13 Aralık 2024 Cuma / 12 CemaziyelAhir 1446

Kültür mantarı

Kolejime dokunma!

Gülcan Tezcan14 Eylül 2013 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Kültür mantarı

Geçen haftalarda yeni romanının promosyonu için Hürriyet gazetesine röportaj veren Orhan Pamuk, ortaöğretim hayatının edebi birikimine herhangi bir katkısı olmadığını anlatmak için “Ortaokul ve lisede okuduğum bütün edebiyat kitaplarını bulup okuyup şöyle bir makale yazmayı düşünüyorum: ‘Ben Orhan Pamuk. Okulda altı yıl edebiyat okudum. Şimdi dünyaca ünlü bir yazarım. Bu kitaplar bana ne öğretti? Edebiyatçı olmama nasıl yardımcı oldu? Neye yaradı?’ Hiçbir şeye!.. Bir tek Sait Faik diye bir yazarın olduğunu lisede öğrendim, o kadar...” demişti.

Evet, ortaöğretim döneminde edebiyatı aşkla seven, eli kalem tutan bir öğretmeniniz yoksa yazı çiziyle bağ kurmanız sizi edebi bir yolculuğa çıkaracak itici gücü bulmanız zordur. Ama Orhan Pamuk’un söz ettiği Robert Kolej gibi ülkemizin eleştirilemez, eleştirilmesi dahi düşünülemez kurumlarından biri olunca Nobelli bir yazar olduğuna bile bakmadan Orhan Pamuk’a haddini bildirmek için harekete geçti Robert Kolej mezunları. Özellikle de kariyerinde önemli bir titr olarak Robert Kolej’in varlığından güç alanlar okullarını savunmakta gecikmedi.Pamuk’un ifadelerine en sert tepki gösterenlerden biri de Abbas Güçlü’ydü. “Orhan Pamuk, ortaokul ve liseyi nerede okudu? Dersleri sürekli boş geçen ya da kaymakamın, mal müdürünün veya ücretli vekil öğretmenlerin derse girdiği bir Anadolu kasabasında mı, yoksa kitabında ele aldığı İstanbul’un varoş semtlerindeki liselerden birinde mi? Altı yılda, edebiyat ve insanlık adına hiçbir şey öğrenemediği lise hangisi?” diyerek Robert Kolej’in eğitim kalitesinin eleştirilmezliğine vurgu yaptı.

Robert Kolej’in aynı tarihi süreçte açılan bir çok yabancı menşeili eğitim kurumu gibi neye hizmet etmek amacıyla kurulduğu herkesin malumu. Eleştirilmez ve dokunulmazlığı da aynı zihin yapısının kibrinden kaynaklanıyor. Abbas Güçlü’nün küçümser ve hatta aşağılar ifadelerle bahsettiği, dersleri sürekli boş geçen ya da öğretmen olmayanların derse girdiği Anadolu kasabalarındaki okullardan veya İstanbul’un varoş semtlerindeki liselerden mezun olanlar Robert Kolej ve benzerlerinden mezun olanlar için zaten baştan kaybetmişlerdir. Eksik ve yetersizdirler... Halk, vatandaş ayrımını ‘eğitim’ ölçeğinden başlatanların hazımsızlığı onlarla eşit şartlarda eğitim görmeyenlerin tüm engellere rağmen ‘başarılı’ oldukları anda su yüzüne çıkar.

BÖYLE YAZAR OLUNMAZ

Kim demiş sıradan bir devlet okulunda nitelikli edebiyatla haşır neşir olan bir öğretmenin öğrencilere şiiri, romanı sevdiremeyeceğini? Sağ, sol gözetmeksizin nitelikli edebiyatla tanışıklık kurmaları için önlerine seçenekler sermeyeceğini? Hiç mi mailinize düşmedi, Anadolu’nun herhangi bir köyünde, kasabasında öğrencilerine kütüphane kurmak için destek isteyen idealist bir öğretmenin maili?

Yıllardır üniversite sınavlarında taşrada yokluk içinde, tarlada, inşaatta çalışırken sınava hazırlanıp derece alan pırıl pırıl çocukların başarı hikayeleri hiç kulağına gitmiyor anlaşılan bazılarının... Kolejler kaç birinci çıkardı acep şunca yıldır?

Ha, işin en eğlenceli yanı da edebiyatın okullarda öğrenileceği yanılgısı... Orhan Pamuk’un söylediklerinin aksini ispatlamak için aynı kolej mezunlarından demeçler almalar, hangi edebiyatçıların eğitim verdiğini sıralamalar... Diyoruz ya ortaöğretim süreci, öğrenciye yol gösterir ve yetenekleri doğrultusunda ona yön verir. Kimse lisede aldığı edebiyat eğitimiyle yazar, edebiyatçı olmaz. Bu yüzden yazarlık hamurunuzda yoksa ve bu yolda ciddi bir çaba ve mesai harcamıyorsanız Robert Kolej’den de mezun olsanız, Bağcılar Lisesi’nden de nafile...