29 Mart 2024 Cuma / 20 Ramazan 1445

Kartepe Zirvesi deklarasyonu yayımlandı

Kartepe Zirvesi deklarasyonu yayımlandı - Deklarasyondan: - "BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi 5 ülkenin toplam nüfusu, dünya nüfusunun yüzde 8'idir.

12.12.2017 - 18:03
Beş ülkenin 188 üye ülke ve dünya nüfusunun yüzde 92'sinden daha 'imtiyazlı', 'demokrat', 'uygar' olduğu varsayımıyla dünya siyasi ve sosyal düzeninde belirleyici olması, mevcut küresel sorunların artmasına, etkilerinin daha yıkıcı boyutlara ulaşmasına neden olmaktadır" - "Darbe girişimcilerinin yargılanma aşamasında, darbe girişimine maruz kalan ülkenin yargı makamları tarafından alınan tutuklama, el koyma, blokaj ve tedbir kararları tüm ülkeler tarafından ivedilikle uygulanmalıdır. Uluslararası kurum ve kuruluşlar, söz konusu kural ve tedbirleri, politik çıkarlarını gözetmeden mevzuatlarına dahil etmelidir"

KOCAELİ (AA) - Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nce 26-28 Ekim'de düzenlenen, Anadolu Ajansı'nın (AA) global iletişim ortağı olduğu Kartepe Zirvesi "Uluslararası 15 Temmuz ve Darbeler Sempozyumu: Küresel Etkileri, Medya ve Demokrasi Sempozyumu"nun deklarasyonu yayımlandı.

Kartepe Zirvesi Düzenleme Kurulu tarafından yayımlanan deklarasyon, 7 dile çevrilerek dünya kamuoyuna ulaştırılacak.

Deklarasyonda, BM'ye üye 193 ülkenin 91'inde birden fazla darbe gerçekleştiği belirtilerek, darbelerin söz konusu ülkelerdeki iktidarların ülkelerini yönetemediği bahanesine sığındığı, dış destek aldığı ve örtülü bir sömürgeleştirme aracı olarak kullanıldığı kaydedildi.

15 Temmuz 2016'da Türkiye’de meydana gelen, 250 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının şehit olmasına, 2 bin 193 sivilin yaralanmasına neden olan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) işgalci darbe girişiminin, dünyada yaşanan darbe salgınının son ve en büyük örneği olduğu vurgulanan deklarasyonda, 15 Temmuz'un mevcut dünya siyasi nizamının ürettiği bir felaket olduğunun tespit edildiği aktarıldı.

Deklarasyonda, 15 Temmuz'da darbe ve işgal girişimine karşı toplumun tüm kesimlerince gösterilen direnişle elde edilen zaferin, darbeler üzerinden çalıştırılan savaş mekanizmasına verilmiş en anlamlı cevap olduğu bildirilerek, "İnsanlığın daha iyi bir dünya için geliştirdiği uluslararası kurumlar başta olmak üzere, meşruiyet ve demokrasi kaygısı olan bütün yapıların, 15 Temmuz’da dünya darbe mekanizmasına karşı verilen bu cevaba sahip çıkması gerektiğine inanıyor, darbeciler ve işbirlikçilerini himaye etmeyi, savaşı, kaosu, darbeyi himaye etmek olarak kabul ediyoruz. Ekonomik yaptırımlar, terör faaliyetleri, askeri darbe ve müdahalelerle başka ülkelerin meşru hükümetlerine yönelen saldırıları, insanlığa karşı işlenmiş suç olarak tespit ediyoruz." değerlendirmesinde bulunuldu.


- "Dünya düzeni, 5 devletin çıkarlarına göre hareket etmektedir"

Darbelere kaynaklık eden dünya siyasal sisteminin yeniden yapılandırılması gerektiğine değinilen deklarasyonda, "BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi, tüm dünyayı meşrutiyetle yönetmeye varan olağanüstü bir güce sahip bulunmaktadır. Dünya düzeni, 5 devletin çıkarlarına göre hareket etmektedir. Bu çıkarlarla uyumlu olan darbeler adeta meşru kabul edilmektedir. Dünyada yaşanan kaos ve polarizasyon, büyük devletler arasında tepkisel politikalar geliştirmekte, hukuk ve barış için iş birliği yerine rekabet tek belirleyici hale gelmektedir. Bu bağlamda devletler, çıkarlarına hizmet eden darbeleri desteklemekten çekinmemektedir." denildi.

BM İnsan Hakları Beyannamesi'nde yapılan çağrıya karşın dünyanın ürettiği hiyerarşik düzenin, insanlık için yeni arayışları zorunlu kıldığı belirtilen deklarasyonda, şunlar kaydedildi:

"BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi 5 ülkenin toplam nüfusu, dünya nüfusunun yüzde 8'idir. Beş ülkenin 188 üye ülke ve dünya nüfusunun yüzde 92'sinden daha 'imtiyazlı', 'demokrat', 'uygar' olduğu varsayımıyla dünya siyasi ve sosyal düzeninde belirleyici olması, mevcut küresel sorunların artmasına, etkilerinin daha yıkıcı boyutlara ulaşmasına neden olmaktadır. Batı dünyası, sanayileşmeyle ulaştığı siyasal ve sosyal değişimleri, Rönesans ve aydınlanma hümanizması ile harmanlayarak, 20. yüzyıldan başlayarak bir model olduğu iddiasındadır. Ancak Batı, dünya uygarlıklarına hayat hakkı tanıyan tarihi ve ahlaki noktanın gerisinde kalmıştır.

Dünya düzeni, bütün uygarlıklara yaşama hakkı veren, onları kendisinin tamamlayıcısı olarak kabul eden tarihi ve ahlaki noktaya yeniden dönmelidir. Demokrasi vaadiyle ülkelere müdahalede bulunmak, ahlaki olmadığı gibi gerçekçi de değildir. Büyük insani felaketlere neden olan bu temayül terk edilmelidir."


- "15 Temmuz, "Dünya Demokrasileri için Nöbet Günü" ilan edilmeli"

Darbe ve darbe girişimleriyle ülkelerin, araçsallaştırılmış cuntaların, terör örgütlerinin kıskacında olduğuna dikkati çekilen deklarasyonda, şu ifadelere yer verildi:

"Örgütler, sağladıkları avantajlar ve finans kaynaklarıyla her geçen gün daha tehlikeli hale gelmektedirler. Bunlardan birisi olan FETÖ, 15 Temmuz’da Türkiye’de darbe ve işgal girişiminde bulunma cüretini gösterebilmiştir. Dünyanın her yerinde FETÖ ve benzeri örgütler, illegal ya da legal görünümlü faaliyetleriyle uluslararası hareket kabiliyetine ulaşmıştır. Ülkelerin meşru hükümetlerine, ekonomik yaptırımlar, askeri yöntemler ve terör faaliyetleriyle müdahale etmek, uluslararası toplum tarafından insanlığa karşı işlenmiş suç olarak kabul edilmelidir."

Darbe faillerine sığınmacı statüsü tanınması, kamuoyu oluşturma girişimlerine göz yumulmasının, darbe girişimine maruz kalan ülkede darbe riskini devam ettirme ve darbeye ortak olma anlamına geldiği savunulan deklarasyonda, şunlar kaydedildi:

"Bu fiili işleyen ülkeler için uluslararası yargı yolu açılmalıdır. Hangi aşamada kalırsa kalsın, darbe faillerini ülke içinde veya uluslararası kamuoyunda ya da medyada haklı göstermeye çalışan beyanların yazılı ve görsel dokümanların dolaşımı engellenmelidir. Darbe girişimcilerinin yargılanma aşamasında, darbe girişimine maruz kalan ülkenin yargı makamları tarafından alınan tutuklama, el koyma, blokaj ve tedbir kararları tüm ülkeler tarafından ivedilikle uygulanmalıdır. Uluslararası kurum ve kuruluşlar, söz konusu kural ve tedbirleri, politik çıkarlarını gözetmeden mevzuatlarına dahil etmelidir.

Devletlerin ya da uluslararası kuruluşların, bürokratik veya siyasi organlarının ya da görevlilerinin, darbe faili organizasyonlarla her ne sebeple olursa olsun irtibatı yasaklanmalıdır. Darbe ve darbe girişimlerinin failleri, hayatta olup olmadıklarına bakılmaksızın, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanmalıdır. 250 sivil insanın şehit edildiği, 2 bin 193 sivil insanın gazi olduğu 15 Temmuz darbe girişiminin fail ve sanıklarının himayesi, korunması, hukuktan kaçırılması darbeyi himaye kapsamında değerlendirilmelidir. 15 Temmuz darbe girişiminin faili olan FETÖ, uluslararası toplum tarafından yapılandığı bütün ülkeler için açık ve yakın bir tehdit olarak ilan edilmelidir."

Deklarasyonda ayrıca "FETÖ’nün Türkiye’de kalkıştığı darbe girişimine karşı, 15 Temmuz itibarıyla Türkiye'de başlayan 'Demokrasi Nöbetleri', demokrasinin korunması için en önemli kolektif bilinç oluşumu ve eylemdir. 15 Temmuz, 'Dünya Demokrasileri için Nöbet Günü' ilan edilmelidir." denildi.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nce 26-28 Ekim'de The Green Park Kartepe Otel'de düzenlenen ve Anadolu Ajansı'nın (AA) global iletişim ortağı olduğu "Uluslararası 15 Temmuz ve Darbeler Sempozyumu: Küresel Etkileri, Medya ve Demokrasi Sempozyumu" konulu zirveye 26 ülkeden 180 konuşmacı katılmış, sempozyumda 8 özel oturum, bunların dışındaki 26 oturumda 140 tebliğ sunulmuştu.