ilgili gerekçeli karar hazırlandı.

Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesince açıklanan 77 sayfalık gerekçeli kararda, sanıklarla ilgili iddialar, FETÖ yapılanmasıyla ilgili bilgiler, savunmalar ve delillerle mahkemenin kararına yer verildi.

Anayasada milli egemenliğin kayıtsız şartsız Türk milletine ait olduğuna vurgu yapıldığına işaret edilen kararda, "Anayasaya göre yetkilendirilen devlet organlarının dışında kalıp da milletin egemenliğini ele geçirmek veya ele geçirmeye teşebbüs etmek, cebir ve şiddet kullanılarak gerçekleştirilmişse Anayasanın ihlali suçu oluşmuştur. Anayasal siyasi düzende bireyler değil, hukukun üstünlüğü hakimdir. Kişilerin öznel ve keyfi yönetimi değil, genel ve kamusal hukukun nesnel kararlarıyla siyasi yapı yönetilir." değerlendirmesinde bulunuldu.

- "Cumhurbaşkanının kişisel özellikleri darbeyi önledi"

FETÖ'nün, imamlarının organizasyonunda emniyet ve jandarma gibi silahlı güçlerin kullanılarak seçilmiş hükümeti şiddet kullanarak ortadan kaldırmaya çalıştığı belirtilen kararda, darbe girişiminin başarısız olmasının ana sebepleri şöyle sıralandı:

"Darbenin başarılı olamaması tamamen konjonktürel siyasi nedenlerden dolayıdır. Darbenin başarısız olmasında, Cumhurbaşkanının kişisel özellikleri, iktidarda tek parti bulunması, iktidar partisinin yapısı, darbenin siyasi sorumluluğunu üstlenecek ve yeni bir gelecek vaat eden örgüte bağlı siyasi muhalefet olmaması, darbeyi yapan örgütün toplumda inandırıcılık sağlayamaması, muhalefet partilerinin organik olarak darbecilere mesafeli duruşu, hükümetin acele karşı tedbirler alması, görevden alma, uzaklaştırma tedbirleriyle darbecileri teşhis edip kamuoyunda tanınmalarını sağlaması ve en önemlisi darbe anındaki yöneticilerin basiretli ve etkin tutumları, olaya karşı bizatihi ve doğrudan sorumluluk almaları, Türk milletinin bu sorumluluğa doğrudan doğruya ve bütün içtenliğiyle ve son derece yüksek bir hızla katılımı etkili olmuştur. Türkiye'nin özel şartları, konjonktürel ortam, siyasi nedenler darbeyi başarısız kılmıştır."

- "Darbe başarılı olsaydı Türkiye Gülen'in perde arkasında yönettiği ülke olacaktı"

Darbe teşebbüsünün sadece demokratik anayasal düzen yönünden değil, "milli güvenlik" yönünden de ağır bir tehdit oluşturduğu vurgulanan kararda, demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen 15 Temmuz darbe teşebbüsünün demokratik anayasal düzene, bireylerin temel hak ve hürriyetlerine ve milli güvenliğe yönelik en ağır saldırılardan biri olduğu ifade edildi.

Gerekçeli kararda, darbenin başarılı olması durumunda yaşanabileceklere ilişkin de şu değerlendirmelere yer verildi:

"Eğer darbe başarılı olsaydı Türkiye, Fetullah Gülen'in perde arkasında fiilen yönettiği, resmen ise ona biat eden bağlı siyasetçilerin yönettiği bir zümre hakimiyetine dayanan diktatörlük haline gelecek olup, bu korkutucu ihtimalin gerçekleşmesi halinde terör örgütünün kuracağı cemaat vesayeti bir daha ülke üzerinden kaldırılamayacaktır. Bir kez vesayeti kurduktan sonra seçimle iş başına gelen ve süreyle sınırlı hükümet veya bir siyasi partinin, bu örgütün elinden hakimiyeti ve devleti geri alma imkanı bulunmayacaktı ve Türkiye'nin tamamen demokrasi ve insan haklarından uzak, nihayeti belirsiz ve karanlık bir ortama sürükleneceği her türlü şüphe ve izahtan varestedir."

- "Takdir indirimi yapılmamalı"

Gerekçeli kararda, sanıklar hakkında takdir indirimi yapılmaması gerektiği ifade edildi. Sanıkların tek ve asli görevlerinin Türk halkını yurt içinden ve yurt dışından gelebilecek tüm saldırılara karşı korumak olduğuna işaret edilerek, takdir indirimine gidilemeyeceği vurgulandı. Kararda şunlar kaydedildi:

"Sanıklar suç tarihi itibariyle Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu asker kişilerdir. Asli ve tek görevleri Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk halkını yurt içi ve yurt dışı var olan ve olası tüm saldırı ve tehditlere karşı korumaktır. Hiçbir saygın Türk askeri içinden çıkmış olduğu, kendi milletinin iradesini temsil eden ve tek nişanesi olan millet meclisini bombalayarak yok etmeye çalışmaz. Bir milletin meclisinin bombalanması darbe veya başka bir gerekçeyle dahi açıklanamaz bir olgudur."