25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

"Kırmızı taş"ın peşinde 35 yıl

"Kırmızı taş"ın peşinde 35 yıl - Bilecik'te avcılık yaparken bulduğu kırmızı taştan etkilenen Ercüment Kınabaş, ömrünün yarısını dağ tepe demeden doğal renkte taş toplayarak geçirdi - Kentteki maden ocağı ve Bursa'daki atölyesinde çalışmalarına devam eden 70 yaşındaki Kınabaş, her renkteki doğal taşı buluyor, kesiyor, işliyor yurt içine ve aracılarla yurt dışına satıyor - Kınabaş: - "Avcılık da yapıyordum, o gün silahı koydum, elime çekici aldım.

14.01.2018 - 11:28
35 yıl oldu, halen taş peşinde koşmaya devam ediyorum"

BİLECİK (AA) - HARUN KAYMAZ - Bilecikli 70 yaşındaki Ercüment Kınabaş, 35 yıl önce gördüğü kırmızı taştan etkilenmesi sonucu girdiği sektörde, doğadan topladığı rengarenk taşlarla geçimini sağlıyor.

İnşaat ve emlak işleriyle uğraşırken avcılık da yapan Kınabaş'ın 35 yıl önce çıktığı av sırasında arazide bulduğu kırmızı taş, hayatını değişirdi.

İlgisini çeken kırmızı taşla ilgili araştırma yaparken kendisini farklı bir sektörün içinde bulan Kınabaş, 35 yıl ülkenin dört bir tarafından, dağdan tepeden taş toplayıp sattı.

Bilecik'in İkizce köyünde maden ocağı işletmesi, Bursa'nın Yenişehir ilçesinde atölyesi bulunan ve ilerleyen yaşına rağmen halen taş toplayan Kınabaş, AA muhabirine hikayesini anlattı.

Bursa'nın Yenişehir ilçesinde ava çıktığı arazide bulduğu kırmızı taşın "peşinden gittiğini" söyleyen Kınabaş, bu taşla ilgili araştırma yaparken çok sayıda taşçı ile tanıştığını belirterek, "Kimse bilemiyordu. Daha sonra bunun 'kırmızı hematit' diye bir taş olduğunu öğrendim." dedi.

Taş sevdasının o gün başladığını dile getiren Kınabaş, "Ankara'ya gittim. Bir taşçı dükkanına girince hayretler içinde kaldım, çok değişik güzel taşlar vardı. Bazılarını da gözüm ısırmaya başladı. Avcılık da yapıyordum, o gün silahı koydum, elime çekici aldım. 35 yıl oldu halen taş peşinden koşmaya devam ediyorum. Dağ, arazi gitmediğimiz yer kalmadı." diye konuştu.

- "Ekmeğimizi taştan çıkarıyoruz"

Atölyesini kurduğunu, topladığı taşlarla yurt içi ve yurt dışında fuarlara katıldığını aktaran Kınabaş, şöyle devam etti:

"Doğal oluşan her renkte taşa ulaştım. Önce numunelerini buluyoruz, ilk başta çamurlu oluyor. Yıkıyoruz, ilaçlıyoruz, kesilecekse kesiyoruz ya da kesmeden işliyoruz. Hazır hale gelince satıyoruz. Takı oluyor bunlar, bayanları süslüyoruz. Pazarlaması kolay olmuyor. İstanbul'da birkaç firmaya veriyoruz. Onların aracılığıyla Dubai, Amerika, Katar, Yemen ve birçok ülkeye gidiyor. 35 yıldır ekmeğimizi taştan çıkarıyoruz. Bu taşlar, kolye, yüzük oluyor, evlerde, iş yerlerinde aksesuar olarak kullanılıyor."

Bilecik'in İkizce köyündeki kendisine ait ruhsatlı maden ocağında ve Bursa'nın Yenişehir ilçesindeki atölyesinde çalışmalar yaptıklarını anlatan Kınabaş, şunları kaydetti:

"Gönlüm hep yeşil bir kristali hayal ediyordu. İkizce'de bir alana ruhsat aldık. Burada ona rastladım. Dünyada bu taştan yok. Çin'e örnek gönderdik. Onlar da etkilendi ve taşları yeşile boyadılar. Ama tabiatın verdiği gibi olmuyor, yapamazlar. Bunlar tamamen doğal. İnce kesiliyor, şekil veriliyor ve ister yüzük ister kolye oluyor. Taş dağılmıyor, sağlam bir yapısı var. İdeal bir taş. Şimdi onu çalışıyoruz. Türkiye'nin her köşesini gezdim. Otobüsle giderken çevremize bakıyoruz, toprağın kayaların yapısından oradaki taşları tahmin ediyoruz. Bu işi ömrüm boyunca yapacağım."

Kınabaş, "Taş denilince hafife almayın, dünyanın en kıymetli şeyi taşlardır. Bu değişik bir sevda ve hastalık. Gücüm ettiği sürece yapacağım." dedi.