Yalçın AKDOĞAN

yalcinakdogan@stargazete.com

Hibrit liderler…

Hibrit liderler derken aslında gerçek bir liderlikten değil, lider olarak kurgulanan devşirme ve melez kişiliklerden bahsediyoruz.

Malum hibrit kelimesi hem benzinle hem elektrikle çalışan arabalar için kullanılmaya başladı. Sözlüklere göre iki anlamı var. Birincisi, “iki farklı güç kaynağının bir arada bulunması”, ikincisi “iki tür arasında yapılan birleştirmeler sonucu elde edilen yavru”.

Yani ortada iki gücün bir arada bulunduğu, kontrol ettiği ve kendinden saydığı bir yeni bir imalat var.

Bu halin siyasette, uluslararası ilişkilerde ve ülke yönetimlerinde öyle izdüşümleri var ki, doğrusu çok kafa karıştıran, izahı zor, hangi amaca hizmet ettiği anlaşılmayan bir durum üretiyor.

Irak’ta ABD tarafından kurgulanan yönetim bu hale çok benziyordu. Başbakan Maliki kimine göre İran’ın, kimine göre ABD’nin adamıydı. ABD’nin siyasi himayesi ve desteğiyle ayakta kalan yönetimin ciddi şekilde İran’ın tesirinde kalabildiği söyleniyordu. Yani hibrit bir siyasi durum, hibrit yönetimler…

Benzer bir tablo Libya’da yaşanıyor. İsyancı General Hafter askeri eğitimini Sovyetler Birliği’ndeki harp akademisinde almış, istihbari himayeyi ABD’den görmüş.

Hafter 1990’da ABD’ye iltica etmiş ve 1999’da Kaddafi’ye yapılan CIA güdümlü darbeye kadar orada kalmış, daha sonra 2007’de tekrar ABD’ye gidip yerleşmiş ve Kaddafi devrilince Libya’ya geri dönmüş. Bu kadar ABD ve CIA ile birlikte anılan bir kişinin bugün açık askeri destek gördüğü ülke ise Rusya… Tam bir hibrit kişilik daha… İki süper güç bu darbeci asinin imalatında belli oranlarda katkıda bulunmuşlar.

Rusya ile ilişkili olduğu söylenen paralı askerler Hafter saflarında terör estiriyorlar.

Hafter denilen hibrit şahıs tam anlamıyla bir darbeci ve düzen karşıtı asi… Yaptığı katliamlar açık terör eylemi…

Hafter’in ilk darbeciliği, Kaddafi’nin yönetimi devraldığı darbedeki rolüne kadar uzanıyor. Ondan sonra 1999’da Kaddafi’ye karşı darbeye kalkışmış. Şimdi ise merkezi yönetime karşı çok uluslu bir darbenin figüranı…

General Sisi ile General Hafter darbecilik konusunda benzer özelliklere sahipler. İkisi de kendisini genelkurmay başkanı yapan devlet başkanını devirmeye çalıştı. İkisi de radikal İslam kandırmacasıyla dış destek bulmaya çalışıyor. İkisi de körfez desteğiyle İhvancı avına çıkmış durumda.

Hibrit Hafter’i destekleyen bir güç de Fransa. O Fransa ki, Hafter’in yaşadığı sürgüne sebep olan askeri başarısızlığın mimarıdır. O gün Çad güçlerini destekleyip Hafter’i ezen Fransa bugün Hafter’i destekleyip merkezi yönetimi ezmeye çalışıyor.

Bu tür kişilik ve kimlik krizi yaşayan devşirme şahıslar farklı güçler açısından kullanışlı oluyorlar. Bir tür maşa, tetikçi, taşeron olarak kullanılıyorlar.

Hafter de çok amaçlı bir şer cephesinin tetikçiliğini yapıyor. Destekçi ülkeler, ideolojiler, amaçlar birbiriyle çok alakasız olabiliyor.

Hafter’i destekleyenler arasında bir yanda demokrasiden hazzetmeyen bölgedeki bazı otoriter rejimler var. Diğer yanda ‘radikal İslamcılık’ söylemi üzerinden Müslüman avına çıkan güçler var. Ayrıca ekonomik çıkarlar sebebiyle kendi güdümünde gördükleri ata oynayıp müstakbel yönetimde söz sahibi olmak isteyenler de bulunuyor.

Diğer bir destekçi grup ise bölgesel aşiretçilik ve kabilecilik mantığına dayanıyor. Hafter’in ailesi El-Farjani denilen Bingazi’deki bir aşirete mensup. Bölgesel milliyetçilikle Hafter’i destekleyen yerel kabileler de var.

Ama Hafter saflarında terör estiren asıl güçler paralı askerler. Birileri Hafter’e oynuyor, onun üzerine para yatırıyor.

Bölgemizde Hibret yönetimler üzerinden vesayet savaşları verildiğini ve alakasız güçlerin farklı amaçlarla aynı Hibret kişiliklere destek verdiklerini görüyoruz. Gizli servislerin devşirme Hibritleri bilim kurgu filmlerinde olduğu gibi her tarafı istila ediyorlar. Bu hastalıklı hal artık son bulmalı…