17 Nisan 2024 Çarşamba / 9 Sevval 1445

Birlikte yaşama tecrübesi sanat mayası

Suriyeli mültecilerle ortak bir yaşam kurma pratiği için en verimli zemin kültür sanat alanı. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı bu yıl da Birlikte Yaşamak: Kültürel Çoğulculuğu Sanat Yoluyla Geliştirmek başlıklı raporu ile yerleşik halklar ve yeni gelenler arasında birlikte yaşamın nasıl yeniden kurulabileceğini kültür politikaları açısından tartışmaya açıyor.

GÜLCAN TEZCAN 11 Ağustos 2018 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Birlikte yaşama tecrübesi sanat mayası

Varlıkları kimi zaman toplumsal gerilime yol açıyor, kimileri yüzünü ekşitiyor, her fırsatta kullandığı ayrımcı dille yeni ve onarılmaz yaralar açıyor. Kimi onlara en iyi şekilde ev sahipliği yapabilmenin yollarını arıyor. Suriyeli mültecilerin batı toplumlarında ‘sorun’ olarak görülmesi belki anlaşılabilir ancak asırlarca göç tecrübesi yaşayan toplumumuzda bu ırkçı yaklaşım alışılmadık bir durum.

2015 yılında yapılan bir araştırmada sorulan “Suriyeli biri ile komşuluk yapmak sizi rahatsız eder mi?” sorusuna toplumun yarısı “evet” diğer yarısı ise “hayır” cevabını vermiş. Seçim vaadi olarak “Suriyelileri ülkelerine geri göndereceğiz” diyen politikacıların gerilimi körüklediği bir ortamda birlikte yaşama üstüne konuşmak, fikir üretmek hayati önem taşıyor. Sosyal politikalar, göç ve mültecilik üzerine çalışmalar belki uzun vadede netice alınabilecek çabalar. Ancak önyargıları kırmanın, birtakım ezberlerle oluşan nefret ve ayrımcı dilden kurtulup sağlıklı iletişim kurarak ortak bir yaşam inşa etmenin en kestirme yolu kültür ve sanat. 

BİRLEŞTİRİCİ SANAT 

Her yıl yayınladığı raporlarla kültürel hayata dair çeşitli sorular ortaya atan ve bir tartışma zemini oluşturan İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı bu yıl da Birlikte Yaşamak: Kültürel Çoğulculuğu Sanat Yoluyla Geliştirmek başlıklı raporu ile yerleşik halklar ve yeni gelenler arasında birlikte yaşamın eşitlik ilkesi temelinde nasıl yeniden kurulabileceğini kültür politikaları açısından tartışmaya açıyor. Batı dünyası ve Türkiye’den sivil toplum kuruluşları eliyle bunun nasıl hayata geçirilebildiğini örnekleyen rapor Dr. Feyzi Baban ve Dr. Kim Rygiel tarafından kaleme alınmış.  

ORTAK NOKTA BULMAK

2017 yılındaki İstanbul Bienali’nde ‘İyi Bir Komşu’ temasıyla bu konuda ilk soru işaretlerini ortaya atan İKSV, bu rapor ile soruların daha ötesine geçerek konunun bütün paydaşlarını birlikte cevap aramaya çağırıyor. Raporu hazırlayan proje ekibinden Özlem Ece, “Toplumun bu kadar ayrışmaya meyilli olduğu bir ortamda kültür sanat her zaman birleştirici ve iyileştirici güç olmalı. Buna hep vurgu yapıyoruz.” diyor.  

Dünyanın her tarafında insanların hareket halinde olduğunu hatırlatan Ece, “Göç çok büyük bir olgu. Gittiğiniz yerde hem siz dönüşüyorsunuz hem gittiğiniz toplumu dönüştürüyorsunuz. Raporun yazarlarının kavramsal olarak tartıştığı şey bu. Bugüne kadar bu alanda uygulanan politikalar başarısız oldu. Asimilasyonun uygulanabilir bir şey olmadığını Almanya örneğinde hep birlikte gördük” şeklinde konuşuyor. 

Öte yandan çokkültürlülüğün de sorunlu bir alan olduğuna dikkat çeken Özlem Ece, sözlerine şöyle devam ediyor: “Eğer sadece kendi kültürüne ait insanların kapalı gettolar halinde birbirine değmeden yaşayacağı bir ortamdan bahsediyorsak bu da çözüm değil. Hepimiz bu insanlığın bir parçasıyız. Birlikte yaşamak için ortak noktaları bulmak şart. Rapor yazarları bunu radikal kozmopolitizm kavramı üzerinden anlatıyor. Kozmopolitizm bildiğimiz bir kavram aslında. Ama geleneksel kozmopolitizm dediğimiz şey tıkandı. İşte Avrupa’nın içinde bulunduğu kriz; aşırı sağın yükselişi, kimlik siyaseti üzerinden bir türlü yürümeyen tıkanan kanallar. Mesut Özil çok önemli bir örnek. O yüzden yeni yaklaşımlara ihtiyaç var. Bunun da yolu çoğulcu olmaktan geçiyor. Raporun yazarları da birlikte yaşamın anahtarı olarak kültürel vatandaşlık kavramını ortaya atıyor.”

BİRLİKTE DÖNÜŞELİM

Kültürel vatandaşlığın sağlanması için ise ötekileştirmenin ötesine geçecek yerel düzeyde çalışmalara ihtiyaç var. “Avrupa’da bu insanları yan yana getirecek küçük inisiyatiflerin iyi örnekleri var. Türkiye’de de az ama var.” diyen Özlem Ece, bu raporun tohumlarının atıldığı Gaziantep’teki Kırkayak Kültür Derneğinin çalışmalarını örnek veriyor.

Yapılan iyi işlere ışık tutmak üzere bir tartışma dokümanı hazırladıklarının altını çizen Özlem Ece, bu raporun gelişmeye açık olduğunu söylüyor. Bundan sonraki aşamada ise hem Avrupa’dan hem Türkiye’den iyi örnekleri bir araya getirip bir uluslararası sempozyumla ‘Birlikte ne yapabiliriz’ tartışmasını daha da genişletmeyi hedefliyor. 

“Söylediğimiz şeyi gündelik hayatımızda da gerçek kılmaya çalışıyoruz.” diyen Özlem Ece, Caz Festivali’nde Suriye Ulusal Orkestrası’nı yeniden bir araya getirdiklerini, İstanbul Bienali’ni Suriyeli çocukların da gezdiğini hatırlatıyor ve önümüzdeki senenin bütün işlerinde böyle katılımlar ve etkileşimler sağlayacaklarını söylüyor. 

Birlikte Yaşamak: Kültürel Çoğulculuğu  Sanat Yoluyla Geliştirmek Raporu Öneriler

- Kamu kurumlarının kültür politikalarının parçası olarak kamu ve çeşitli topluluklara ulaşacak programlara daha fazla yatırım yapmaya teşvik edilmesi. 

- Kurumsal sanat alanlarının ötesinde, kültür sanatı topluluk içinde yerelleştirme işlevi gören, topluluk temelli sanat eğitimi gibi daha küçük projeleri içerecek şekilde kültür sanat programlarına yatırımların genişletilmesi. 

- Daha küçük ve daha yerelleşmiş kültür projeleri uzun vadede sanat bilinci ve beğenisi kazandırmak yoluyla izleyici geliştirme çalışmalarına destek olabilir. Toplumda aidiyeti ve yurttaş olarak katılım duygusunu güçlendirebilir. 

-  İKSV’nin 2017 yılında yayımladığı Kültür-Sanatta Katılımcı Yaklaşımlar raporunda işaret edildiği gibi sanatın yerelleşmesi insanlar arasında karşılıklı güveni tesis ederken aidiyeti pekiştirir. 

- Kültür-sanat kurumlarına ait tüm mekanların yeni grupların erişimine açılması. Bu yöndeki girişimler, Suriyeli mülteciler ve diğer dezavantajlı grupların, içinde yaşadıkları ana akım kültürün anlatıları ve tarihiyle ilişki kurmasını sağlayabilir. 

- Suriyeli sanatçıların sergilerine evsahipliği yapılarak ilgili sanat ağları ve Türkiyeli sanatçılarla ilişkilenmelerinin sağlanması.

- Suriyeli mültecilerin kültür sanat etkinliklerine erişiminin desteklenmesi. Bu politikanın etkin bir şekilde yürütülebilmesi için bilgilerin Arapça’ya çevirisi Suriyelilerin yoğun oldukları yerlerde görünür kılınması.