Yalçın AKDOĞAN

yalcinakdogan@stargazete.com

Bu da AB’nin Gerileme Raporu

AB Komisyonu, Türkiye İlerleme Raporu’nu açıkladı. Saçmalıklarla dolu bu raporu bir tarafa bırakıp asıl Türkiye’nin AB Raporuna, yani Türk milletinin AB ile ilgili ne düşündüğüne bakmamız lazım. Bu rapor İlerleme’den ziyade Gerileme ile ifade edilebilir. Çünkü AB her tarafından sapır sapır dökülüyor. Son AP seçimleri bile AB’nin AB değerlerinden ne kadar uzaklaştığını gözler önüne serdi. 

AB’nin kuruluş ilkelerine ve demokrasiye gönül veren Avrupalılar büyük bir panik ve korku içinde bu durumu izliyorlar. İngiltere’nin Birlik’ten ayrılma sürecine, Avrupa’da yükselen demokrasi ve hoşgörü karşıtı aşırılıklar eklenince AB’nin geleceğinin ne olacağı merak konusu. 

AB’nin içler acısı bu durumuna karşı AB Komisyonu aynada kendi haline bakacağına, milletin ensesinde boza pişirmeye çalışıyor.

Evet, Türkiye olarak bir AB Raporu hazırlasaydık şu hususlara vurgu yapabilirdik: 

DEĞER EROZYONU VAR- AB, AB değerlerinden fena halde uzaklaşmış, ilkesel ve değersel büyük bir krize sürüklenmiş durumdadır. 

DEMOKRATİK HOŞGÖRÜ KAYBOLDU- AB üyesi ülkelerdeki yükselen ırkçılık, faşizm, yabancı düşmanlığı ve İslamofobiAB’nin demokratik hoşgörü zemini fena halde zehirlemiş durumdadır.

SEÇİMLER ENDİŞE VERİCİ- Son seçimler de göstermiştir ki, Avrupa Parlamentosu popülist ve aşırı eğilimlerin etkisi altındadır.

DARBECİYE KUCAK AÇMAK- Mısır’daki darbeye seyirci kalan AB liderlerinin gencecik insanları idam eden birdarbecinin ayağına giderek kucaklamada bulunması AB demokrasisi açısından çok endişe vericidir.

İSRAİL ZULMÜNE SESSİZ KALMAK- İsrail’in BM kararlarını hiçe sayan uygulamalarına sessiz kalan AB’nin başta Kudüs kararı olmak üzere Ortadoğu barışına kasteden İsrail’in haksız ve hukuksuz uygulamalarına göz yumması AB hukuku açısından kaygı uyandırıcıdır.

DİNİ ÖZGÜRLÜKLERİ TÖRPÜLEMEK- Kimi Avrupa ülkelerinde camilere ve ibadet yerlerine yönelik saldırılara karşı gereken tedbirlerin alınmaması, dini özgürlüklere ve hoşgörüye karşı her geçen gün tahammülsüzlüğün artarak, ayrımcı yaklaşımların güç kazanması rahatsızlık vericidir.

DARBECİ FETÖ’Yİ MASUM GÖSTERMEYE ÇALIŞMAK- Türkiye’de Meclisi bombalayan, masum insanları katleden, demokrasiye kasteden FETÖ’ye karşı takınılan masum gösterici tavırlar hukukun ve demokrasinin en temel ilkeleriyle çelişmekte, AB Komisyonunu terör örgütlerine çanak tutan bir pozisyona düşürmektedir.

GÖÇMENLER KONUSUNDA DUYARSIZLIK- AB ülkeleri düzensiz göçmenler konusunda en temel insani duyarlılıkları sergileyememekte, gözleri önünde boğulan bebeklere sessiz kalmakta, sınır tellerinde dipçiklenen göçmenlerin büyük zulmüne engel olamamaktadır. 

ÇİFTE STANDART DEŞİFRE OLDU- AB’ye uyum kriterlerini karşılamadan AB üyesi yapılan kimi ülkelerin mevcut durumları AB standartlarının daha da gerisine doğru seyretmekte, AB’nin keyfi ve çifte standartçı tutumunu gözler önüne sermektedir. 

YETKİ AŞIMI- AB’nin Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki petrol arama faaliyetlerine karşı hukuksuz ve yetkisiz bir şekilde tanımlamada bulunması büyük bir sorumsuzluk ve kendini bilmezlik olarak algılanmakta, Avrupa toplumlarında endişe uyandırmaktadır. 

SÖZLERİNİ TUTAMAMAK- AB’nin Türkiye’ye verdiği sözleri tutmaması, özellikle vize serbestliği ve göçmenlere yardım konusundaağır hareket etmesi, AB’nin güvenilirliğine gölge düşürmektedir.

TERÖR SEVİCİLİĞİ- Terör örgütü olarak tanımlanan PKK/PYD’ye Avrupa ülkelerinde yardım ve yataklık yapılması AB hukuku açısından büyük kaygı doğurmaktadır. 

BREXİT KRİZİ- İngiltere’nin AB’den çıkış sürecinin bir türlü başarıyla gerçekleştirilememesi, AB’nin işleyiş süreci hakkında soru işaretleri uyandırmaktadır. 

AB EKONOMİSİ KAYGI VERİCİ- Ekonomik kriz ve daralmalarla boğuşan AB üyesi ülkelerin yönetim beceriksizlikleri AB’nin geleceğine yönelik umutları karartmakta; özellikle büyük yardımlarla desteklenen kimi ülkelerin sürekli iflas halinde olmalarına rağmen pohpohlanmaları kaygıları artırmaktadır. 

Kurucu değerlerinden ve ideallerinden uzaklaşan AB her geçen gün vizyonunu, yönetim kabiliyetini ve bölgesel liderlik rolünü de kaybetmektedir. Özellikle Türkiye’ye yönelik çarpık ve dostane olmayan yaklaşımları Birlik’in halklar nezdindeki pozisyonunu da tartışmalı hale getirmektedir.