20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

Çocuklar ceplerini sorularla doldurmalı

Geleceğin astronotlarını, matematikçilerini yetiştiren bunu yaparken de çocuğun çevreye ve yaşama yönelik farkındalık seviyesini arttırmayı hedefleyen Usturlab Atölye yeni bir eğitim anlayışıyla karşımıza çıkıyor. Eğitimin ülkemizde toplumsal bir harekete dönüşmesi gerektiğini belirten atölye kurucusu Sümeyye Ceylan, “Kendimizi ve içinde bulunduğumuz kâinatı anlamamız için ne, nasıl ve neden sorularını sormamız gerekir.” diyor.

ALİ DEMİRTAŞ15 Eylül 2018 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Çocuklar ceplerini sorularla doldurmalı

Milli Eğitim cephesinde bir süredir ciddi bir hareketlilik var. Geçen hafta düzenlenen Milli Eğitim Bakanlığı 2023’e Doğru Türk Eğitim Sistemi Bulma Konferansı dikkat çekici bir adımdı. Sivil alanda da bu anlamda çocukların ve gençlerin ufkunu açacak, ülkenin ihtiyaç duyduğu vizyona sahip önemli çalışmalar yapılıyor. Usturlab Atölye onlardan biri. Astronomi, felsefe ve doğa temalarındaki programlarıyla Usturlab Atölye, eğitimin insanın iç dinamikleri ile başlayıp dışarı yayılan bir süreç olduğunu kabul eden bir anlayışı benimsiyor. Çocuğu bir kâşif olarak, eğitmeni ise kâşif ile birlikte yolculuk eden hayat deneyimi ve rehber olarak konumlandıran Atölye, bilimin felsefe ile başlayıp sanat ile sonlandığı bir manifestoyla varlığını sürdürüyor. Bir sosyal girişim olarak kamu ile yaptığı işbirlikleri sayesinde yaklaşık 90 bin çocuğa ve onların eğitmenlerine, ailelerine birebir erişme imkânı yakalayan Atölye, 46’dan fazla da kamu kuruluşuyla çalışmalar yürütmüş. Milli Eğitim Bakanlığı ile de bir işbirliği için onların kapılarını çalan atölye, bu konuda da epeyce sorunla karşılaşmış. Bütün bunları ve daha fazlasını atölye kurucusu Sümeyye Ceylan ile konuştuk. 

"Eğitim anlayışımızın özünde, bireyi kendi biyolojik ve ruhsal yeteneklerini keşfedip kullanabileceği ortamda, ona rehberlik edecek kişilerle buluşturmak var."

ÇOCUK BİR KÂŞİF ÖĞRETMEN İSE REHBER

Ceylan, eğitim anlayışımızı toplumsal bir harekete dönüştürmemiz gerektiğini düşünüyor. “Eğitimlerde en önemsediğimiz şey katılımcının duygusal ve bilişsel olarak tatmin olması, cebinde getirdiği sorulara yanıt bulurken aynı zamanda yeni sorularla ceplerini doldurabilmesi.” diyen Ceylan, bazılarının bunu yaşayarak öğrenme veya keşfetme olarak adlandırdığının ancak kendilerinin buna ‘deneyim’ dediklerini ve bunu çok önemsediklerini ifade ediyor. Ceylan, “İnsan, ayağının altındaki toprak, başının üstündeki gök arasında anlam arayışında olan bir canlı. Kendimizi ve içinde bulunduğumuz kâinatı anlamamız için ne, nasıl ve neden sorularını sormamız gerekiyor.” diyerek atölyenin temel amacını vurguluyor.

Eğitimlerde neden astronomi, felsefe, doğa üzerinde yoğunlaştınız?

İnsan, ayağının altındaki toprak, başının üstündeki gök arasında anlam arayışında olan bir canlı. Kendimizi anlamamız için, içinde bulunduğumuz bu kâinatı anlamamız, ne, nasıl ve neden sorularını sormamız gerekiyor. Temel Bilimler ve felsefeyi iyi kullanabilen çocuklar hem kendi benliklerini tanıma yolunda büyük kolaylıklar kazanmış oluyor hem de hayatta hangi derde deva olmak ve nasıl bir gelecek inşa etmek istediklerini keşfediyor. Bu anlamda özellikle erken ve ilk çocukluk dönemleri olan 10 yaşa kadarki süreçte çocukların, astronomi, fizik, kimya, biyoloji gibi temel bilimleri, felsefe ve matematik gibi insan zihninin analitik düşünme, mantık, sorgulama, eleştirel düşünme gibi becerilerini geliştiren disiplinleri deneyimlemeleri çok önemli.

Eğitim felsefeniz nedir?

Usturlab, çocuğu bir kâşif olarak, eğitmeni ise kâşif ile birlikte yolculuk eden bir rehber olarak konumlandırır. Biz bilimin felsefe ile başlayıp sanat ile sonlandığını kabul ediyoruz. Felsefeden eleştirel ve mantık kaideleri kullanıp safsata yapmadan düşünmeyi, bilimden çevremize ne, neden, nasıl sorularını sorarak bakmayı ve araştırma usulünü, sanattan ise üreten olmayı anlıyoruz. Eğitim anlayışımızın özünde, bireyi kendi biyolojik ve ruhsal yeteneklerini keşfedip kullanabileceği ortamda, ona rehberlik edecek kişilerle buluşturmak var. 

DOĞRU TEKNİK VE ÜSLUPLA HER ŞEY ÖĞRENİLİYOR

Eğitim alan öğrencilerden gelecekte somut çıktı beklentiniz nedir?

Bizim kazanım gibi bir odak noktamız yok. Ortamı ve eğitimi tasarlarken hep bir kavram üzerinden ilerliyor ve çocuklara bunu hangi araçlarla sunarsak katılımcı olmak isterler diye düşünüyoruz. Nasıl hissederler? 

İnsan varoluşu itibarıyla merak eden, araştırmaktan, sorgulamaktan, öğrenmekten haz duyan bir canlı. Biz eğitim adını verdiğimiz süreçlerle bazen bu özellikleri geliştirirken bazen de kazanım adını verdiğimiz karadelik ile çocuğun tüm hayal gücünü, enerjisini ve ışığını çekip, emiyoruz. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, oyunla ve doğru tekniklerle ve üslup ile sunulan her bilgi çocuklarda bir karşılık buluyor. Herkes almak istediğini ve ihtiyacı kadarını alıyor tabii ki.

Yeni projeleriniz hakkında bilgi verir misiniz?

Çocuklarımızı aslında tüm toplum bireyleri ile birlikte yetiştiriyoruz. Markete girerken arkasındakine kapıyı tutan kişi, yürüyen merdivende sağda bekleyen kişi, ormana gittiğinde oranın adabına uygun davranan aile, sınıfta öğrencisine saygı ve şefkatle yaklaşan öğretmen, torununun elinden tutup alışverişe giderken adaletle hareket eden büyükanne, babalar… 

2018-2019 stratejik planımızda yer alan yeni projelerimizde bu sebeple yetişkin eğitimlerine ve eğiticinin eğitimlerine de ağırlık verdik. Ayrıca 1,5 yıldır sürdürdüğümüz Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bilim Şenlikleri ve Bilim Merkezleri Tasarımı ve Uygulanması projelerimiz de hızla devam ediyor. Bununla beraber ülkemizde örnekleri olmayan bilim odaklı kutu, kart oyunları tasarlıyoruz. Öte yandan bir yıl önce ürettiğimiz ve ilk baskısı tükenen “Orman Kâşifleri Ekosistem” ve “Tabiatın İzinde” oyunlarımızı genişletilmiş yeni bir tasarımla yeniden üreteceğiz. Ayrıca dünyada benzerini görmediğimiz bir astronomi oyunu olan “Kawkaba Takımyıldızı” oyunu da üretime hazır. Ekim ayında 3 oyunu da piyasaya sunmuş olacağız.

OKULA TURİZM ACENTESİ GİRİYOR AMA BİZ GİREMİYORUZ

MEB ile işbirliği girişiminiz oldu mu?

Altı yıldır zaman zaman Bakanlığa çeşitli seviyelerde ulaşmaya çok uğraştık. Fakat hep bir takım aksilikler oldu. Zaten ülkemizde yeni reformlarla düzeltilmesi gereken bir durum söz konusu. Biz bir eğitim girişimi olarak yaygın eğitim çerçevesinde okulun serbest zamanlarında atölye ve kulüp çalışmasını yönetmelik olarak yapamazken, turizm acenteleri elini kolunu sallayıp okulun bahçesine arkasında sinema dedikleri tır kasası içinde ne olduğu belirsiz filmlerin izletildiği araçlar çekebiliyor. Okul ile anlaşıp çocuk başı 5-10 TL gibi ücret karşılığında çocuklara 10-20 dakikalık filmler izletiyorlar. Siz anne baba olarak para vermeyince çocuğunuzla kötü oluyorsunuz. O tır okulun bahçesinde bütün gün duruyor. Bütün sınıflar alınıyor içeri, denetim yok. Parayı da okul aile birliği ve şirket belli bir anlaşma karşılığı bölüşüyor. Biz Milli Eğitim’in bizim gibi eğitim girişimlerini de muhatap almasını, belli standartlar ve denetlemeler getirerek okullardaki çocuklara ulaşmamızın önündeki engelleri kaldırmasını bekliyoruz.