Medaim YANIK

myanik@stargazete.com

Çocukluktaki küçük başarılarımız olumlu anıya dönüşüyor

- Medaim YANIK tüm yazıları

Erişkin hayattaki başarı veya başarısızlıklarımızın ruh halimizi etkilediğini biliyoruz. Örneğin pozitif psikoloji alanının kurucu babalarından Martin Seligman’ın mutluluğun bileşenlerinde; olumlu duygu, akış yaşantıları, sosyal ilişkiler ve anlamla birlikte başarıyı da sayıyor. Fakat çocukluk dönemindeki küçük başarılarımızın kalıcı olumlu hafızaya dönmüş olması ve bugünkü ruh halimizi etkileme potansiyelinin olması da dikkate değer bir bulgu. Bugün size bize anlatılan öykülerden bir kısmını aktaracağım. 

  

Çocukların başarı öyküleri

“Çocukken evimiz bahçeliydi. Bir gün yeşil alanda bulduğum oldukça küçük kayısı fidesini bahçemize dikip düzenli sulamıştım. O kayısı büyüdü ve çok kayısı tutar oldu. Neredeyse bütün mahalleye yetecek kadar kaysı verirdi. Kaysı ağacı da benim adımla anılırdı. Adıyla anılan bir kayısı ağacının olması beni gururlandırırdı.” 

“İlkokul birinci sınıftaydım. Beden derslerini çok severdim. Hocamız koşu yarışları yaptırırdı. İyi bir koşucuydum. Kızlar ve erkekler ayrı yarışırdık, sonra da her iki takımdan da birinciler yarışırdı. Ben kızların birincisiydim ama erkeklerin birincisini bir türlü geçemezdim. Bir gün yine yarış yapmıştık ve o yarışta az bir zaman farkıyla erkeklerin birincisini geçtim. Bu beni çok mutlu etmişti. Arkadaşlarımın gözünde önemli bir yer almıştım ve en büyük rakibimi geçmiştim.”

“Babam gündelik işçiydi. Mahallede çocuklar bisiklet binerlerdi ama ailemin bisiklet alacak durumu yoktu. Bisikleti olan çocuklara özenirdim. Bir gün yerlerden çivi toplayıp sattım, kazandığım parayla da çocuklardan birinin bisikletini kiralayıp sürdüm. Çok mutlu olmuştum.” 

“Dört yaşındaydım. Evimizin arka bahçesinde iki tane ağaç vardı. Bir tanesinin adı ‘ana ağaç’, öbürünün adı ise ‘baba ağaçtı’. Ana ağacın gövdesinden iki büyük dala ayrılmış ve o dallarda yuvarlak bir biçimde yukarıda birbiriyle birleşmişti. Ortasında küçük bir daire şeklinde yuva oluşmuştu. Ana ağaç kısaydı, baba ağaç çok daha uzun bir çam ağacıydı. Ana ağaca küçük yaşlarda tırmanabilirdik ama baba ağaca tırmanmak o kadar kolay değildi. Baba ağaca tırmanabilen çocuklar mahallenin havalılarıydı. Baba ağaca çıkmak bizim için yüksek bir mertebeydi. Bir gün ben de baba ağaca çıkmayı başarmıştım. O gün kendimi çok mutlu ve onurlu hissetmiştim.” 

“Anasınıfındaydım. 6 yaşındaydım. Yılsonu yaklaşmıştı ve bütün sınıf gösteriler için hazırlanıyorduk. Bir gösterimizde şirinler kostümü giyerek dans edecektik. Öğretmenimiz bize dansı öğretti ve aramızda en güzel dans edenin şirine olacağını ve en önde duracağını söyledi. Bir kız şirine olmayı çok istemişti hoca da onu şirine yaptı. Ben de çok istiyordum ama bunu öğretmenime söyleyememiştim. Bir gün prova yaparken öğretmen benim dansımın daha güzel olduğunu ve benim şirine olmayı hak ettiğimi söyleyerek beni şirine yapmıştı. Hocamın beni fark etmesi beni çok mutlu etmişti.”