20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

Gel Yeter Ki

Hz. Mevlana ve ailesinin Konya’ya gelişlerinin 791. yıldönümü dolayısıyla Konya Valiliği ve Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen program kapsamında Rumi Treni ilk seferine İstanbul’dan başladı. “Gel Yeter Ki” temalı trenin de önemli bir parçası olduğu Teşrif’i Konya etkinliklerinin önümüzdeki yıllarda uluslararası nitelik kazanması hedefleniyor.  

GÜLCAN TEZCAN11 Mayıs 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Gel Yeter Ki

Ramazan ayına bir iki gün kala hoş bir tevafukla yolum Konya’ya düştü. Onbir ayın sultanını karşılamak üzere manevi bir hazırlık için bundan güzel fırsat olamazdı. Konya Büyükşehir Belediyesi ve Konya Valiliği tarafından Hz. Mevlana ve ailesinin Konya’ya gelişlerinin 791. yıldönümü dolayısıyla bir dizi etkinlik düzenlenmişti. Kutlama programı, bu yıl ilk kez Rumi Tren seferiyle İstanbul’dan başladı. “Gel Yeter Ki” temalı Rumi Treni, İstanbul’dan Konya’ya çok sayıda akademisyen, yazar, sanatçı, gazeteci ve kültür insanından oluşan bir heyeti taşıdı. Rumi Treni’nde dostlarla sohbet eşliğinde yol alırken ara ara okuduğum romanın kahramanı da Konya sokaklarında dolaşarak bana nereleri görmem gerektiği konusunda ipuçları veriyordu. 

Konya’ya vardığımızda soluğu Mevlana Müzesi’nde aldık. Zira etkinlikler kapsamında Karaman’dan Konya’ya ‘Sevgi ve Barış’ yürüyüşü yapan Mevlana’nın 22. kuşak torunu Esin Çelebi Bayru ve beraberindeki heyet, protokol üyeleri tarafından karşılanmıştı ve tören başlamak üzereydi. Esin Çelebi Karaman’dan getirdiği bayrağı Konya Valisi’ne teslim ettikten sonra Hz. Mevlana’nın sandukası başında Gülbank duası yapıldı. Hz. Mevlana’nın kabrini ziyaret edip huzurunda boyun bükenler ziyaretin devamında Mevlevilik ve bu kültüre ait zengin birikimin anlatıldığı müzeyi geziyordu. Rehberimizden Mevleviliğin en temel kurallarını ve dergâh adabını dinlerken bir yandan da ülkemizin en çok ziyaretçi alan ikinci müzesini adımladık. Konya’da bulunan, eskiden Mevlâna’nın dergâhı olan yapı kompleksi 1926 yılından beri Mevlana Müzesi olarak faaliyet gösteriyor. 

ALİMLER SOFRASI BİR ŞEHİR  

Hz. Mevlana türbesinden çıkar çıkmaz Selimiye Camii karşılıyor bizi. II. Sultan Selim’in Konya Valiliği sırasında 1558 yılında yapımına başlanan cami 1567 yılında tamamlanmış. Plan itibari ile İstanbul’da bulunan Fatih Câmii’ne benzeyen mabed, Klâsik Osmanlı mimarîsinin Konya’daki en güzel örneklerinden. 

Adı en çok Hz. Mevlana ile anılan Konya, yaklaşık 200 yıl Anadolu Selçuklu Devleti’ne başkentlik yapmış. Osmanlı izleri görülse de ağırlıklı olarak Selçuklu kimliği sinmiş şehre. 

Bunda Selçuklu döneminde devrin zirve alimleri, filozofları, şair ve mutasavvıfları ile musikişinas ve diğer sanatkârlarına evsahipliği yapmasının etkisi çok büyük. Bahaeddin Veled, Mevlâna Celaleddin, Kadı Burhaneddin, Kadı Sıraceddin, Sadreddin Konevi, Şahabeddin Sühreverdi gibi bilginlerin Muhyiddin Arabî gibi mutasavvıfların bugün bizlerin aşka ve hakikate dair pusula olarak okuduğumuz eserlerini kaleme aldığı yer burası. 

Konya, Osmanlı topraklarına katıldığında da Doğu seferlerine çıkan Osmanlı sultanlarından Yavuz Sultan Selim, Kanunî Sultan Süleyman ve II. Murat’ın uğrak yeri olmuş. İlim, kültür ve sanat hareketleri hiç hız kesmemiş. Şehrin manevi iklimi Hz. Mevlana Türbesi’yle beraber; Kadı Mürsel Camii, Şems-i Tebrizi Camii ve Türbesi, Kapu Camii, Aziziye Camii, İplikçi Camii ve Eşrefoğlu Camii gibi mabedlerde soluk alıp vermeye devam etmiş asırlarca. Bugün de Ramazan ayının neş’esi bu camilerde okunan mukabeleler, kılınan teravih namazlarında yaşanıyor. 

HER ADIMDA MEVLANA’DAN İZLER 

Rehberimiz eşliğinde Konya’nın tarihi ve turistik yerlerini gezerken pek çok yerde Hz. Mevlana’dan izler olduğunu görüyoruz. Sözgelimi Mevlana ve Şems’in 30 Kasım 1244’te buluştuğu yerde “Meracel Bahreyn” ismini taşıyan bir anıt bulunuyor. Geleneğe göre dervişler tam bu noktada uzun yıllar boyunca kandiller yakarlarmış. Şimdilerde bu noktada buğday başağı görünümünde bir heykel bu hatırayı canlı tutuyor. Mevlevilerin Şeb-i Arus törenleri başlamadan Hz. Mevlana’dan önce ziyaret ettiği Şems Makamı denilen Şems-i Tebrizi Camii de yine hak aşıklarının muhabbetinden nasiplenmek isteyenlerin ziyaretgâhlarından. Konya bir seferde başlanıp bitecek bir kitap değil. Dününe dair zenginliğine hayranlıkla şahitlik ederken bugüne dönük hizmetlerle de gurur duyuyor insan. Konya Bilim Merkezi, Mevlana Kültür Merkezi, Selçuklu Kongre Merkezi şehrin en dinamik mekânları. Hızlı bir tur sonrası bir araya geldiğimiz Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Teşrif’i Konya kutlamalarının Konya’da düzenlenen sevgi yürüyüşü, temsili karşılama tiyatro oyunu, sema gösterisi ve mistik müzik konseri gibi bir dizi etkinlikle zenginleştirildiğini hatırlatarak bu anlamlı yıldönümünün uluslararası boyuta taşınacağının müjdesini veriyor.  

KONYA’DA RAMAZAN ROTALARI

Alâeddin Camii 

Konya’nın ulu cami niteliğindeki mabedi Alâaddin Camii, Alâeddin Tepesi üzerinde inşa edilmiş. I. Alâeddin Keykubad zamanında 1221’de tamamlanan camide Roma ve Bizans devirlerine ait kırkın üzerinde mermer sütun bulunuyor. Caminin minberi abanoz ağacından kündekâri tekniği ile Ahlatlı Mengü Berti tarafından yapılmış. Cami avlusunda Selçuklu sultanlarından I. Mesud, II. Kılıçarslan, I. Gıyâseddin Keyhüsrev, II. Rükneddin Süleyman, III. İzzeddin Kılıçarslan, I. Alâeddin Keykubad, II. Gıyâseddin Keyhüsrev, IV. Rükneddin Kılıçarslan ile III. Gıyâseddin Keyhüsrev’in türbesi bulunuyor. Camii 20 metre yüksekliğindeki Alâeddin Tepesi’ne inşa edilmiş. Tepe, höyük olarak adlandırılan protohistorik bir yerleşim yerleri ve MÖ 3000’lere tarihleniyor. 

Şems-i Tebrizi Camii 

Tebriz’de dünyaya gelen Şems-i Tebrizi’nin asıl ismi Mevlana Muhammed olan Şems-i Tebrizi’nin manevi arayışı Hz. Mevlana ile karşılaşması ile son bulmuş. Şems, Mevlana ile üç- üçbuçuk yıl süren dostluğu süresince onun hayatında yeni ufukların açılmasını sağlamış, Mevlâna da dostu Şems’i unutmamış ve yazdığı Divan’ı âdeta ona ithaf etmiştir. Şems makamı olarak bilinen Şemsi Tebrizi Camii’nin 13. yüzyılda yapıldığı ileri sürülüyor. Bugünkü yapı ise 1510 yılında Abdürrezakoğlu Emir İshak Bey tarafından mescid ile birlikte elden geçirilip genişletilmiş. Şems-i Tebrizi’nin de camiye bitişik bölümdeki türbede medfun olduğu rivayet ediliyor. 

Kelebekler Vadisi

2015 yılında açılan Konya Kelebekler Vadisi ancak şanslı olanların kelebek görebildiği bir doğal yaşam parkı. Zira ruh durumlarına bağlı olarak kelebekler hiç ortaya çıkmayabiliyor. Şükür ki ziyaretimiz sırasında birkaç çeşit kelebeği izleme şansımız oldu. Ayda 40 bin ziyaretçi ağırlayan 1.600 m2’lik kelebek uçuş alanı olan Kelebekler Vadisi, 15 tür kelebeğe doğal yaşam alanı sunuyor. Bahçede 98 türe ait 20 bin adet bitki bulunuyor.

Kapu Camii 

Konya’nın merkezinde Tevfikiye Caddesi üzerindedir. Asıl adı İhyaiyye olup eski Konya Kalesi’nin kapılarından birini çevresinde yer aldığında Kapu Camii adıyla anılır. Cami, 1658 yılında Mevlevi Dergahı Postnişinlerinden Pir Hüseyin Çelebi tarafından yapılmış. 

Aziziye Camii 

Kesme Gödene Taşı ile yapılan mabed son Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden. 1671-1676 yılları arasında Şeyh Ahmed eliyle yaptırılan camii yandığı için 1867’de Sultan Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Sultan adına yeniden yaptırılmıştır.