Halime KÖKCE

hkokce@star.com.tr

Yeniden Refah Partisi ve kaybettirme stratejisi

- Halime KÖKCE tüm yazıları

Yeniden Refah Partisi'ni (YRP) kurulduğundan bu yana takip ediyorum. Etrafında oluşan etkileşimi, enerjiyi görebiliyorum. Bu enerjinin kendini geleceğe taşıma kapasitesinin olup olmadığı, yol yürürken neleri yapıp neleri yapmadığıyla ilgili.

Bu çerçevede bir kaç tespiti paylaşmak isterim.

1-YRP'yi var eden dinamik, AK Parti'den memnuniyetsizlik değil Saadet Partisi'nin kendini yok etme pahasına yaptığı hatalar. Yani ortada Necmettin Erbakan'ın mirasını kötüye kullanan bir parti vardı ve Yeniden Refah orada, filiz verebileceği bir vasat olduğunu gördü. Kadro anlamında, AK Parti'yle yolları kesişen ancak artık parti çatısı içinde kendine yer bulamayanlara da yeni bir adres doğdu. Bunu teşkilatlanma anlamında söylüyorum.

2-2023 seçimlerinde, Saadet Partisi ve AK Parti'den ayrılan Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan'ın kurduğu partilerden daha fazla oy almış olmasının bir numaralı sebebi, 6'lı ittifak masasına meze olmamasıydı. Böylece müstakil bir siyaset izleyebildi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Erdoğan'a desteğini açıkladığı için bir kısım seçmen gönlü rahat şekilde parlamentoda reyini YRP'ye basabildi.

3-Fatih Erbakan ve YRP, Tayyip Erdoğan'a kaybettirme stratejisi içinde olmadığı için muhalefet cenahının öfkesini çekti. Bana kalırsa Fatih Erbakan'ın tıpkı babası Necmettin Erbakan ve onun öğrencisi olan Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi CHP'liler tarafından orantısız şekilde hedefe konulması, onu büyüten ve partisine oy kazandıran sebeplerden biri oldu. Yani herkesin zannettiği gibi solcu ağzıyla konuşup Erdoğan düşmanlarıyla birlik olmak sağ seçmenden oy almayı garantilemiyor. Bilakis bu, küçük sağ partileri şahsiyetsiz bir sığıntı haline getiriyor. Fatih Erbakan'a 14 Mayıs seçimlerinde sandıkta gözle görülür varlık kazandıran onun Davutoğlu, Babacan ve Temel Karamollaoğlu'ndan farklı bir duruş ortaya koymasıdır.

4-Fatih Erbakan'ın, babasının Türkiye için hayallerini, heyecanını paylaştığını tahmin edebiliriz. Dolayısıyla Saadet Partisi'nin yaşlı yöneticileri gibi Erdoğan'a kin beslemiyor ve babasının Türkiye için hayal ettiği pek çok şeyi öğrencisi olan Tayyip Erdoğan'ın yerine getirdiğini görebiliyor. Ayasofya hayali, imam hatipler, başörtüsü... liste uzar gider. Bunların önemi takdir edebilen bir siyasetçinin Erdoğan düşmanları korosuna katılması söz konusu olamaz. Katılsa da abad olmaz. Nitekim katılanların hali ortada.

5-Peki buna rağmen yerel seçimlerde neden bir uzlaşıya varılamadı. YRP'li yöneticiler, "çok şey mi istedik, İstanbul'da iki ilçe..." diyebilir. Doğrusu ne istendiğini bilmiyorum. Ama şunu biliyorum, bu tip bir ittifak, yani şu ilçeyi bize bırak biz de size şurada destek olalım tarzı bir anlaşma iki tarafa da kazandırmıyor. Böylesi, YRP için kendi gücünü göremeyeceği bir anlaşma olurdu. Ayrıca AK Parti'nin kazanma yüzdesi yüksek yerlerde başka bir adaya destek vermesi aradan üçüncü bir partinin sıyrılma ihtimalini gündeme getirebilir. Dolayısıyla bu kimse için akılcı bir anlaşma gibi gözükmüyor.

6-Bu durumda YRP başka ne yapabilirdi? 14 Mayıs seçimlerinde yaptığı şeyin aynısını yapabilirdi. Hepimiz biliyoruz ki aslında Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi seçimi bir bakıma yerel seçim gibi. Bir başkan seçiyoruz bir de meclis. Birinde cumhurbaşkanı diğerinde belediye başkanı. Birinde milletvekili diğerinde il ya da ilçe meclis üyesi. Dolayısıyla YRP nasıl ki İstanbul'da her bölgede birer vekil çıkartarak seçimden önce kendisinden beklenmeyen bir varlık gösterdi yerel seçimde de hem il ve ilçe meclislerinde varlık gösterebilir, hem de İBB'de Cumhur İttifakı adayı olan Murat Kurum'u destekleyebilirdi. Bu tutum YRP'yi zayıflatmaz bilakis güçlendirirdi.

Şimdi ise, "kaybettirme ittifakının" takdirini topluyor, hatta kimilerine göre İmamoğlu'na DEM'den daha çok YRP'nin desteği söz konusu.

2019'da bir Saadet Partili aksakallı, hançeresini yırtarcasına İmamoğlu'nun zaferini kutluyor ve AK Parti'ye biz kaybettirdik diye övünüyordu.

31 Mart seçimleri için yarış cidden çok sıkı. Kimse şimdiden sonuca kesin gözüyle bakamıyor.

Kimin belediye başkanı olacağını kesinkes bilemiyoruz belki, ama "kaybettirme ittifakının" küçük partileri geleceğe taşımadığını kesin olarak biliyoruz.

YRP kendini farklılaştırabilirdi ama bu iradeyi gösteremedi.