19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

'Cumhurbaşkanımız Türkiye’yi dünyada aktör yaptı'

“Son yıllarda daha özümüze döndük. Bu durumun Cumhurbaşkanımız sayesinde farklılaştığını düşünüyorum. Ülkeyi dünyada aktör yaptı. Bu göz ardı edilemez bir gerçek. Bundan 10 sene evveline kadarki Türkiye ile şimdiki Türkiye arasında farklılıklar görüyorum.” 

ZEYNEP TÜRKOĞLU9 Şubat 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
'Cumhurbaşkanımız Türkiye’yi dünyada aktör yaptı'

Dünyaca ünlü yıldızların, moda ve stil ikonlarının tasarımcısı Zeynep Kartal İngiltere-Türkiye hattında çalışmaya, üretmeye, konuşulmaya devam ediyor. Hem tasarımları hem sosyal sorumluluk projeleri hem de etkinlikleriyle. Sıcakkanlı, azimli, dobra ve gerçekten samimi bir kadın. Epeyce konuştuk, başarı sırrı, hap, kapsül, kolay yol filan aradım, maalesef yok öyle bir dünya. Ama şu net: Kendini ve memleketini seven, çalışkan bir insanın üstesinden gelemeyeceği bir şey yok. Zeynep Kartal ile modadan, dünden, bugünden, Türkiye’den, dünyadan konuştuk… Sohbeti de tasarımları gibi orijinal. Buyurunuz… 

Yol göründü gurbete… 

2004 yılında eşimin işi nedeniyle İngiltere’ye gittik. Oradaki zamanı değerlendirmek, İngilizcemi daha da geliştirmek için tekrar moda tasarımı okudum. 19 yıl Türkiye’de Bursa’da uluslararası ticaret yapan bir tekstil firmasında çalışıyordum öncesinde. Sonra eşimle orada kalmaya karar verdikten sonra -eşime daha kalıcı bir iş teklif ettiler çünkü- ve oraya kalıcı yerleştikten sonra ben de iş aradım tabii. Fakat istediğim gibi bir iş bulamadım. 

Ne arıyordunuz? 

Ben moda tasarımcısıydım. Koleksiyon hazırlayabileceğim bir iş arıyordum, fakat bulamadım. Ben buradan oraya yönetici olarak gittim aynı zamanda. Bir altı, sekiz ay sürdü bu. Çalıştığım yer tam anlamıyla beni mutlu etmiyordu. Ben buna razı gelmedim, eşimin de desteklemesiyle kendi şirketimi kurdum. Çok güzel bir yerden ev tutmuşlardı; futbolcuların, televizyon yıldızlarının yaşadığı bir muhit. O birkaç yıl içinde pek çoğuyla arkadaş oldum. Ortak sosyal alanlarımız oldu. Koleksiyonu hazırladıktan sonra kızlar geldi (Coleen Rooney ve Alex Gerrard: eşleri futbol profesyoneli kendileri moda konusunda takip edilen iki genç popüler kadın). “Bir davete gideceğiz, bakalım sende neler var” dediler. Seçtikleri parçaları giydiler, çok beğendiler. İçimden diyorum ki “Acaba gerçekten beğendiler mi yoksa beni destekleyip moral vermek için mi” söylüyorlar. Ertesi gün bütün basında hazırladığım kıyafetlerle yer aldıklarını görünce inandım. Hepsi futbol ve magazin dünyasının stil ikonu kadınlar. Giydikleri, tarzları haber değeri taşır. Ardından ünlülerin stil danışmanları bana ulaşmaya başladı. Lady Gaga ile de bu şekilde bağlantımız oldu. Sonra David Beckham ile bir yardım organizasyonu yaptık. Derken bir Zeynep Kartal markası ortaya çıktı. 

Doğru zamanda doğru yerde… Bunlar önemli, ama fark edilmenin başka size özgü sebepleri de var mıydı acaba? 

Göz önündeki insanların tercih etmesi avantajdı tabii ki ama yaptığınız işin sürdürebilir olması, tasarımlarınızın beğenilmesi bir o kadar önemli. Hızlı servis veriyor olmam da önemli bir faktör. İngiltere’de minimum altı aydır benim yaptığım tarzda bir elbisenin teslim süresi. Yeri geldi bir gecede yapıp ertesi güne teslim ettim. O ülkenin şöyle bir güzelliği var müşteri konusunda. Elbiselerini almaya bir ay önceden gelirler. O da sizi rahatlatıyor. Bana daha da düzenli yaşamayı öğrettiler açık konuşmak gerekirse. Gece gündüz, kendinizden, ailenizden çalarak değil, planlı programlı ilerleyebiliyorsunuz. Öyle olunca da zevk alıyorsunuz. 

“Vatanın ne demek olduğunu içeride yaşarken çok bilmiyoruz” 

Hep söylerim bunu, başarımdaki en büyük etkenlerden biri de çocuklarımdır. Gerçekten ülkenin, vatanın ne demek olduğunu biz burada içeride yaşarken çok bilmiyoruz. Ama yurt dışında bunun daha çok farkına varıyorsunuz. Çocuğunuzun sizden, kimliğinden, Türk olmaktan utanmadan büyümesini sağlamak çok önemli. Etkinliklerimin önüne Türkiye ile ilgili mutlaka bir tanıtım koyarım. Biz çok güçlü ve köklü bir ülkeyiz. Çok zengin bir geçmişimiz var. Koleksiyonlarımı yaparken de oradan besleniyorum. 

Özümüze döndük

Sosyal sorumluluk ve yardım etkinliklerinde bir araya gelebiliyorlar. Sanatçısı, futbolcusu kenetleniyorlar. Ben de böyle çalışmaları önemsiyorum ve uyguluyorum. O ülke bana köklerine sahip çıkmayı öğretti. Düğüne gidiyorsunuz, beyler kiltlerini giyip, özümüz, kültürümüz diye geliyor. Son yıllarda özümüze daha döndüğümüzü düşünüyorum. Bu durumunCumhurbaşkanımız sayesinde farklılaştığını düşünüyorum. Ülkeyi dünyada aktör yaptı. Bu göz ardı edilemez bir gerçek. Bundan 10 sene evveline kadarki Türkiye ile şimdiki Türkiye arasında farklılıklar görüyorum. Dünyadaki gelişmeler konuşulurken “Acaba Türkiye’nin bu konudaki duruşu ne olacak?” deniliyor. Önemseniyor. Bunu ona güvenen halkıyla beraber Cumhurbaşkanımızın dik duruşu sağladı. İnsan içerdeyken bunu göremeyebilir. 

Eviniz İngiltere’de. Orada neyi seviyorsunuz? 

Çok hareketli bir iş yaşantım olduğu için vakit buldukça ailemle doğa yürüyüşleri yapmak benim için adeta bir terapi oluyor. Özellikle İngiltere’nin diğer şehirlerine gitmek bilmediğim durakları keşfetmek bana ilham veriyor. Bunun yanı sıra mesela Londra gerçekten çok kozmopolit bir şehir. Londra’nın bu karakterini yaşarken rahatlıkla hissediyorsunuz. Bu kozmopolit içinde bulunmak çok keyifli.

Moda moda moda… 

İki yakayı da biliyorsunuz. Zevkler, alışkanlıklar farklı mı? 

Kırmızı halılara bakıldığında iki ülkenin farklılıkları ortaya çıkıyor. İngiltere bana göre daha yalın, daha sade. Bizde tercihler daha gösterişli ve iddialı. Kıyafet de, saç da, makyaj da öyle. Tasarımcı da köklerinden kopamaz aslında. Ben de mesela o kökteki unsuru en sade ve yalın haliyle, kendi yorumumla koleksiyonuma taşıyorum. 

Başarı sırrı diye bir şey var mı? 

19 yıl çalışandım, sonra patron tarafına geçtim. Masanın hem çalışan hem de yöneten tarafını biliyor olmanın bana en büyük artıyı getirdiğini düşünüyorum. 

“Markalaşmak için…” 

Moda deyince İtalya akla gelen isimlerden. Pekiyi İtalya bir modacıyla mı moda merkezi? Hayır. Pek çokları var. Zaten bu yoğunlukla olur. Onun için ben de yeni yetişenlere destek olmaya çalışıyorum. Bizim de başarılı tasarımcılarımız var. Ülkemizin global moda arenasında adından sözettiren global markalarının daha fazlalaşmasını ümit ediyorum. Ama evet, uluslararası markamız çok yok maalesef bu alanda. 

Neden? 

Tasarımcılara yeterince değer verilmediğini düşünüyorum. Defileleri takip ediyorlar, model seçip modelhaneye veriyorlar, kalıplarını çıkarttırıp üretime geçiyorlar. Türkiye’de iş böyle ilerliyor. Onun için neden bizim markamız yok diye hayıflanmayalım! Tasarımcıya yatırım yapılmıyor Türkiye’de. 

Nereden başlamalı? 

Derhal tasarımcı departmanı kurulmalı. Bizim de tasarımcılarımız var. Yurt dışından birilerini getirmeye gerek yok ki. Gerçekten inanılmaz cevherler var okullarda, yeni mezunlar arasında. Devletin teşvikleri, yatırımları var. On yıl evvelki gibi fasoncu da değiliz, ama yetmez. Daha fazlası olabilir, olmalı. 

İngiltere Parlamentosu’nda  defile yaptınız...

Suriye gibi bir kanayan yara var dünyanın gözü önünde. Bizim ülkemizden başkası sahip çıkmadı. Ben de kendimi en iyi anlatabildiğim alanda, ifade etmek istedim. İngiltere’deki futbolcuların eşlerinin yürüdüğü bir etkinlik düzenledim. İngiltere Parlamentosu’nda tek defile yapan modacıyım. Bu da 15 Temmuz sonrasındaydı. Parlamentolar özgürlük sembolüdür. Benim de parlamentom bombalandı 15 Temmuz’da. Buna kayıtsız kalamazdım. O 251 kahramana ve halkıyla beraber darbeye karşı koyan Cumhurbaşkanımıza minnet duymamak mümkün değildi. Defilenin ardından bu konuşmayı yaptım. Moda değil siyaset yaptığıma dair sesler çıktı. Dünyanın her yerinde insanlar teröre karşı tepkilerini dile getiriyordu, benimki de buydu. 1,5 sene önce İngiltere’de Ariana Grande’nin konserinde bir patlama oldu. 22 çocuk öldü. Ben onun arkasından da bir yardım defilesi düzenledim. Herkes geldi. Onun arkasından da çıkıp “İki yıl önce söylemek istediğim şey de buydu. O gün Türk’tüm, aslım Türk. Ama bugün İngiliz’im, çünkü buranın vatandaşıyım, yaşıyorum, bunu da buradan kınıyorum. Terörün her türlüsünü lanetliyorum. Acının dini, dili, ırkı olmaz.” dedim. Anlaşılmış olmalı. 

“Neden bu tartışmaları yaşıyorsun, ne güzel rengarenk bir hayat, keyfine bak!” diyen olmadı mı? 

O kadar çok oldu ki! Kimileri, kendini kurtarmışsın, ne işin var Türkiye ile diyor. Hayır! Ben İngiliz vatandaşı olabilirim. Çocuklarım orada büyüyor. Ama kimsin sorusunun cevabı bende de onlarda da Türküm. Köklerine bağlı, özgüvenli sağlam çocuklar yetiştirmeye çalışıyorum. Bunu belki Türkiye’den bakınca anlayamayabilirsiniz  fakat, burada bu cesaret ister. Ama İstanbul’daki bir etkinlik için de İngiltere Konsolosluğu kapılarını açıyor bize. 

Kendini kurtarmışsın, ne işin var Türkiye ile diyorlar. Hayır! Ben İngiliz vatandaşı olabilirim. Ama kimsin sorusunun cevabı bende de çocuklarımda da “Türküm.”

“Hiç kusura bakmasınlar!  

Ülkeyi kötüleyerek dünyada prim yapmanın devri bitti. Çok yapıldı bu ama eskisi kadar karşılık bulamıyorlar. Türkiye’nin duruşu buna prim verilmemesi gerektiğini öğretti dünyaya. Türkiye zaten gelenekleri ve köklüydü. Farkına varmamış mıyız, vardırılmamış mıyız, her neyse… Ben kendi adıma İngiltere’ye gittikten sonra öğrendim bunu. Ülkem ve kendim için çalışıyorum. Bu benim çocuklarıma bırakacağım miras…” 

“Kendi alanımda ülkeme destek olmaya çalışıyorum. Türkiye’nin dünü ve bugününü mukayese edince heyecanlanmamak mümkün değil. Sınıf atladık Sayın Cumhurbaşkanımızla.”

Tarihten defileye...

2018’de Amiral Nelson ile Sultan 3. Selim arasındaki hediyeleşmeden ilhamla bir koleksiyon hazırlamış  Zeynep Kartal. Sultan 3. Selim, Nil açıklarında Napolyon’u yenilgiye uğratan Amiral Nelson’a bir nişan verir. Osmanlı olmayan birine ilk kez verilen bu nişanın sahibi olan Amiral Nelson ölünceye dek bu armağanı şapkasında taşır. Karşılığında Amiral de Sultan’a hediye olarak bir altın saat yaptırır. Ancak çeşitli sebeplerden sahibine ulaşmaz. Böylelikle 220 yıldır arşivde gözlerden uzak bulunan saat, Zeynep Kartal’ın defilesi ile gündeme gelerek gün yüzüne çıkar.