20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

Otizmli çocuklar eğitim istiyor

Otizm bir hastalık değil ve ilaçla tedavi edilemez. Otizmin ilacı ömür boyu EĞİTİM. Otizmli çocuk sayısı her geçen gün artarken bu anlamda eğitim verecek öğretmen sayısında bir artış yok maalesef. Otizmli çocuklar okulların kapısından geri dönüyor. Zorunlu eğitim sistemine dahil olan bu çocuklar en temel haklarından mahrum kalıyor. Bu da ileride davranışsal problemler yaşayan gençlerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Toplum olarak bundan herkes etkilenmesi de sözkonusu. Otizmli çocuklara onları ötekileştirmeden yardım etmeli ve toplum olarak bilinçlenmeliyiz. Bu hepimizin problemi.

MERVE YILMAZ ORUÇ24 Kasım 2018 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Otizmli çocuklar eğitim istiyor

Otizm, sosyal ve iletişim becerilerinin oluşmasını etkileyen bir genel gelişim bozukluğu. İlk kez 1943 yılında psikiyatrist Leo Kanner tarafından tanımlandı. Otizmin nedeni hâlâ bulunamadı ancak eğitim metotlarında çok hızlı ilerlemeler oldu. ABD Sağlık Bakanlığı tarafından dünya genelinda yapılan araştırmaya göre her 88 çocuktan biri otizmli. Ülkemizde net olarak sayısı bilinmemekle birlikte 550 bin otizmli olduğu tahmin ediliyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de devlet okullarında eğitim gören 2 bini aşkın otizmli çocuk var. Ancak otizmli bireylere kapsamlı bir şekilde eğitim verebilecek eğitim alanları henüz oluşturulamadı. Otizmli çocuklar, çevrelerindeki dünyayı algılamakta zorluk çekerler. Bu yüzden de özel eğitim desteğine ihtiyaç duyarlar. Ancak maddi imkanları yeterli olmayanlar böyle bir destek almaksızın kaynaştırma sınıflarına gitmek zorunda kalıyorlar. Bu durumda da ya okul idaresi istemiyor onları ya da veliler. Her iki taraf kabul ettiğinde ise otizm hakkında bilgisi olmayan öğretmenlerin eline kalıyor çocuklar. Gerekli eğitimi alamayan çocuklar da ileriki yaşlarında toplumdan soyutlanarak evlerinde ömürlerini geçiyorlar. Yani sorun çok boyutlu. Geçtiğimiz günlerde 10 yıl mücadele verdikten sonra çocuğunu okuldan almak zorunda kaldığını sosyal medya üzerinden duyuran Sedef Erken, benzer sorunları yaşayan birçok ailenin sesi oldu. 13 yaşındaki oğlu Ozan’ın eğitim hakkından yararlanamadığı için sitemde bulunan Sedef Hanım’a cevap Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’tan geldi. Bakan Selçuk, sosyal medyadan “Bahsettiğiniz sorunları hep birlikte aşacağız. En yakın zamanda bir araya gelip konuşalım” şeklinde cevap verdi. Sedef Erken bu mücadelesine otizmli çocukları olan ailelerin bir araya gelmesiyle kurdukları İstanbul Otizm Gönüllüleri Derneği ile devam ediyor. Biz de Star Gazetesi olarak derneği ziyaret ettik ve oradaki aileler ile hem sıkıntılarını hem de çözüm beklentilerini konuştuk.

ENGELLİLERE AYRIM IRKÇILIK BOYUTUNDA

Sedef Erken, oğlu Ozan’ın otizmli olduğunu 2 buçuk yaşındayken öğrenmiş. En başlarda oğlu ile iletişim sorunu yaşadığını belirten Sedef Hanım Ozan’ın otizmli olduğunu öğrendikten sonra 6 ay boyunca her kapıyı çalmış ama kendisine yol gösterecek kimseyi bulamamış. Yaşadıklarını şöyle özetliyor: “10 yıldır mücadele ediyorum. Okul öncesi kaynaştırma raporu çıkardık anaokuluna başvurduk. 13 ayrı okul da kabul etmedi. Biz de dava açtık. Sonra aldılar çocuğu okula. Ama öğretmenler, okul yönetimi, aileler bu konuda bilgisiz. En temel sorun bu. Hiçbir şey bilmeyen bir kitleyi bu sürece adapte etmek size kalıyor. Otizmli çocuklar için okullarda ‘Bizim sınıfa gelmesin, başka okula gitsin’ deniliyor. Hatta ‘Bulaşır mı bu?’ diyen bile oldu. Ülkemizde engelliler konusunda neredeyse ırkçılığa varan bir ayrım var. Yıllardır engeli olan insanları toplumdan izole ettik. Benim çocuğum artık okuldan soğudu. Gitmiyor şimdi. Çocuk okula gidip geldikçe evde bizim verdiğimiz kazanımı kaybediyor. Kaynaştırma raporunu alanlar normal çocuklarla aynı yerde eğitim görsün. Bu çocuklara normal eğitim yanında ek bir eğitim sağlanmalı. Biz neler yapılması gerektiği ile ilgili bir eylem planı hazırladık. Hatta bu eylem planı 2016’da resmi gazetede yayınlandı. Eylem planı sürecinde ben Cumhurbaşkanı Erdoğan ile de görüştüm ‘Bu sıkıntıyı çözeceğiz, arkanızdayız’ dediler. Ben inanıyorum ki Cumhurbaşkanımız bu işin peşini bırakmayacak.”

İstanbul Otizm Gönülleri Derneği’nde görüştüğümüz Sibel Işık’ın kızı Nehir de birçok sıkıntı yaşamış. Şu an 3. sınıf öğrencisi olan Nehir diğer otizmli çocuklara göre şanslı sayılır. Ailesinin yardımı ile aldığı özel eğitimler sayesinde şu anda kendini ifade edecek durumda. Okulda öğretmenin bilinçli olması gerektiğini söyleyen Sibel hanım, “Bazen okulda çocuklar tedirgin oluyor. Çünkü otizmli çocukların davranışsal problemleri olabiliyor. Bu noktada araya birinin girip çocukları bilgilendirmesi lazım. Nehir’in bir gölge öğretmeni var; çocuğun her türlü gelişimine yardımcı oluyor.” diyor ve ekliyor: “Otizm konusunda bilgisi olmayan toplum da bizim işimizi çok zorlaştırıyor. Geçen gün otobüste Nehir’e öfke nöbeti geldi. Ellerini tutmaya çalışıyorum. Çünkü kendini ısıracak biliyorum. Şoför bağırıyor. “Abla ne yapıyorsun çocuğa” diye. Şoför olaya müdahale ettiği için kontrol altına alabileceğim bir durum kontrolümden çıktı. Toplumun bir şekilde eğitilmesi lazım.” 

OTİZM HEPİMİZİN PROBLEMİ

Otizmli çocukların 2 ila 6 yaş arasında aldıkları eğitim çok önemli. Süleyman Öztürk şu an üniversite 3. sınıf öğrencisi ve Çizgi film Animasyon Bölümü’nde okuyor. Babası Mustafa Öztürk, oğlu Süleyman’ın topluma karışmasından çok mutlu olduğunu söylüyor. Derneğe gelen şikayetlerin büyük bir kısmının okulda yaşanan sıkıntılar olduğunu belirten Mustafa Öztürk, sözlerine şöyle devam ediyor: “Çocuklar eğitilmediğinde ileriki yaşlarda davranışsal problemleri ile başa çıkmayı öğrenemeyecek. Mesela Sinan diye bir çocuk var. Gerekli eğitimi alamadığı için evin içinde hayatını sürdürüyor. Hayatı bir kafes içinde geçiyor. Bu onun değil, Sinan’ı eğitemeyen bizlerin suçu. Onun gibi çocukların sayısının artmasını istemiyorsak şimdiden çözüm üretmeliyiz. Otizmli insanların tek problemi eğitim değil, çalışma hayatına atılmasında da sıkıntı yaşanıyor. İleriki yaşlarda otizmli gençlere mutlaka bir hobi edindirilmeli diyen Dilek İrican 30 yaşındaki kızı Merve’ye örgü örmeyi öğretmiş. Bundan 25 yıl öncede eğitimle alakalı benzer problemler yaşadıklarını anlatan İrican,”Çocukların yaşı büyüyüp okul eğitimi bitince başka eğitimler devam ediyor. Otizm eğitimle aşılabiliyor ve ama sürekli bir eğitim şart. Bu yüzden çocuklara maddi yardım yapılmalı.” diyor. 

İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Özel Eğitim Anabilim Dalı Bölüm Başkanı Nüket Afat

ÖZEL EĞİTİM ÖĞRETMENLERİ SABIRLI OLMALI

Özel eğitim alanında çalışan öğretmenler istenmedik davranışları yönetme ve istenilen davranışları kazandırma noktasında beceri sahibi olmalı. Ülkemizde, “Özel eğitim gereksinimli bireylere verilen eğitimler” çok daha eski yıllara dayanırken bu alanda uzmanlaşmış Özel Eğitim Öğretmeni yetiştirme çalışmaları 1950’li yıllarda başladı. 2015 yılında Zihinsel Engelliler, İşitme Engelliler, Görme Engelliler ve Üstün Zekâlılar Öğretmenliği olarak ayrı ayrı verilen lisans eğitimlerinin birleştirilip, öğrenme güçlüğü ve otizm spektrum bozukluğu alanlarının da eklenmesi ile “Özel Eğitim Öğretmenliği” adı altında bir lisans programı oluşturuldu. Bu programlarda Özel Eğitim alanına yönelik ortak becerilerin geliştirilmesinin yanında; Zihinsel Engelliler, İşitme Engelliler, Görme Engelliler ve Üstün Zekâlılar Öğretmenliği, Öğrenme Güçlüğü ve Otizm Spektrum Bozukluğu alanında özelleşmiş dersler de bulunuyor. 

Prof. Dr. Binyamin Birkan, Biruni Üniversitesi Öğretim Üyesi

DEVLET OKULLARINDA ÖZEL EĞİTİMİN KALİTESİ ARTIRILMALI

Otizmde eğitimin sürekliliği büyük bir problem. Özellikle ergenlik döneminden yetişkinliğe geçiş yapanlar için yaşam ve istihdam programları oldukça yetersiz. Bu yüzden otizmli çocuklar hiçbir önlem alınmadan ya kaynaştırma eğitimi adı altında normal okullara gönderiliyorlar ya da diğer engelli çocukların bulunduğu eğitim merkezlerine yerleştiriliyorlar. Bu kurumlarda otizmde etkililiği bilimsel olarak kanıtlanmış ABA eğitimini verecek yetkinliğe sahip Davranış Analistleri yok. Öğretmenlerimizin otizmli çocukların öğrenme özelliklerine uygun eğitim program tasarlamada ve öğretme yeterlilikleri açısından çok zorlanıyorlar. Kaynaştırma eğitimi adı verilen birlikte eğitimin otizmli çocuklar için de bir hak olduğu görüşü yaygın. Şüphesiz öyle! Ancak bazı çocuklar kaynaştırma sınıflarında öğretmenleri onların problem davranışlarıyla baş edemediklerinden bir gelişme gösteremeyebilirler. Bu tür özellikleri gösteren çocukların sürekli ve bire bir eğitim alabilecekleri bir özel eğitim kurumuna devam etmeleri önemlidir. Ne kadar erken yaşta eğitime başlarsa o kadar başarılı olabilir. Böylelikle otizmli çocuklar, normal gelişim gösteren çocuklarla aynı okullarda eğitim görebilirler. Bütün bunlar için ilk önce Davranış Analistliği bir meslek olarak tanınmalı ve davranış analistleri ülkemizde de yetiştirilmeli. Öğretmenlere işbaşında uygulamalı mesleki gelişim eğitimleri verilmeli, okulların eğitim müfredatları geliştirilmeli ve okullara müfredata uygun eğitim materyalleri tedarik edilmeli. Bu şekilde devlet okullarında özel eğitimin kalitesi artırılmalı. 

Pedagog Gözde Erdoğan 

ÖNCE ÇOCUKLA BAĞ KURMAK GEREKİR

Öncelikle toplumumuzda yaşayan her çocuğumuzun örgün eğitim almaya hakkı vardır. Burada otizmin hastalık olarak algılanması ve ebeveynlerin çocuklarını korumak adına gösterdikleri tepki hem otistik savunmaları olan çocuklarımız hem de normal gelişim gösteren çocuklarımız için çok engelleyicidir. Toplum olarak görevimiz bireysel farklılığa karşı açık ve kapsayıcı bir tutum ile yaklaşmak. Otizmli çocukların kendi içlerinde farklı bir dünyaları var. Onlara ayak uydurmak gerekiyor. Otizm bir savunma mekanizması olarak başlar. Burada çocuğun iletişimi kısıtlı kurmasının en önemli sebebi güven endişedir. Bu nedenle bir çocuk ile iletişime geçerken önce onun güvenini kazanmalıyız. Bu otizm tanısı almış çocuklarda çok daha değerlidir. Eğitim güvenli bağ kurulduktan sonra gerçekleştirilmelidir.

Tohum Otizm Vakfı Kurucu Başkan Yardımcısı Aylin Sezgin

ARAŞTIRMA KOMİSYONU UMUT OLDU 

Yakın zamanda Otizm, Down Sendromu ve Diğer Gelişimsel Bozuklukları Araştırma Komisyonu kuruldu. Komisyonun kurulması umutların yeniden yeşermesini sağladı. Araştırma komisyonunun; alanda çalışan STK’lar, uzmanlar, araştırmacılar, akademisyenlerle ortak çalışacak olması ve bütüncül bir bakış açısı ile otizmi masaya yatıracak olmaları çok önemli. Otizm Eylem Planı ile; çocuklar için erken tanı, tedavi ve müdahale zinciri kurulmasına, ailelere yönelik hizmetlerin geliştirilmesinden, otizmli bireylere yönelik eğitsel değerlendirme, özel eğitim, destek eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerinin geliştirilmesine, istihdam süreçleri ve çalışma hayatına katılımlarından, sosyal hizmet, sosyal yardım ve toplumsal yaşama katılımlarına kadar birçok alanda çok önemli adımların atılmasını bekliyoruz.