Halime KÖKCE

hkokce@star.com.tr

Faullü hareketlerle siyasi mühendislik

- Halime KÖKCE tüm yazıları

Suudi Arabistan'da çıkan rezalet üzerine iyi düşünmek lazım. Ellerine yüzlerine bulaştırmış olsalar da olayı sadece bir beceriksizlik örneği olarak göremeyiz.

Herkesin en başından beri sorduğu soru şuydu; bu maç neden Suudi Arabistan'da oynanıyor?

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı da Fenerbahçe ve Galatasaray kulüplerinin başkanları da aslına bakarsanız mantıklı bir karar vermişler. Maçı, hem federasyona hem de müsabık takımlara para getirecek bir yerde oynama kararı almışlar.

Ev sahibi taraf da bu işi imajlarını düzeltmek için kullanıyor. Yani alan memnun satan memnun. Nitekim önümüzdeki ay da Barcelona ve Real Madrid aynı sahada oynayacak.

Gel gör taraftarlar alınan bu karardan çok da memnun değildi. Bu hoşnutsuzluğu gidermek için son dakika hamlesi olarak protokolde olmayan yeni taleplerle gittiler, sahaya Atatürk posterli formalar ve "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" yazılı pankartlarla çıkmak istediler. Muhatap taraf son dakika gelen bu talepleri kabul etmeyince de beceriksizliklerini örtmek için bir tiyatro çevirdiler. Belli ki çok da mantıklı göründü bu kendilerine.

***

Bir süredir bile isteye yükseltilen Arap nefreti de etkili oldu bu acemi tezgâhın kurulmasında. "Atatürkümüzü milyon dolarlara satmadık" pozu keserek döndüler memlekete.

Böyle kalsa iyi. Derdik ki, "Taraftar baskısını yönetemediler, kaleye girmiş topu çıkarmak da mümkün olmadığından faullü hareketlerle kendilerini kurtarmaya çalıştılar."

Daha neyin ne olduğu tam anlaşılmamışken sosyal medyada, "Suudi Arabistan, İstiklal Marşı'nın okutulmasına, Türk bayrağı açılmasına izin vermedi" diye bir vaveyla kopartıldı.

İşlin aslı anlaşılana kadar sosyal medya çığırından çıktı.

Arap düşmanlığı kesmedi, işi "Arap'ın dini" noktasına getirenler bile oldu. Açılan konuşma odalarında nefret kusanlar, sosyal medya mecralarında Atatürk'ü müdafaa edeceğim diye her tülü nefret söylemini fütursuzca kullananlar gırla gitti.

O gece âdeta halk galeyana gelip sokağa fırlasın diye bir rüzgâr estirildi.

Bu kendiliğinden olmayınca İstanbul Belediye Başkanı bir taraftan, CHP'nin emanetçi Genel Başkanı öte yandan sokak çağrısı yaptı. Parsayı toplamak namına bir gayretle yalan ve iftiradan çekinmediler.

***

Rezaletin müsebbipleri ise konuşmamayı tercih etti. İşin aslını açıklayamadıkları için sustular. Susarak ortamın daha da gerilmesini sağladılar. Dahası başta Özgür Özel olmak üzere bu kirli kumpası Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yıkmaya çalıştılar. Güya maçın Suudi Arabistan'da oynanmasını Cumhurbaşkanı istemiş. Buna takımları ve TFF'yi zorlamış.

Cumhurbaşkanı'nın, kararı TFF başkanından duyduğu, kulüp başkanlarının bu işe ne dediğini sorduğu, onların da istediğini öğrenince iyi o zaman dediği ortaya çıktığı halde yalanı huy edinmiş olan bazı tipler yalana devam ettiler.

***

İnsan sormadan edemiyor; bu ve benzeri olayların muhalefete hiçbir şey kazandırmadığı ortadayken neden böyle dolaplar çeviriyorlar?

Atatürk'ün arkasına saklanarak, Atatürk'ü sömürerek seçim kazanılsa 100 yıldır hep CHP'nin iktidar olması gerekmez miydi?

Atatürkçülük kisvesi altında bu ülkede belli kesimlere zulmedildi. Ve bu yüzden toplumun bir kesimi yok yere Atatürk'e mesafeli hale geldi.

***

Başka ihtimal; Arap düşmanlığı ve laikçi hassasiyetler üzerinden sokağı hareketlendirmek için mi bu kirli oyun oynandı?

Bunun da kendilerine bir faydasının olmadığını geçmiş örneklerden öğrenmiş olmaları lazım. Neler yaşadık, bir düşünün!

Peki neden halk için siyaset yapacaklarına devamlı olarak yalan ve iftira ile bozgunculuk yapıyorlar.

Kendi beceriksizliklerini, acziyetlerini gizlemek dışında mantıklı bir cevabı yok bu sorunun.

Seçim yaklaşıyor, Kemal Kılıçdaroğlu da yok artık. Kazanmamalarına mazeret olacak hiçbir sebep kalmadı. Ama durum pek de iyi gözükmüyor. O halde ne yapmak lazım, kendi kitlelerinin biriken öfkesini Araplara ve onlar üzerinden de hükümete yöneltmek.

CHP'liler artık kendi seçmenlerinin öfkesinden korkar hale geldiler. O yüzden de çıkarmayacakları rezalet yok.