Kamplarda ve başından geçen olayı ayrıntıları ile anlatan A.A. güvenlik gerekçesiyle yüzünü kapatarak Star’a önemli açıklamalarda bulundu. A:A. başından geçen olayı şöyle anlattı:
“Derik BDP Gençlik Kolları Başkanı pasaportun varsa Irak’ta aylık 2000 dolar karşılığında çalışacaksın dedi. İşim olmadığı için bu teklifi kabul ettim. Irak Erbil’de Serveran firmasında çalışacağımızı söylediler. BDP Gençlik Kolları başkanı beni telefonla arayarak otogarda buluşacağımızı söylediler. Otogarda görüştüğümüzde başka biri daha geldi. Otobüse binerek Silopi ilçesine götürdüler Oradan ticari taksi ile gümrüğe girdik. Gümrük kapısında pasaportumuzu aldılar gereken işlemlerin yapıldığını söyledi. Pasaportumun nerede olduğunu sorduğumda daha sonra size verilecek dedi. Irak’ın Zaho kentine geçtik. Orada bir lokantada oturduk. Aradan 1 saat geçti başka bir taksi ile bizi Amadiye’ye götürdüler. Oradan da bizi 3 kişi almaya geldi. Bizi oradan Zap kampına götürdü. Bir hafta boyunca bizimle konuştular. Ailemize para yardımı yapacağız dediler. Kabul etmiyorsanız da yapacak birşey yok artık devlet burada olduğunuzu biliyor. Kaçarsanız biz vururuz giderseniz de devlet sizi cezaevine sokacak. Zap kampında yapılan acemi eğitimi doğrultusunda görmediğimiz bir çok şeyi yaşadık. Bunların bazılarının Kürt haklarını savunmasıyla hiçbir alakası bile olmadığını anladım. En ufak bir hatada kendimin ölümüne sebep olacağını ve af edilmez bir yol olduğunu anladım. Bir ayda ölümüne şahit olduğum 3 insanın yaşları 14-15'ti. Bunun nedeni de kendilerini eğitime vermemeleriydi. Kendini rütbeli görenlerin şahsi istekleri her zaman yerine getirilirdi. İnsanlık dışı bir yaşam var. Orada namaz kılmak yasak. Namaz kıldım yakalandım. 3 ay mağarada günde yarım ekmek verdiler. İşkence gördüm 3 ay sonra beni çıkardılar. Aklın başına gelmiştir dediler. Kaçış yolunu aramaya başladım her konuşmalarında buradan kaçıp da teslim olanları Türkiye’de askerler onları işkenceden geçirdiklerini söylüyorlardı. Ne pahasına olursa olsun kaçmaya karar vermiştim. Bir arkadaşımla nöbeteyken kaçalım dedik. Nöbeti bırakıp kaçtık, orada yakalansaydık bizi de acımasızca öldürürlerdi. Dağda olan bir çok kişinin dünyadan haberleri yok. Birçok kişi pişman olmuş, çoğu kişiler zaten iş vaadiyle kandırılmıştı. Türkiye’ye geldiğimde dağda anlattıkların hepsinin yalan olduğunu anladım, işkence diye bir şey yok ifaden alınıp, serbest kalıyorsun. En güzel şekilde ağırlıyorlar. Beni karşılayan askerleri görünce ağlamaya başladım. Bu insanlara mı kurşun atacaktım diye. Asker polis olan kardeşimdir, akrabamdır. Dağda olanların çoğu da Türkiye’den değildi. Buradan ailelere sesleniyorum bende kandırıldım sizi de kandırmasınlar. Sonu olmayan bir yoldur.”