14 Aralık 2024 Cumartesi / 13 CemaziyelAhir 1446

ABD Kongresinden Trump yönetimine 'Uygur Türkleri' çağrısı: Artık harekete geçme zamanı

ABD Kongresi, Trump yönetiminin Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde Uygur Türklerine uyguladığı baskı nedeniyle Çin'e daha sert yaklaşım benimsemesi konusunda çağrıda bulundu. Cumhuriyetçi Senatör Marco Rubio'nun öncülüğünde gönderilen mektupta, 'Artık harekete geçme zamanıdır.' ifadesi kulanıldı.

AA3 Temmuz 2020 Cuma 14:15 - Güncelleme:
ABD Kongresinden Trump yönetimine 'Uygur Türkleri' çağrısı: Artık harekete geçme zamanı

Kongre'ye bağlı Çin Kongre-İcra Komisyonundan (CECC) yapılan açıklamada, Kongre ve Temsilciler Meclisinden en az 75 üyenin imzaladığı mektubun, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin'e gönderildiği belirtildi.

Cumhuriyetçi Senatör Marco Rubio'nun öncülüğünde gönderilen mektupta, "Artık harekete geçme zamanıdır." ifadesi kullanılarak, Sincan'da Uygurlara uygulanan kötü muameleden sorumlu Çinli yetkililerine yaptırım uygulanması talep edildi.

Kongre ve Temsilciler Meclisi üyeleri, mektupta Çin'de Uygurların maruz kaldığı insan hakları ihlallerine karşı hem ABD hem de uluslararası toplumun sert bir şekilde tepki vermesini istedi.

Elde edilen kanıtlar ışığında Çin hükümetinin, Uygur ailelerini, kültürlerini ve dini bağlılıklarını yok etmeye çalıştığı, ayrıca Uygur kadınlara yönelik şiddeti desteklediği vurgulanan mektupta, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) Sincan'daki durumu incelemek üzere özel bir raportörün atanması için toplanması talebinde bulunuldu.

ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, 29 Haziran'da yaptığı açıklamada özerk bölgede, Uygur ve Kazaklara zorunlu kısırlık, kürtaj ve aile planlaması uyguladığının ortaya çıktığını belirtmiş ve Çin Komünist Partisine bu "dehşet verici uygulamaları" sonlandırması çağrısında bulunmuştu.

Alman antropolog Adrian Zenz'in bu konuda yayımladığı bilgilerin şok edici olduğunu ancak Çin hükümetinin on yıllardır devam eden ve insan hayatı ile onurunu hiçe sayan uygulamalarına benzerlik teşkil ettiğini vurgulayan Pompeo, "Çin Komünist Partisine bu dehşet verici uygulamayı derhal durdurması ve diğer uluslara ise bu insanlıktan çıkaran suistimalleri durdurma talebi konusunda ABD ile hareket etme çağrısı yapıyoruz." diye konuşmuştu.

Associated Press (AP) ajansının hafta içinde yayımladığı haberinde Uygur Türklerinin yoğunlukla yaşadığı özerk bölgede, yerel hükümetin, son yıllarda bölgedeki Uygur ve Kazak kadınları doğum kontrol yöntemleri uygulamaya zorladığı, çok çocuk yapanlara para cezası kestiği ve kamplara göndermekle tehdit ettiği öne sürülmüştü.

Doğum kontrolünün daha önce bilinenden "daha geniş çaplı ve sistematik” olduğu savunulan haberde, Çin hükümetinin, yüz binlerce kadını düzenli olarak rahimlerine spiral takmaya, kürtaja ve kısırlaştırmaya zorladığı, spiral kullanımının ülke genelinde düşmesine rağmen Sincan’da ciddi şekilde artış gösterdiği kaydedilmişti.

- SİNCAN UYGUR ÖZERK BÖLGESİ'NDEKİ TARTIŞMALI KAMPLAR

Çin'de son yıllardaki Uygur Türklerinin kimlik ve kültürlerine yönelik ihlaller uluslararası kamuoyu tarafından eleştiriliyor.

Pekin'in "mesleki eğitim merkezleri" olarak adlandırdığı ancak uluslararası kamuoyunun "yeniden eğitim kampları" şeklinde tanımladığı yerlerde Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre en az 1 milyon Uygur Türkü kendi rızası dışında tutuluyor.

Pekin yönetimi, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde kaç kamp bulunduğuna, buralarda kaç kişinin olduğuna ve söz konusu kişilerden ne kadarının sosyal hayata döndüğüne ilişkin bilgi vermiyor.

Çin'in, bölgede yaşayan Müslüman Uygurlara, Çince dil eğitimi ile mesleki ve kültürel kurslar verdiğini öne sürdüğü kampların durumu hakkında net verileri paylaşmaması, uluslararası kamuoyunda derin kaygılara yol açıyor.

BM İnsan Hakları Konseyine üye 22 ülke, Temmuz 2019'da, Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Uygur Türkleri ve diğer azınlıklara yönelik muamelesini eleştiren ve kitlesel gözaltıların durdurulması çağrısında bulunan mektubu imzalamıştı.

BM ve diğer uluslararası örgütler, kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken, Çin şimdiye kadar kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin verdi.

Çin makamları, BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini ise geri çeviriyor.

- ÇİN HÜKÜMET RAPORU BASINA SIZMIŞTI

New York Times gazetesinin Kasım 2019'da basına sızdırılan Çin yönetimine ait 403 sayfalık resmi belgeye dayandırdığı haberinde, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki güvenlik birimlerine, nasıl hareket etmeleri gerektiğine dair verilen detaylı talimatlar dikkati çekmişti.

Belgenin en az 200 sayfasında Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve diğer Çinli yetkililerin, bölgedeki Uygur nüfusunun kontrolü ve aralıksız denetim yapılmasına ilişkin talimatları yer alırken, İslam'ın yayılmasını önlemek için önlem alınması uyarısında bulunulduğu ifade edilmişti.

Belgede Şi'nin 11 Eylül saldırısı sonrası ABD'nin "terörle savaş" politikasını örnek alarak bölgede yaşananları "terörizmle mücadele" olarak tanımladığı, güvenlik birimlerine "asla merhamet gösterilmemesi" talimatı verdiği, diğer yetkililerin de bölgedeki kampları ve keyfi tutuklamaları meşrulaştıran yorumlarının yer aldığı belirtilmişti.

Diğer yandan, Çin'in, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Uygur Türklerini dini inançları ve kültürleri nedeniyle "mesleki eğitim merkezleri" adı altında faaliyet gösteren tartışmalı kamplarda gözaltında tuttuğuna ilişkin bir belge geçen ay basına sızmıştı.

AP tarafından ele geçirilen belgede, Çinli yetkililerin kimlerin bu kamplara alınacağına nasıl karar verdiklerine ilişkin kapsamlı veri tabanının yer aldığı görülmüştü.

2017-2018 yıllarında gözaltına alınan 311 Uygur Türkü hakkındaki bilgilere yer verilen veri tabanında, bu kişilerin, 2 binden fazla akraba, komşu ve dostlarının isimleri, kimlik numaraları, namaz kılıp kılmadıkları ya da Kur'an okuyup okumadıkları dahil pek çok bilginin varlığı da dikkati çekmişti.