26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Sanat ve tasarıma genç bir bakış: Eşref Büyüksofuoğlu

Sahne ve yapım tasarımcısı Eşref Büyüksofuoğlu ülkemizde birçok önemli yönetmenle çalıştıktan sonra dünyada da kendini gösterebilmek için Amerika’ya gitti. Uluslararası bir tasarımcı olabilmek için eğitimine tüm hızıyla devam eden Büyüksofuoğlu ile sanat hayatını ve tasarımla ilgili konuştuk. 

ALİ DEMİRTAŞ1 Aralık 2018 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Sanat ve tasarıma genç bir bakış: Eşref Büyüksofuoğlu

Pek çoğunuz onun ismini henüz duymuş değil. Ama yakın bir gelecekte sıklıkla karşımıza çıkması muhtemel. Yolun başlarında olmasına rağmen ‘sanat yönetmenliği’ alanında önemli projelerde yer alan Eşref Büyüksofuoğlu, pek çok sinema filmi ve kısa filmin yapım ekibinde yer aldı. Buğday filmi bunlardan sadece biri. Genç sanatçı, çok sayıda tiyatro oyunu için de sahne ve dekor tasarladı. Alanında iddialı bir yer edinmeyi hedefleyen Büyüksofuoğlu, Philadelphia’daki dil eğitiminin ardından ABD’de doktora yapıp uluslararası alanda mesleğini devam ettirmek istiyor. Çalışmalarını uzun yıllardır takip ettiğim tasarımcı ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Kariyerini ve sanatı konuştuk. 

Şimdiye kadar neler yaptığını şöyle özetliyor: “Ülkemizde sinema, televizyon ve tiyatro alanında yaklaşık 8 yıllık bir tecrübem oldu. Kocaeli Güzel Sanatlar Üniversitesi Sahne Sanatları, Dekor Tasarımı ana sanat dalından mezun olur olmaz hızlı bir giriş yaptım sektöre. Birçok projede sanat yönetmeni asistanı olarak çalıştım. O zamanlar sektördeki her farklı işin nasıl uygulandığını görmek gibi bir merakım oluştuğunu fark etmiştim. Dört yılın ardından dekor tasarım ve uygulama işleri almaya başladım. Dolayısıyla klip, reklam, dizi gibi işlerde de yer aldım. Ama okul yıllarından kalma tiyatro severliğim, beni hep tiyatronun içerisinde tuttu. İstanbul Şehir Tiyatroları’ndan ödenek alarak oyun çıkartan özel tiyatro gruplarının sahne ve dekor tasarımlarını yaparken sinema TV sektöründe de çalışmaya devam ettim. Bir süre sonra sadece sinema filmlerinde yer almaya başladım.” 

Tasarım ve bununla ilgili kavramsal süreçler hakkında ne düşündüğünü soruyorum: “Ne ile uğraştığınızın hiç bir önemi yok, hayatın içerisinde meşgul olduğunuz herhangi bir şeyi devam ettirebilmek veya kolaylaştırabilmek için, çeşitli yöntemler, arayışlar ve fikirler bulabilirsiniz. Bütün bu süreç sonucunda tasarım kavramını ortaya koyar. Tasarımsal üretim ise bulduğumuz fikirleri organize edip, basit bir matematik uygulayarak sistemli çalıştırma diyebilirim.” Ülkemizde Semih Kaplanoğlu, Ahmet Küçükkayalı, Fatih Ağdaş, İsmail Güneş, Hakan C. Yazıcı, Mustafa Şevki Doğan gibi birçok yönetmen ile çalışan Büyüksofuoğlu, onların ekibinde yer almanın mesleğinde derinleşmesine neden olduğunu söylüyor. Öte yandan sanat yönetmenleri Mustafa Ziya Ülkenciler ve Naz Erayda ile de çalışan Büyüksofuoğlu bu iki ismi de kendisine örnek alıyor. Eşref Büyüksofuoğlu bir sahne tasarımcısı olarak fantastik, absürt, gerçekdışı ögeler barındıran yapımlara ilgi duyuyor. Buna gerekçe olaraksa geleneksel kalıpların dışında yeni atmosferler tasarlama arayışını gösteriyor. 

SANAT YÖNETMENİ DEĞİL, YAPIM TASARIMCISI 

Ülkemizde sanat yönetmenliği hakkında doğru bilinen pek çok yanlış var. Eşref Büyüksofuoğlu bu durumu şöyle açıklıyor: “Sanat yönetmenliği kavramı ülkemizde yaygın olarak iki farklı şekilde kullanılıyor. Birincisi grafik tasarımcılar ajanslarda sanat yönetmeni olarak kabul ediliyor. İkincisi ise sinema-TV sektöründe set tasarımı ve dekorasyonu ile ilgilenen kişi olarak kabul görüyor. Ama teknik olarak bizim sanat yönetmeni olarak tabir ettiğimiz kişi aslında yurt dışında yapım tasarımcısı olarak bilinir. Ülkemizde neden sanat yönetmeni denildiğini hâlâ bilmiyorum. Son dönem çekilen işlerin jeneriklerinde yavaş yavaş bunun değiştiğini ve yapım tasarımcısı olarak belirttiklerini görüyoruz.” Genç yapım tasarımcısı tiyatro oyunu, kısa film, dizi, sinema filmi, reklam ve klip gibi birçok set ortamında bulunmuş ve mesleğini icra etmiş. Merak ediyorum kendisini daha çok hangi alana ait veya yakın hissediyor: “Sinema, dizi, reklam, klip, kısa filmler çekim teknikleri açısından aynı şekilde işliyor. Ancak reji olarak birbirinden farklı özellikler gösterebiliyorlar. Bu konuyu biraz açacak olursam; filmi yapılacak senaryonun kurgulanması, bütçelendirilmesi, ne kadar bütçe ile ne kadar zamanda bitirilmek istendiği ve ticari bir kaygı taşıyıp taşımaması gibi birçok unsur, projelerin özündeki farklılıklardır. Ama genel boyutları ve çekim teknikleri açısından birbirinden farklılık gösterdiği de olur. Bu çekim esnasında elde edilmek istenen atmosfer ile ilgilidir. Bir aksiyon sahnesi veya dramatik bir sahne canlandırılacak ise, ona göre ışık, ses, görüntü materyalleri farklılık göstermektedir.” 

TEKNOLOJİ MESLEĞİMİZ İÇİN BİR TEHDİT 

Bunun adı mesleki deformasyon mudur yoksa olması gereken bu mudur bilmiyorum ama herkes kendi mesleği konusunda farklı işleri incelerken çeşitli eleştirilerde bulunabiliyor. Büyüksofuoğlu’na dizi ve filmleri izlerken mekân/tasarım/sanat yönetimi eleştirileri yapıp yapmadığını soruyorum. O da kendisinde bu durumun biraz da mesleki deformasyon oluşturduğunu söyleyerek söze başlıyor: “Özellikle sahne dekor tasarımı mezunu olarak, herhangi bir şey izlerken zihnim diğer taraftan dekor çözümlemesi yapmakta. Renkler, dokular, atmosfer, yaşanmışlık hep bunları irdeliyorum. Sinema filmleri izlerken, özellikle son dönem yapımlarında dekor ve sahnelerin gerçek mi yoksa bilgisayar ortamında mı hazırlandıklarına dikkat etmeye çalışıyorum. Bunu belirlemek aslında her geçen gün zorlaşıyor. Bu durumun kendi mesleğim adına bir tehdit oluşturduğunu da düşünüyorum bazen. Hiç dekor kullanmadan sadece yeşil bir perdenin önünde durmanız yetebiliyor bazen.” 

BAZI YÖNETMENLER ELEŞTİRİYE AÇIK DEĞİL 

Bazen set ortamlarında yapım tasarımcıları ile yönetmen arasında fikir ayrılıkları olabiliyor. Eşref, Bu durumun projeden projeye farklılık gösterdiğini öte yandan bunun en önemli nedeninin sipariş bir iş çekmek olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Örneğin bir reklam filmi, yapılması ve gösterilmesi gereken unsurlar üzerine pek tartışmaya açık değildir. Ama deneysel bir arayışı olan bir proje üzerine tartışmak gerekebiliyor bazen. Bu duruma ülkemizdeki bazı yönetmenler egolarından sebep pek açık olmayabiliyorlar. Kendi istedikleri dışında hiçbir şeye açık olmayabiliyorlar. Bu durum nasıl bir proje ve nasıl bir yönetmen ile çalıştığınızla orantılı.” Bütün bunlarla beraber Eşref Büyüksofuoğlu aynı zamanda çok güzel resimler yapıyor. Bu onun işinin bir parçası. Bu yeteneğini kendisinden dinliyoruz: “Güzel Sanatlar Fakültesi, Sahne Dekor Tasarımı Bölümü mezunu olmak istiyorsanız yapılan yetenek sınavlarını geçmeniz gerekmekte. Bu sınavlarda genellikle karakalem veya suluboya ile bir tiyatro sahnesi tasarlamanızı istenmektedir. Bu okullar arasında farklılık gösterebiliyor. Örneğin Mimar Sinan Üniversitesi yüksek lisans bölümünü kazandığım yıl bizde bir tema üzerinden üç boyutlu bir tasarım yapıp ardından verdikleri materyallerle gerçekleştirmemizi istemişlerdi. Yaptığım çalışma çok beğenilmişti, Sanat Tasarım Eğitimi Bölümü’nü kazanmama vesile olmuştu.” 

YAPIMCILAR ÇALIŞANLARI SUİSTİMAL EDİYOR 

Türkiye’de film ve dizi sektörüne sanat yönetimi bağlamında bir eleştiri getirmek gerekirse? 

Ülkemizdeki sanat yönetimi anlayışı dünden bugüne bakıldığında her geçen gün daha iyiye gidiyor. Şu an sanat birimlerine ayrılan bütçelerin arttırılması, profesyonel dekoratörler ve realizatörler ile çalışılması dekorların kalitesini artırmakta, fakat sanat departmanlarında çalışan ve sorumlu olan herkesin şikâyetçi olduğu durumlar devam etmekte. Bunun en büyük sebebi bir sanat grubunun bütün sanat birimlerini kapsıyor oluşu. Örneğin Amerika’da çekilen bir filmin sanat grubu, içerisinde altı farklı birimi barındırır. Bunlar tasarımcılar, ressamlar, heykeltıraşlar, dekor uygulayıcıları, aksesuar tasarım ve uygulayanları ile sanat asistanlarıdır. Ülkemize baktığımızda ise bazı projelerde bu birimin yaptığı işlerin tek bir gruptan istendiğini görüyoruz. Bu durumu ben de yaşadım. Yeterli bütçe ve zaman gerekçesi ile daha uzun saatler çalışıp her işi kendimiz kotarmaya çalıştığımız oldu. 

Bazı yapımcılar bu durumu fazlasıyla suistimal ediyor. 

ŞEHİRLERİ RESMETMEYİ SEVİYORUM 

İlerde bütün üretimlerinizi sergileyeceğiniz bir sergi açmayı düşünüyor musunuz? 

Çizim yapmayı bana öğreten ve sonra bu bölümü seçmemde desteğini eksik etmeyen sevgili abim mimar Ahmet Büyüksofuoğlu ve ablam tekstil tasarımcısı Fatma Büyüksofuoğlu sayesinde resim yapmayı öğrendim. Ve ardından hiç bırakmadım. Bu benim için çok önemli bir süreçti ve ailemin bu anlamdaki desteğine minnettarım. Şuanda yaptığım suluboya çalışmaları, İstanbul’dan bir kaç galeriden sergi için teklifler almaktayım ama bu anlamda kendimi hazırlıyorum diyebilirim. Türkiye’de olduğum dönemlerde değişik şehirlerden birçok manzara resmetmiştim. Şuansa Amerika’da gezdiğim eyaletleri resmetmeyi sürdürüyorum. Gezip resmetmeyi istediği diğer ülkelerde gittikten sonra, Türkiye ve Amerika da sergilemek istiyorum.