Lukaşenko, Batı'nın yaptırım kararlarına karşılık alınacak tedbirler konusunda hükümet üyeleriyle toplantı yaptı.
Batı'nın yaptırımlarını egemen bir devlete "uluslararası ölçekte şantaj" olarak nitelendiren Lukaşenko, Batı'nın bu yaptırımlarla "Avrupa faşizminin barbarca ve insanlık dışı istilasından en çok zarar gören Belarus halkını umursamadığını" gösterdiğini söyledi.
Lukaşenko, 23 Mayıs'ta Atina-Vilnius seferini yaparken bomba ihbarı üzerine Minsk'e acil iniş yapan Ryanair uçağı hadisesinin yaptırımlara sadece "resmi gerekçe" teşkil ettirildiğini ifade ederek, bütün bunları Batı'nın sadece kendi ticari işlerine alan açmak amacıyla yaptığını dile getirdi.
Belarus Cumhurbaşkanı Lukaşenko, "Aslında yaptırımların Belarus makamlarına değil halka, her şeyden önce çalışan insanlara karşı olduğunu söylemiyorlar. Amaç, onları gelirlerinden mahrum etmek ve sokağa atmak." değerlendirmesinde bulundu.
Yaptırımlara tabi tutulan Belarus devlet işletmelerindeki üretim için Avrupa'dan aldıkları bazı parçaları eski Sovyet ülkeleri, Çin ve diğer ülkelerden alacaklarını bildiren Lukaşenko, devlete karşı eylemlerde bulunmayan Batılı şirketlerle iş birliği yapmaya devam edeceklerini kaydetti.
Lukaşenko, Belarus'un Avrupa Birliği (AB) ile Geri Kabul Anlaşması'nı askıya alma sürecini de hatırlatarak, Rusya ve Belarus'a yönelik Batı'nın tutumlarından sonra artık savaştan kaçan insanları kendilerinin alamayacağını ifade etti.
Avrupa'ya gitmek üzere Belarus'a gelen mültecileri ülkede tutmayacaklarını söyleyen Lukaşenko, şunları kaydetti:
"Polonya, Litvanya, Letonya, Ukrayna ile sınırlarımızı kapatacağımızı ve Afganistan, İran, Irak, Libya, Suriye, Tunus'tan gelen mülteciler için 'yerleşim yeri' hale geleceğimizi düşünenler yanılıyorlar. Biz, hiç kimseyi tutmayacağız. Onlar bize gelmiyorlar, aydınlanmış, sıcak, rahat Avrupa'ya gidiyorlar."