Bir gecede 251 insanımızı şehit verdiğimiz 15 Temmuz darbe girişiminde, sınırlı sayıda dostumuzun desteği dışında tamamen yalnız bırakılmıştık. Bize bugüne kadar “terörle mücadelenizde size nasıl yardımcı olabiliriz” diye gelen hiç olmadı. Sadece ve sadece teröristlerin iddialarını, taleplerini, çıkarlarını korumak için karşımıza çıktılar. Ey Batı, ey Arap Birliği, ey azıcık da olsa ahlak ve vicdan sahibi tüm ülkeler. Hepinize sesleniyorum. Bu devran elbet dönecek. Şunu bilin ki, yarın öbür gün siz de bizimle benzer sıkıntılarla karşı karşıya kalacaksınız. İşte o zaman birileri de sizin karşınıza, terörle mücadelenize destek için değil de teröristlere kol-kanat germek için çıkacak. Emin olun, o zaman bizi çok iyi anlayacaksınız, ama iş işten geçmiş olacak. Teröristler kapınıza dayandığında, sınırlarınızdan içeri düşen bombalarla vatandaşlarınız ölür ve yaralanırken, şehirleriniz canlı bomba saldırılarıyla, terörist eylemleriyle sarsılırken, terör örgütü mensupları, müttefik dediğiniz ülkelerde ellerini kollarını sallayarak dolaşır, en üst düzeyde ağırlanırken bakalım teröristleri destekleyenlere siz ne diyeceksiniz, nasıl davranacaksınız? Unutmayın, bu dünya etme-bulma dünyasıdır. Bakalım o zaman teröristlere bugünkü gibi sahip çıkmayı sürdürebilecek misiniz?
"GELİN TÜRKİYE'NİN YANINDA YER ALIN, EN AZINDAN KARIŞMAYIN"
Onun için diyorum ki, gelin bu mücadelesinde Türkiye’nin karşısında değil yanında yer alın, en azından karışmayın. Terör örgütünün tünelleri Fransız firmasından alınan çimentolardan yapılıyor.
"TÜRKİYE, TARİHİNİN HİÇBİR DÖNEMİNDE SİVİL KATLİAMI YAPMAMIŞTIR, YAPMAZ"
Türkiye, tarihinin hiçbir döneminde sivil katliamı yapmamıştır, yapmaz. Bizim ne inancımız, ne kültürümüz, ne ahlakımız buna izin verir. Buna karşılık, bize bu ithamı yöneltenlerin geçmişleri sivil katliamlarıyla doludur. Fransa önce kendine baksın.
"SİVİL KATLİAMI GÖRMEK İSTİYORSANIZ AYNAYA BAKIN"
Suriye konusunda bizi sivil katliamıyla itham edenlere, şunu söylemek istiyorum:
Sivil katliamı görmek istiyorsanız, Suriye’nin Halep’inden İdlip’ine, Haseke’sinden Rakka’sına, Deyrizor’undan Dera’sına kadar Türkiye’nin ayak basmadığı yerlerine bakın. Sivil katliamı görmek istiyorsanız Afganistan’a bakın. Sivil katliamı görmek istiyorsanız Arakan’a bakın. Sivil katliamı görmek istiyorsanız Kafkaslarda Yukarı Karabağ’a, Balkanlarda Bosna’ya bakın. Sivil katliamı görmek istiyorsanız, Türkiye’nin müdahalesinden önceki Kıbrıs’a bakın. Sivil katliamı görmek istiyorsanız, hemen burnunuzun dibinde neredeyse her gün masumların sokaklarda taammüden öldürüldüğü Filistin’e bakın. Sivil katliamı görmek istiyorsanız, bölücü terör örgütünün kadın, çocuk, yaşlı demeden ülkemiz topraklarında 40 yıldır yaptığı terör eylemlerine bakın. Velhasıl, sivil katliamı görmek istiyorsanız, aynanın karşısına geçin ve tarih boyunca ellerinize bulaşmış olan masum kanlarına bakın. Türkiye, bu konuda asla itham edilebilecek bir ülke değildir.
Bugün dünyada böylesine kapsamlı bir terörle mücadele operasyonu yürütüp de, Türkiye kadar temiz iş çıkartan başka bir ülke yoktur.
Suriye’de bizi sivilleri hedef almakla itham edenlerin Suriye operasyonunu, Irak operasyonunu, Afganistan operasyonunu hatırlayın. Neredeyse her gün, güya “yanlışlıkla” vurulan sivil hedeflere, evlere, okullara, hastanelere, pazar yerlerine, sokaklara, düğünlere, otobüslere ilişkin haberlerin, resimlerin, görüntülerin utancıyla güne başlıyorduk.
Biz, yurt içindeki ve yurt dışındaki tüm operasyonlarımızda, kendi güvenlik güçlerimizin hayatlarını riske atma pahasına tek bir sivilin zarar görmemesi için çalışmış bir ülkeyiz. Hiç kimse bize taammüden hedef alınmış tek bir sivil hedef gösteremez.
"1220 KİLOMETREKARE ALANI TEMİZLEDİK"
Barış Pınarı Harekatında, teröristler, sırf sivil kayıp oluşsun diye askerlerimize evlerden, parklardan, kiliselerden, camilerden, okullardan, hastanelerden saldırırken, biz bunlara asla aynıyla mukabele etmedik. Teröristleri takip ettik, sivillerden uzaklaştıkları anda da imha ettik. Bu şekilde adeta adım adım ilerleyerek şu ana kadar 1220 kilometrekare alanı temizledik.
"NE DERSENİZ DEYİN TERÖRİSTE TERÖRİST DEMEYE DEVAM EDECEĞİZ"
Buradan, herkesin kolaylıkla anlayabilmesi için şu 6 hususu, tane tane anlatmak istiyorum:
1- Türkiye, Suriye’de ne Kürtleri, ne Arapları, ne de başka bir kesimi değil, sadece ve sadece teröristleri hedef alıyor. Ülkemiz Suriye topraklarında işgal ve istila değil, terörle mücadele harekatı yürütüyor. Suriye halkına karşı değil, Suriye halkıyla birlikte zalimlere karşı mücadele ediyoruz. Siz ne derseniz deyin, biz teröriste terörist demeye ve öyle muamelede bulunmaya devam edeceğiz. Sırf ülkemize zarar vermek için teröristleri makamlarında ağırlayanlar, bunun utancını ömür boyu taşıyacaklardır.
Teröristlerle bizim aramızda arabuluculuk yapmaya çalışan liderler var. Siz ne zamandan beri bir ülkenin teröristlerle masaya oturduğunu gördünüz. Türkiye tarihinde teröristlerle masaya oturulmadı, bundan sonra da olmayacak.
"DEAŞ’LILARI DA ETKİSİZ HALE GETİRMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ"
2- Türkiye, operasyon bölgesi içinde kalacak DEAŞ’lıların sorumluluğunu üstlenmeye hazır olduğunu en başta ifade etmiştir. Buna karşılık birileri tarafından ısrarla korunup kollanan PKK-YPG terör örgütü, şantaj malzemesi olarak kullandığı DEAŞ mensuplarını serbest bırakmaya başlamıştır. Biz ülkemizi hedef almaya kalkacak DEAŞ’lıları bir şekilde tepeleriz, gerisini bunların yöneleceği diğer yerlerin yöneticileri düşünsün. Kontrol altına aldığımız yerlerde PKK-YPG’lilerle birlikte DEAŞ’lıları da etkisiz hale getirmeyi sürdüreceğiz.
3- Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve siyasi birliğine saygılıdır. Bu ülkede tüm kesimleri temsil eden meşru bir hükümet kurulduğunda, güvenliğini sağladığımız yerlerin sevk ve idaresini kendilerine bırakacağız. Suriye toprakları terörist işgali altındayken, bu ülke adına söylenen hiçbir sözün ve atılan hiçbir adımın kıymeti olamaz.
"HAREKATIMIZ 30-35 KİLOMETRELİK DERİNLİĞE ULAŞANA KADAR SÜRECEK, İSTİSNAMIZ YOK"
4- Barış Pınarı Harekatı, Münbiç’ten Irak sınırına kadar olan hattın tamamında, daha önceden ilan ettiğimiz 30-35 kilometrelik derinliğe ulaşana kadar sürecektir. Bu konuda hiçbir istisnamız, hiçbir tereddüdümüz, hiçbir açık kapımız yoktur.
5- Güvenli hale getirdiğimiz yerlerde 1 milyon ile 2 milyon arası Suriyelinin geri dönüşü için çalışmalara hemen başlamak istiyoruz. Uluslararası toplumdan ricamız, elindeki imkanları bu projeye destek vermek için kullanmasıdır. Suriye halkını 8 yıldır yaşadığı azaptan kurtaracak çalışmalarımıza destek olmak tüm dünyanın görevidir.
"YILLARDIR TERÖRİSTLERLE KUCAK KUCAĞA YAŞAYANLAR PAZARLIK YAPABİLİR AMA BİZ YAPMAYIZ"
6- Türkiye, teröristlerle pazarlık yapılmayacağını, yapılsa da anlamı ve neticesi olmayacağını bilecek kadar tecrübe ve dirayet sahibi bir ülkedir. Yıllardır teröristlerle kucak kucağa yaşayanlar, onlarla istedikleri pazarlığı yapabilirler ama biz bu yola asla tevessül etmeyiz.
Bu vesileyle, bizi arayıp teröristler adına taleplerde bulunanlara şunları söylemek istiyorum. Madem terör örgütüyle bu kadar içli-dışlısınız, madem terör örgütünü bu kadar seviyorsunuz ve kolluyorsunuz, madem masumların akan kanının değil de teröristlerin ezilen başlarının derdindesiniz, madem teröristlerin gönlünü etmek uğruna Türkiye’nin müttefikliğini hiçe saymayı göze alıyorsunuz, öyleyse size bir teklifimiz var. Bizim, terörist bile olsa kimseyi taammüden öldürmek gibi bir niyetimiz zaten olamaz. Çünkü biz, sizin gibi değiliz.
"HEMEN BU GECE TÜM TERÖRİSTLER SİLAHLARINI BIRAKIP GÜVENLİ BÖLGENİN DIŞINA ÇIKSIN"
Suriye’deki sorunun en kestirme yolu için teklifimiz şudur: Hemen bu gece, tüm teröristler silahlarını, malzemelerini, her şeylerini bırakıp, kurdukları tuzakları imha edip, belirlediğimiz güvenli bölgenin dışına çıksınlar. Münbiç’ten Irak sınırına kadar olan bölgede bu dediğimiz yapıldığında, sadece teröristleri hedef alan Barış Pınarı Harekatımız zaten kendiliğinden sona ermiş olacaktır. Gerçek derdi bölge halkının zarar görmemesi olan herkesin bu teklife derhal olumlu cevap vermesi gerekir. Şayet dert bölge halkının can güvenliği değil de, teröristlerin canını kurtarmak ise, yine bu teklife olumlu cevap verilmesini bekleriz. Yok dert terör örgütünün ülkemize yönelik saldırılarının ve bölge halkı üzerindeki baskısının devamı ise, hiç kimse kusura bakmasın, böyle bir şeye rıza göstermeyiz. Bu yöndeki tekliflere de, üstü örtülü veya açık tehditlere de eyvallah etmeyeceğimiz, bugüne kadarki tavrımızla herhalde anlaşılmıştır. Barış Pınarı Harekatıyla veya harekat alanındaki herhangi bir yerle ilgili kimseye bir söz vermedik. Soranlara sadece terör örgütünün sınırlarımızın 30 kilometre uzağına çekilmesiyle ilgili, sayısız defa tekrarladığımız duruşumuzu ifade ettik. Ne zamanki Münbiç’ten Irak sınırına kadar olan hat boyunca, istisnasız bir şekilde 30-35 kilometrelik bir derinliği kontrol altına aldık, işte o zaman harekatımız sona erer.
Bu hedefe ulaşana kadar hiçbir güç bizi durduramaz.
"EKONOMİK YAPTIRIMLA TEHDİT EDENLERE "AZDAN AZ GİDER, ÇOKTAN ÇOK GİDER" DİYORUZ"
Suriye’deki gelişmeler sebebiyle bizi ekonomik yaptırımla tehdit edenlere de diyoruz ki, “azdan az gider, çoktan çok gider”. Bizde açtığınız her yaranın çok daha büyüğü sizin ekonominizde açılır. Bizim kesilen sakalımız bir süre sonra çok daha gür şekilde yerine gelir, ama sizin kayıplarınızın telafisi o kadar kolay olmaz. Suriye konusunu görüşmek üzere ülkemize gelecek veya bizi arayacak olan herkes, Türkiye’nin bu gayet açık, gayet samimi, gayet makul yaklaşımını göz önünde bulundurarak hazırlıklarını yapmalıdır. Aksi takdirde beyhude yere zaman ve enerji harcamış oluruz.
Siyaset duygusallık sanatı değildir, insan ve ülke yönetme sanatıdır.
"YAŞADIĞIMIZ SÜREÇ SURİYE MESELESİNİN SADECE SURİYELİLERİ İLGİLENDİRMEDİĞİNİ ORTAYA KOYMUŞTUR"
Yaşadığımız süreç, Suriye meselesinin sadece Suriyelileri ilgilendirmediğini, asıl hedefin bizim ülkemizin ve milletimizin bekası olduğunu, tüm açıklığıyla ortaya koymuştur.
Kökü sağlam olan ağacı rüzgar deviremez. Hamdolsun biz, kökü binlerce yıl ötesine uzanan, sapasağlam bir milletiz. Gerekirse 7 düveli karşımıza almak pahasına, bu ümmetin ve bu milletin onurunu, izzetini, haysiyetini yere düşürmedik, düşürmeyeceğiz. En büyük hesabın Allah’ın hesabı olduğu inancıyla, bize dayatılan değil, doğru bildiğimiz yolda yürümekte kararlıyız.
(TRT Haber)