29 Mart 2024 Cuma / 20 Ramazan 1445

"Evlatsız geçen bu iki yıl, sanki ömrümden 100 yıl geçmiş gibi"

"Evlatsız geçen bu iki yıl, sanki ömrümden 100 yıl geçmiş gibi" - FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Ankara'daki Gölbaşı Özel Harekat Merkezi'ne düzenlenen hava saldırısında şehit düşen özel harekat polisi Hakan Yorulmaz'ın babası ve annesi, evlatlarının anısını, eşyalarının yer aldığı odasında yaşatıyor - Şehit annesi Hamide Yorulmaz: "Evladımın her şeyleri bu odada.

15.07.2018 - 11:19
Sağ olsunlar eşimiz, dostlarımız geliyor. Bu odayı ziyaret ediyorlar. Oğlumuzun anısını burada yaşatıyoruz. Evlatsız geçen bu iki yıl, sanki ömrümden 100 yıl geçmiş gibi"

KIRIKKALE (AA) - ZEKERİYA KARADAVUT - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında, Gölbaşı Özel Harekat Merkezi'ne düzenlenen hava saldırısında şehit düşen özel harekat polisi Hakan Yorulmaz'ın babası İsmail ve annesi Hamide Yorulmaz, evlat acısını, onun hatıralarını yaşatarak hafifletmeye çalışıyor.

15 Temmuz gecesi ve sonrasında yaşadıklarını AA muhabirine anlatan anne Yorulmaz, oğlunun şehit edilmesinin üzerinden her gün ağıtla ve acıyla iki yılı geçirdiklerini belirtti.

Geride kalan iki yılı, evladının eşyalarını ve elbiselerini koklaya koklaya geçirdiğini ifade eden Yorulmaz, "Hala kapıdan içeri girecekmiş gibi bekliyorum, öyle hissediyorum. Yavrumun hayali gözümün önünden hiç geçmiyor. Bizim yanımızdan el sallayıp gitmişti, halen gözümün önünden gitmiyor el sallaması." diye konuştu.

Anne Yorulmaz, oğlunun hatırasını yaşatmak için eşiyle birlikte oğullarının eşyalarının bulunduğu bir oda yaptıklarını ifade etti.

Odada şehidin kamuflajları, eşyaları, elbiseleri, albümleri, kişisel eşyaları, üzerinden çıkan kanlı parası, kırılmış telefonu ve ödüllerinin yer aldığını aktaran Yorulmaz, şöyle konuştu:

"Evladımın her şeyleri bu odada. Sağ olsunlar eşimiz, dostlarımız geliyor. Bu odayı ziyaret ediyorlar. Oğlumuzun anısını burada yaşatıyoruz. Evlatsız geçen bu iki yıl, sanki ömrümden 100 yıl geçmiş gibi. Hayallerim ve evladım gitti, hayatım bitti. Benim dünyayla ilişkim kesildi. Sadece benim için bir akşam oluyor bir de sabah. Benim tek evladımdı. Hayatımız bitti, ocağımız söndü, soyadımız bitti. Evlendirecektim, hayallerim yarım kaldı, sözlüsü vardı. İşleri hep yarım kaldı. Ben yavrumu bekliyordum düğüne gelecek diye, Türk bayrağına sarılı tabut ile gönderdiler bana."

- "Yargılananların idamını bekliyorum"

Yorulmaz, Sincan'da devam eden davaya 3 kez katıldığını anlatarak, şu ifadeleri kullandı:

"Benim oğlumu ve 249 vatandaşı şehit edenlere ben insan demiyorum. Müslümanlıktan çıkmış kafir soydaşı bunlar. Mahkemede de 'biz yapmadık, biz görmedik' diyorlar, yalanlarla geçiştiriyorlar. Her gittiğimde tansiyonum yükseliyor, sağlık ekipleri müdahale ediyor. Sanıkların çoğu, evlatlarının hasta olduğu gerekçesiyle tutuksuz yargılanmalarını istiyor, kendilerini mağdurmuş gibi gösteriyorlar. Siz mağdursanız biz ne yapalım? 'Çocuğumuz ateşli' diye savunma verenler var, biz ne yapalım? Benim çocuğum nerede, benim çocuğumu geri bana versenize. Ben bu yargılananların idamını bekliyorum. İstediğimiz cezaları göremedik. Benim çocuğum şehit oldu. Cezaevinde yatanlar yakınlarıyla görüşüyorlar, güzel güzel takım elbise giyinip mahkemede, bize poz vere vere karşımıza geçip gülüyorlar. Sanki suçlu biz, onlar suçsuzmuş gibi mahkemeler öyle devam ediyor."

Baba İsmail Yorulmaz ise evladının şehit olmasının üzerinden iki yıl geçtiğini ancak acısının hala taze olduğunu kaydetti.

Şehitlerinin hatırasını yaşatmak için evlerinde özel bir oda yaptıklarını anlatan Yorulmaz, "Burada evladımızın hayallerini yaşatıyoruz. Herkes geliyor. Allah razı olsun. Evladımın her şeyi burada. Şehit aileleri olarak sadece idam bizim kalbimizi, gönlümüzü söndürebilir. Onlar da bu acıyı bir tatsınlar, yerin altına bir girsinler. Geride kalanları; acı nasılmış, bu acıyı tatsınlar, bilsinler acının ne demek olduğunu. Kesinlikle idam istiyorum." diye konuştu.