Reklam veren de alan da bizdendir!

ZEYNEP BAYRAMOĞLU/Yazar
15.12.2012

Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu yeni bir tartışma başlattı.


Reklam veren de alan da bizdendir!

Karaalioğlu, eski medya düzeninin reklam verenler tarafından ayakta tutulduğunu, ülkenin güçlü reklam verenlerinin bilerek ve isteyerek mevcut medya düzenini korumak için tiraj ve reyting paylaşımındaki değişikliği görmezden geldiğini söylüyor. Karaalioğlu’nun tezinin temel noktası tiraj ve reyting pastasının eşitlendiği yargısı.

Sabah Gazetesinden Emre Aköz ise reklamın veriliş amacının tüketiciye ulaşmak olduğunu ve reklam verenin kendi tüketicisi hangi mecrayı takip ediyorsa o mecraya yönelmesinin normal olduğunu söyleyerek konuyu işin mutfak kısmına getirdi. Aköz bira reklamlarından örnek vererek, zaten bira reklamı veren muhafazakar-dindar medyayı tercih etmez, çünkü tüketicisi orada değil diyor.

Yazının bence daha önemli olan kısmı ise muhafazakar-dindar medyada gizli bir solculuk olduğu, bu medyanın tüketimi eleştirdiği için reklamveren tarafından sevimsiz(!) görüldüğünü söylediği kısımdı.

Önemli bulduğum bu mevzu ile ilgili ufak tefek notlarım var.

Reklam ve Marka Yönetimi yüksek lisansı yapmak için üniversiteye başvurmuştum. Bölüm için doğru olup olmadığıma karar vermek üzere yapılan mülakatta evvela başörtüsünü kendi isteğimle takıp takmadığım sorulmuştu. Sonrasında ise reklam bölümünün bana göre olmadığı Halkla İlişkilerin daha uygun olduğu söylendi.

Nedenini sonradan anladım. Başörtülüydüm ve bir ürünü satmak konusunda ciddi açmazlarım olabilirdi. Başımdaki başörtüyle bir bira reklamı hazırlayabilir miydim? Peki ya prezervatif reklamı için nasıl bir metin oluşturabilirdim? Güvenli ve özgür seks için bunu kullanın! Hayır, hayır bu bana uygun değildi....

Bir Müslümanın pazarlama ve reklam alanında çalışmasını sakıncalı bulanlar olduğunu biliyorum. Hz. Peygamberin bir tek hırka ile hayatını geçirdiğini, 3’ten fazla kazağı olanın dördüncüyü aldığında şükür namazı eda etmesi gerektiğini bilirim.

Müslüman dediğin tükettiğinden daha fazla üreten kişidir bence.

İşte bu idealist düşüncelerin muhafazakâr kesimi bu sektörden uzak tuttuğu aşikar. Medya planlama şirketleri, büyük reklam ajansları içinden muhafazakâr hassasiyetleri olanı bulmak zordur. (Belki bir tane) Çünkü genel kabule göre muhafazakâr hassasiyet taşımak bu sektörün doğasına aykırıdır. Güzel bir örnek sunmak isterim. Hatırlarsanız bir gayrimenkul şirketi reklam afişinde başörtülü kadın kullanınca çok konuşulmuştu. Reklam afişindeki kadın, ülkedeki kadınların büyük bir kısmı ile aynı görünüşteydi ama nedense durum, haber olacak kadar ilginç geldi insanlara. Sonradan öğrendiğime göre bu reklam kampanyasını hazırlayan ajans ile Cumhuriyet Gazetesinin efsane reklam kampanyası “Tehlikenin farkında mısınız?”ı hazırlayan aynı ajanstı.  İşte şimdi, kahrolsun kapitalizm demenin tam sırası!

Ben muhafazakâr hassasiyetlerle reklam yapılabileceğini düşünen iflah olmaz bir romantiğim. Gerçekçi olmadığım söylenebilir, sorun değil.

Dini referansların reklam algısını etkileyip etkilemediği üzerine bir grup arkadaşımla yaptığım çalışma tüketici profilinin referansları ne kadar farklı olsa da tüketim alışkanlığı konusunda birbirlerinin aynı olduğunu göstermişti. Boykot malları açıklanınca günlerce, haftalarca bu malları kullanmamak için direnen, marka logolarını içeren mailleri adres defterindeki herkese forwardlayan mücahitlerin, bir zaman sonra neden boykottan vazgeçtiklerinin nedeni çok açıktır. Lezzet ve haz....

Çünkü vücudunuzun sesi aklınızın sesinden daha yüksek çıkar.

Bu açıdan Emre Aköz’ün klasik bir cevap verdiğini düşündüm. Bira örneği ise oldukça spesifik. Ayrıca muhafazakar-dindar medyayı takip edenler arasında hiç bira içen yok diyorsa, kendisini gerçekçi bulmadığımı da söyleyebilirim.

Tüketicinin hangi referanslarla yaşadığı artık aldığı ürünü etkilemiyor. Dolayısıyla reklam verenler ve ajanslar arasındaki bu ittifakın bilinçli bir tercih olduğunu düşünüyorum. Mevcut sisteme göre TV ve gazeteleri ayakta tutan aldıkları reklamlar. Bunu kırmanın yolu nedir diye sorarsak bence cevap, reklam sektörüne dört elle sarılmaktır...

[email protected]