Koyun oldum yüzdüm ardı sıra

Denizli’nin Çal ilçesinde 8 asırdır sürdürülen “Sudan Koyun Geçirme Yarışması” renkli görüntülere sahne oldu.Yarışmalar insanların hayvanlara verdiği değeri göstermesi açısından büyük anlam taşıyor.

26 Ağustos 2019 Pazartesi 07:00
Güncel Haberleri


Türklerin Orta Asya’daki önemli geleneklerinden “Sudan Koyun Geçirme Yarışması”, Anadolu’nun yurt edinilmesiyle Çal yöresinin önemli kültürel etkinliklerinden biri olarak yaşatılıyor. 846’ncısı gerçekleştirilen etkinlik, insanların hayvanlara verdiği değeri ve kurduğu sıcak ilişkiyi göstermesinin yanı sıra toplumdaki birlik ve beraberlik ruhunun da önemli göstergesi olarak dikkati çekiyor.      

‘ELÇİ’LER ÖNDEN GİDER

Çobanlar, “elçi” olarak adlandırdıkları koyunları ve onun arkasından gelen sürülerini, her yıl yarışmadan birkaç ay önce hazırlamaya başlıyor. Yarışma öncesinde ise göçü simgeleyen bir yürüyüş yapılıyor ve bu yürüyüşe deve, kağnı ve kangal köpekleri de katılıyor. 8 asırdır sürdürülen gelenek nesilden nesile aktarılıyor. Hayvan sevgisini ortaya koyan yarışma, çobanlık konusunda dünyadaki ender organizasyonlar arasında gösteriliyor.   

UÇAN KOYUN

Çobanlar “elçi” adını verdikleri ve mora boyadıkları baş koyunları öncülüğündeki sürülerini nehirden geçirmeye çalışıyor. Suya dalan elçi’ler diğer koyunlara da öncülük etmiş oluyor. Yarışmaya “Fırtına” ismini verdiği koyunla katılan Sadık Koçan, ‘’Koyunumu fındık, fıstık, arpa, buğday, üzüm ile besliyorum” dedi. 

Bu bir aşk hikayesi 

Efsaneye göre bir çoban beyin kızına aşık olur. Bey, çobana kızıyla evlenebilmesi için ‘Koyunlara 3 gün boyunca tuz yedireceksin ve Büyük Menderes Nehri’nden su içirmeden karşıya geçireceksin’ der.  Çoban, koyunları su içirmeden karşıya geçirir. Bey, yine de kızını çobana vermez. Çoban hastalanır. Yöre halkı, bu aşktan etkilenerek her yıl sudan koyun geçirme yarışması düzenliyor.