23 Nisan 2024 Salı / 15 Sevval 1445

Osmanlı sanatı "filografi" kadınlara gelir kapısı oldu

Osmanlı sanatı "filografi" kadınlara gelir kapısı oldu - Balıkesir'in Sındırgı ilçesinde, Osmanlı döneminin unutulmaya yüz tutmuş sanatlarından olan, tel ve çivilerin kullanıldığı filografi, yeniden hayat buluyor - Filografi öğreticisi Şensöz: - "Şu an unutulmaya yüz tutmuş bir sanat ve bileni çok az.

12.08.2017 - 11:29
Aslında bu sanat erkeklerin daha çok ilgi gösterdiği bir alandı. Ama benim kursiyerlerim ev hanımı. Çivi çakmak erkek işi olabilir ama bayanlar da çok güzel örüyor. Şu an benim 10 kadın kursiyerim var" - Kursiyerlerden Çakırtaş: - "Artık bir meslek sahibiyim. Yaptığımız tabloları Hanımeli Çarşısı'nda pazarlıyoruz ve değer görmesi beni ayrıca mutlu ediyor"

BALIKESİR (AA) - SEYHAN KIRICI - Osmanlı döneminin unutulmaya yüz tutmuş sanatlarından olan, tel ve çivilerin kullanıldığı filografi, Balıkesir'in Sındırgı ilçesinde ev hanımlarına gelir kapısı oldu.

"Tasarlanmış bir motif ya da desenin, ahşap malzeme üzerine çiviyle çakılması ve arasından çeşitli renklerde iplik veya teller geçirilmesiyle oluşturulan, farklı motif ve desenlerin ortaya çıkarılmasını sağlayan el sanatı" şeklinde tanımlanan, eski dönemlerde "tel ve çivinin aşkı" olarak da nitelendirilen filografi, kurslarla yeniden hayatımıza giriyor.

Sındırgı Belediyesi tarafından açılan filografi kursuna katılan 10 ev hanımı, hem el sanatı öğreniyor hem de gelir elde ediyor.

Filografi öğreticisi Muhammed Şensöz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, unutulmaya yüz tutmuş filografinin, Sındırgı Belediyesinin girişimiyle yeniden canlandığını söyledi.

Şenöz, eski dönemlerde halk arasında "tel ve çivinin aşkı" olarak nitelendirilen filografide kullanılan malzemelerin, sıradan çivi ve bakır tellerden oluştuğunu ancak bunların usta ellerde sanat eserine dönüştüğünü belirterek, şöyle konuştu:

"Sındırgı Belediyesine ait filografi atölyesinde Osmanlı döneminde sıkça yapılan filografi sanatını yaşatmaya çalışıyoruz. Bu sanatın temel malzemeleri çekiç, çivi çakma aparatı, düz tahta, çivi ve tel. Çivi bakır, gümüş, altın olabilir. Teller sarı, kızıl, gümüş ve çeşitli renklerden oluşabiliyor. İlk olarak tahtaya dokunacak şeklin şablonunu hazırlıyoruz. Daha sonra üzerini şekle uygun kumaşla kapladığımız tahtaya şablonu aktarıyoruz. Şeklin çizgilerini çivi çakarak oluşturuyoruz. Çivileme işlemi bittikten sonra da tellerle örüyoruz. İki veya üç kat şeklinde belirli örgü teknikleri bulunuyor."

- "Tel ve çivinin aşkı"

Filografi sanatını, Türkiye'de profesyonel anlamda sayılı kişilerin yapabildiğini aktaran Şenöz, sanatı icra edecek kişilerin ilk etapta maddi düşünmemesi, gönüllülük esasının olması gerektiğini vurguladı.

Şenöz, bazı filografi tablolarının yapımının bir yıl sürdüğünü, bunun için büyük sabır gerektiğini ifade ederek, şunları dile getirdi:

"Şu an unutulmaya yüz tutmuş bir sanat ve bileni çok az. Hat sanatı üzerine çivi ve tel ile süsleme de diyebiliriz. Filografinin bir diğer adı da 'tel ve çivinin aşkı'. Osmanlı döneminde geçen adı bu şekilde. Filografi şekline ve boyutuna göre süresi artmakta. 2 gün de sürebilir 1 yıl da. Tabii fiyatları da 150 lirayla, 30 bin lira arasında değişiyor. Filografi maddiyattan çok sabır ve gönül işi. Türkiye'de bu işi yapan ustamız 96 yaşında, en genç üyemiz ise 7 yaşında bir kızımız. Sındırgı ilçemizde şu an Elif kızımız bu işi öğrenmeye çalışıyor yeteneği de var. Yani en genç usta adaylarından biri. Buradaki kursiyerlerin geneli ev hanımı. Aslında bu sanat erkeklerin daha çok ilgi gösterdiği bir alandı ama benim kursiyerlerim ev hanımı. Çivi çakmak erkek işi olabilir ama bayanlar da çok güzel örüyor. Şu an benim 10 kadın kursiyerim var."

- En küçük kursiyer 7 yaşında

Kursiyerlerin en küçüğü olan 7 yaşındaki Elif Sude Çelik, ileride filografi ustası olmak istediğini belirterek, çivi çakmanın çok zevkli olduğunu söyledi.

Çivi çakarken aynı zamanda bir şeyler üretmenin kendisini mutlu ettiğini dile getiren Çelik, "Anneme çok ısrar ettim kursa gitmek için. Bir aydır burada eğitim alıyorum. Hocam bana yardım ediyor, çivi çakıyorum örmeye çalışıyorum. Ben çok seviyorum şimdi okullar tatil ve ben hep buraya geliyorum. Büyüyünce bunlardan çok yapmak istiyorum." dedi.

- "Tabloları Hanımeli Çarşısı'nda pazarlıyoruz"

Kursiyerlerden ev hanımı Bahar Burcu Çakırtaş da filografi kursuna arkadaşının tavsiyesiyle başladığını söyledi.

Çakırtaş, daha çok erkeklerin tercih ettiği bir kurs olarak duyduğunu, bu yüzden başlangıçta gelmek istemediğini ifade ederek, şöyle konuştu:

"Kursa gelince fikrim değişti. Tellerin renkleri, örmesi çok hoşuma gitti. Daha sonra denedim ve devam ettim. İlk olarak lale figürü, kalp figürü yaptım. Sonrasında 'vav' harfiyle laleyi birleştirdik. Şimdi 'İyi ki arkadaşımın tavsiyesini dinlemişim.' diyorum. Artık bir meslek sahibiyim. Şimdilik hocamın yardımıyla işlerimi tamamlıyorum. İnşallah bu kurslara devam edip kendi başıma eserler yapmak istiyorum ayrıca bu yaptığımız tabloları Hanımeli Çarşısı'nda pazarlıyoruz ve değer görmesi beni ayrıca mutlu ediyor."