Resul TOSUN

rtosun@star.com.tr

Saygısızlık!

Bugün Ramazan ayının son günü. Yarın bayram inşallah.

Ben, bir Ramazan ayı gelince seviniyorum bir de gidince.

Gelince seviniyorum çünkü rahmet ayı çünkü oruç ayı.

Gidince seviniyorum çünkü Ramazan boyunca çarşı pazarda oruç tutmayanları ve saygısızlıklarını görünce üzüldüğüm için Ramazanın bitmesine seviniyorum.

Evet, bir ay boyunca oruç ibadetini edaya çalıştık. Hakkını verebildik mi orasını bilmiyorum. Belki zahiren hakkını verdik ama gerçekte hakkını verebildik mi emin değilim.

İmam Ğazzali İhya kitabının oruç bahsinde orucu üçe ayırır.

Birincisi avamın yani sıradan insanların orucudur. Yemekten içmekten ve şehevi lezzetlerden uzak durmaktan ibarettir.

İkincisi havassın yani seçkinlerin orucudur. Gözü kulağı dili eli ayağı ve diğer âzâları haramlardan uzak tutmaktır ki detayları bu sütuna sığmaz. Mesela oruçlu kimse gıybet etse, haramlara sadece baksa, hatta iftar ve sahur sofralarını çeşit çeşit yemeklerle donatmak gibi helallerde aşırıya giderse bile oruç seçkinler orucu olmaz.

O yüzden Efendimiz, "Nice oruçlu kimse vardır ki orucundan kendisine kalan sadece açlık ve susuzluktur!" buyurmuştur.

Üçüncüsü ise havassın havası orucu yani seçkinlerin seçkini orucu. Yemekten içmekten ve şehevi lezzetlerden, âzâların haramlardan uzak durmasının yanı sıra kalbi dünyevi düşüncelerden arındırıp Allah'tan başkasını düşünmemektir.

Hangi orucu tuttuğunuzu varın siz hesap edin.

Biz genelde avam orucu tutuyoruz.

Ama onu da saygısızlıklarla donatarak ruhundan uzaklaştırmış durumdayız.

Toplumumuzda artık eskisi gibi Ramazan ayının geldiğini gösteren tezahürler kalmadı.

İnsanlar oruç tutmasalar bile hatta başka dine mensup olsalar bile Ramazan ayında yiyecek içecek mahalleri kapatılır ve açıktan kimse yiyip içmezdi. Hatta haram olan alkolün su yerine içildiği meyhaneler bile Ramazan ayında kapanırdı.

Şimdi meyhaneleri lokanta kafeleri geçtim beş vakitli namaz kılan lokanta sahiplerinin çayhane sahiplerinin bile Ramazan ayında gündüz hizmet verdiklerini görüyoruz.

Hatta hatta cami duvarının dibindeki işletmeler bile milletin gözünün içine baka baka oruçlu insanların gelip geçtiği gündüz vaktinde yemek ve çay servisi yapıyorlar.

Ramazan'a hürmeten gündüz kapalı tutan çok az sayıda lokanta/kafe sahiplerini tenzih ediyorum. Onları bu İslami insani ve medeni tutumları için tebrik ediyorum.

Onların dışında bu ülkede Ramazan'da gündüz lokanta kafe işletenlerin ve açıktan yiyip içenlerin Müslümanlara saygıda kusurlu olduklarını, medeniliğin ötekine saygı erdeminden yoksun olduklarını düşünüyorum.

En fazla da Müslüman/dindar görünen işletmecilerin saygısız davrandıklarını düşünüyorum.

Mesela namazlarını camide cemaatle kılan bir lokanta sahibine üç sene önce, "Ne güzel cemaata geliyorsun. Şu Ramazan ayı boyunca lokantanın kapısına 'Ramazan münasebetiyle iftar ve sahurda açığız!' diye yazsan güzel bir tebliğ olmaz mı?" dedim. "Masrafım fazla ayrıca müşterilerimizin çoğu turist, fetva aldım." dedi. Fetvayı kimden aldı nasıl sordu bilmiyorum ama ona, "O zaman şu caminin dibindeki masaları kaldır ve kapıya, Ramazan münasebetiyle içerde hizmet veriyoruz!' diye bir levha assan." dedim. Cevap, "Bu işin raconu böyle!"

Bende söyleyecek söz kalmadı, kalbini kırmamak içim kan ağlayarak sustum. O günden beri her Ramazan'da gündüz vakti cami dibinde açıktan yemek hizmeti veriyor!

Oruç tutmayanlar bir yana oruç tutup beş vakit namaz kılan Müslüman bu saygısızlığı yapınca zaten seküler hayatı benimsemiş olana söyleyecek söz kalmaz.

İnsan hasta olabilir, mazereti olabilir, seferi olabilir, inanmayabilir, o yüzden oruç tutamayabilir. Ama tutanlara saygı için açıktan yememesi gerekmez mi? İnsana saygı, inanca saygı, ötekine saygı bunu gerektirmez mi?!

Maalesef Ramazan'da gündüz o kadar çok yiyip içen var ki İslam şehri olan İstanbul ile batı şehirleri arasında bir fark kalmamış.

Bazen oruç tuttuğunu zannettiğim insanların yiyip içtiğini görünce de üzülüyorum. O yüzden Ramazan bitince o manzaraları görmeyeceğim için seviniyorum.

Tabii ki bu sevincim gerçeğin üstünü örtmüyor.

Bu gerçek yönetimlerimizin, eğitim kurumlarımızın, STK'larımızın ve fertler olarak hepimizin sorumluluklarının ne kadar büyük olduğunu gösteriyor.

Halimiz böyleyken ve Gazze kan ağlarken bayram yapabiliyorsak bayramınız mübarek olsun.