24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

Masallar kütüphanelere cansuyu oldu

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün başlattığı İstanbul’u Okuyorum ve Kütüphanelerde Hayat Var projeleri yeni bir çalışmaya daha ilham oldu. Eğitim modeli olarak çoktandır masal anlatımını benimseyen öğretmenler şimdilerde İstanbul Masal Okulu’nda masalcı eğitimciler yetiştiriyor. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un da anneannesinden dinlediği bir Azeri masalını anlatarak katıldığı masal halkası her geçen gün daha da büyüyor.

GÜLCAN TEZCAN 20 Nisan 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Masallar kütüphanelere cansuyu oldu

İstanbul’daki bir grup öğretmen Mart ayından bu yana tatlı bir telaş içinde. Günler süren uzun toplantılar, kafa yormalar, plan, programlar meyvesini vermeye başlamış şimdiden. Her cumartesi 50 öğretmen sabahtan akşama kadar sıkı bir eğitimden geçiyor. Masal dinleyip, masal anlatıyorlar. Farklı branşlardan onlarca öğretmen aynı aşk, heyecan ve tutkuyla ortak bir hikâyenin kahramanına dönüşüyor.  

Her şey İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü Ar-Ge biriminin İstanbul’u Okuyorum projesi uygulanırken başlamış. İstanbul Masal Okulu Projesi’nin koordinatörü Özgür Aras Tüfek, 

“Çalışmamız öncelikle İl Milli Eğitim Müdür Yardımcımız ve aynı zamanda AR-GE Kültür Birimi sorumlusu Levent Özil’in, ilkokul ve ortaokullardaki okul kütüphanelerinin mevcut durumlarının tespiti konusunda yönlendirmesi ile başladı. Biz de sahaya çıktık ve baktık ki okulların azımsanmayacak bir kısmında kütüphane yok veya olanlar da yetersiz. Bu bilgiye sahip olduktan sonra Kütüphanede Hayat Var projesini uygulama konusunda kararlılığımız arttı. İl Müdürümüz sayın Levent Yazıcı’yı bilgilendirdik. O da il genelindeki bütün okullarda kütüphane kurulması için talimat verdi. Okul kütüphanelerini yeni anlayış ve heyecanla bugünün çocuklarına hitap edecek hale getirmeye çalıştık.” diyor. 

Kollar sıvanmış, dört bir yana haber salınmış. 39 ilçede gönüllü öğretmenler arasından Kütüphanede Hayat Var projesi için koordinatörler seçilmiş. Onlarla toplantılar yapılmış ve bir model geliştirilmiş. “Bir kütüphane nasıl hayat bulabilir? Nasıl hayat verebilir?” diye düşünüp taşınmışlar. Bir kaç örnek model çalışma yapmışlar. Ama albenili renkli koltuklar, minderler de yetmiyormuş çocukları kütüphaneye çağırmaya. “Bir şey daha lâzım. İnsana değen bir şey.” demiş Özgür öğretmen. Sonrasını yine o anlatsın: “Orada masallara tutunduk. Masallar bizim sözlü kültürümüzde kültür aktarımına yarıyor. Bugün de hem çocukların hem de bizlerin masala ne kadar ihtiyacımız olduğunu gördük. Masal dinleyen çocukların kafa sineması dediğimiz zihinsel melekeyi kullanarak kendi hayal dünyalarında dinledikleri masalın içindeki kahramanları, mekânı, zamanı kurgulayabildiklerini biliyoruz. O yüzden ‘çocukları okul kütüphanelerinde masallarla buluşturalım’ dedik.” 

Böylece gönüllü masal öğretmenlerden bir grup kurulmuş. Dersi erken biten, vakti olanlar haberleşip İstanbul’un farklı ilçelerindeki okullara uzak, yakın demeden ve hiçbir karşılık beklemeden masal anlatmaya gider olmuş. Bunu duyan başka okullar da masal öğretmenleri davet etmeye başlamış kütüphanelerine. 

 BİR VARMIŞ BİR ÇOKMUŞ  

“Önce kütüphaneleri kuralım. Sonra da masallarla bu kütüphanelerin can suyunu verelim.” diye yola düşmüşler. Birbirinden habersiz bunu yapmaya çalışan bir çok öğretmen varmış. İl Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı’nın verdiği destek ve İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Levent Özil’in motivasyonuyla Özgür öğretmen büyük bir heyecanla bir araya getirmiş onları. Bir iken beş, beş iken on beş olmuşlar. Derken bir çember oluşmuş. 

Önce16 Mart’ta İstanbul Üsküdar’da bir masal zirvesi yapmak istemişler. Kayıt usulü katılımcı almak üzere açılan internet linkine bir saat içinde yüzlerce başvuru olmuş. Meğer masal gönüllüsü onca eğitimci sadece birinin ‘hadi’ demesini bekliyormuş. Zirve sonrası bu ihtiyaç iyice belirginleşince masal öğretmenler İl Milli Eğitim Müdürlüğü uhdesinde bir çalışma başlatmış. 

ŞİFAHİ KÜLTÜR CANLANIYOR  

Duydukları ya da daha önceden dahil oldukları programlarda verilen masal anlatıcılığı eğitimi modüllerini incelemişler. Sonuçta öğretmence bir Masal Anlatıcılığı Eğitim Modülü oluşturmuşlar. Masal Zirvesi’ne katılan, bu işe gönül vermiş başvuru sahiplerinden 50 kişiyi seçip İstanbul Masal Okulu’na davet etmişler. 10 hafta boyunca her cumartesi toplamda 80 ders saati sürecek Masal Okulu’na kabul edilen öğretmenlerin bir çoğu yıllarca böylesi bir çalışmayı hayal ederlermiş meğer. Böylece oluşmuş masalcı öğretmenlerin halkası. 

“Kalpten dinle kalpten anlat eğitimi”, “Mim Kemal Öke ile ritm atölyesi” gibi derslerin verildiği masal okulu başka bir şey daha yapmış. 

“Masallar bizi birbirimize bağladı. Biz masal çemberine dahil olduğumuzda varsa bir siyasi duruşumuz, görüşümüz, kaygılarımız, beklentilerimiz hepsinden arınıp o çemberin etrafında aynı hedefe doğru ilerliyoruz. Çocuk bunu da öğreniyor. Masal anlatımlarını konferans salonlarında yapmıyoruz. Özellikle kütüphanelerde ve bir çember oluşturarak eski ilim meclislerinde olduğu gibi bir oturma düzenimiz var. Herkes eşit, anlatıcı da. Diz dize mümkünse minderlerde. Çocuklar bundan müthiş keyif alıyor.” diyor masal öğretmenler. 

Hem kültür aktarımı hem değerler eğitimi anlamında masalların çok önemli olduğuna dikkat çeken masal öğretmenler, “Çünkü masallar hep iyi biter. Adaletli bir şekilde biter. Biz bu toplumun kodlarındaki o iyiliğin, güzelliğin, iyiden yana olmanın dinlediğimiz masal ve hikayelerden kaynaklandığını biliyoruz. Ve o masalları, hikayeleri aktarmamız gerektiğini düşünüyoruz. Bu bir dönem sekteye uğradı ama canlandırmamız gerekiyor.” şeklinde konuşuyorlar.   

Masalların hepimiz için gerekli olduğunun altını çizen öğretmenler “Masallar çocukları uyutmak yetişkinleri uyandırmak için vardır. Masalları dinleyen çocuklar cinler, periler, devler olduğunu bilir ama bunların üstesinden gelinebileceğini de öğrenir. Bu anlamda çocuğa bir ideal belirleyip ona doğru yürürken kendine olan inancını sağlamlaştıran kodlar veriyor masallar.” diyorlar. Ebeveynlerin de çocuklarla masal üzerinden iletişim kurmalarını tavsiye eden öğretmenler, bunun şifahi kültürün yeniden hayat bulmasını sağlayacağını düşünüyor. 

BAKAN SELÇUK DA MASAL ÖĞRETMEN

Masal Okulu’nun ilk haftası Validebağ Öğretmenevi’ne bazı temaslar için gelen Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, İstanbul Masal Okulu’nun da aynı yerde çalışma yaptığını duyunca bütün programını değiştirip genç öğretmenlerin çalışmasını izlemeye gelmiş. Çalışmadan çok etkilenen Bakan Selçuk da anneannesinden dinlediği bir Azeri masalını anlatarak bu çembere dahil olmuş. “Masalın iskeletini, kemiğini ne anlattığını, sahip olduğu arketipleri, mitleri ve daha sonra masalların iç dünyasında nasıl sözlü kültür aktarımını sağladığını anladığımız zaman bütün bu akademik ve uygulamalı yönlerini eş zamanlı öğrendiğimizde hangi masalı kime anlatacağımızı bildiğimizde ortaya daha kaliteli ve daha düzgün bir iş çıkıyor.” diyen Özgür öğretmen yaptıkları işin öğretmenden öğrenciye hatta Milli Eğitim Bakanı’na kadar çok kısa sürede güçlü bir yankı bulduğunu söylüyor. 

Sevil Zekiye Uygun  

Masal Okulu Öğretmeni  

Öğretmenlik hayatım boyunca masallarla hep ilgilenmişimdir ama birinci sınıf öğretmenliğine geçiş yaptıktan sonra çocuklara bazı soyut şeyleri anlatabilmek için masalları kullanmaya başladım. Masallarla çocuk sınıf ortamında tahtada, kalabalık önünde konuşmayı öğreniyor. Evde ailesine, ninesine dedesine masal anlatmaya başlıyor. Bu onlar için o kadar büyük bir özgüven kaynağı ki. Derslerde de kullandığı kelimeler, bağlaçlar, tekerlemeler farklılaşıyor. Kendi masalını kur, kendin anlat özgürsün diyoruz. Çocuk hayallerini anlatmaya başlıyor. Hayal gücü gelişiyor. Hele ki bazı imkanlardan yoksun olan okullar ve öğrencilere ulaşmak için en iyi yol masal zaten. Biz de bunu sağladık. Çocuklar kütüphanelerde öğretmenlerden dinledikleri masalların olduğu kitaplarla karşılaşıyor ve adeta kitaplara saldırıyorlar.  

Melek Baş Masal 

Okulu öğrencisi  

Bu sene bana ilk defa ortaokulda sınıf rehber öğretmenliği verildi. Biraz hareketlendirilmeye ihtiyaç duyulan bir sınıftı. Masal Ağacı Projesi, Doğu Beyazıt’a Mektup Projesi ile çocukları biraz hareketlendireceğimi düşündüm. Sonra Masal zirvesi yapılacağını öğrendim ve ‘buna kesinlikle gitmeliyim’ dedim. O gün masalın büyüsüne kaptırdım kendimi. Masal okuluna dahil edilmiş olduğuma hâlâ inanamıyorum. Geçen hafta sınıfta masal anlattım öğrencilerime. Onların gözündeki ışığı, sahneye çıkamam diye tiyatroya dahil olmayan öğrencimin ‘Öğretmenim ben bu masalı canlandırmak istiyorum’ diye hepsinin birden hücum etmesi. Hepsinin gözlerindeki o ışık beni çok heyecanlandırdı. Ben artık kendi hayatımı o masal zincirine bağladım. 

Necibe Gümüşkaya Bozkurt 

Masal Okulu öğretmeni

Öğretmen sınıfta her gün sahneye çıkar ve bedeniyle, bakışıyla aktarır dersini. Öğretmen aynı zamanda kendini tanıma ve bilme yolculuğunda olandır. Dolayısıyla anlatıcıdır. Neyi, neden anlattığının farkında olarak aktarırsa sanatçı olur. Sadece önceki bilgileri aktarıyorsa o bir taşıyıcıdır. Ama o bilgileri taşırken kendinden bir şeyler üflerse işte o zaman öğretmen de sanat yapar. Bunun farkındalığını yaymak gibi bir niyetle öğretmen olmayı seçtim. Şu anda çıktığım yolda ne kadar haklı olduğumu görüyorum. Kendi sözümü söyleyeceğim bir mecram oldu. İnandığım şeyi yaptığım zaman ortaya çıkan sonuçları görüyorum ve başkaları da bunu görüp beni onaylıyor ve beraber yürüyelim diyor. Bakanımızın gelip Ziya hoca olarak çalışmamıza destek vermesi bu açıdan çok değerliydi.   

Özgür Aras Tüfek 

İstanbul Masal Okulu Koordinatörü

Derse odaklanamayan, yerinde duramayan ve dikkat eksikliği var, hiperaktif denilen çocukların 40 dakika boyunca gözünü kırpmadan masal dinlediğine şahit olduk. Masal anlatımlarını yaptıktan sona geri bildirimleri konuşmak üzere toplanıyoruz arkadaşlarla. Hakikaten çocuklar orada bütün varlığıyla aktif. Bu alanda araştırma yapan uzmanlara göre masal dinleyen bir çocuğun beynindeki hareketlenmeler çok ağır bir matematik problemi çözen bir bilim adamına göre daha yüksekte. Beyin gelişimi için çocuklara çok küçük yaştan itibaren çocuklara masal anlatmaya başlamamız yeterli. Hatta anlattıralım.